bugün

doların 3 50 tl olması

ekonominin e'sini bile bilmeyen, devlet adamı olmaktansa ülkeyi aile şirketine çeviren adamlara devlet yönettirmenin kaçınılmaz sonucu.

dolar başta olmak üzere tüm döviz kurları almış başını gidiyor. yüksek döviz kuru normâl şartlar altında ihracatı yükselten ve ülkedeki üretimi artırması gereken bir şeydir. gelgelelim türkiye kendi bokunu bile dışarıdan alan bir ülke. bunun da nedeni geçmiş yıllardaki düşük kurun ithalâtı üretimden cazip hâle getirmesiydi. bu da hükümetin para politikasından kaynaklanıyordu.

küresel ekonomik kriz sırasında bol bol düşük faizli sıcak para geldi ülkeye. bunları adam gibi bir hükûmet ülkedeki üretimi artırmak, ar&ge atılımları yapmak ve istihdam sağlamak için kullanırdı. ama tabii ülkede adam gibi bir hükûmet olmadığından bunlar vatandaşa ev satmak, yandaş müteahhitleri zengin etmek ve ülkeyi tepeden tırnağa beton kaplamak için kullanıldı.

özelleştirme denen talanla devletin gelir getiren tüm kurum ve kuruluşları da 3-5 yıllık kârlarına peşkeş çekildi.

hâl böyleyken şu durumda yüzlerce milyar dolar borcu olan ve zorunlu tüketim ürünleri ve maaşlı çalışanlardan kesilen dışında vergi toplayamayan bir devlet ortaya çıktı. buna özel sektörün borcunu da ekleyin...

gelelim fasulyenin faydalarına:

ülke kapitalizm kaynaklı dalgalanmalar neticesinde oluşan ve yıllardır süren lale devrinin sonuna geldi. döviz kurları aldı başını gidiyor. geçmişte para bol ve ucuzken üretim ve istihdamın artırılmaması sonucu olarak ülke donuna kadar borçlu. şu durumda döviz kurunu kontrol etmek için yapılabilecek tek şey faiz artırımıdır ama bu ipotekli kredilerin yükselmesi; zaten birikimi olmayan ve krediyle ev alan insanların ev almaktan vazgeçmeleri demek. bir de değişken faizli kredi çekenler var ki onlar tümüyle yan bastılar. ödenemeyen krediler sonucunda konutlara tek tek el koyacak bankalar ki bu bankaların büyük bölümü çokuluslu şirketler. yerli bankalar ise teker teker iflâs edip bddk'ya devredilecekler. bu devir işlemleri devletin kasasını kısa süreli dolduracağı için hükümet bu talan ekonomisini sürdürecek. biraz daha yağma ile yandaşların kasalarını biraz daha dolu tutarak çenelerini kapatmaya çalışacak. ancak bu da çok kısa süre idare edecek ve sonunda yandaşlar da dahil hepimiz kıçımızdaki dona kadar kaybedeceğiz.

yok, kredi faizlerinde artırıma gidilmezse ne olur? çok basit, bankalar doğrudan doğruya batarlar ve yine aynı kapıya çıkar sonuç ama insanlar durumun vehametinin farkında olmadıkları için biraz daha borçlanmış olurlar. bu süreçte yurtdışı kredi faizleri kurdaki değişim nedeniyle daha da büyüyecek ve bugün 2.000.000.000.000 lira olan 600 milyar dolarlık borcun dolar 3,5 lira olunca 2.100.000.000 lira, dolar 4 lira olunca 2.400.000.000.000 olması.

hâl böyleyken akp'nin, daha doğrusu recep tayyip erdoğan'ın tek yapabileceği şey, iktidara gelir gelmez el koyup yandaşlarına peşkeş çektiği medyanın ekonomi haberleri vermemesini sağlayarak koltuğunu korumak. ülkeyi zaten batırdı ama ne dert, yeter ki kendisi tek adam olsun.

bu arada... bir ara rakamlarla oynayarak kişi başına düşen milli geliri 10.000 dolar'ın üzerinde gösteren hükümet en son kbdmg'yi ne zaman açıkladı?

ekleme: bugün şişirilmiş fiyatlardan yüz binlerce liraya aldığınız evler var ya. hah işte onları yarı fiyatına satacaksınız. ödediğiniz kol gibi faizler de götünüze girdiğiyle kalacak.

ekleme-2: bir de yabancıya emlak satışındaki kota da yukarıda yazdığım nedenlerle by-pass edilmiş olacak.