bugün

Bir görevde,bir işte kullanma.
bir ülkede belirli bir gelir elde etmek için çalışan kişilerin hizmetlerinden yararlanmak suretiyle çalıştırılmalarıdır.
Türkiye' de son 5 senede %48'den %45'e inen oran...

Hayır, enflasyon indi diyoruz, ihracat ve üretim arttı diyoruz da bunu nasıl yapıyoruz?? işçi olmadan iş olur mu...

Aslında bu sorunun cevabı hem evet hem hayır... Evet, çünkü verimlilik artıyor, teknolojik yatırımlar işçiye ihtiyaç bırakmıyor...

Hayır, çünkü hala işçiye ihtiyacımız var ama ağır istihdam vergileri yüzünden herkes kayıtdışı çalışıyor. Yani sigortasız ve vergisiz...

Çözüm ne; vergileri indir irlanda gibi; olsun %45 sana %65=irlandanın son 5 yılda ulaştığı istihdam oranı...
türkiye'de saldım çayıra mantığıyla yaklaşılan konu. devlet kendi eliylle açıp, kotalarını belirlediği (yani büyük oranda planlamasını yaptığı) üniversiteler için bile "her üniversite mezunu iş bulacak diye bir şey yok" diyor, yaptığı sınava* ve açtığı üniversitenin yetkinliğine güvenmeyip, bünyesine alacağı memurlara kpss gibi sınavlar uyguluyorsa bu iş çığırından çıkmış demektir.

şimdi başa dönelim, öncelikle istihdam'ın tanımı:
istihdam, ülkedeki mevcut işgücünün ekonomik faaliyetler içerisinde sürekli biçimde çalıştırılmasıdır. bir başka tanım, bir ekonomide belli bir dönemde üretim öğelerinin varolan teknolojik düzeye göre ne ölçüde kullanıldığıdır.
kaynak: vikipedi

en basitinden bu tanımı görüp de azıcık dikkatli okuyan bile, sürekli kelimesini geçtim, teknolojik kelimesine rahatlıkla takılabilir. özellikle yirminci yüzyılın başından itibaren, devletlerin kitleleri yönetmedeki gücü teknolojik gelişmeler sayesinde artmış, nüfus sayımları, planlama kısımları sayesinde istihdam başta olmak üzere etkinlikleri artmıştır. bana göre, sadece üniversite değil, lise ve meslek liselerinden mezun arkadaşlarımızın da başını çok yakan bu planlama eksikliği popülizm* ve günü kurtarma anlayışından doğmaktadır. ben, özel sektörde iş bulunacak bir işin okulunu okudum. ben bunun beni bu kadar etkileyeceğini düşünmezdim. kaldı ki en basitinden bir öğretmeni etkilediği kadar da etkilemedi beni. onun hali hem daha kötü, hem de daha ilginç. devlet'e "baba" denen, halkının yardım beklentisine bir anne-baba şefkatiyle koştuğunu iddia eden devlet, kendi okullarında okuyan, sonrasında kendi hazırladığı ölçüm sınavını başarıyla geçip, kendi kurup, öğretim üyelerini kendi atayıp, maaş verdiği üniversitelerden mezun olanlara inanmayarak tekrar sınav uyguluyor. sınavı geçemedin mi? üzülme, ücretli öğretmenlik var! veririz sana asgari ücret, her sene de görüşürüz, eğer beğenmezsek hoooop atıveririz işten. oh ne ala mualla...

son olarak, bence bu ülkenin acil çözülmesi gereken genel problemi ekonomi, diğer iki spesifik problemi de sosyal güvenlik ve (planlı, doğru) istihdam'dır. yoksa daha 200-300 yıl bakarız "aaa bu batılılar nasıl da gelişmiş, insanlarına nasıl da değer veriyoooor" diye.
müstahdem ile aynı kökten gelir.
ülkemizdeki istihdam sorunlarının en önemlisi, birçok yerde işveren yerine götverenlerin yer almasıdır.
tam gün çalışan yetişkin işçilerin sayısını ifade eder.
ülkemiz için yetişkin işçiler 12 yaş ve üzeri olarak kabul edilir.
--spoiler--
istihdam edilenlerin sayısı 2016 yılı Temmuz döneminde, bir önceki yılın aynı dönemine göre 294 bin kişi artarak 27 milyon 636 bin kişi, istihdam oranı ise 0,2 puanlık azalış ile %47 oldu. Bu dönemde, tarım sektöründe çalışan sayısı 291 bin kişi azalırken, tarım dışı sektörlerde çalışan sayısı 586 bin kişi arttı. istihdam edilenlerin %20,7'si tarım, %19'u sanayi, %7,4'ü inşaat, %52,9'u ise hizmetler sektöründe yer aldı. Önceki yılın aynı dönemi ile karşılaştırıldığında tarım sektörünün istihdam edilenler içindeki payı 1,3 puan, sanayi sektörünün payı ise 0,5 puan azaldı. Buna karşılık inşaat sektörünün payı değişim göstermezken, hizmet sektörünün payı 1,8 puan arttı.
--spoiler--
iş alanı açma anlamına gelen sözcük. Devlet yetkilileri tarafından sıkça kullanılır.
Teknolojinin gelişmesi ve ticari rekabetlerin artmasiyla günden güne daralan ekonomik ve sosyal olgu.
Bu teknoloji bu hizla gelismeye devam ederse yakin gelecekte yüzmilyonlarca insan evine ekmek goturemeyecek hale gelecek.
ekonomik büyüme en az nüfus artış hızı kadar olmalıdır ki iş gücüne katılanlar iş bulabilsin.