bugün

taksim gezi parkı

--spoiler--
AŞIRI SOSYOLOJiK TESPiTLERiM

Olayları başından şuan ki aşamasına kadar titizlikle ve farklı çevrelerin görüşleriyle takip etmiş biri olarak, naçizane şu kanaatlere sahibim:

ASLINDA NE OLDU?

* Olaylar cidden 20-30 kişinin gezi parkındaki ağaçları koruma duygusuyla başladı. Sırrı Süreyya Önder\'in tepkisi de özellikle, ilk başlarda gayet insaniydi. Kepçelerin önüne durdu ve \"belge getirin\" dedi.

* Taksim\'deki düzenlemelerden uzun süredir halk rahatsız. Oraya tam olarak ne yapılacağı bize, yani halka düzgün bir şekilde anlatılmadı. Başbakan AVM yapacağız dedi, Topbaş, hayır böyle bir söz konusu değil dedi. Kafa karışıklığı oldu.

* Protestolarda başı çeken sloganlardan biri \"nefes alacağımız yer bırakmıyorsunuz, avm istemiyoruz\" şeklindeydi, öğrendik ki orada -şimdilik- bir avm projesi yokmuş. Onaylanmış ihalesi yapılmış bir proje söz konusu değilmiş.

* Ardından polisin yanlış tutumu ve idarenin yaşananları iyi yönetememesinden dolayı eylem isyana, isyan inada, inat da yakıp yıkmaya dönüştü. Polis de iyice sinirlenip, çirkinleşti.

HATALAR:

* Protesto eylemlerine karşı hiçbir yetkili oraya gelip açıklama yapma gereği duymadı. En büyük hata bu. Başta oraya gidilip halk sakinleştirilseydi, hiçbir sorun olmayacaktı.

* Kadir Topbaş olaylardan iki gün sonra tv\'lere çıkarak, sadece 5 ağacın kesileceğini (onların da başka yerlere dikileceğini söyledi ki bu mümkün, yapılıyor böyle şeyler), onun da yolun genişletilmesi için yapılacağını, bunun haricinde orada hiçbir inşaat çalışması olmadığını söyledi. Keşke bunu ilk saatlerde yapsaydı.

* Başbakan\'a ne kadar kızılsa haklı, çünkü tam bir güç sarhoşluğu içerisinde kendisi. \"Halkım, medyam ve zenginlerim\" diyerek bir erk dönemine girdi, kendine gelmesi lazım. Etrafında onu uyarıp düzeltecek hiç kimsenin olmaması, tüm danışmanlarının el pençe divan durması, kendisi için en büyük eksi.

* ilk olaylar başladığında uzun süre Başbakan\'ın takmaması, ardından da \"ne yaparsanız yapın yıkacağız orayı\" gibi üstten bakan, kibirli bir konuşma yapması, olayların bu noktaya gelmesinin en büyük sebebi.

* Bazı milletvekillerinin (ister oy kaygısı olsun ister insani olsun) taksime gidip \"bağırın çağırın haklısınız\" demek yerine, bir vekil olarak üzerine düşeni yapsaydı daha hoş olurdu.

* Bu süreç herkesi kirleten bir süreç oldu. Masum hiç kimse kalmadı. isyan ile inat arasındaki ince çizgi çoktan aşıldı. Ak Parti\'ye oy veren, ya da sempati hisseden insanların da olduğu büyük bir kitle insani bir tepki verdi ama ardından olay, hükümetin istifa etmesi gibi bir saçmalığa evrildi.

* Eylemciler arasına, PKK sempatizanları, Komünizm bekleyicileri, endişeli ve kızgın modernler ve fanatik ulusalcılar ile aşırı milliyetçiler karıştı ve insani olan bir eylemi karıştırdılar.

* Polis kemerindeki silaha, devletten aldığı yetkiye ve kafasındaki gaz maskesine güvenip karşısındaki böcek gibi ezmeye çalışmamalıydı. Gelgelelim eylemciler de ellerine taşları alıp, bizi korumakla görevli güvenlik görevlilerine taş atmamalıydı. Polis aracını tekmelemek, etrafı yakmak, camlara sloganlar yazmak da ne demek? Bazı yerlerde yağma yapıldığı bile söyleniyor.

ÖĞRENDiKLERiMiZ

* Türk medyasının garip bir halini gösterdi bu süreç. Ya cidden önemsemediler, ya da (bu çok kötü bir ihtimal) talimat alarak olayları vermediler. Sadece altyazılarla geçiştirdiler. Ana akım medya (gazeteler hariç) bu olaylara gözünü kapadı ve geniş bir kitlede \"her yanımızı çevirmiş bir baskı iktidarında mı yaşıyoruz\" gibi haklı bir soru doğurdu ve galeyan ve galeyan.

* CNN International\'ın olayları canlı verirken CNN Türk\'ün vermemesi, herkeste haklı endişelere neden oldu. Al-Jazeera International bile neredeyse gün boyu meydan ile ilgili haberler yaptı. Hatta bir Hırvat kanalı bütün gece canlı yayın sundu. * NTV, Habertürk, CNN Türk, TRT, 24TV gibi kanallar dün 15.30 gibi polisin çekilmesi ile meydanı canlı verdiler. Bu korkunç bir şey. Senin ülkende neredeyse tüm şehirlere (ve hatta yurtdışına) yayılmış bir eylem var sağlıklı bilgi vermiyorsun?

* Küresel medyanın bilgiyi nasıl manipüle ettiğini ve magazinleştirmeye çalıştığını bu olaylar sayesinde bir kez daha gördük. Hemen \"tahrir meydanı\" ile benzetmeler yapıldı, \"türk baharı mı?\" sorusu soruldu... Biz bu ülkede yaşadığımız için, böyle kavramların buralarda tutmayacağını biliyoruz. Ama dışardan bakan herkes Türkiye\'de devrim falan olacağını sandı.

* Sosyal medyanın gücünü tekrar göstermekle birlikte, bu olaylar, bize nasıl \"gaza\" geldiğimizi de gösterdi. Bir sürü yalan haber dolaştı, çoğu kimse inandı. iş çığırından çıkınca itidal çağrısı trend oldu.

* Ünlü isimler ilk önce baskıya tepki gösterdi, ardından itidal çağrısı yaptı, güzel ve duyarlı bir gelişme bu.

ÇIKARILMASI GEREKEN SONUÇLAR

* Polisin cidden orantısız güç kullanması olayları tırmandıran en büyük etken. Dün özellikle on binlerce insanı sokağa döken; artist ile islamcıyı, mhp\'li ile bdp\'liyi, chp\'li ile tkp\'liyi aynı yerde buluşturan şey, göz göre göre yapılan zulümdür.

* Eylem bugün ağaç davasını çoktan aştı ve hükümete karşı birikmiş öfke kusuldu. Hükümetin bundan ders çıkarması lazım. Ama halkın çoğu hala hükümetin yanında. Dünyanın en büyük iki projesi (3. köprü ve yeni havalimanı) yapılıyor şuan istanbula, terör sorunu çözülüyor, IMF\'ye borç bitti, küresel bir güç olma yolunda Türkiye, böyle şeyler ne hükümeti devirir ne de gidişi engeller.

ALINMASI GEREKEN ÖNLEMLER

* Bu ülkede polis müdahaleleri ile ilgili acilen yasal düzenleme yapılması gerekiyor. En ufak bir olayda bile, biber gazı sıkan, joplayan, köşeye çekip tokatlayan, tazyikli suyu tek başına elleri havada duran kızın üzerine sıkabilen bir polis var karşımızda. Bizi \'polisten koruyacak\' bir yasal düzenleme yapılması lazım. Mümkünse hemen.

* Hükümetin tüm bu olaylardan ders çıkarması lazım, özellikle başbakanın üzerindeki şu kibri atması gerek.

* Medya\'nın kendisini sorgulaması iyi olur.

* Hemen \"gaza gelen\" bir yığın olmamalı ve provakatör ile eylemciyi birbirinden ayıran, gerektiği yerde sesini yükselten ama iş çığırından çıkınca oradan çıkan temiz bir toplum olmamız lazım.
--spoiler--