bugün

yav he he

tiksindiğim bir söylem.

bundan yıllarca önce ortaokul yıllarında bir sınıfta 50 kadar öğrenci oturmuş ders dinliyorduk. sınıfta en arkada oturan, alnının tam ortasında derin bir yarası olan korkunç yüzlü esmer bir çocuk vardı. buna parelel eğer yanılmıyorsam fen dersimize giren tıknaz ve fakat çok keskin bakışlara sahip mütemadiyen sert görünümlü hiç şakalaşmayan, kızdığı zaman öğrencilerin favorilerinden tutup yukarıya doğru çeken (ki erkekler bilir bu çok acı verici bir şeydir kadınlar için empati paket ağda yaparkenki acı) bir öğretmen vardı.

hoca kapıdan içeri girdi. sınıf cümle tekmil sessizliğe gömüldü kara tahtanın sol üst köşesinde yazan dersin adı vs. sildi. silerdi. sevmezdi. hemen sınıfın sağına kurulmuş ekseriyetle metalden vücut bulmuş üstü verzalit ve yine verzalitten yapma sandalyeye kuruldu. masa pencerenin yanındaydı. okulun kuzeye bakan kısmı irice ber kaya parçasının üstüne kuruluydu. biz 49 normal öğrenci, tıknaz ve fakat keskin bakışlara sahip hoca ve korkunç yüzlü esmer çocuk tam da bu kaya parçasının üzerine inşaa edilmiş sınıftaydık. aşağı bakınca manzara korkunçtu lakin uzaklara, karşıya ufku bir testere gibi kesen dağlara doğru bakınca monet'in binbir çiçekli tablolarına bakar gibi oluyordu insan. yüksek dağların zirvelirinde kar, yarların bitiminde meşe, gürgen ve serviler onlardan kurtulan daha eğimli tepelerde açıklıklar ve bu açıklıkları örten yerden bitme otlar, çiçekler, makiler vs. tam bunların bitiminde epey sert akan turkaz rengi bir nehir ve nehri hemen hemen bıçak gibi kesen kayalar kayaların üstünde okul ve biz.

atmosfer böyleyken, karakterler öyleyken verzalit sandalyeye oturan hoca ayağa kalktı. kollarını sıvadı ve tahtaya bir şekil çizdi. kulak gibi.

anlatmağa başladı. çocuklar; kulak, kulak kepçesi, dış kulak yolu ve burası kulak zarı bakın bu üzengi kemiği kendi halinde bir küçük kemik vücutta dengeyi sağlar.

bu sırada arkadan en tipten karanlık bir yerden bir ses yükseldi. yav hee he.

herkes sustu. esmer çocuk ilk kez o kadar korktu. alnının ortasındaki yara utancından kapanır gibi oldu. bir sinek, bir kelebek, bir arı uçsa sanki sessizliği bozacak gibiydi. tesadüf o ki bir eşek arısı o güzelim renkleri ve arka ayaklarına sardığı polensi yüküyle sınıfa girdi. sessizlik bozuldu, denge dağıldı, hocanın keskin bakışları bir yalım gibi geçti öğrencilerin üstünde. esmer çocuk öksürdü. yapı diz çüktü dağlarda kar eridi vs. vs.
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar