bugün

yalnızlık

şu anki ruh halim bu duruma olumlu cevaplar veriyor, ruh halim bebop seslerini duydukça yalnızlığı tercih ediyor zaten. o halde ruh halim konuşsun, huzur ve melankoli hakim ona şu sıra. edward hopper tablosundaki tren garında kahve içen özgüvenli kadınlar gibiyim. dokunsan haykıracak gibiyim. yalnızlığı kabullenmek diye ölümcül bir günah var, galiba o günahı işledim feci şekilde.
her neyse, bu monologlarda fena halde saçmalarım, misal; şimdi evimi tasvirlemeye kalkışcam; şu an bulunduğum mekanın dizaynını sizlerin de bilmesini istemek uğruna kelimelerle boğuşacağım. renk renk yanıp sönen yılbaşı ağacının üzerindeki ışıklardan bahsedip evin karanlık salonunu sadece balkon ışığıyla aydınlatınca caz melodileriyle karışan loş ışığın yarattığı atmosferi ancak burada yaşamak gerek olduğunu söylemekle yetinip susacağım. yazı yazma konusunda istekli fakat yeteneksiz bir gencim. bu arada hala bir gencim. bu güzel.
ne diyorduk. caz diyorduk, edward hopper diyorduk..
gereksiz konuları açmışım. ders çalışmam gerek. beni bunlar kurtarmayacak.

şimdi gidiyorum. bir amaç uğruna yola çıktığında yalnızlık hissetmiyorsun, biliyor musun? bilmiyorsun. çünkü hiç yalnız olmadın. ya da yalnız oldun. fakat hiç yalnızlığı sorgulamadın.
ben gidiyorum.