sözlük yazarlarının itirafları

falan ya da filan yerine "felan" kullanan insanları dövesim geliyor.

2-3 gün sonra ameliyata gireceğim ama sadece anestezi sonrası kontrolsüz konuşma fikri beni düşündürüyor, gerisi umrumda değil.

karşımdaki insanın yemek yerken çıkardığı seslere çok kafamı takıyorum. çok sesli yiyorsa karşısında yiyemiyorum.

üstteki maddeye çok zıt olarak, hiçbir şeyden kolay kolay tiksinmiyorum. kokoreçten vazgeçirmek için neler yaptılar, bana mısın demedi mesela.

patates domates ve mısırın olmadığı bir dünya düşünemiyorum. bunların keşfinden önce yaşamış insanlara da, "yazık koskoca imparator olmuş bi domates bile yememiş." gözüyle bakıyorum, bana neyse.

mezuniyet sonrası birkaç yıl sürünme fikrine kendimi o kadar hazırladım ki, çevremdekilerin hayata atılma korkusu bende pek işlemiyor.

bir şeye bağımlı olmaya başladığımı hissettiğimde, hemen uzaklaşıyorum. kontrol altında tuttuğuma inandığım zamana kadar da kullanmıyorum, yaklaşmıyorum.

en azından 6-7 ülke görmeden ölmek istemiyorum.

çok kez sevdim ama hiç aşık olup da kendimi savurmadım. ama şimdi olabilirmişim gibi geliyor, bu beni bazen endişelendiriyor.

sözlükten edindiğim 1-2 dost var, kendilerinin hastasıyım.*

pikap ve plaklarım olsun istiyorum.

her zaman, yaşadığım hayat ve çevremdeki insanlar bakımından çok şanslı olduğumu düşündüm. hatta ergenliğim bile bu bilinçle geçti. bazen "bu hayat çok kötü, ühühü" diyen bir ergen olmanın ne demek olduğunu asla bilemeyeceğim için üzülüyorum, 1 saniye falan sürüyor.

hı bi de sanırım uzun entry yazmak uykumu getiriyor.