bugün
- gecenin şarkısı12
- anın görüntüsü14
- utopyalarkralicesi8
- sözlük yazarlarının yapmayı en çok istediği meslek11
- true ile utopyalarkralicesi11
- larisalisa öldü mü12
- galerinizde bulunan en saçma fotoğraf12
- sözlük yazarlarının taytları8
- true'nun ölmesi8
- gozlerinmeyhanesi'nın vefat etmesi23
- profilinizden karakter analiz ediyorum toplanın16
- sözlükte birbirine yakıştırdığınız yazarlar11
- sözlükteki ruh hastaları24
- true neden evlenemiyor10
- yazarların çektiği çiçek fotoğrafları13
- mantı8
- nervio abla36
- akp belediyesinin 85 milyon liraya konser vermesi12
- en son ne yediniz13
- 1 milyon dolar'a ismet'in tırnaklarını yer misiniz8
- seküler yaşamın faşist bakış açısı15
- larisalisa17
- sabah ereksiyonu olamıyorum11
- yaşı geldiği halde evlenmeyen insan11
- kız kardeşini date'e hazırlayan abi22
- wolverine gibi tırnakları olan kız8
- rusya nükleer güç kullanılır mı sorusu23
- gece dışarıdan gelen hav hav hav sesleri11
- an itibarıyla yazarların nerede olup ne yaptığı34
- chatgpt ile yazarların görselleri14
- güzel erkek isimleri11
- etek giyersen tecavüzü hakedersin10
- erkeklerin erkeklere taktığı kırıcı lakaplar13
- ellerim bos gonlum hos11
- kürdüm 5000 yıllık tarihim var var mı diyeceğin19
- amerika'nın icat ettiği bir şey söyleyin13
- geceye bir şarkı bırak8
- insan olmaya ceyrek kala23
- hayatı seviyorum eylemleri14
- doktorların hastalara sevgi göstermemesi8
- true'nin iki kadın arasında kalması16
- 200 tl lik banknot16
- hobileriniz10
- yüz yıkama jeli kullanan erkek21
- ak parti'nin gideceğini sanan enayi15
- namaz16
- 20 cm in üzerinde tam 4 saat zıplamak16
- escortların tehlikeli olması17
- diana luna hekate8
- abdülkadir selvi21
entry'ler (72)
hangi filmin en az izleneceğini tahmin etmekte uzmanlaşmış nesildir.
türk kızlarımızın ıslak rüyalarındaki sakallara benzemeyen sakallardır. hayal kırıklığı içerir.
sinemada çok ciddi bir çeviri hatasına rastladığım filmdir.
---spoiler---
Adult Pi Patel: So which story do you prefer?
Writer: The one with the tiger. That's the better story.
Adult Pi Patel: Thank you. And so it goes with God.
Writer: [smiles] It's an amazing story.
bu kilit diyalogda eleman "so it goes with god"ı yanlış hatırlamıyorsam "tanrı da o hikayeyi tercih ediyor" diye çevirmiş. gel gör ki bu çeviri hatası izleyiciyi filmin mesajından bi hayli uzaklaştırıyor.
Pi'ın hikayesinin filmin başından beri tanrıya inandıracak bir hikaye olduğunu düşünüyoruz. Film bunu iddia ediyor.
Ve malum diyalogda geçen mevzu şuydu, ilk hikaye tamamen fantastik, içine tanrının dahil olduğu, inanılması zor bir hikaye. ikinci hikaye ise içinde sadece insanların olduğu acımasız bir hikaye. haliyle gerçek olan ikinci hikaye olsa da herkesin tercih edeceği ilk hikaye oluyor. çünkü, başlangıcı ve bitişini bildiğin, gerisini bilmediğin bi hikaye varsa önünde, istediğine inanabilirsin ve insanlar da haliyle acımasızlığın çıkarıldığı, çekilen acının bir sebep için çekild,ğine inanılan ilk hikayeyi seçiyor.
şimdi gelelim diyaloğa
pi "so it goes with god" derken, "tanrı da böyle işte" diyor.
yani, tanrıya inanmak bir seçim. doğuyoruz ve ölüyoruz. savaşlar görüyoruz, öldürüyoruz, aşık oluyoruz, sevdiklerimizi kaybediyoruz... tanrının varlığı ise bir muamma. ne olduğu kanıtlanabilir, ne olmadığı. bu durumda iki hikaye var önümüzde:
birincisi; tüm bu doğumlar ölümler bi sebep için, aşık olmamız bi nedenden ötürü, sevdiklerimizi kaybediyoruz ve sabrediyoruz, tanrı istediği için, doğada olanların hepsi tanrının gözetiminde ve isteğiyle oluyor.
ikincisi; insanlar doğuyor, ölüyor ve hepsi bu kadar. dünya acımasız, sevdiğin birinin ölümünü izleyebilirsin. bunun tam anlamıyla bir sebebi yok. adaleti sağlayacak üstün bi güç yok. acımasız bir dünya ve sonrasında hiçlik. dostoyevski ve camus'nun romanları gibi.
ve film soruyor, sen hangi hikayeyi seçiyorsun?
tanrı'ya inanmayı mı,
yoksa acımasız ve sahipsiz bir dünya'yı mı?
---spoiler---
güzel filmdir.
---spoiler---
Adult Pi Patel: So which story do you prefer?
Writer: The one with the tiger. That's the better story.
Adult Pi Patel: Thank you. And so it goes with God.
Writer: [smiles] It's an amazing story.
bu kilit diyalogda eleman "so it goes with god"ı yanlış hatırlamıyorsam "tanrı da o hikayeyi tercih ediyor" diye çevirmiş. gel gör ki bu çeviri hatası izleyiciyi filmin mesajından bi hayli uzaklaştırıyor.
Pi'ın hikayesinin filmin başından beri tanrıya inandıracak bir hikaye olduğunu düşünüyoruz. Film bunu iddia ediyor.
Ve malum diyalogda geçen mevzu şuydu, ilk hikaye tamamen fantastik, içine tanrının dahil olduğu, inanılması zor bir hikaye. ikinci hikaye ise içinde sadece insanların olduğu acımasız bir hikaye. haliyle gerçek olan ikinci hikaye olsa da herkesin tercih edeceği ilk hikaye oluyor. çünkü, başlangıcı ve bitişini bildiğin, gerisini bilmediğin bi hikaye varsa önünde, istediğine inanabilirsin ve insanlar da haliyle acımasızlığın çıkarıldığı, çekilen acının bir sebep için çekild,ğine inanılan ilk hikayeyi seçiyor.
şimdi gelelim diyaloğa
pi "so it goes with god" derken, "tanrı da böyle işte" diyor.
yani, tanrıya inanmak bir seçim. doğuyoruz ve ölüyoruz. savaşlar görüyoruz, öldürüyoruz, aşık oluyoruz, sevdiklerimizi kaybediyoruz... tanrının varlığı ise bir muamma. ne olduğu kanıtlanabilir, ne olmadığı. bu durumda iki hikaye var önümüzde:
birincisi; tüm bu doğumlar ölümler bi sebep için, aşık olmamız bi nedenden ötürü, sevdiklerimizi kaybediyoruz ve sabrediyoruz, tanrı istediği için, doğada olanların hepsi tanrının gözetiminde ve isteğiyle oluyor.
ikincisi; insanlar doğuyor, ölüyor ve hepsi bu kadar. dünya acımasız, sevdiğin birinin ölümünü izleyebilirsin. bunun tam anlamıyla bir sebebi yok. adaleti sağlayacak üstün bi güç yok. acımasız bir dünya ve sonrasında hiçlik. dostoyevski ve camus'nun romanları gibi.
ve film soruyor, sen hangi hikayeyi seçiyorsun?
tanrı'ya inanmayı mı,
yoksa acımasız ve sahipsiz bir dünya'yı mı?
---spoiler---
güzel filmdir.
hastası olduğum ve izlediğim en iyi dizilerden biridir de aklıma takılan bir şey var, uykularım kaçıyor...
1. sezon spoiler
bu peggy nasıl 9 ay hamile olduğunu anlamayabilir lan. bi kere regl olmaması lazım 9 ay boyunca, karnı şişecek, tekmeleyecek falan. kadın doğumla alakalı bilmediğim bi hadise mi var lan. o zamanlar öyle mi doğuyormuş ya da. aydınlatın bi beni nolur!
1. sezon spoiler
bu peggy nasıl 9 ay hamile olduğunu anlamayabilir lan. bi kere regl olmaması lazım 9 ay boyunca, karnı şişecek, tekmeleyecek falan. kadın doğumla alakalı bilmediğim bi hadise mi var lan. o zamanlar öyle mi doğuyormuş ya da. aydınlatın bi beni nolur!
kara kitap'ı okuduktan sonra, zamanında "türklere laf attı da nobel aldı pis, kaka" benzeri cümleler kurduğumuz için üzüldüğüm. türk insanının hüznünü, mutluluğunu, heyecanını, heyecansızlığını, yalnızlığını, kaybolmuşluğunu herşeyini çok iyi bildiğini yeni yeni farkediyorum. ama galiba normal bizi en iyi tanıyanlara bok atmamız.
kitap şöyle başlıyor,
"epigraf kullanmayın,çünkü yazının içindeki esrarı öldürür." Adli
"Böyle ölecekse, öldür o zaman sen de esrarı, esrar satan yalancı peygamberi öldür." Bahti
(bkz: epigraf)
orhan pamuk böyle başlayıp, sonra her bölümde epigraf kullanıyor.
baş karakterin peşinde olduğu esrar ile alakalı müthiş bir kitap.
"epigraf kullanmayın,çünkü yazının içindeki esrarı öldürür." Adli
"Böyle ölecekse, öldür o zaman sen de esrarı, esrar satan yalancı peygamberi öldür." Bahti
(bkz: epigraf)
orhan pamuk böyle başlayıp, sonra her bölümde epigraf kullanıyor.
baş karakterin peşinde olduğu esrar ile alakalı müthiş bir kitap.
gecikmiş babadır. kız doğmadan takmalıymış kondomu.
kızlar teklif ederdi.
trainspotting ile düzeni yeren danny boyle bu filmde tükürdüğünü yalamıştır birazcık. ama film iyi filmdir.
"ankara'nın en çok eve dönüşünü seviyorum."
-"tamam o zaman dönüşte uğrarım" cevabı ile karşılayabileceğiniz atak. yalandan kim ölmüş.
hiç unutmam, mahallenin abileri beni ateri kasedi(goal 3) almaya çağırmıştı.annem izin vermedi dört yol ağzı orası gidemezsin kendi başına diye ama pederden bi şekilde kaptık izni. gece sağa dön, sola dön, uyuyamadım. düşündüm acaba dört yol ağzı nasıl bişeydir diye. dört yol ağzını gördüğümde tamam dedim oğlum burayı da gördün, bu sefer büyüdün galiba.
ulan ne yersiz bir sevinçmiş o. büyüdük de noldu ağzını kırayım, şimdi hangi dört yol ağzı, hangi şehir uyutmuyor bizi. o zaman büyüyorduk, şimdi yaşlanıyoruz. rezil bir şey anlayacağın büyümek sözlük.
ulan ne yersiz bir sevinçmiş o. büyüdük de noldu ağzını kırayım, şimdi hangi dört yol ağzı, hangi şehir uyutmuyor bizi. o zaman büyüyorduk, şimdi yaşlanıyoruz. rezil bir şey anlayacağın büyümek sözlük.
milka gofretin yeri de pek bir başkaydı.
girişimcilerin büyük bir kısmının sonu. hayalleri törpülemek lazım. ama (bkz: yapma demiyorum kobi olarak yine yap)
insanlığın varoluşundan beri birçok ideoloji ortaya çıkmış her biri teker teker geçerliliğini ve uygulanabilirliğini yitirmiştir. kemalizm de elbet bu ideolojiler gibi bir gün tarihe karışacaktır. önemli olan bir devleti sadece tek bir ideoloji üzerine inşa etmemektir ki bu ideoloji gittiğinde devletin ayakta kalabilsin.
türk ırkının diğer birçok ırktan üstün olduğunu, tüm halkına bunu benimsetmek amaçla kurmuş olduğu kurumların haddi hesabı olmadığını, bunun için güneş dil teorisi gibi teorilere sahip olduğunu, kimlerin türk olup kimlerin olmadığını anlayabilmek için türkiye çapında kafatası şekillerini incelettiğini, çook ama çook eskilerden birçok topluluğun türk olduğunu iddia ettiğini, türküm diyebilenlerin çok mutlu olduğunu iddia ettiğini bilen insanlar şunu da bilir ki atatürk milliyetçidir. buna ilaveten dönemine has garip bir milliyetçilik anlayışı vardır. ama bu utanılacak birşey değildir. valla. kimisi milliyetçiliği kendi ideolojisi olarak benimser, kimisi ise milliyetçiliği mantıklı bulmaz.
o dönemde milliyetçiliğin pek bir tutulur olduğu doğrudur. lakin o dönem tıpkı milliyetçilik gibi faşizm de revaçtadır. hitler, mussolini gibi faşist ve milliyetçi liderler o dönemde çok sevilmiş ve benimsenmişti ama günümüzde kendi ülkelerinde dahi birçok insan onları kinle ve nefretle anar. diyeceğim o ki eğer dönemin gereklerine göre milliyetçilik ideolojisi haklı çıkacaksa, bunun en katı uygulayıcısı hitler de artık mezarında rahat uyuyabilir. atatürk bu ideolojiyi hitler kadar katı uygulamamışsa da, 1930 ile 1938 yılları arasında çalışmalarının hatırı sayılır bir kısmı milliyetçilikle alakalıdır. eğer ki milliyetçilik anlayışını benimsiyorsan atatürk'e hakkını verirsin, yok benimsemiyorsan onu haksız bulma gibi bir özgürlüğün vardır. çok kitap okusan da vardır, okumasan da vardır.
o dönemde milliyetçiliğin pek bir tutulur olduğu doğrudur. lakin o dönem tıpkı milliyetçilik gibi faşizm de revaçtadır. hitler, mussolini gibi faşist ve milliyetçi liderler o dönemde çok sevilmiş ve benimsenmişti ama günümüzde kendi ülkelerinde dahi birçok insan onları kinle ve nefretle anar. diyeceğim o ki eğer dönemin gereklerine göre milliyetçilik ideolojisi haklı çıkacaksa, bunun en katı uygulayıcısı hitler de artık mezarında rahat uyuyabilir. atatürk bu ideolojiyi hitler kadar katı uygulamamışsa da, 1930 ile 1938 yılları arasında çalışmalarının hatırı sayılır bir kısmı milliyetçilikle alakalıdır. eğer ki milliyetçilik anlayışını benimsiyorsan atatürk'e hakkını verirsin, yok benimsemiyorsan onu haksız bulma gibi bir özgürlüğün vardır. çok kitap okusan da vardır, okumasan da vardır.
görünce özlediğimi farkettiğim. artık yemediğimden mi? tabi ki hayır. ama bir başkaydı eskiden. o zamanlar sabahleyin kalkmak çok daha kolaydı. uyanır uyanmaz izlenen fred çakmaktaş'lar, jetgiller, tsubasa'lar, şirinler... bir kulağım çizgi filmde iken diğeri sokaktan her an gelmesi muhtemel "pooğçaaaaaaa" sesinde. varsın herkes sağlıksız desin annem çay demleniyor demişse yanına poğaça şart. sıcacık, mis gibi kokusu, ağzında dağıla dağıla, bir yandan tsubasa izleyerek yediğin poğaçanın yerini hangi açık büfe kahvaltı tutar şimdi. kim demişse büyümek güzel diye, gitsin bi çay koysun gelsin, benim poğaçam hazır.
http://vimeo.com/kirstenlepore/bottle
müthiş bir kısa film. bu vaziyet daha iyi nasıl anlatılırmış ki.
müthiş bir kısa film. bu vaziyet daha iyi nasıl anlatılırmış ki.