bugün
- rte'nin trump'a dostum demesi8
- bilinmeyen eski türkçe şarkılar11
- patlıcan yemeyen insan14
- gecenin şarkısı18
- realite manipülasyonu9
- şeriat allah'ın değil insanların kanunudur26
- ilk defa mahkeme duruşmasına çıkmak10
- sözlük yazarlarının sıçma anıları11
- koalanın bacaklarının çarpık ve kıllı olması10
- herkes mericini açıklasın19
- gavat olmak istemek11
- bu entry 10 artı oy alsın koala'ya veriyorum10
- arkadaşlar sizce ben sapık mıyım9
- kemalistlerin israili destekleme sebebi12
- hatay usulü soslu döner19
- dinde zorlama yoktur17
- ahmet sezer bey9
- 5 kasım 2024 abd başkanlık seçimleri48
- maymundan geldiğimiz gerçeği20
- dinci sermaye baronlarına karşı tek çare tkp9
- ahmet sezer bey ahmet sezer bey ameliyathaneye10
- din dersinin zorunlu olması15
- menuet10
- akşam yemeği17
- tembel avrat tenceresi10
- en sevdiği meyve çilek olan erkek16
- ferhat ın şirin için dağları delmesi17
- günün şarkısı12
- sözlükte kavga olacak hissi14
- true'nin bacakları10
- arkadaşlar bakar mısınız bi8
- kamala harris12
- 15 yıl önce8
- ankaralı turgut21
- istanbulun en berbat ilçesi19
- 4 kasım 2024 mardin ve batman'a kayyum atanması14
- çilekli gofret yiyen erkek15
- ötüken'e hacca gitmek13
- havanurla muradınan çıktı starı açın9
- iki buçuk tl'ye döner yediğimiz günler8
- donald trump20
- arkadaşım beni helikopterle almaya geliyor10
- jose mourinho22
- anın görüntüsü16
- devlet bahçeli14
- makul bir ücretle sözlükteki kadınları övüyorum11
- hayatı sorgulamak17
- uzun boylu insanlardan kısa insanlara tavsiyeler12
- evlenme teklif eden yazarı cimere şikayet etmek9
- uludağ sözlük görüntülü arama özelliği9
entry'ler (44)
'' Neden sürünüyorsun, koşmak daha akıllıcayken ?''
Sistemin ajanlarının diğer bir kısmı da medyanın her bölümünde hatta youtube'da bile insanları keklemesi ve manipule etmesi için özel olarak yerleştirilmiş tiplerle doludur. Bu tiplerin iki sınıfı vardır. ilk bölümdekilerin amacı, bu realitenin oynattığı ucuz tiyatroyu halen gerçek sanmakta olan ortalama insanları manipule etmek için yerleştirilmiştir. Yani sizler gibi veya genel olarak yurdum insanını keklemek için yerleştirilmiş küçük ama ilk bakışta fazla dikkat çekmeyen oyuncular, kriz aktörleri ve meydan soytarılarıdır. Kariyerlerinden tutunda tüm popülerlikleri bile yapay bir şekilde oluşturulmuş ve adeta halkın belli kesimlerine bir çoban gibi sunulmuşlardır.
Bu tiplere örnek olarak : Jahrein, Diamond tema ve onla tartışan dinciler, Ruhi çenet ve buna benzer tüm tipleri sayabilirsiniz. Sizler tıpkı siyasette olduğu gibi bu tipleri izlediğinizde bazen taraf tutuyorsunuz veya birini haklı, birini haksız buluyorsunuz. Yada birinin hayranı, diğerinin hater'ı oluyorsunuz.
Bir çok insanın anlamadığı en önemli nokta ''Tartışmanın iki tarafınında aynı grup tarafından yönetildiği ve kontrol edildiğidir.''
Örneğin siz bir siyasi partiyi çok seviyorsunuz ama diğerini sevmiyorsunuz, ama bilmediğiniz nokta sahnenin arkasında hepsinin ''mason artığı'' olduğudur. Kısaca kendi kültlerindeki elemanları, dünyadaki ülkelere başkan, bakan, medya patronu, youtube ünlüsü yapıp, o halkları sahne arkasından kontrol ve manipule ederken, aynı zamanda devamlı sizlere psikolojik operasyon çekiyorlar.
rte, acun, kılıçdaroğlu, özdağ, akp chp mhp hdp refah, aklınıza şuan gündemde olan kim ve hangi yapı geliyorsa hepsi ama hepsi aynı grubun elemanları. Öyle olmasalardı ekranlarda söz sahibi yapmazlardı bu tipleri. Bazıları bilerek bazıları da rolünü ve olayları, sizler gibi gerçek sanarak oynuyor sadece.
Unutulmaması gereken nokta : Sadece bir kanattan değil, gündemde kendine yer bulabilmiş her kanattan oynadıklarıdır. Sen sağ kötü ben solcu olacağım diyorsan, sol partileri de onlar, tam tersini düşünüyorsan sağ partileri de onların ajanları yönetiyor.
Kısaca aynı grubun elemanları senin için ''Dinciyi, Seküleri, milliyetçiyi, komunisti ' oynuyor. Seni ahmet ile kekleyemezse mahmut ile, sağ ile kekleyemezse, sol ile kekliyorlar veya ağız tadına ne uyuyorsa onunla kekliyorlar. Kısaca kendinize çoban aradığınız sürece sizi sürecek bir çobanı oraya koymuşlar. Bu konuda yakın geçmişte tek bir istisna vardır, o da mason localarını yasaklayan ve bu şaklabanları buradan süren Atatürk'tür.
Bu durum ekranlarda böyle olsa da youtube'da bile farklı değildir. Birden popüler olan kanalların çoğuna dikkatlice baktığınızda göreceksiniz ve anlayacaksınız ki, youtube'da bile aynı dalgayı çevirmekteler. Bu sadece türkiye için örnek olsa da bu kekleme yöntemini dünyanın her yerinde uyguluyorlar.
Ekranlarda gördüğünüz sözde savaşların hepsi de sadece bir yalan ve bir tiyatrodur. Siz gerçek sanıyorsunuz ama onlar bu tiyatroları sadece sizleri korkutarak şekillendirmek ve yönlendirmek için kullanıyorlar.
Bu kısım realite ajanlarının yüzeysel kısmıdır. Daha ortadaki tiyatroya bile uyanmamış olanlar için faydalıdır sadece. Normalde çok basit ve ortada olsa da hiçbir şeyin farkında olmayan insan sayısı çok fazladır.
Realite ajanlarının derin kısmı da ''Genel tiyatroya uyanmış olanları keklemek için ortada olan tiplerdir.''
Eğer siz çoğunluğa yedirilen tiyatroya uyandıysanız yani artık bazı basit şeylerin farkındaysanız, sizleri ikinci katmanda keklemek için beklerler. Buradaki tipler, o bilgiyi araştıranların veya o içerikle ilgilenenlerin zaten genel tiyatroya uyanmış olduğunu biliyor. O yüzden kalabalıklara yedirilen ana akım zırvalardan bahsetmezler. Örneğin avrupa ve amerika'da Bir çoğu ex oyuncu, bildiğin devlet ajanı ve benzer şarlatanlardan oluşur. Yabancı olarak bu tiplere ''shill'' dense de bunlar da tamamen mason artığıdır.
Mesela yerel olarak örnek vermek gerekirse: sizlerin bildiği oktar gibi, feto gibi tipleri palazlandıran da aynı mason artıklarıdır. Aklınıza kim geliyorsa ve gündemde yer ediyorsa, iyisiyle kötüsüyle hepsi aynı grubun ya elemanı yada yancısıdır.
Sen kendini akıllı sanarak ben solcuyum, sağcı, dinci, şuncuyum buncuyum diyorsun, arka planda sana ''cambaza bak'' çekip usul usul kekliyorlar seni. Hepsi mason.
Genel tiyatroya uyandıysanız eğer, buradaki olayın ruhsal olduğunu artık anlamaya başlarsınız ve o konuda da sizleri yine keklemek için bir çok realite ajanı yerleştirmişlerdir. Bir çoğu anlattıklarından bir çoğu da gösterdiklerinden yine kendini ele verir.
Ya 3 tane 6 işareti atarlar, ya tek gözlerini kapatarak poz verirler, yada şarlatanların sloganı olduğu çok açık sloganları tekrarlar. Bir şekilde belli ederler kendilerini sizlere. Genelde sizler de ilk bakışta anlamayın diye kendi aralarında sembollerle, el işaretleriyle falan iletişim kurarlar.
Yani bazı şeylerin farkındaysınız gidipte tek gözünü kapatan, devamlı 6 işareti atan şaklabanların ürettiği videoları, içerikleri izleyip takipcisi olmayın. Kısaca kendinize çoban aradığınız sürece sizleri sürecek bir soytarıyı illaki oraya yerleştirmişler.
Yapmanız gereken şey, bu realitede asıl meselenin ruhsal olarak uyanmak olduğunu anlamak ve seri bir şekilde farkındalık kazanmanızdır. Ondan sonrasını daima kritik düşünürek ve daima içsel ve dışsal olarak sorgulayarak ve arayarak bulacaksınız.
Bu tiplere örnek olarak : Jahrein, Diamond tema ve onla tartışan dinciler, Ruhi çenet ve buna benzer tüm tipleri sayabilirsiniz. Sizler tıpkı siyasette olduğu gibi bu tipleri izlediğinizde bazen taraf tutuyorsunuz veya birini haklı, birini haksız buluyorsunuz. Yada birinin hayranı, diğerinin hater'ı oluyorsunuz.
Bir çok insanın anlamadığı en önemli nokta ''Tartışmanın iki tarafınında aynı grup tarafından yönetildiği ve kontrol edildiğidir.''
Örneğin siz bir siyasi partiyi çok seviyorsunuz ama diğerini sevmiyorsunuz, ama bilmediğiniz nokta sahnenin arkasında hepsinin ''mason artığı'' olduğudur. Kısaca kendi kültlerindeki elemanları, dünyadaki ülkelere başkan, bakan, medya patronu, youtube ünlüsü yapıp, o halkları sahne arkasından kontrol ve manipule ederken, aynı zamanda devamlı sizlere psikolojik operasyon çekiyorlar.
rte, acun, kılıçdaroğlu, özdağ, akp chp mhp hdp refah, aklınıza şuan gündemde olan kim ve hangi yapı geliyorsa hepsi ama hepsi aynı grubun elemanları. Öyle olmasalardı ekranlarda söz sahibi yapmazlardı bu tipleri. Bazıları bilerek bazıları da rolünü ve olayları, sizler gibi gerçek sanarak oynuyor sadece.
Unutulmaması gereken nokta : Sadece bir kanattan değil, gündemde kendine yer bulabilmiş her kanattan oynadıklarıdır. Sen sağ kötü ben solcu olacağım diyorsan, sol partileri de onlar, tam tersini düşünüyorsan sağ partileri de onların ajanları yönetiyor.
Kısaca aynı grubun elemanları senin için ''Dinciyi, Seküleri, milliyetçiyi, komunisti ' oynuyor. Seni ahmet ile kekleyemezse mahmut ile, sağ ile kekleyemezse, sol ile kekliyorlar veya ağız tadına ne uyuyorsa onunla kekliyorlar. Kısaca kendinize çoban aradığınız sürece sizi sürecek bir çobanı oraya koymuşlar. Bu konuda yakın geçmişte tek bir istisna vardır, o da mason localarını yasaklayan ve bu şaklabanları buradan süren Atatürk'tür.
Bu durum ekranlarda böyle olsa da youtube'da bile farklı değildir. Birden popüler olan kanalların çoğuna dikkatlice baktığınızda göreceksiniz ve anlayacaksınız ki, youtube'da bile aynı dalgayı çevirmekteler. Bu sadece türkiye için örnek olsa da bu kekleme yöntemini dünyanın her yerinde uyguluyorlar.
Ekranlarda gördüğünüz sözde savaşların hepsi de sadece bir yalan ve bir tiyatrodur. Siz gerçek sanıyorsunuz ama onlar bu tiyatroları sadece sizleri korkutarak şekillendirmek ve yönlendirmek için kullanıyorlar.
Bu kısım realite ajanlarının yüzeysel kısmıdır. Daha ortadaki tiyatroya bile uyanmamış olanlar için faydalıdır sadece. Normalde çok basit ve ortada olsa da hiçbir şeyin farkında olmayan insan sayısı çok fazladır.
Realite ajanlarının derin kısmı da ''Genel tiyatroya uyanmış olanları keklemek için ortada olan tiplerdir.''
Eğer siz çoğunluğa yedirilen tiyatroya uyandıysanız yani artık bazı basit şeylerin farkındaysanız, sizleri ikinci katmanda keklemek için beklerler. Buradaki tipler, o bilgiyi araştıranların veya o içerikle ilgilenenlerin zaten genel tiyatroya uyanmış olduğunu biliyor. O yüzden kalabalıklara yedirilen ana akım zırvalardan bahsetmezler. Örneğin avrupa ve amerika'da Bir çoğu ex oyuncu, bildiğin devlet ajanı ve benzer şarlatanlardan oluşur. Yabancı olarak bu tiplere ''shill'' dense de bunlar da tamamen mason artığıdır.
Mesela yerel olarak örnek vermek gerekirse: sizlerin bildiği oktar gibi, feto gibi tipleri palazlandıran da aynı mason artıklarıdır. Aklınıza kim geliyorsa ve gündemde yer ediyorsa, iyisiyle kötüsüyle hepsi aynı grubun ya elemanı yada yancısıdır.
Sen kendini akıllı sanarak ben solcuyum, sağcı, dinci, şuncuyum buncuyum diyorsun, arka planda sana ''cambaza bak'' çekip usul usul kekliyorlar seni. Hepsi mason.
Genel tiyatroya uyandıysanız eğer, buradaki olayın ruhsal olduğunu artık anlamaya başlarsınız ve o konuda da sizleri yine keklemek için bir çok realite ajanı yerleştirmişlerdir. Bir çoğu anlattıklarından bir çoğu da gösterdiklerinden yine kendini ele verir.
Ya 3 tane 6 işareti atarlar, ya tek gözlerini kapatarak poz verirler, yada şarlatanların sloganı olduğu çok açık sloganları tekrarlar. Bir şekilde belli ederler kendilerini sizlere. Genelde sizler de ilk bakışta anlamayın diye kendi aralarında sembollerle, el işaretleriyle falan iletişim kurarlar.
Yani bazı şeylerin farkındaysınız gidipte tek gözünü kapatan, devamlı 6 işareti atan şaklabanların ürettiği videoları, içerikleri izleyip takipcisi olmayın. Kısaca kendinize çoban aradığınız sürece sizleri sürecek bir soytarıyı illaki oraya yerleştirmişler.
Yapmanız gereken şey, bu realitede asıl meselenin ruhsal olarak uyanmak olduğunu anlamak ve seri bir şekilde farkındalık kazanmanızdır. Ondan sonrasını daima kritik düşünürek ve daima içsel ve dışsal olarak sorgulayarak ve arayarak bulacaksınız.
'' Onu ilginç yapan eksantrik karakteri veya her olay karşısında sırıtabilme kabiliyetini kendisinde bulması değildi. ilginçti çünkü içinde bulunduğu ilüzyon onu aldatamıyordu, ilginçti çünkü kendi gemisinin kaptanı yine sadece kendisiydi. Onun aklını süslü ünvanlarla bulandıramaz ve kendi düşüncelerine, doğrularına ihanet ettiremezdiniz.
Bütün sırlarını, bütün zayıflıklarını ve aklından geçen her şeyi bilmesine rağmen yine onu, kendi iç doğası bile alt edemezdi, O yüzden kazandığı ilk galibiyet unutmadığı tek galibiyetti çünkü onu kendisine karşı kazanmıştı. Sadece o, kendi iç dünyasını yönetirdi, tersi değil. ''
https://www.youtube.com/watch?v=L5xP3uS5wfw
Bütün sırlarını, bütün zayıflıklarını ve aklından geçen her şeyi bilmesine rağmen yine onu, kendi iç doğası bile alt edemezdi, O yüzden kazandığı ilk galibiyet unutmadığı tek galibiyetti çünkü onu kendisine karşı kazanmıştı. Sadece o, kendi iç dünyasını yönetirdi, tersi değil. ''
https://www.youtube.com/watch?v=L5xP3uS5wfw
' Bizi mutlak güce sahip oluşumuz bile çürütemez. '
'iş makinelerini kullanacak kadar akıllı ama sisteme uyanmayacak kadar aptal'
Sistemin ajanları: insanların algıladığı gerçekliğin Soytarı ve şarlatanlar (rolünü oynayan aktörler) tarafından lokal olarak manipüle edilmesinde kullanılan tiplerdir. Bugün ekranlarda ve gündemde yer eden herhangi bir politikacı, sanatçı, şov insanı veya iş insanı olan tiplerin hepsi, özellikle sahneye rolünü oynaması için koyulmuş basit soytarılar veya bir başka deyişle bildiğiniz aktörlerdir. Bazıları rolünü bilerek bazıları da tıpkı sizler gibi olayları gerçek sanarak oynar ve oynatılır. Kısaca sürekli gördüğünüz o tipler tombaladan rastgele çıkmaz, özellikle rolünü oynaması için yerleştirilir.
Buna rağmen Sistemin ajanları deyimi bu realitede henüz uyanmamış olan herkes için de aynı zamanda kullanılabilir. Çünkü ruhsal olarak uyanmayan herkes aynı zamanda bu sistemin etkisi altında olduğu için bu realitenin şakşakçılığını farkında olmadan yapar. Bu kişilerin sisteme ve sistemin kendilerine anlattıklarına inancı tamdır ve sistem nasıl istiyorsa öyle hareket eder.
Örneğin aşı vurulmak için sıraya girerler, Politik tiyatroyu gerçek sanarak, ekranlarda rolünü oynamakta olan soytarıları, halkın seçtiğini sanarlar. Gündemde ve sözde haberlerde kendilerini etkilemek için üretilen senaryolarla bazen korkutulurlar, bazen de ümitlendirilirler. Sabahtan akşama kadar gereksiz angarya uğraşlarla meşgul edildikleri için içinde oldukları bu '' realitenin'' kendisini sorgulamalarına fırsat verilmez.
Doğumundan beri aynı zihin kontrol yöntemleri sürekli kafalarına işlendiği için ve devamlı hipnoz altında tutuldukları için zihinlerinde yaratılan yapay kafesten kolayca çıkamazlar. Bir başka deyişle kendi programlarını kırmaları zordur. Ne de olsa hiç kimse hayatı boyunca kandırılmış bir saftirik olmayı istemeyeceği için bu durum bazen sisteme daha sıkı adapte olmalarına neden olur.
Sistemin küçük ajanlarını en çok, bu realite de soytarılar tarafından oynatılan tiyatronun ortalama insanlar için bile inandırıcılığını yitirdiği anlarda görürsünüz. En çok da sosyal şantaj ve gaslighting yöntemini kullanırlar.
Örnek: insanların seni komplo teorisyeni olarak düşünmesini istemezsin değil mi ? Sen işi gücü olan ve saygın birisin. (Bunları kaybetmek istemezsin değil mi ?)
Örnek: aaa aşı karşıtı mısın ? ( Sosyal çevrende ve insanların arasında aptal görünmek istemezsin değil mi ?) , ( istemiyorsun... değil mi ?), (Hem havalı da görünmezsin bak, hakkında ne düşünürler sonra)
Bunlar sistemin minik ajanlarının yaptığı sosyal şantaja bir kaç örnek olsa da bu gibi bir çok yöntemi farkında olmadan kullanırlar.
örneğin bu realite de soytarılar tarafından oynatılan tiyatronun ortalama insanlar için bile inandırıcılığını yitirdiği anlar konuşulduğunda bazen de şakalar ve komiklikler, espriler birbirini izler. (HAHahaha bizim cevat üç aile var falan diyor ne kadar da komik değil mi ?)
Diğer yöntem de gaslightingdir. Sizi aslında hiçbir şey görmediğinize ve ortada hiçbir şey olmadığına inandırma yöntemidir. ( Kedidir o kedi )
bu kişiler hakkındaki en vurucu nokta da Dünyanın bir çok bölümü açlık ve sefalet içinde yaşarken, milyar dolarlık kodamanların '' insanların sadece sağlığını ve iyiliğini düşünen hayırseverler'' olduklarını sanması.
Uyanmadığınız sürece sistemin ajanı sizlere '' Kedidir o kedi'' demeye devam edecektir. Bu tiyatroyu çevirenler ve dünyadaki insanları kekleyen soytarı grubu ''aptal'' değil. Ortalama insanın nasıl düşündüğünü ve nelere tepki verip nelere vermeyeceklerini, hangi tuşlarına basıp basmayacaklarını iyi biliyorlar. O yüzden sizleri sadece duygularınızla, sahip olduklarınızla değil, egonuz ile de vurmaya çalışırlar. Kendi programınızı kırmadığınız sürece akıntının götürdüğü yere yüzen bir balıktan farkınız olmayacaktır.
- insanların senin bir komplo teorisyeni olduğunu düşünmelerini istemezsin değil mi ?
Sistemin ajanları: insanların algıladığı gerçekliğin Soytarı ve şarlatanlar (rolünü oynayan aktörler) tarafından lokal olarak manipüle edilmesinde kullanılan tiplerdir. Bugün ekranlarda ve gündemde yer eden herhangi bir politikacı, sanatçı, şov insanı veya iş insanı olan tiplerin hepsi, özellikle sahneye rolünü oynaması için koyulmuş basit soytarılar veya bir başka deyişle bildiğiniz aktörlerdir. Bazıları rolünü bilerek bazıları da tıpkı sizler gibi olayları gerçek sanarak oynar ve oynatılır. Kısaca sürekli gördüğünüz o tipler tombaladan rastgele çıkmaz, özellikle rolünü oynaması için yerleştirilir.
Buna rağmen Sistemin ajanları deyimi bu realitede henüz uyanmamış olan herkes için de aynı zamanda kullanılabilir. Çünkü ruhsal olarak uyanmayan herkes aynı zamanda bu sistemin etkisi altında olduğu için bu realitenin şakşakçılığını farkında olmadan yapar. Bu kişilerin sisteme ve sistemin kendilerine anlattıklarına inancı tamdır ve sistem nasıl istiyorsa öyle hareket eder.
Örneğin aşı vurulmak için sıraya girerler, Politik tiyatroyu gerçek sanarak, ekranlarda rolünü oynamakta olan soytarıları, halkın seçtiğini sanarlar. Gündemde ve sözde haberlerde kendilerini etkilemek için üretilen senaryolarla bazen korkutulurlar, bazen de ümitlendirilirler. Sabahtan akşama kadar gereksiz angarya uğraşlarla meşgul edildikleri için içinde oldukları bu '' realitenin'' kendisini sorgulamalarına fırsat verilmez.
Doğumundan beri aynı zihin kontrol yöntemleri sürekli kafalarına işlendiği için ve devamlı hipnoz altında tutuldukları için zihinlerinde yaratılan yapay kafesten kolayca çıkamazlar. Bir başka deyişle kendi programlarını kırmaları zordur. Ne de olsa hiç kimse hayatı boyunca kandırılmış bir saftirik olmayı istemeyeceği için bu durum bazen sisteme daha sıkı adapte olmalarına neden olur.
Sistemin küçük ajanlarını en çok, bu realite de soytarılar tarafından oynatılan tiyatronun ortalama insanlar için bile inandırıcılığını yitirdiği anlarda görürsünüz. En çok da sosyal şantaj ve gaslighting yöntemini kullanırlar.
Örnek: insanların seni komplo teorisyeni olarak düşünmesini istemezsin değil mi ? Sen işi gücü olan ve saygın birisin. (Bunları kaybetmek istemezsin değil mi ?)
Örnek: aaa aşı karşıtı mısın ? ( Sosyal çevrende ve insanların arasında aptal görünmek istemezsin değil mi ?) , ( istemiyorsun... değil mi ?), (Hem havalı da görünmezsin bak, hakkında ne düşünürler sonra)
Bunlar sistemin minik ajanlarının yaptığı sosyal şantaja bir kaç örnek olsa da bu gibi bir çok yöntemi farkında olmadan kullanırlar.
örneğin bu realite de soytarılar tarafından oynatılan tiyatronun ortalama insanlar için bile inandırıcılığını yitirdiği anlar konuşulduğunda bazen de şakalar ve komiklikler, espriler birbirini izler. (HAHahaha bizim cevat üç aile var falan diyor ne kadar da komik değil mi ?)
Diğer yöntem de gaslightingdir. Sizi aslında hiçbir şey görmediğinize ve ortada hiçbir şey olmadığına inandırma yöntemidir. ( Kedidir o kedi )
bu kişiler hakkındaki en vurucu nokta da Dünyanın bir çok bölümü açlık ve sefalet içinde yaşarken, milyar dolarlık kodamanların '' insanların sadece sağlığını ve iyiliğini düşünen hayırseverler'' olduklarını sanması.
Uyanmadığınız sürece sistemin ajanı sizlere '' Kedidir o kedi'' demeye devam edecektir. Bu tiyatroyu çevirenler ve dünyadaki insanları kekleyen soytarı grubu ''aptal'' değil. Ortalama insanın nasıl düşündüğünü ve nelere tepki verip nelere vermeyeceklerini, hangi tuşlarına basıp basmayacaklarını iyi biliyorlar. O yüzden sizleri sadece duygularınızla, sahip olduklarınızla değil, egonuz ile de vurmaya çalışırlar. Kendi programınızı kırmadığınız sürece akıntının götürdüğü yere yüzen bir balıktan farkınız olmayacaktır.
- insanların senin bir komplo teorisyeni olduğunu düşünmelerini istemezsin değil mi ?
Sistemin ajanları: insanların algıladığı gerçekliğin Soytarı ve şarlatanlar (rolünü oynayan aktörler) tarafından lokal olarak manipüle edilmesinde kullanılan tiplerdir. Bugün ekranlarda ve gündemde yer eden herhangi bir politikacı, sanatçı, şov insanı veya iş insanı olan tiplerin hepsi, özellikle sahneye rolünü oynaması için koyulmuş basit soytarılar veya bir başka deyişle bildiğiniz aktörlerdir. Bazıları rolünü bilerek bazıları da tıpkı sizler gibi olayları gerçek sanarak oynar ve oynatılır. Kısaca sürekli gördüğünüz o tipler tombaladan rastgele çıkmaz, özellikle rolünü oynaması için yerleştirilir.
Buna rağmen Sistemin ajanları deyimi bu realitede henüz uyanmamış olan herkes için de aynı zamanda kullanılabilir. Çünkü ruhsal olarak uyanmayan herkes aynı zamanda bu sistemin etkisi altında olduğu için bu realitenin şakşakçılığını farkında olmadan yapar. Bu kişilerin sisteme ve sistemin kendilerine anlattıklarına inancı tamdır ve sistem nasıl istiyorsa öyle hareket eder.
Örneğin aşı vurulmak için sıraya girerler, Politik tiyatroyu gerçek sanarak, ekranlarda rolünü oynamakta olan soytarıları, halkın seçtiğini sanarlar. Gündemde ve sözde haberlerde kendilerini etkilemek için üretilen senaryolarla bazen korkutulurlar, bazen de ümitlendirilirler. Sabahtan akşama kadar gereksiz angarya uğraşlarla meşgul edildikleri için içinde oldukları bu '' realitenin'' kendisini sorgulamalarına fırsat verilmez.
Doğumundan beri aynı zihin kontrol yöntemleri sürekli kafalarına işlendiği için ve devamlı hipnoz altında tutuldukları için zihinlerinde yaratılan yapay kafesten kolayca çıkamazlar. Bir başka deyişle kendi programlarını kırmaları zordur. Ne de olsa hiç kimse hayatı boyunca kandırılmış bir saftirik olmayı istemeyeceği için bu durum bazen sisteme daha sıkı adapte olmalarına neden olur.
Sistemin küçük ajanlarını en çok, bu realite de soytarılar tarafından oynatılan tiyatronun ortalama insanlar için bile inandırıcılığını yitirdiği anlarda görürsünüz. En çok da sosyal şantaj ve gaslighting yöntemini kullanırlar.
Örneğin: insanların seni komplo teorisyeni olarak düşünmesini istemezsin değil mi ? Sen işi gücü olan ve saygın birisin. (Bunları kaybetmek istemezsin değil mi ?)
Örneğin: aaa aşı karşıtı mısın veya bilim karşıtı mısın ? ( Sosyal çevrende ve insanların arasında aptal görünmek istemezsin değil mi ?) , ( istemiyorsun... değil mi ?), (Hem havalı da görünmezsin bak, hakkında ne düşünürler sonra)
Bunlar sistemin minik ajanlarının yaptığı sosyal şantaja bir kaç örnek olsa da bu gibi bir çok yöntemi farkında olmadan kullanırlar.
örneğin bu realite de soytarılar tarafından oynatılan tiyatronun ortalama insanlar için bile inandırıcılığını yitirdiği anlar konuşulduğunda bazen de şakalar ve komiklikler, espriler birbirini izler. (HAHahaha bizim cevat üç aile var falan diyor ne kadar da komik değil mi ?)
Diğer yöntem de gaslightingdir. Sizi aslında hiçbir şey görmediğinize ve ortada hiçbir şey olmadığına inandırma yöntemidir. ( Kedidir o kedi demek gibi)
VE bu kişiler hakkındaki en vurucu nokta da dünyanın yarısında sefalet hakimken, sözde savaşlarda binler yitip giderken, bu kararları alan sözde politikacıların, milyar dolarlık kodomanların halkın ve ortalama insan olan ahmet'in mehmet'in, coni'nin sağlığını ve iyiliğini isteyen ve onların çıkarlarını koruyan hayırseverler olduğunu sanmaları.
Dünyanın bir çok bölümü açlık ve sefalet içinde yaşarken, milyar dolarlık yatındaki yazılımcı, banker kodoman ve satılık politikacılar '' insanların sadece sağlığını ve iyiliğini düşünüyor'' diye düşünmeleri.
Uyanmadığınız sürece sistemin ajanı sizlere '' Kedidir o kedi'' demeye devam edecektir. Bu tiyatroyu çevirenler ve dünyadaki insanları kekleyen soytarı grubu ''aptal'' değil. Ortalama insanın nasıl düşündüğünü ve nelere tepki verip nelere vermeyeceklerini, hangi tuşlarına basıp basmayacaklarını iyi biliyorlar. O yüzden sizleri sadece duygularınızla, sahip olduklarınızla değil, egonuz ile de vurmaya çalışırlar. Kendi programınızı kırmadığınız sürece akıntının götürdüğü yere yüzen bir balıktan farkınız olmayacaktır.
- insanların senin bir komplo teorisyeni olduğunu düşünmelerini istemezsin değil mi ?
Buna rağmen Sistemin ajanları deyimi bu realitede henüz uyanmamış olan herkes için de aynı zamanda kullanılabilir. Çünkü ruhsal olarak uyanmayan herkes aynı zamanda bu sistemin etkisi altında olduğu için bu realitenin şakşakçılığını farkında olmadan yapar. Bu kişilerin sisteme ve sistemin kendilerine anlattıklarına inancı tamdır ve sistem nasıl istiyorsa öyle hareket eder.
Örneğin aşı vurulmak için sıraya girerler, Politik tiyatroyu gerçek sanarak, ekranlarda rolünü oynamakta olan soytarıları, halkın seçtiğini sanarlar. Gündemde ve sözde haberlerde kendilerini etkilemek için üretilen senaryolarla bazen korkutulurlar, bazen de ümitlendirilirler. Sabahtan akşama kadar gereksiz angarya uğraşlarla meşgul edildikleri için içinde oldukları bu '' realitenin'' kendisini sorgulamalarına fırsat verilmez.
Doğumundan beri aynı zihin kontrol yöntemleri sürekli kafalarına işlendiği için ve devamlı hipnoz altında tutuldukları için zihinlerinde yaratılan yapay kafesten kolayca çıkamazlar. Bir başka deyişle kendi programlarını kırmaları zordur. Ne de olsa hiç kimse hayatı boyunca kandırılmış bir saftirik olmayı istemeyeceği için bu durum bazen sisteme daha sıkı adapte olmalarına neden olur.
Sistemin küçük ajanlarını en çok, bu realite de soytarılar tarafından oynatılan tiyatronun ortalama insanlar için bile inandırıcılığını yitirdiği anlarda görürsünüz. En çok da sosyal şantaj ve gaslighting yöntemini kullanırlar.
Örneğin: insanların seni komplo teorisyeni olarak düşünmesini istemezsin değil mi ? Sen işi gücü olan ve saygın birisin. (Bunları kaybetmek istemezsin değil mi ?)
Örneğin: aaa aşı karşıtı mısın veya bilim karşıtı mısın ? ( Sosyal çevrende ve insanların arasında aptal görünmek istemezsin değil mi ?) , ( istemiyorsun... değil mi ?), (Hem havalı da görünmezsin bak, hakkında ne düşünürler sonra)
Bunlar sistemin minik ajanlarının yaptığı sosyal şantaja bir kaç örnek olsa da bu gibi bir çok yöntemi farkında olmadan kullanırlar.
örneğin bu realite de soytarılar tarafından oynatılan tiyatronun ortalama insanlar için bile inandırıcılığını yitirdiği anlar konuşulduğunda bazen de şakalar ve komiklikler, espriler birbirini izler. (HAHahaha bizim cevat üç aile var falan diyor ne kadar da komik değil mi ?)
Diğer yöntem de gaslightingdir. Sizi aslında hiçbir şey görmediğinize ve ortada hiçbir şey olmadığına inandırma yöntemidir. ( Kedidir o kedi demek gibi)
VE bu kişiler hakkındaki en vurucu nokta da dünyanın yarısında sefalet hakimken, sözde savaşlarda binler yitip giderken, bu kararları alan sözde politikacıların, milyar dolarlık kodomanların halkın ve ortalama insan olan ahmet'in mehmet'in, coni'nin sağlığını ve iyiliğini isteyen ve onların çıkarlarını koruyan hayırseverler olduğunu sanmaları.
Dünyanın bir çok bölümü açlık ve sefalet içinde yaşarken, milyar dolarlık yatındaki yazılımcı, banker kodoman ve satılık politikacılar '' insanların sadece sağlığını ve iyiliğini düşünüyor'' diye düşünmeleri.
Uyanmadığınız sürece sistemin ajanı sizlere '' Kedidir o kedi'' demeye devam edecektir. Bu tiyatroyu çevirenler ve dünyadaki insanları kekleyen soytarı grubu ''aptal'' değil. Ortalama insanın nasıl düşündüğünü ve nelere tepki verip nelere vermeyeceklerini, hangi tuşlarına basıp basmayacaklarını iyi biliyorlar. O yüzden sizleri sadece duygularınızla, sahip olduklarınızla değil, egonuz ile de vurmaya çalışırlar. Kendi programınızı kırmadığınız sürece akıntının götürdüğü yere yüzen bir balıktan farkınız olmayacaktır.
- insanların senin bir komplo teorisyeni olduğunu düşünmelerini istemezsin değil mi ?
Bu işlem bir kaç dakika boyunca devam ettiğinde bir anlığına gözünü tekrar açtığında, Özgür: '' Ufak numaralarının artık burada işe yaramadığına mı şaşırıyorsun ? '' diye sordu ve halen onun soğuk kanlılıkla kendi içinde hesaplamalar yaptığını gördüğünde, yerinden kalkalarak masanın altındaki bölümden boş çerçevelerden birini aldı. Cebinden çıkardığı hokkabaz resmini çerçeveye yerleştirip ekranın tam karşısına, bulanık yüzün görüş alanına özenle koydu.
Odadan çıkmak için hazırlanırken son bir kez daha çerçeveyi ortalamak için dokunup, bulanık yüze baktığında '' Sandığın kadar eğlenceli değilsin. '' dedi.
https://www.youtube.com/watch?v=vAoDDdyLLCE
Odadan çıkmak için hazırlanırken son bir kez daha çerçeveyi ortalamak için dokunup, bulanık yüze baktığında '' Sandığın kadar eğlenceli değilsin. '' dedi.
https://www.youtube.com/watch?v=vAoDDdyLLCE
Şarlatan bu oyunu kendince sözde krallarla, tiranlarla ve sahte liderlerle oynamışken, Mavi ceketli adam gerçek şampiyonlarla oynamıştı. Bu oyunu sadece onlar adına alt etmemiş, onlara da yendirmişti. Onları ilk başta anlayamaz ve tanıyamazdınız çünkü sıradan görüntüleri dikkat çekmezdi. Onları ilk başta kavrayamaz ve isimlendiremezdiniz çünkü varlıklarını sezemezdiniz.
Onlar sizi alt ettiğinde saçlarınızın teli bile oynamaz, bahçenizdeki yaprak bile yerinden kıpırdamazdı. Adeta her saniye güçten düşen bir soytarı gibi hissetmekten kendinizi alamaz ve kafa karışıklığınıza da anlam veremezdiniz. Daha yapacak çok şey var ve daha atacak çok takla var diye düşündüğünüz anda kendinizi çamura saplanmış halde bulurdunuz ve siz oynandığını anlayana kadar zaten oyunun kendisi de bitmiş olurdu.
https://www.youtube.com/watch?v=gGizNjv9LeE
Onlar sizi alt ettiğinde saçlarınızın teli bile oynamaz, bahçenizdeki yaprak bile yerinden kıpırdamazdı. Adeta her saniye güçten düşen bir soytarı gibi hissetmekten kendinizi alamaz ve kafa karışıklığınıza da anlam veremezdiniz. Daha yapacak çok şey var ve daha atacak çok takla var diye düşündüğünüz anda kendinizi çamura saplanmış halde bulurdunuz ve siz oynandığını anlayana kadar zaten oyunun kendisi de bitmiş olurdu.
https://www.youtube.com/watch?v=gGizNjv9LeE
'' Televizyonlarda sana gerçek diye gösterilen her şeyin yalan dolan ve sahtekarlıktan ibaret olduğunu sen bile biliyorsun, bunu sana zaten açıklamama gerek yok. Bilmediğin şey ise dostum, sadece tv'de gösterilenler değil, doğumundan itibaren sana öğretilen ve çevrende dahi gerçek veya realite olarak kabul edilen ne varsa hepsinin birer yalandan ve sahtekarlıktan ibaret olduğu. ''
'' Bu realiteyle ilgili ne öğrendiysen veya sana ne öğretildiyse. Örneğin sözde dünya savaşları, aya ayak basmaya çıkan komedyenler, milyonlarca yıl önce yaşadığı söylenen dinozor adlı devasa canavarlar, bilim satan ikinci el araba satıcılarının anlattıkları, din satan seyyar satıcıların üfürdükleri. Hepsi birer uydurmacadan, sahtekarlıktan ve tiyatrodan ibaret.
Gerçek diye sana öğretilen ne varsa, toplum veya çoğunluk tarafından doğru olduğuna inanılan ne varsa hepsini buna dahil edebilirsin. Elbette bu sınıfa girmeyen bir iki istisna var ama dediğim gibi bir kaç istisna genel görüntüyü değiştirmiyor. O yüzden bu realiteyle ilgili bildiğin ve gerçek olduğunu düşündüğün ne varsa unut ve gözlerini ilk defa açmış gibi bakarak, gerçekten kullanmaya başla.
'' Bu realiteyle ilgili ne öğrendiysen veya sana ne öğretildiyse. Örneğin sözde dünya savaşları, aya ayak basmaya çıkan komedyenler, milyonlarca yıl önce yaşadığı söylenen dinozor adlı devasa canavarlar, bilim satan ikinci el araba satıcılarının anlattıkları, din satan seyyar satıcıların üfürdükleri. Hepsi birer uydurmacadan, sahtekarlıktan ve tiyatrodan ibaret.
Gerçek diye sana öğretilen ne varsa, toplum veya çoğunluk tarafından doğru olduğuna inanılan ne varsa hepsini buna dahil edebilirsin. Elbette bu sınıfa girmeyen bir iki istisna var ama dediğim gibi bir kaç istisna genel görüntüyü değiştirmiyor. O yüzden bu realiteyle ilgili bildiğin ve gerçek olduğunu düşündüğün ne varsa unut ve gözlerini ilk defa açmış gibi bakarak, gerçekten kullanmaya başla.
Farkında ve uyanık olmadığınız sürece, bu gerçekliğin oynadığı tiyatroyu fark edemezsiniz. Farkındaysanız, tüm dekor ortadadır ve bu gerçekliğin ne yapmak istediği gayet açıktır. Bu gerçeklik, buradaki bilinçleri mutlu etmek için tasarlanmamıştır. Aksine, bu gerçeklik, birçok konuda buradaki bilinçleri yıpratmak için tasarlanmıştır. Bunun için sadece doğanın acımasızlığına veya birbirlerini avlayan algı seviyesi düşük canlılara bakmanıza gerek yoktur.
Burada neden enerjiye ihtiyaç duyduğunuzu ve hayatta kalmak için tüketmeniz gerektiğini hiç düşündünüz mü?', 'Vücudunuzun sizi ne kadar kontrol edilebilir ve yönlendirilebilir hale getirdiğinin hiç fark ettiniz mi?'.
'Vücudunuzun ve fiziksel ihtiyaçlarınızın sizi bu hayat oyununu bir şekilde oynamaya zorlaması bir tesadüf olmadığı gibi, vücudunuzun sizi bu kadar kırılgan ve kontrol edilebilir hale getirmesi de aynı zamanda bir tesadüf değildir, çünkü vücudunuz, bu sistem tarafından sizi kolayca yönlendirip kontrol etmek için özel olarak tasarlanmıştır. Bunu dikkatlice incelediğinizde, buradaki her şeyin sizin için bir dezavantaj ama sistemin kendisi için de bir avantaj olsun diye özellikle tasarlandığını anlayacaksınız.
Bu gerçekliğin bir diğer numarası da diğer insanları size karşı kullanabilmesidir. Çoğu insan bu gerçeklik manipülasyonunun farkında değildir. Bu gerçeklik bazen ortalama insanları, özellikle uyuyanları, tiyatral bir durum için manipüle edebilir. Bunu bazen tepkinizi ölçmek veya sizin için olumlu veya olumsuz bir durum yaratmak için yapabilir. Böyle bir durumu farkında olmadığınız sürece anlamanız mümkün değildir. Farkında olursanız, bu durum tüm etkisini kaybeder ve tamamen ortadan kaybolur.
Bu gerçekliği genel olarak incelediğinizde, en üstten en alta her şeyin neredeyse bir tiyatro olduğunu anlayacaksınız. Bu gerçeklikte tiyatro olmayan çok az şey vardır. Dolayısıyla, bu gerçekliğin nasıl manipüle ettiğini, hatta tiyatral olayları nasıl yarattığını anladığınızda, birçok şeye güleceksiniz veya onlara aynı önemi vermeyeceksiniz. Çünkü hepsi sizin algınız için tiyatrodur. Ve özellikle böyle tasarlanmıştır.
Burada neden enerjiye ihtiyaç duyduğunuzu ve hayatta kalmak için tüketmeniz gerektiğini hiç düşündünüz mü?', 'Vücudunuzun sizi ne kadar kontrol edilebilir ve yönlendirilebilir hale getirdiğinin hiç fark ettiniz mi?'.
'Vücudunuzun ve fiziksel ihtiyaçlarınızın sizi bu hayat oyununu bir şekilde oynamaya zorlaması bir tesadüf olmadığı gibi, vücudunuzun sizi bu kadar kırılgan ve kontrol edilebilir hale getirmesi de aynı zamanda bir tesadüf değildir, çünkü vücudunuz, bu sistem tarafından sizi kolayca yönlendirip kontrol etmek için özel olarak tasarlanmıştır. Bunu dikkatlice incelediğinizde, buradaki her şeyin sizin için bir dezavantaj ama sistemin kendisi için de bir avantaj olsun diye özellikle tasarlandığını anlayacaksınız.
Bu gerçekliğin bir diğer numarası da diğer insanları size karşı kullanabilmesidir. Çoğu insan bu gerçeklik manipülasyonunun farkında değildir. Bu gerçeklik bazen ortalama insanları, özellikle uyuyanları, tiyatral bir durum için manipüle edebilir. Bunu bazen tepkinizi ölçmek veya sizin için olumlu veya olumsuz bir durum yaratmak için yapabilir. Böyle bir durumu farkında olmadığınız sürece anlamanız mümkün değildir. Farkında olursanız, bu durum tüm etkisini kaybeder ve tamamen ortadan kaybolur.
Bu gerçekliği genel olarak incelediğinizde, en üstten en alta her şeyin neredeyse bir tiyatro olduğunu anlayacaksınız. Bu gerçeklikte tiyatro olmayan çok az şey vardır. Dolayısıyla, bu gerçekliğin nasıl manipüle ettiğini, hatta tiyatral olayları nasıl yarattığını anladığınızda, birçok şeye güleceksiniz veya onlara aynı önemi vermeyeceksiniz. Çünkü hepsi sizin algınız için tiyatrodur. Ve özellikle böyle tasarlanmıştır.
''Toplumun tamamı gibi doğumundan itibaren programlanan ve hipnoz altında tutulan ortalama ve standart bir kişi olduğun için, öncelikle sana kodlanan programını kırman ve etkisinde olduğun hipnozdan kurtulman gerekiyor''
Birçok kişi bu noktaya ulaşamaz veya bunu denemez bile. Kalabalıkların gerçek veya doğru olarak kabul ettiği standart bakış açısı içinde olmanın verdiği rahatlıktan çıkıp, ekranlardan veya çevresi tarafından sunulan realite dışına adım atabilmek, kendisine kodlananın dışında düşünebilmek ona gereksiz ve sıkıcı bir hareket olarak gelir. Hangi veya ne tür bir kalabalık olduğu önemli değil, herhangi bir grup içinde olduğu sürece rahattır ve bunca kişi yanılıyor olamaz diye düşünür. Kalabalıkların ne kadar saftirik, ne kadar çabuk kandırıldığını bilenler bile bu şekilde hareket etmekten kendini kolayca alamaz. ''
Birçok kişi bu noktaya ulaşamaz veya bunu denemez bile. Kalabalıkların gerçek veya doğru olarak kabul ettiği standart bakış açısı içinde olmanın verdiği rahatlıktan çıkıp, ekranlardan veya çevresi tarafından sunulan realite dışına adım atabilmek, kendisine kodlananın dışında düşünebilmek ona gereksiz ve sıkıcı bir hareket olarak gelir. Hangi veya ne tür bir kalabalık olduğu önemli değil, herhangi bir grup içinde olduğu sürece rahattır ve bunca kişi yanılıyor olamaz diye düşünür. Kalabalıkların ne kadar saftirik, ne kadar çabuk kandırıldığını bilenler bile bu şekilde hareket etmekten kendini kolayca alamaz. ''
O 'Dünyada kaç kişi...' diye devam edecekken, gizemli adam onun sözünü keserek konuşmaya tekrar devam etti ve 'Dünya öyle mi ?' deyip bir kaç saniye duraksadı, ardından 'Şu işçi kampından bozma büyük tımarhane' diyerek gülümsedi ve sigarasından derin bir duman daha aldı. Sonra da Ona bakarak 'Böyle bir yere tamamen ayak uydurup aklını yitirmediğin için kendini şanslı saymalısın' dedi.
'' Şu senin külüstürü ilk aldığın zamanı hatırlıyorsun değil mi ? Veya geçen hafta üzerinde olan şu pahalı ceketi, bunları alabilmek için fazladan yaptığın onca mesaiyi yada sırf karnını doyurmak ve temel ihtiyaçlarını bile karşılayabilmek için hergün katlanmak zorunda kaldığın onca angaryayı ''
Kahvesinden bir yudum daha aldıktan sonra '' Çok iyi hatırlıyorsun değil mi ? '' deyip tekrar televizyona baktı ve '' Dün kıçının üzerine düştükten sonra çektiğin acı da halen aklında olmalı, ne de olsa üzerinden çok geçmedi. '' deyip gülümsedi ve kahvesinden bir yudum daha aldıktan sonra '' Bu örnekleri sonsuza kadar çeşitlendirebilir ve çoğaltabilirim ama asıl merak ettiğim şey şu: bunları yapmana seni iten asıl neden ne, hergün neden bunları yapıyor ve bunca saçma sapan angarya ya sürekli katlanıyorsun ? '' deyip kahvesinden bir yudum daha almak için fincanı kendine yaklaştırdı ve üzerindeki yoğun buharın arasından keskin bir şekilde ona bakarak,
'' Nede olsa sen her zaman var olmuş ve her zaman var olacak bir ruh ve bilinç değil miydin ? Bu angarya ve çileyi hergün neden çekmek ve katlanmak zorunda kalıyorsun hiç ''Gerçekten'' düşündün mü ? '' deyip kahvesini tamamen bitirdikten sonra düşünmesi için bir kaç saniye sessizce bekledi.
Onun düşünmesini beklerken bu sırada her sabah olduğu gibi kafenin televizyonundan eksik olmayan siyasi figür tekrar ekrana çıkmıştı. Önce televizyona bakıp sonra da ona doğru bakarak '' Şunun gibi sistemin minik şarlatan ve köpekleri, nasıl oluyor da '' her zaman var olmuş ve her zaman var olacak ruh ve bilinçleri '' Açlıkla, krizle, savaşla tehdit edebiliyor hatta üstüne birde onlara nasıl davranmaları gerektiğini söyleyebiliyor. Hiç düşündün mü ? '' diye tekrar sordu.
Bir kaç dakika düşünmesi için ona fırsat verse de herhangi bir cevap alamayınca konuşmaya devam etti ve '' Çünkü o gözün gibi bakıp koruduğun, kendin sandığın ''etten bedenin'' sana değil bu sisteme, bu materyal realiteye hizmet ediyor hatta bunun için özellikle tasarlanmış '' dedi.
Onun şaşkınlığına gülümseyerek '' Evet dostum Seni yani herzaman var olmuş ve herzaman var olacak o ölümsüz ruhu kontrol ve manipule edebilmek için bir elektronik kelepçe gibi özellikle tasarlanmış o tatlı bedenin, sana değil bu sisteme hizmet ediyor. '', '' Yoksa o ölümsüz ruhu ve bilinci nasıl açlıkla tehdit edebileceksin ?, Nasıl bir külüstür araba için onca angaryaya katlandıracaksın ? O tatlı minik ünvanlarla nasıl baştan çıkaracaksın ? ve bu tür saçmalıklarla meşgul edip korkutarak çile çektireceksin ? ''
''Hiç düşündün mü ? ''
Kahvesinden bir yudum daha aldıktan sonra '' Çok iyi hatırlıyorsun değil mi ? '' deyip tekrar televizyona baktı ve '' Dün kıçının üzerine düştükten sonra çektiğin acı da halen aklında olmalı, ne de olsa üzerinden çok geçmedi. '' deyip gülümsedi ve kahvesinden bir yudum daha aldıktan sonra '' Bu örnekleri sonsuza kadar çeşitlendirebilir ve çoğaltabilirim ama asıl merak ettiğim şey şu: bunları yapmana seni iten asıl neden ne, hergün neden bunları yapıyor ve bunca saçma sapan angarya ya sürekli katlanıyorsun ? '' deyip kahvesinden bir yudum daha almak için fincanı kendine yaklaştırdı ve üzerindeki yoğun buharın arasından keskin bir şekilde ona bakarak,
'' Nede olsa sen her zaman var olmuş ve her zaman var olacak bir ruh ve bilinç değil miydin ? Bu angarya ve çileyi hergün neden çekmek ve katlanmak zorunda kalıyorsun hiç ''Gerçekten'' düşündün mü ? '' deyip kahvesini tamamen bitirdikten sonra düşünmesi için bir kaç saniye sessizce bekledi.
Onun düşünmesini beklerken bu sırada her sabah olduğu gibi kafenin televizyonundan eksik olmayan siyasi figür tekrar ekrana çıkmıştı. Önce televizyona bakıp sonra da ona doğru bakarak '' Şunun gibi sistemin minik şarlatan ve köpekleri, nasıl oluyor da '' her zaman var olmuş ve her zaman var olacak ruh ve bilinçleri '' Açlıkla, krizle, savaşla tehdit edebiliyor hatta üstüne birde onlara nasıl davranmaları gerektiğini söyleyebiliyor. Hiç düşündün mü ? '' diye tekrar sordu.
Bir kaç dakika düşünmesi için ona fırsat verse de herhangi bir cevap alamayınca konuşmaya devam etti ve '' Çünkü o gözün gibi bakıp koruduğun, kendin sandığın ''etten bedenin'' sana değil bu sisteme, bu materyal realiteye hizmet ediyor hatta bunun için özellikle tasarlanmış '' dedi.
Onun şaşkınlığına gülümseyerek '' Evet dostum Seni yani herzaman var olmuş ve herzaman var olacak o ölümsüz ruhu kontrol ve manipule edebilmek için bir elektronik kelepçe gibi özellikle tasarlanmış o tatlı bedenin, sana değil bu sisteme hizmet ediyor. '', '' Yoksa o ölümsüz ruhu ve bilinci nasıl açlıkla tehdit edebileceksin ?, Nasıl bir külüstür araba için onca angaryaya katlandıracaksın ? O tatlı minik ünvanlarla nasıl baştan çıkaracaksın ? ve bu tür saçmalıklarla meşgul edip korkutarak çile çektireceksin ? ''
''Hiç düşündün mü ? ''
Duygusal manipülasyon: Bu realite sizi iyi veya kötü hissettirebilir. Bazen egonuzu okşayabilir. Ya da kasten iyi havanızı düşürmeye çalışabilir. Özellikle bu tür anları takip edin. Sizi ego seviyesinde tutmasının nedeni bir kontrol yönteminden başka bir şey değildir.
Sistemin hoşuna giden bir şey yaptığınızda, egonuz okşanır. Hatta arkanızda kalabalığın olduğunu hissettirerek sizi daha da cesaretlendirir. Unutmayın ki sadece kalabalıklar ve onların davranışları ile değil, sizi aynı zamanda kendi egonuz ile de manipüle eder
Bu sistemin övgüsünün ve eleştirisinin bir yalan olduğunu bilin ve bu sirkin sizi pohpohlamasına veya ruh halinizi düşürmesine izin vermeyin. Duygusal manipülasyonun farkında olun. Kendinizi bu sirkin faktörlerine göre değerli, değersiz veya başarılı başarısız görmeyin.
Sistemin hoşuna giden bir şey yaptığınızda, egonuz okşanır. Hatta arkanızda kalabalığın olduğunu hissettirerek sizi daha da cesaretlendirir. Unutmayın ki sadece kalabalıklar ve onların davranışları ile değil, sizi aynı zamanda kendi egonuz ile de manipüle eder
Bu sistemin övgüsünün ve eleştirisinin bir yalan olduğunu bilin ve bu sirkin sizi pohpohlamasına veya ruh halinizi düşürmesine izin vermeyin. Duygusal manipülasyonun farkında olun. Kendinizi bu sirkin faktörlerine göre değerli, değersiz veya başarılı başarısız görmeyin.
Bir hikaye karakterinin garip hikayesidir.
Sabah olduğunda bu defa işlek bir cadde üzerinde duran ve diğer tüm binalardan görünüşü itibariyle ayrılan ilginç bir yapı sahnede yer alıyordu. Ertan o binayı ilk defa gördüğünde üzerine fazla düşünmemişti ama yanına yaklaştığında garip bir sanat galerisi olduğunu anlamıştı.
içeri girip geniş koridora doğru adımını attığında dikkatini çeken ilk şey, sanki bir ayna gibi parlamakta olan zemin olmuştu. Yerden yansımakta olan kendi görüntüsüne bir kaç saniye dikkatli bir şekilde baktıktan sonra aklında yer eden bu küçük ayrıntıyı unutarak, yürümeye devam edip koridoru tamamen geçti. Koridorun sonunda karşısına binbir çeşit tablo ve vazo benzeri bir çok garip çalışma çıkmıştı.
Bu çalışmalara bir yandan bakarak ağır adımlarla yürüyor bir yandan da insanların bu ürünlerde ne bulduğunu merak ediyordu. içinden hepsinin birer saçmalıktan ibaret olduğunu düşündüğü çok belli olsa da zaten asıl merak ettiği bu çalışmalar değil, oradakilerin bunda ne bulduğuydu.
Bir süre daha yürüyüp karşısındaki bu çalışmaları ve o ürünlerin önlerinde bekleyip kendince bu çalışmaları yorumlayan insanları izledi. Her biri çok meşgul gibi görünen bu insanlar ve insanlara dair herşey, garip bir şekilde kendisine ilginç olan ender bir durumu veya bir deney sonucunu canlı olarak izlemek hissiyatını veriyordu.
Hatta o kadar gariptiki, bütün mücadeleleri, bütün galibiyetleri, bütün yenilgileri, bütün sevinçleri, bütün üzüntüleri, bütün pişmanlıkları, önlerine koydukları tüm hedefleri ve üzerine kafa yordukları herşey, yine kendilerinin birbirine yaşattığı basit bir illüzyondan oluşuyor olması bu durumu onun için daha da ilginç yapıyordu.
Bu düşünceyi aklında tutarak onların aralarında ağır adımlarla yürümeye devam ediyor, yanlarından yakın bir şekilde geçiyordu. Sanki kalabalığın arasına karışmış bir gölge gibi süzülüyor ve kendisini fark ettirmeden ilerliyordu.
Bir süre daha yürüdükten sonra ilk defa bir şeye, bir vazoya benzetebildiği garip bir çalışma gördüğünde onun karşısında durdu ve incelemeye başladı.
Ertan, karşısındaki bu vazo benzeri ürünü incelerken çok dikkatli bakmış olacak ki, uzak kalabalıkta dostlarıyla konuşmakta olan Cevdet Daral adlı yaşlı bir adam onu fark etmişti. Bu defa o ağır adımlarla yaklaştı ve karşısındaki çalışmayı incelemekte olan Ertan'a doğru ' Fantezi' dedi.
Onu duyan Ertan, 'Fantezi' diyerek sorar gözlerle ona baktığında, yaşlı adam da 'Evet, Fantezi' dedi. Bir süre bekledikten sonra etrafına 180 derece bakarak ' Burada gördüğün her şey' dedi ve ona doğru dönerek ' Hepsi bir fantezinin dışa yansıması' diyerek devam etti.
Dokunmakta olduğu vazo benzeri nesneden elini çekerek 'Fantezi ve realite arasında büyük bir fark vardır' diyen Ertan, kısa bir sessizlikten sonra yaşlı adama tekrar baktığında, yaşlı adam hiç beklemeden 'Ben Cevdet Daral' diyerek kendini tanıttı. Gözlerinde sanki adını söylemesine hiç gerek yokmuş gibi bir tavır varmış gibi bakıyor, onun zaten kendisini tanıyor olacağını düşünüyormuş gibi duruyordu.
Ertan bir kaç saniye ona baktıktan sonra ' Ben de Ertan' diyerek cevap verip, tekrar vazoya döndüğünde Cevdet Daral'ın tüm keyfi görünür bir şekilde kaçmıştı. Bir an öyle yerinde donmuş gibi kaldıktan sonra arkasını dönüp kendi arkadaş grubuna doğru yürürken aklında bir çok düşünce oluşmuştu.
Böyle hissetmesi normaldi çünkü daha düne kadar sanki kendini sahnede dans eden bir sihirbaz gibi hissederdi. Onun için herşey sadece bir şovdu ve kendisinin de bu şovun yönetmeni olduğunu söylerdi daima. Hatta öyle bir durumdaydı ki, Cevdet Daral'ın bir mekanda varlığı bile orasının değerlenmesine neden oluyor, parmağını sürdüğü her çalışmanın da arkasında sonu görünmeyen sıralar oluşuyordu.
Aklında bu düşünceleri tekrar hatırlayarak yürüyen Cevdet Daral, bugün ise kendini sanki işe yeni girmiş bir sakar acemi gibi hissediyor, nerede ne yapacağını bilemiyormuş gibi davranıyordu. Sanki ateşi sönmüş ve üzerine su dökülüp emniyete alınmış çorak bir kamp ateşi gibiydi. O eski parlaklığı yoktu artık.
Çok değil daha bir kaç yıl önce birisi Cevdet Daral'a bundan bahsetse, atacağı kahkaha üç sokak öteden duyulur ve bunun ne kadar da komik bir şey olduğundan bahsederdi.
Ama bugün ise, aynı Cevdet Daral, bu şekildeydi ve bu durumun en garip noktası da, bütün herşeyin ona zamanın akışı gibi çok doğal bir sonuç olarak görünmesiydi. Kısaca şaşırmıyordu.
Bir kaç dakika sonra Ertan gözlerini önündeki çalışmadan alıp Cevdet Daral'a doğru baktığında, onun dostlarının yanından ayrılarak lavaboya doğru yürüdüğünü gördü. Hızlı adımlarla lavaboya geçen Cevdat Daral, içeri girdiğinde muslukların üzerindeki devasa aynaya bakmaktan kendini alamadı.
Aynadaki kırışmış yaşlı suratına ve onun da ötesinde kendisine şöyle bir bakan Cevdat Daral, o an kendini dünyanın en yalnız insanı gibi hissediyor ve o da biliyordu belki de, kendisi artık eski Cevdet Daral değildi.
Sabah olduğunda bu defa işlek bir cadde üzerinde duran ve diğer tüm binalardan görünüşü itibariyle ayrılan ilginç bir yapı sahnede yer alıyordu. Ertan o binayı ilk defa gördüğünde üzerine fazla düşünmemişti ama yanına yaklaştığında garip bir sanat galerisi olduğunu anlamıştı.
içeri girip geniş koridora doğru adımını attığında dikkatini çeken ilk şey, sanki bir ayna gibi parlamakta olan zemin olmuştu. Yerden yansımakta olan kendi görüntüsüne bir kaç saniye dikkatli bir şekilde baktıktan sonra aklında yer eden bu küçük ayrıntıyı unutarak, yürümeye devam edip koridoru tamamen geçti. Koridorun sonunda karşısına binbir çeşit tablo ve vazo benzeri bir çok garip çalışma çıkmıştı.
Bu çalışmalara bir yandan bakarak ağır adımlarla yürüyor bir yandan da insanların bu ürünlerde ne bulduğunu merak ediyordu. içinden hepsinin birer saçmalıktan ibaret olduğunu düşündüğü çok belli olsa da zaten asıl merak ettiği bu çalışmalar değil, oradakilerin bunda ne bulduğuydu.
Bir süre daha yürüyüp karşısındaki bu çalışmaları ve o ürünlerin önlerinde bekleyip kendince bu çalışmaları yorumlayan insanları izledi. Her biri çok meşgul gibi görünen bu insanlar ve insanlara dair herşey, garip bir şekilde kendisine ilginç olan ender bir durumu veya bir deney sonucunu canlı olarak izlemek hissiyatını veriyordu.
Hatta o kadar gariptiki, bütün mücadeleleri, bütün galibiyetleri, bütün yenilgileri, bütün sevinçleri, bütün üzüntüleri, bütün pişmanlıkları, önlerine koydukları tüm hedefleri ve üzerine kafa yordukları herşey, yine kendilerinin birbirine yaşattığı basit bir illüzyondan oluşuyor olması bu durumu onun için daha da ilginç yapıyordu.
Bu düşünceyi aklında tutarak onların aralarında ağır adımlarla yürümeye devam ediyor, yanlarından yakın bir şekilde geçiyordu. Sanki kalabalığın arasına karışmış bir gölge gibi süzülüyor ve kendisini fark ettirmeden ilerliyordu.
Bir süre daha yürüdükten sonra ilk defa bir şeye, bir vazoya benzetebildiği garip bir çalışma gördüğünde onun karşısında durdu ve incelemeye başladı.
Ertan, karşısındaki bu vazo benzeri ürünü incelerken çok dikkatli bakmış olacak ki, uzak kalabalıkta dostlarıyla konuşmakta olan Cevdet Daral adlı yaşlı bir adam onu fark etmişti. Bu defa o ağır adımlarla yaklaştı ve karşısındaki çalışmayı incelemekte olan Ertan'a doğru ' Fantezi' dedi.
Onu duyan Ertan, 'Fantezi' diyerek sorar gözlerle ona baktığında, yaşlı adam da 'Evet, Fantezi' dedi. Bir süre bekledikten sonra etrafına 180 derece bakarak ' Burada gördüğün her şey' dedi ve ona doğru dönerek ' Hepsi bir fantezinin dışa yansıması' diyerek devam etti.
Dokunmakta olduğu vazo benzeri nesneden elini çekerek 'Fantezi ve realite arasında büyük bir fark vardır' diyen Ertan, kısa bir sessizlikten sonra yaşlı adama tekrar baktığında, yaşlı adam hiç beklemeden 'Ben Cevdet Daral' diyerek kendini tanıttı. Gözlerinde sanki adını söylemesine hiç gerek yokmuş gibi bir tavır varmış gibi bakıyor, onun zaten kendisini tanıyor olacağını düşünüyormuş gibi duruyordu.
Ertan bir kaç saniye ona baktıktan sonra ' Ben de Ertan' diyerek cevap verip, tekrar vazoya döndüğünde Cevdet Daral'ın tüm keyfi görünür bir şekilde kaçmıştı. Bir an öyle yerinde donmuş gibi kaldıktan sonra arkasını dönüp kendi arkadaş grubuna doğru yürürken aklında bir çok düşünce oluşmuştu.
Böyle hissetmesi normaldi çünkü daha düne kadar sanki kendini sahnede dans eden bir sihirbaz gibi hissederdi. Onun için herşey sadece bir şovdu ve kendisinin de bu şovun yönetmeni olduğunu söylerdi daima. Hatta öyle bir durumdaydı ki, Cevdet Daral'ın bir mekanda varlığı bile orasının değerlenmesine neden oluyor, parmağını sürdüğü her çalışmanın da arkasında sonu görünmeyen sıralar oluşuyordu.
Aklında bu düşünceleri tekrar hatırlayarak yürüyen Cevdet Daral, bugün ise kendini sanki işe yeni girmiş bir sakar acemi gibi hissediyor, nerede ne yapacağını bilemiyormuş gibi davranıyordu. Sanki ateşi sönmüş ve üzerine su dökülüp emniyete alınmış çorak bir kamp ateşi gibiydi. O eski parlaklığı yoktu artık.
Çok değil daha bir kaç yıl önce birisi Cevdet Daral'a bundan bahsetse, atacağı kahkaha üç sokak öteden duyulur ve bunun ne kadar da komik bir şey olduğundan bahsederdi.
Ama bugün ise, aynı Cevdet Daral, bu şekildeydi ve bu durumun en garip noktası da, bütün herşeyin ona zamanın akışı gibi çok doğal bir sonuç olarak görünmesiydi. Kısaca şaşırmıyordu.
Bir kaç dakika sonra Ertan gözlerini önündeki çalışmadan alıp Cevdet Daral'a doğru baktığında, onun dostlarının yanından ayrılarak lavaboya doğru yürüdüğünü gördü. Hızlı adımlarla lavaboya geçen Cevdat Daral, içeri girdiğinde muslukların üzerindeki devasa aynaya bakmaktan kendini alamadı.
Aynadaki kırışmış yaşlı suratına ve onun da ötesinde kendisine şöyle bir bakan Cevdat Daral, o an kendini dünyanın en yalnız insanı gibi hissediyor ve o da biliyordu belki de, kendisi artık eski Cevdet Daral değildi.
'' Onu sadece materyal düzlem üzerindeki etkisini etkisiz hale getirerek değil, kendi zihninin içinde yaşadığı illüzyonların ve kendini inandırdığı yalanların arasında bile yok ediyorlar, sıktığı palavralarını bile elinden alıyorlardı. Öyle bir durumdu ki bu, istese de kendini kandıramıyor ve kendi yansımasına baktığında hiçbir maskenin ardına sığınamıyordu. ''
'' Bazen hiç düşüncelerinin veya zihninin okunduğunu hissettin mi ? '' diye sordu ve çok beklemeden devam ederek '' Bu sistemin buradaki zihinler üzerindeki bir diğer avantajı da zihinleri okuması ve onların ne düşündüğünü ortalama olarak bilmesi ve tahmin edebilmesi '' dedi.
'' Karşında olduğun sistem bazen sana çok akıllı ve alt edilemez gibiymişcesine gelmesinin bir diğer nedeni de bu. Ne düşündüğünü biliyorlar hatta sistemin minik şarlatanları bile bu özelliği kullanıyor '' dedi.
'' Sistem zihinleri ve bilinçlerin duygu durumlarını okuyor ona göre bu oyunu oynuyor ve önlem alıyor ve yine ona göre manipulasyonu kişiselleştirebiliyor '' dedi.
'' Uyuyan ve zihni her an okunabilen birini kandırmak, uyanık birine göre çok daha kolaydır.'', ''Neden burada olduğumuzu merak ediyorsan işte bu yüzden, bunu sistemin elinden almak ve zihinlere sızmasını önlemek için buradayız '' dedi
'' Karşında olduğun sistem bazen sana çok akıllı ve alt edilemez gibiymişcesine gelmesinin bir diğer nedeni de bu. Ne düşündüğünü biliyorlar hatta sistemin minik şarlatanları bile bu özelliği kullanıyor '' dedi.
'' Sistem zihinleri ve bilinçlerin duygu durumlarını okuyor ona göre bu oyunu oynuyor ve önlem alıyor ve yine ona göre manipulasyonu kişiselleştirebiliyor '' dedi.
'' Uyuyan ve zihni her an okunabilen birini kandırmak, uyanık birine göre çok daha kolaydır.'', ''Neden burada olduğumuzu merak ediyorsan işte bu yüzden, bunu sistemin elinden almak ve zihinlere sızmasını önlemek için buradayız '' dedi
' Sanki elinden sihirli değneği alınmış bir hokkabaz gibi, artık hiçbir numarası işe yaramayacak.'