bugün

entry'ler (2588)

arnavutlar

kızlarını almak zordur. öyle anadolu çomarı gibi önüne gelene vermezler. seçicidirler. aileye girecek yabancı birinin de kendileri gibi olmasını isterler. geleneklerine bağlı bir arnavut aile kızlarını da öyle yetiştirdiği için kızları da kolay kolay kimseye bakmazlar. fakat böyle seçici olmaları hem ailenin yapısını bozmaz, hem de evliliklerinin çok yüksek oranlarda uzun sürmesini sağlar. evlendikten sonra damadın diğer aile bireylerinden hiç bir farkı kalmaz. kendi öz oğluna nasıl davranıyorsa damadına da öyle davranır arnavutlar.

breaking bad türkiye de çekilse olabilecekler

(bkz: alper beyaz)

counter strike global offensive

şu ana kadar yapılmış en aklı başında counter - strike oyunu diyebiliriz kendisine. gerek ses, gerek grafik, gerekse oynanış açısından tam olmuş bence. geçen ay yapılan katowice turnuvasını yaklaşık 1 milyon kişinin izlemesine bakarsak oyunun ne kadar popülerleştiğini anlayabiliriz. 1.6 yı bırakamam diyenlerin mutlaka denemesi gereken bir oyun.

not: hileci orospu çocuğu ruslarla random competitive maçlara girmekten sıkıldım derseniz, master guardian rütbemle ortamlara akabiliriz. mesaj neyim atın.

özgecan aslan ın yarın unutulacağı gerçeği

önündeki 3 santim çükü beynine çok yakın olduğu için empati yapacak kapasitesi bile kalmayan erkek bozuntularının gerçeği. unutmazsanız amınıza koyayım.

ebru gündeş

(#22345538)

şeriat

bu ülkenin başına hiçbir zaman gelmeyecek olan felakettir. islamı tamamiyle yanlış anlamış bir yönetim biçimidir. aynı incil gibi, bozula bozula, kurallarıyla oynana oynana değiştirilerek günümüze kadar gelmiştir. ne hikmetse, bütün kafa kesmeler, kol kesmeler, recm ler hepsi şeriattan gelmedir. müslümanlıkta böyle bir şey yoktur. müslümanlık recm için bile iki tane olaylara birebir şahit olmuş görgü tanığı ister. islam affetmeye yönelik bir dindir. bir kişi zinayı görmüş, başka gören olmamışsa recm vermez. hırsızlık da öyledir. şeriat tamamen bunlara zıt bir yönetim şeklidir. insanlar üzerinde şeriat = islam = terörizm algısı yaratılmaya çalışılmaktadır. şeriat da bu yöntemlerden bir tanesidir. insanlara islam mı tamamiyle yanlış göstermektedir. hatta şundan bile eminim, bugün tayyip erdoğan için kefen giyip karşılamaya gidenlerin, içlerinde şeriat yanlıları olsa bile, şeriat yanlısı olmayan insanlar daha fazladır. bu ülkenin insanı şeriatı kabul etmez. gerekirse 70 milyon insan ankara ya gider, kendi elleriyle kıra kıra o meclise girerler. o yüzden korkmaya gerek yok.

he bir de, madem allah ın adaletinde, kanununda, adaletsizlik yoksa, millet olarak iki tane simit bir ayran la gün geçirecek para kazanan insan yaşıyor bu memlekette. hani adalet? niye birilerinin oğlu zengin oluyor, gemicikler alıyor, biz eşşek gibi askere gidip dağ başında şehit verirken o sahte çürük raporuyla askerlik yapmıyor? dünyada hangi ülkede kaldı lan böyle adalet? hangi ülkenin cumhurbaşkanının oğlu zorunlu askerlikten kaçıyor? kraliçe nin oğlu gönüllü gitti lan. gitmeme hakkı varken gönüllü gitti. afganistan da yaptı bi de. savaşa gitti ya adam. bizde savaş çıksa önce başbakanın oğlu kaçar amerika ya siz hangi adaletten bahsediyorsunuz bana? bu adaletsizliği yapanların müslümanlığı anladığına mı inanıyorsunuz siz? bu ancak ve ancak islam cahili insanlar tarafından yapılır. yönetim şeklinin adının şeriat olmasına gerek yok. ha sen cumhuriyet rejimiyle yönetilirsin, hırsızın elini kesmezsin de ömür boyu hapis cezasına çarptırırsın mesela. adalet böyle olur. bazı insanlar bankanın paralarını, kendi parasıymış gibi, evinde ayakkabı kutusunda saklayıp tutuklandığında o adamı savunmazsın mesela. hele hele bu insan bir bakanın oğluysa gözünün yaşına hiç bakmayacaksın. çünkü bu ülkenin dünya üzerinde siyasi kararlarını veren bir insanın oğlunun herkese örnek olması gerekir. ceza yediğinde polisleri karşısına dizdirip teşhir etmeyecek mesela. gidecek paşa paşa cezasını ödeyecek. önemli olan rejimin adının ne olduğu değil, adaletin nerede olduğudur.

ebru gündeş in canlı yayında ağlaması

gezide ölen kardeşlemize, vatandaşlarımıza, polisin işkence yaptığı insanlara, üzerine gaz sıkılan yaşlılara, engelli insanlara ağlamış mıdır acaba kendisi merak ediyorum. orada ölen insanların da aileleri var sonuçta. devlete trilyonlarca rüşvet veremediği için, aç kalan insanlar var. açtılan özel okullarda, çoğaltılan imam hatiplerde okuyan seçilmiş (!) öğretmenler yüzünden atanamayan insanlar var mesela. benim için bu sıraladığım olaylar, bence devlete rüşvet veren adamdan daha önemli. bunların daha çok ekranlarda olması lazım. mesela devlete rüşvet verip trilyonlar kazanan bir adam için ağlanacaksa, bu insanlar için de ağlanabilir programlarda. mesela neden ethem sarısülük için, mehmet ayvalıtaş için, abdullah cömert için, mustafa sarı için, medeni yıldırım için, ali ismail korkmaz için kimse ağlamıyor televizyonda? bu ayıp bir şey mi? neden maçlarda slogan atıldığı zaman ekranın sesi kesiliyor? niye insanlardan saklamaya çalışıyorsunuz kirliliğinizi? benim derdim bununla. yoksa, ebru gündeş kocasına ağlamış diye onu ayıplıyor değilim. ya da niye üzülüyor demiyorum. şu halka gerçekleri açıklayın siz bir önce. bizim insanımız kime üzülecek, kime üzülünmeyecek onu bilir. ajitasyona gerek yok. hadi naş.

kasımpaşa bjk maçında sahaya giren kişi

1453 kartalları ne kadar beşiktaş taraftarıysa kendisi de o kadar beşiktaş taraftarıdır. ki ben bunu bir galatasaray lı olarak oturduğum yerden anlayabiliyorum. gel de sığırlara anlat işte.

yaşar çebi

bahçeşehir atatürk lisesi' nin efsane müdür yardımcısı. yani ben okurken müdür yardımcısıydı şimdi ne olmuş bilemem. ayrıca kimya derslerine de giriyordu. sigara içerken yakaladığı öğrencinin yanında velisini arayıp, oğlunuz bana şu anda saldırıyor diyecek kadar değişik bir adamdı. ayrıca 5 senelik lise hayatımda bir kere bile güldüğünü görmedim.

- oğlum sen sigara mı içtin?
+ hayır hocam içmedim.
- içmişsin içmişsin...
+ hocam valla içmedim
- oğlum içiyorsan söyle. valla (!) bir şey yapmayacağım.
+ ya sabah gelirken içiyorum hocam.
- gerizekalı! hayvan! ailene haber veriyorum hemen! yarın da gel tasdiknameni al! öküz herif! !'^+%&/

diyaloğunu sıkça yaşatan insandı. türk eğitim ve öğretim tarihinin en orijinal adamı olduğuna kalıbımı basarım. keşke herkesin müdür yardımcısı o olsa. dayağı bile değişikti. önce vuruyormuş gibi yapar, ellerinle yüzünü koruyunca karın boşluğuna yapıştırırdı.

yol için camiyi yıkarız

medeniyetin yol yapmak olduğunu sanan birinin söylemi. tabi bunu ancak kendisi söyleyebilir. mesela ben bir pankartın üstüne "yol için cami bile yıkılır" yazıp akp binasının önüne gitsem en az 6 aydan başlar. bir kamyon da sopa yerim. ama milyonlarca kişinin izleyebileceği bir platformda bunu söylemekten hiç çekinmiyor kendisi.

bir de ben bu akp nin "lego tarzı yönetim" şekline de hastayım ya. ağaçlar sökülüp başka yere taşınır, cami yıkılıp aynısı başka yere yapılır. ülkeyi yeşil lego tabanı gibi zannediyorlar sanırsam. oradan al oraya tak... neyse...

şimdi medeni ülkelerdeki ulaşım sistemleriyle bizim ulaşım sistemlerimizi karşılaştırmak zaten çok hayalcilik olur. yani ulaşıma gelene kadar geride olduğumuz bunca şey varken, ulaşımın medeni olduğunu iddia etmek dünyaya at gözlüğüyle bakmaktır. mesela hiç türkiye' yi bilmeyen birisine; halkın ekonomik durumunu, asgari ücreti, sağlık problemlerini, açlık sınırını falan anlatsan muhtemelen develerle ulaşım sağladığımızı düşünür. şimdi diyeceksiniz ki "lan onlar cehaletten bizi deveye biniyor zannediyorlar." . yok kardeş öyle değil o. adamlar "medeniyet" nedir bildiği için türkiye ile ilgili bir şey öğrenmek istediğinde eğitim sistemine, ekonomik durumuna falan bakıyor. bunlara bakınca da bunlar binse binse deveye biner amk diyorlar. olay o yani.

medeniyet - ulaşım ikilemine bakarsak, ki bence iki alakasız kavram, benim şahsi fikrim medeni ulaşım sisteminin (tamlamayı kes) raylı sistem olduğudur. yer altı veya yer üstü farketmez, dünyadaki gelişmiş ülkelerin bir çoğu önceliği raylı sistemlere verirler. hani londra şehir merkezine arabayla girmek 20 sterlin miş ya. heh işte o 20 sterlin sen o raylı sistemi kullan, az insan ol diye. zira raylı sistem hava kirliliğini, gürültü kirliliğini minimumda tutar ve gideceğin yer 1 saatlik bir yer bile olsa, sürekli seyir halinde olduğun için -yani trafikte afedersin sik gibi aynı yerde beklemediğin için- stresini de minimumda tutar.

aslında trafikte en çok rahatsız eden şey gittiğin yere çok uzun sürelerde varmak değildir. çok yakın mesafelerdeki yerlere uzun sürelerde ulaşmaktır. yani bugün taksim den atatürk havalimanına hiç trafik olmadan 20 dakikada gidebiliyorken, aynı mesafeyi trafikte 1 saat gitmektir. asıl sinir bozucu olan şey budur. ama şimdi mesela taksim den atatürk havalimanına metroyla 2 saatte de gitsen bu sana koymaz. en azından ne zaman varacağını bildiğin için ve 20 metrelik mesafeyi 30 dakikada gitmeyeceğinin farkında olduğundan hem stres yaşamazsın, hem de gideceğin yere zamanında varırsın.

maliyet açısından bakarsak tabi ki raylı sistemler asfalt a göre çok daha pahalıdır. ama sen yıllarca topladığın deprem vergileriyle duble yol yerine şu anki metro hattını en azından iki katına çıkartabilirdin. böylece cami yıkmaya da gerek kalmazdı.

medeniyet = asfalt zihniyetinde insanlar dolaşıyor aramızda. çok acı gerçekten. adamlar topladıkları deprem vergilerini asfalta çevirirken bile gururlanıyorlar. deprem olsa ev yıkılsa asfaltta yatıracaklar insanları demek ki...

ups kargo

dünyada başka kargo şirketi kalmasa bile tercih edilmemesi gerekendir. ankara' dan istanbul' a bir kargo yu tam 8 gündür getirememişlerdir. üstelik; sitelerine koydukları, kargo araçlarını takip ettiğiniz sistemde, kargo aracının evinize 150 metre kadar yaklaştığını görmeniz iyice sinirlerinizi hoplatır. bunun bir sorun olduğunu düşünüp yetkili bir abiye ulaşmak istediğinizde ise asla ulaşamazsınız. 444 00 66 numaralı merkezi arayıp yarım saat saçma sapan müzik dinlemek isterseniz buyrun arayın. internetten baktım kargo hadımköy şubesine gelmiş. zar zor şubenin numarasını bulup aradım. "abi ben bilmiyorum. biz ilgilenmiyoruz onunla. genel merkezi araman lazım." dedi. "e kargo senin şubende. araç da senin aracın. nasıl ilgilenmiyorsun arkadaşım?" dedim. "e gelir o zaman bir kaç güne." diye bir cevap geldi. bende mavi ekran vererek kapattım. bir daha da hayatım boyunca ups kargo kullanmamaya yemin ettim. kimseye de kullandırtmam.

yılmaz özdil

son yazdığı "beraber yürüdük biz bu yıllarda" ile, akp dönemine dair çok önemli tespitler yapmış gazeteci. aslında tespit demek pek de doğru olmaz. ne yaşandıysa onları yazmış. perde arkasında yaşananlar, pek çok "yandaş" gazetecinin paylaşmadığı olaylar... okullarda ders kitabı olarak okutulsa, en geç 2 ay sonra insanlar ne bok olduğunu anlar, 70 milyon ayağa kalkar. ama kafada örümcek ağı olunca kitaplar da oraya yapışıp içeri giremiyor malesef.

truva turizm

minibüsten hallice seyahat imkanı veren turizm firması. neredeyse bütün otobüs firmalarında olan imkanları, diğer firmalardan onları ayırmıyor malesef. yani rahat koltuk, dokunmatik ekran dediğin neredeyse her 10 firmadan 9 unda var artık. bunlar birer kriter olmuyor artık. truva seyahat in diğer firmalardan kötü olmasına neden olan şey minibüs gibi her yerde durmasıdır. yani silivri' de yol ortasında insan indirmesi, veya otobüs boş olunca parayla insanları kısa mesafe taşıması gibi nedenler. itiraz edince de "ama bütün firmalar yapıyor" gibi saçma bir sebeple karşınıza çıkıyorlar. allah allah. ulusoy' da, kamil koç' da yapsınlar onu bakalım ne oluyor. en ufak bir şikayette ağzına sıçarlar adamın. he bi de , çanakkale' de zabıtaları görünce "yok efendim burada indiremeyiz" e dönüyor olay nedense. götün yemiyorsa başka yerde de yapmayacaksın o zaman. zorunlu olmadıkça tercih edilmemesi gereken bir firmadır.

fatih terim

her ne olursa olsun, şu ana kadar heykelinin dikilmemiş olması bile ayıp olan, türkiye' nin ve galatasaray' ın gelmiş geçmiş en büyük hocasıdır. hem milli takımla, hem de galatasaray la, türkiye' yi dünyaya tanıtmıştır.

bugün kaç tane türk hoca tanıyorsunuz; şu anda dünyanın en iyi teknik direktörü kabul ettiğiniz mourinho bile, fatih terim' den çok şey öğrendim diyor.

bugün kaç tane türk hoca tanıyorsunuz; inter sahasına gittiğinde, taraftarların ona sarılıp fotoğraf çektirdiği?

bugün kaç tane türk hoca tanıyorsunuz; avrupa şampiyonasında yarı final oynatan bütün dünyanın kendine hayran bıraktığı?

böyle bir hocayı telefonumu açmıyor gibi saçma bi sebepten; ya da real madrid' den 6 tane gol yedi diye bu takımdan kovamazsın. bu adam seni ve kulübünü dünyanın en iyi kulüpleri arasına sokan adam. bugün brezilya' da, romanya' da, afrika nın ücra bir köşesinde galatasaray forması giyiliorsa, bu fatih terim sayesindedir.

yönetim çuvallamıştır. kendi egosunu tatmin etmek, tek patron benim imajı vermek için fatih terim' e büyük saygısızlık etmişlerdir. ama gün gelecek, fatih terim de galatasaray' a başkan olacaktır. bunu da unutmayın. çünkü fatih terim galatasaray la yolunu ayıramaz. sizin gibi sırtını dönemez. kesinlikle bir faydası dokunması için başkanlığa da gelecektir. her ne olursa olsun. bizim için hala imparatorsun.

edit: ayrıca uğruna taraftarının böyle bir şey yaptığı teknik direktör var mıdır? http://www.youtube.com/watch?v=z_LDUKy18q0

içmesi en keyifli sigara

kafa güzelken içilen sigaradır.

25 eylül 2013 ultraslan basın açıklaması

bütün sülalesi fenerli olmasına rağmen, tek başına doğru yolu bulmuş, doğduğundan beri fenerbahçeli olması gerektiği söylenen ama o ısrarla galatasarayı tutan bir galatasaraylı olarak altına imzamı atacağım açıklamadır.

edit: ayrıca ultraslan ı en çok eleştiren biri olmama rağmen.

pro evolution soccer 2014

pes serisinin gelmiş geçmiş en kötü oyunlarından birisi. ben konami şirketinin başındaki adam olsam, bu oyunda emeği geçen herkesi işten çıkartırdım. oyuncuları nasıl kanser edebiliriz, nasıl oyun zevklerinin içine sıçabiliriz diye düşünmüşler sanırım. bunu yapan insan olamaz.

öncelikle şunu belirteyim: winning eleven dahil, konami nin şu ana kadar piyasaya sürdüğü bütün futbol oyunlarını oynadım. hatta sırf bu yüzden fifa 13 e kadar hiç bir fifa serisine elimi bile sürmedim. ama konami işin suyunu öyle bir çıkardı ki; siz zaten alacaksınız çok da sikimizde der gibi oyunlar çıkartmaya başladı. zaten fifa 12 den itibaren bir çok oyuncunun da fifa serisine dönmesinin sebebi budur. adamlar ileriye doğru gideceklerine, geriye doğru gidiyorlar.

öncelikle işin grafik kısmından başlamak istiyorum. pc de oynayanlar farketmeyebilirler fakat konsollar bu grafikleri kaldırmıyor. oyun bir süre sonra yavaş çekimmiş gibi gelmeye başlıyor. oyun hızını +2 yapmama rağmen, pes 2013 deki -1 kadar hızlanıyor. bu dediğim düz koşan bir oyuncu için geçerli değil. mesela kanattan koşturan bir oyuncu olduğunda oyun gayet seri bir şekilde ilerliyor. fakat orta yapmaya başladığınız anda top havada süzülüp ceza sahası içine girene kadar mevsimler değişiyor. hele kalecinin uçup topu tutmasından sonra yaşananlar tam bir facia. o adam yerden kalkacak da, topu dikecek de.... pes 2013 le karşılaştırdığınızda bile yavaş kalıyor. gerisini siz düşünün. ayrıca sadece forma grafiği kasmışlar resmen. yüzler berbat.

gelelim oynanışa: animasyonlar çok yavaş olmasına rağmen oynanış pes 13 den daha çok zevk veriyor bence. fakat zevk vermesinin yanında oyuncu tepkileri biraz geç olmuş. daha doğrusu oyunun yapay zekası, sizin vereceğiniz tepkiden çok daha erken davranıyor. bu da özellikle defansif anlamda sıçışlarda olmanıza sebep oluyor. bir de momentum eklemişler futbolculara. mesela bir yöne doğru koşturduğunuzda, elinizi yön tuşlarından çekince, adam oraya yavaş adımlarla ilerlemeye devam ediyor. bu da tekrar geri dönmesini çok zorlaştırıyor. böyle bir şeyi neden yaptıklarını bende çok merak ediyorum. ne gerek var yani böyle bir şeye. momentum nedir amk. insan lan bu. ayrıca o tuşu ile kaydığınızda oyuncu yaklaşık 3 metre falan kayıyor. hani fiziğe çok meraklısınız momentum falan yapmışsınız ya, bir insan evladının o kadar uzağa kayabilmesi nasıl bir fiziktir birisi açıklasın.

bunun yanında çalım olayını çok güzel yapmışlar. ilerlemek istediğiniz yöne doğru basarken elinizi çekip sağ analogla çalım atma olayı iyi. ama işte onun da tepki süresini çok iyi ayarlamak lazım. öyle zart diye yapamıyorsun. yapay zeka çotank diye alıyor topu. ama ibneler çatır çatır çalımlıyor seni. yani güzel bir özellik yapmışsınız onu da tam yapsaydınız amk. sen x e abanırken senin futbolcu amele sümüğü gibi duruyor orada. adam da geçip gidiyor seni.

taktik kısmında kombinasyonlu oyun uygulanabildiğinde çok işe yarıyor. ama taktik yapmak çok yapaylaştırılmış. çok özgür davranamıyorsunuz. şu adamı azıcık sağa kaydırayım devrini kapatmış konami. onun yerine kombinasyonlu oyunu getirmiş sanırsam. olmuş da, yine tam değil.

şimdi iğrenerek duran toplardan bahsedeceğim; frikik becerisi 85 ve yukarısı olan her oyuncuyla, 25 metre ve altında, kaleyi karşıdan gören bir mesafeden attığınız her 10 frikik den 8 tanesi gol oluyor. geri kalan ikisi de tehlike yaratıyor. o noktaları koymayacaktınız oraya. şutun hızını iyi ayarladığınızda, gol olmaması mucizelere kalıyor. yani neden bu kadar kolaylaştırdılar bu işi ben anlamadım. madem oyunu gerçekçi yapmak için uğraşıyorsunuz, o zaman frikikler neden bu kadar kolay? dünyada şu oyundakini yapabilen oyuncular bir elin parmaklarını geçmezken, neden 150 tane futbolcuyla frikik golü atabiliyorum ben?

kaleci kısmını en sona sakladım çünkü ağır konuşacağım; e be ibneler, e be götlekler, o nasıl kaleci lan? ileri açıl desen açılmıyor, köşeyi kapat desen kapatmıyor, yerden gelen şutları elinden sektirip içeri alıyor, çaprazdan vuran topları sektirip içeri alıyor, e koymasaydınız madem. boşu boşuna yer kaplıyor oyunda. yaptığım her maçta karşılıklı toplam en az 7 gol oluyor lan. 7 golün de en az 4 tanesini kaleci hatası. bir yolu olsa bütün kalecileri silerim oyundan. o derece sinirlendim.

işin özeti; konami kendi kendini bitirmiş. 2013-2014 senesinde fifa ile arasına uçurum sokmuş. bu sene geri dönülemez bir hata yapmış. 150 lira verdiğim için inatla oyunu sevmeye çalışıyorum, kolu duvara fırlata fırlata tekrar maç yapmaya çalışıyorum ama olmuyor. en fazla 2 maç yapıp 15 dakika ara vermem gerekiyor. şöyle milyonlarca takipçisi olan bir blog sitem olsa da sizi itin götüne soksam. şirketinizi batırsam. neyse belki buradan da okursunuz diye yine de yazayım; hepinizin amına koyim.

çarpışan otoda kimseye çarpmayan insan

daha sonra gondola binip "yavaaaş" diye bağıran insandır. yavaş istiyorsan atlı karıncaya bin ulan. at ağızlı.

siki 10 cm yi gecen turk erkegi

sik meraklılarını kendinden geçiren türk erkeğidir. meraklısı çok demek ki.

1453 kartal grubu

çarşı grubuna karşı kurulmuş akp zihniyetli taraftar grubudur.

görsel