bugün

misafirliğe gelen yaşıtlarımın çocuk olarak algılanması ve benim ev sahibi gibi davranmamı isteyen ailemden nefret etmeme sebep oldu.
eve gelen misafir çocuklarıyla beraber oynamak zorunda bırakılmak,
büyüklerin konuşmasını dinleyememek,
22.00 den sonra televizyona bakamamak *
Salyalı ve kokan ağızlar tarafından sürekli öpülmeside konuya bir örnek olabilir.
boya gider verir kilosunu diyen komşu teyzeler akrabalar hepsi birden.
(bkz: öğretmen)
ekmek aldıktan sonra verilen para üstünün bakkaldaki hiç birşeyi almaya yetmemesidir efendim.
hep az kalıp hiç bitmeyen yollar.

-babacım daha gelmedik mi?
-az kaldı kızım.
-baba geldik mi?
-az kaldı kızım.
-baba
-az
-tamam peki o zaman.
her sabah en küçük olunduğundan bakkala gönderilmek.
para üstü vermeyen satıcılardı. bilmezdim paranın değerini, para üstü veren satıcılara sanki bi hulusi kentmen gibi bakardım.
3 tane para* verip 2 tane çikolata almak.
annemin yaptigi "tike"li bulgur pilavidir. hatta kabusumdu. tike de ne derseniz. bi tür et ama nasil bi et tam olarak ben de bilmiyorum. kurutulmus mudur nedir, o nasil bir tattir ya rabbim.. iyyyhhh!!!

hayir bi de "yemicem ben banane banane" dedikce zorlardi babam. agzimda cevirdikce, lokma büyürdü sanki.. sofranin altina atardim caktirmadan. tabi sofra da yer sofrasi. yemek bitip de o sofra kalkinca yerden, sofra bezinin üstünde meydana cikardi benim cikarttiim "tike"ler.
evin en küçüğü yapar bahanesiyle;

- su almaya gitmek.
- besaş kuyruğunda bilmem kaç saat ekmek sırası beklemek.
- zırt pırt markete vs. yollanmak.
- annenin pazar poşetlerini kalabalık pazarda taşımaya çalışmak.

bunlardan çok pis nefret ederdim. pek bir şey değişmedi, yine eşek gibi yapardık o başka mesele.
insanların gelip vakumlayarak öpmesiydi. tükürük içinde bırakıyorlardı. tiksiniyodum sözlük. *
sakızla uyuduğum gecenin sabahında saçımın parça pinçik olması.
sevilmeyen bir yemeği zorla yedirmeleri. kusasım gelirdi ya.
"korku"
(bkz: top)
hep korktum. hala top oynayan çocukların yanından geçemem.
bir de çekmeceye "çekçeme" dememdir. uzun yıllar devam etti bu durum.
bak yemezsen o tabak ağlar ama..
Süt içirilmek iğrençti be.
pazara gitmek.
mahallede oynanan oyunun en heyecanlı en güzel noktasında annenin camdan "yemeeeeek" diye bağırması.
dedemin her sabah iki elini donuna sokup daşşaklarını hart hurt diye dakikalarca kaşımasından nefret ederdim. *
top oynarken çok gürültü yapıyosunuz ziktirin gidin başka yerde oynayın diyen amcalardır.

bu amcalara hareket çekip kaçılır. akşamları ziline basıp kaçılır. oturduğu evin bahçesindeki ağaçlara dalıp kaçılır.
sınıfta bir kızla yapılan en ufak bir aktivitede diğer arkadaşların hemen ooooo diye ses çıkarmaları. **
annelerin hoşgeldin dedin mi yavrum, teyzenin elini öptün mü çocuğum diye sorması.
birilerinin denize sürükleyip yüzme bilmemenize rağmen sizi ortada bırakıvermesi.