bugün

söylenilen şeyi farklı algılamak. kimi zaman kötü sonuçlar doğurabilir.
"odtü ye gidecek olan var mı?" sorusunu "otçuya gidecek olan var mı?" şeklinde algılamak, etraftakilere gizlice ot bulundurup bulundurmadıklarını sormak, sonra da sorunun sahibine üzgün bir şekilde "yok sanırım bulamayız... zaten ben sigara bile içmiyorum. ama barışta olabilir." diye arkadaş da ifşa etmek şeklinde gelişen olaylar bütünüdür.

(bkz: yanlış anlaşılmak)
insanların kendi aralarında ısrarla yaptıkları kötü alı$kanlık.
(bkz: lafi götünden anlamak)
anlamazsan bir kere daha sorarsın, yanlış anlarsan bir kere bile sorgulamazsın. asıl soru ne kadar anladığındır, asıl sorun yanlış anladığını kabul etmemek
genellikle sana bir şey anlatan kişininin senin hakkında düşündüğü şeydir. ama o tabii ne kadar doğru olarak anlattığını hiç düşünmeden ön yargılama denizine dalarak seni hacamat eyleme eğilimi gösterir ki bu da bir anlatan olarak onun seni ne kadar yanlış anladığının bir göstergesidir. ve genellikle bu öykünün dalgaları iki tarafın da bulunmadığı çok uzak sahillere vurur sakince ! ama bulunulan yerde dalgakıranlar kifayetsiz kalmaktadır ..
"insanlar bir şeyi anlamadıkları anda onu yanlış anlamaya başlarlar. yanlış anlamaları, cehaletlerini gizleme yöntemleridir." * * *
önyargılı olan bireyin en büyük sorunudur.
(bkz: öz eleştiri)
once upon a time
tatil bitmiş, bulgaristana, okula geri donüyorum. bavullarım hazır.(olağan bir durum yani 2-3 yıldır gidip geliyordum)
- anne ben çıkıyorum. beni otogara bırakır mısınız?
-peki. babanla konuşayım, bakarız bi çaresine.
annem konuşur babamla ve yola çıkarız ancak otogara değilde kapıkule ye kadar gideriz. yani aşağı yukarı 90km. orda otobüsü beklerken.
ben:
-ya siz niye geldiniz ki?
babam:
-e sen demişsin ya bırakın beni diye annen dedi.
ben:
-yoo.. ben öyle bi şey demedim
annem:
-bende demedim. ben sadece bırakalım demiştim. sen kalktın buraya getirdin bizi.
babam:
-tobe tobe. benimde bi dunya işim var kalktım buraya geldım. bi de kızıyorm içten içe bilmiyor mu işimin olduğunu da bırakın dio beni kapıkuleye.
ben:
-muhahaha. siz bunca yıldır nasıl anlaştınız hayret valla.
Kötüdür, rezil olunabilir. Bu sebeple karşıdakini dikkatli dinlemek gerekmektedir. **
Bir alevdin içimde yakıpta kavuran,
yağmur oldun gözümde hiç durmadan yağan,
filizlenmiş yüreğimi açmadan solduran,
can dostum yüreğim yanlış anladın,
FiKRiMiN iNCE GÜLÜ
YANLIŞ ANLADIN.
Merhaba bile demeden,
sarılıp bir öpmeden,
kırdın yüreğimi yanlış anladın,
FiKRiMiN iNCE GÜLü yanlış anladın.
bir sevdasın içimde çığ gibi büyüyen,
hasret oldun gözümde durmadan tüten,
filizlenmiş yüreğimi açmadan solduran,
can dostum yreğim yanlış anladın,
FiKRiMiN iNCE GÜLü yanlış anladın.
merhaba bile demeden,
sarılıp bir öpmeden,
kırdın yüreğimi yanlış anladın,
FiKRiMiN iNCE GÜLü
yanlış anladın
bazen, isine geldigi gibi anlamak, baska ne gibi anlamlara gelebilecegini sorgulamamak, pesin hukumlu olmaktir.
bi insan karşısındakinin söylediği herşeyi 3 sene boyunca yanlış anlamış olabilir mi bu mümkün müdür diye sormama sebebiyet verecek başlık. (bkz: vay anasını avradını yaw)
olum kadar yakin olmasi istenilenin yapacagi en olumcul hatadir.

cesedin fisiltilari der ki;
olumun yakinligini istemek ile oldurulmeyi istemek arasindaki cizginin farkedilmesi icin odaklanmak gereklidir. bakmak, cizginin yerini ezberletir; fakat cizgiyle olan uzakligi veya yakinligi olcmez.
aslında yok böyle bir şey. kastedilen şeyi anlamamaktır aslı. yani yanlış anladım diyen kişi aslında anlamamıştır.
anlasa zaten yanlış olmayacaktı değil mi?
"sen çok yanlış gelmişsin kardeş" derler adama.

yanlış olmasın.
bazen insanın utanç bir durma girdiğini görmekle asıl senin olayı anlamdığın için utanç durumaa girmen anlamına da gelebilir.
Düşündüğünüz , söylemek istediğiniz , söylediğinizi sandığınız,söylediğiniz ,karşınızdakinin duymak istediği , duyduğu , anlamak istediği , anladığını sandığı ve anladığı arasında farklar vardır..Dolayısıyla insanların birbirlerini yanlış anlaması için en az 9 sebep vardır..pehh
kişinin karşı tarafın söylediklerini anlamayıp üstüne üstlük savunmaya geçmesi ve zeytinyağı gibi üste çıkma durumudur. * *
(bkz: beni birtek sen anladın sende yanlış anladın)
hiç anlamamasından iyidir.
Bir şeyi yanlış anladığımızda, sakladığımız arzularımızın da ipuçlarını veririz. Bir şeyi yanlış anlamaktan ölesiye korkmamızın nedeni bu.

emrah serbes
dikkat dağınıklığı gibi sebeplerden dolayı, çağırışım yapanı anlamak veya hiçbir şey anlamamak.
aslında olmayıp, karşı tarafı üzdükten sonra söylenilen yalandır.
" belki de hayat, yanlış anlayınca güzeldi. sadece yanlış anlayınca. ama her şeyi... " *
diyelim ki, biri sizi yanlış anlaşılma sebebiyle kırdı, üzdü. "o anda" sabırla hatasını anlamasını beklemelisiniz. böylece, o kimse hatasını anladığı zaman anlayışınızdan dolayı size minnet duyacaktır. bu tutum, en doğrusu. aksi halde her iki taraf da üzülecektir.