bugün

duygusal açlığın ve beklentilerin realiteyi dövmesidir.
aptallıktır.gereksiz durumdur ve kendini küçük düşürmektir
Garip değil mi? Birini çok sevdiğinizde; Söylediğinin yalan olduğunu bilseniz bile, Yine her şeyden çok ona inanmak istersiniz. *
(bkz: çaresizlik)
aşık olmaktır.
bildikleriyle inandıkları tutumuyorsa insanın ne yapsın ki; ikisinden birini seçmek zorunda. ben de olsam inanmayı seçerdim bildiklerimin yanılgısı bana göre değil...
Seni seviyorum'a verilen bir reaksiyondur genelde
farklı sebep ve oluşlar münasebetiyle bir noktadan bağlıyızdır yalanlara, hepimizin doğruladığı ve inanma eğliminde olduğu haldir bu
hatta umut kırıklarını tamir çabasıdır çoğu zaman...
kendi umut dünyasını yıkılışını kabullenecek yüreğe sahip olamamaktır.Çünkü o yürek paramparçadır artık.
yalanda olsa hoşuma gidiyor söyle...
(bkz: aşka inanmak istemek) derhal bu başlığa yönlenmeli hissi verendir.
insanın kendisini koruma şeklidir denebilir. yalan olduğu bariz bir şekilde belli olduğu halde istedği şeyin o yalanın gerçek olmasıysa eğer gerçekleri görmemek için elinden geleni yapar ve göz göre göre bir yalana inanır. içten içe doğru olmadığını bilse de bu durumu yüksek sesle kendine bile itiraf edemez ve inandırır kendini o yalana. kendini korumak adına belki de mutlu olmak adına yaptığı bu eylem de yine en çok zarar gören insanın kendisi olur o ayrı.
insan sevdiğinin her yalanında bi doğru; sevmediğinin de her doğrusunda bir yalan ararmış. bizi mutsuz edecek gerçeklerdense mutlu olabileceğimiz yalanlara inanmak isteriz.
(bkz: #4247829)
(bkz: kahve falı)
(bkz: bana biraz yalan söyle bu gece ihtiyacım var)
gerçeklerle yüzleşmek acı veriyorsa bu en iyi kaçış yöntemidir.
aslında inanmak değil güvenmek istersiziniz, ulan dersiniz, seviyorum dersiniz aşığım dersiziniz kendinize, onsuz yapamayacağınızı düşünürsünüz içinizde, onu kaybetmemek için dediklerine inanırsınız ulan dersiniz yeterki bırakıp gitmesin dersiniz. ulan diye diye boynuz kulağı geçer belli bi yerden sonra kaşınmaya başlar alnınız.
(bkz: boynuzlanmak)
neye ve nereye inandığını sorgula, bak göreceksin ki eksik kalmış bir tarafından yakalamışlar.

zorlama, inanmak istemesen de inanırsın.
"benim türbanlı bacımın üstüne 50 tane yarı çıplak adam işedi" efsaneydi ya. bu iddiayı yapan adam ya da kadın, brazzers çok izliyormuş.
(bkz: faladdin)

her kahve falında öyle şeyler çıkıyor ki, paralel evrene inancım artıyor. o falda olanlar benim olamaz çünkü. olmuyor da.
film/dizi izlemektir, roman okumaktır, yaşanmamış ve asla yaşanmayacak hayatların varlığını kabul etme çabasıdır. olmazsa olmazdır aslında insan için. kendi hayatını da bu ideale yaklaştırmak için çabalar, en azından buna inanır çünkü.

70-80 seneliğine sıkıcı, vasat bir hayat yaşama ihtimalin çok yüksek mesela, düşünsene sana bunun bebekken söylendiğini.

söylenmiyor. bilmiyoruz. bilmeye başladığımızda da erteleyebildiğimiz kadar erteliyoruz ki ölürken "aa ben muhteşem bir hayat yaşayacaktım ama tüh, görüyor musun. zaman yetmedi..." diyebilelim.

az sinsi değiliz ha.
görsel