bugün

hayat unsurunu hiçe sayan kapitalizme, muhalifleri tarafından takılmış isim.

zamanında bir de bunun romantik sosyalizm diye bir düşmanı vardı o noldu sahi?
bir toplum için en gerekli iktisadi sistemdir esasen.
Sabahları günlük uğradığım, çekmeceme gün içinde atıştırmalık birşeyler aldığım bakkal her gittiğim de aynı şeyi sorardı.Bana kasti mi var diye düşünürken, bir müşteri içeri girdi ve '' müşteriden aldığı parayı alıp almadığını, üstünü verip vermediğini '' ona da sordu .
- Bakkal'a yaşlandınız artık dedim, gülümseyerek.unutkanlık başlamış.
-Parayı aldım mı, ben size kaç para verdim diye sormaktan utanıyorum artık dedi.
- Kaç saat çalışıyorsunuz? dedim
- sabah ezanı ile dükkanı açıyorum, ekmek gazete geliyor, gece de iş kesilince kapatıyorum. Çalışmaya başlayalı 20 yıla yaklaşıyor, haftada 7 gün bu düzende çalışıyorum. Bazen hanım yerime bakıyor, eve gidip 1-2 saat uyuduğum oluyor, onun dışında ne bayram, ne yılbaşı...diyor.
- Bir yardımcı tutun diyorum. Hali hazırda okullarda tatilde bir öğrenci harçlığını çıkarır sizinde sayenizde. Sizde bu arada az da olsa dinlenme fırsatı yakalarsınız diye tavsiyede bulunuyorum .

- Adam, bu devirde kimseye güvenilmez diyor. Bakkalımda birşey satar,parayı cebine atar diye de ekliyor.

- ama ya sağlığınız, hastalandığınız zaman bu mallar size ne kazandıracak. En azından o zaman pazar günleri kapatın ailenızle vakit geçirin diyorum .

- Bakkal, olmaz yoksa müşteriler diğer dükkana giderler alışırlarsa müşteri kaybederim.

-Beyefendi yapmayın diyorum, sabancı 5 metre kefenden başka ne götürdü bu dünyadan göçüp gidenler.

- Olmaz diyor, rızkımı kimseye vermem de, paylaşmam da.

-Gülümseyerek çıkıyorum.

Vahşi kapitalizmin esiri olmuşuz beyaa diyorum dilime dolanan trakya şivesi ile.

işyerime dönüyorum.
evcil kapatilzm mi var sorusunu akla getirir.
kapitalizmin, tepki görüp biraz dizginlenmeden önce, insanların kadın-çocuk demeden, kayda değer bir maksimum çalışma saati kısıtlaması olmadan çalıştırıldığı; sosyal güvence denen şeyin henüz "o ne?" olduğu evresidir. ama geçmişte kaldı denip haklar savsaklandığında "the empire strikes back" yapmaz sanılmamalıdır.
mehmet abi kekik ile nam salmış bir memlekette doğmuş kendince ticaret işine girmeye çalışan bir abimiz. kendi köyünden ve civar köylerden kilosu 60 liraya toplayıp sağa sola 100 liraya satıyor. bazen işi iyi gidiyor bazen gitmiyor. öyle takılıyor ortada. sonra bir ilaç firması gelip elindeki bütün kekikleri almak istediğini ve bundan sonra hep onunla çalışmak istediklerini söylüyorlar. mehmet abi seviniyor. ama ekliyorlar kilosuna 75 veririz. mehmet abi kabul ediyor. sürümden kazanırım işi yürütürüm diyor. ilaç firması uzun bir süre kendisinden elindeki bütün kekiği alıyor. sonuçta mehmet abinin müşteri listesi kısalıyor kısalıyor ve bütün müşterilerini kaybediyor. ilaç firmasına göbekten bağlanıyor. bu bağlantıyı ilaç firması da farkediyor ve mehmet abiyi çağırıyorlar. 75 fazla 70 veririz. 69, 68 ve 65 e kadar düşüyorlar. göbekten bağlı mehmet abi ileriye dönük çekleri yüzünden 65 e de evet diyor. ve sonunda sabit gelirli kekikten sorumlu şirket çalışanı gibi hayatına bir süre daha devam ediyor. hatta bayağı bir süre devam ediyor. çünkü ilaç şirketi batırmaz da mehmet abiyi. ne batırır ne ekmek yedirir. işte buna vahşi kapitalizm denir.
Özel sektörde, çalışanım bu yaştan sonra iş bulabilir mi, nasıl geçinir diye düşünmeden rahatlıkla işten çıkarım yapabiliyor ve devlette bunu dolaylı dolaysız destekliyorsa esiri olmuşsunuz demektir.

para kazanırken de kaybederken de merhamete yer yoktur.
10 kişinin asansör cinayetinde öldüğü, insan hayatının hiçe sayıldığı Torunlar'ın rezidanslarından ev alacaklar gönül rahatlığıyla burada nasıl oturacak diyoruz ama şunların hala farkında değiliz;
130 lira verdiğimiz gömlekler, 60 lira verdiğimiz tişörtler, 200 lira verdiğimiz pantolonlar Bangladeş'te yakın zamana kadar ayda 38 dolara, şu an ise ayda 68 dolara insanlık dışı şartlarda saatlerce çalışan işçiler tarafından üretiliyor. Türkiye'de de durum farklı değil, çalışanlar sabahlayarak, tacize, küfürlere uğrayarak kutu kadar, penceresiz yer altındaki atölyelerde üretiyor bu malları...
Yediğimiz gofretler, çikolatalar, bisküviler günde 12 saat veya 16 saat, 60 derece sıcakta çalışan insanlar tarafından üretiliyor.
Kışın yediğimiz portakalı, mandalinası güneyde tarlalarda, bahçelerde günlüğü 20-30 liraya sigortasız çalışan işçiler tarafından toplanıyor, paketleniyor.
Birkaç tane Mc Donald's, Burger King falan gezin... 16 yaşında çocukların şefleri tarafından ne tarz hakaretlere maruz kaldığını görün...
Olay basit... Vahşi kapitalizm dedikleri hikaye. Sadece inşaatla, madenle, kömürle kısıtlanamayacak kocaman bir sancı.
Birileri daha çok kazanmak ister, sen daha çok tüketmek istersin, birileri ölür...
Her insan kapitalistleşmeye müsaittir.
Bu yüzden vahşiliği doğanın vahşiliği ile eşdeğerdir.
bir ahmet çakar repliği.

- noel baba bir vahşi kapitalizm ürünüdür.
(bkz: uu beybi)
62 kişinin servetinin 3.500.000.000 kişinin Servetine denk olmasıdır.
görsel
Birileri daha çok kazanır, birileri daha çok tüketir ve birileri daha çok tükenir. Birkaç orospu çocuğunun sefası için binlerce insan yaşamını idame ettirebilmek için 3 günlük ömrünü kölelik yaparak tüketir. Çoğunuz kariyer peşinde koşan doyumsuz orospu çocuklarısınız. Bir işçinin çocuğuna bakamaması hanginizin umrunda ki. Bir babanın çocuğunu okutamaması hanginizin sikinde ki. Hepiniz o kazanmaya doymadığınız paranın kölesisiniz. Biliyorum düzen değişmeyecek ama sadece sorgulayın kendinizi sadece bunu istiyorum. Evet.
normal kapitalizmin kanser olmuş sekli. 17. yyılda tarihin büyük iktisatçıları bu ismi kapitalizm olan sistemi geliştirirken, sosyalizm benzeri bi sistemi hayal etmişlerdi.

kapitalizm, para dengesi üzerine kurulur, bu denge bozuldu mu op sistem kanser olmuş olur ve onun da ismi vahşi kapitalizmdir.

bu sistem - vahşi kapitalizm- "büyük balık küçük balığı yutar" prensibi üzerine kuruludur. bu prensip, küçük balıklar bittikten sonra büyük balıkların aç kalmasıyla çöker. porsche yılda 20 bin 25 bin araba satamazsa, batar, demek ki bir ülkede o arabayı alabilecek 25 bin kişinin olması gerekir.. zengin-yoksul makası açıldıkça, byük zenginleri zengin eden para akışı da durmak zorunda kalır.

o yüzden amerika bile sosyal kapitalizm olayına dönmek zorunda kalıyor, almanya çoktan döndü, fransa´da döndü. kapitalizm için çok evsiz, parasız, işsiz adam olması çok kötü bir şeydir. birinin cebinde 50 milyar euro olması, diğerinin 200 euroya talim etmesi kapitalizmin istediği bir şey diildir. o 50 milyar euronun 200 bin kişiye payx edilmesi, hem kısmı sosyalizmdir, hem de vahşi diil sosyal kapitalizm dir. zira 50 milyar euroluk adam gidip 15 bin tane porsche satın almaz, ama 200 bin kişi 15 bin porsche satın alır.

bu böyle olmazsa, sonuçta porsche de batacaktır.

sonuçta vahşi kapitalizm diye birşey vardır, ve kapitalizmin kural tanımaz hale dönmesine denir.