bugün

2022 eylül ayıydı. Üst dişlerim olduğu gibi zirkonyum kaplama. O çıkmış. Deri işine girmişim yeni batmışım. Karı beni yeni boşamış. Bunalımdayım. Bankadaki tüm paramı ona vermişim. Yalnızım istanbul'da. Bipolarım, çökkünlük dönemine girmişim. Son paramı şaraba vermişim. Cebimde 5 liram bile yok. Dişsiz, işsiz ve eşsiz bir şekilde bakırköy ruh ve sinir hastalıkları hastanesinin aciline gitmişim. Beni yatırmışlar. Deliler içinde kalmışım.

Miş miş de muş muş muş.
jack daniels'a param yetmediği için 4 bira alıp ağlayarak içmiştim... Ah o günler.

Şimdi elime koluma döküyorum fiskileri.

Okudum, büyük canabar oldum çünküsü.
vapurda çantamı çaldırıp, kendime yediremediğimden kimseden yardım istemediğim için harem'den sırtımda ayı yükünde bir bavul ile bostancı'ya kadar yürümüştüm...
tuşlu alcatel telefonumun kırılan bataryasını paket lastiği ile telefona tutturmuştum uzun bir süre.

görsel
Lanet olası ilkokul öğretmeni yaz tatilinde nereye gittiniz, neler yaptınız yazıp yeni senede sınıfta okuyacaksınız demişti. Tatil daha başlamadan hüzün vermişti...

Yaz tatili bitti, o cehennem sınıfa istemeye istemeye gittim... o malum anın gelecek olması çocuk halimle beni içten içe kasıyordu. ben yazdıklarımı okurken zengin veletlerinin bana nasıl da aşağılayarak bakacaklarını, gülüşeceklerini düşünüyor ve üzülüyordum...

Sonunda o an geldi çattı. Sınıftaki zengin çocukları başladılar okumaya: tatilde bodrum'a gittik, marmaris çok güzeldi, denize girdik, havuzda eğlendik...

Sıra bana yaklaştıkça yaşayacağım utancı düşünüp stresten helak oluyordum. Sıra bana geldi ve başladım okumaya: mahallede top oynadım, evde kitap okudum, çarşıda gezdim... sonra... utandım, utandım, utandım... sonrası yok...

O sınıfta yaşadığım çocuk mahcubiyetlerini asla unutamadım...

Sen dünyanın en rezil öğretmeniydin bay mustafa. Seni ve övünerek yetiştirdiğin veletlerini asla unutmadım.
nutzz fıstık almaya param yetmemişti onu hiç unutmam. fıstıklar nerede demiştim ve market görevlisi yanlış anlamıştı galiba. 7. sınıftaydım o zaman.
sene bilmem kaç, lise 1 e başladım. sabah 06.00 gibi erken kalkıp okula aç gidiyorum. durumlar pek parlak değil o zamanlar. valide rahatsız. baba gariban kardeşler ufak. saat 14.00 gibi anca evde oluyorum. bir iki derken birgün derste açlıktan bayılacak gibi oldum. hoca farketti hemen müdahale etti, sen çık istersen, git bi yüzünü yıka gel dedi. çıktım dersten lavaboya gittim elimi yüzümü yıkadım biraz açıldım. baktım arkamdan hoca geldi koridorda usulca yanıma yaklaştı bir miktar para verdi, al oğlum dedi şunu git kantine bi simit bi gazoz al ye öyle gel. dediğini yaptım. seneler sonra hocayla karşılaştım, o tanımadı haliyle ben kendimi tanıtıp evvelki olayı anlatıp kendisine teşekkür ettim. sohbet muhabbet ayrıldık. yokluğu da gördük. evet..
o kadar cok var ki hangisini saysam bilemedim.
Ev sahibine yakalanmamak için bir hafta karanlıkta oturmuşluğumuz var. Öğrenci evi zamanları. *

Apartmana parmak ucunda ışıkları bile yakmadan çıt çıkartmadan girerdik. Televizyon bile izlemezdik ışık olur diye.

Bir hafta sonunda param gelince adama ödemiştim de adam neredeydiniz yahu bir haftadır diye sormuştu. *