bugün

inanılır gibi değil bazen parmaklarımı sanki elimde telefon varmış gibi oynatıyorum.
Giderek yayılan günümüz hastalığı.
Genelde zeka yoksunu tiplerde yayılan bağımlılık.
24 saatten fazla süredir telefonu elime almadığımı farkettim.
bende olmayan bağımlılıktır. bütün sosyal medya hesaplarımı 2 ay önce kapattım ve gram yokluğunu hissetmiyorum. hatta 1 hafta hiç telefon kullanmadım onda da sıkıntı yoktu. sadece işle alakalı mail sirkülasyonum arttığından mesai saatleri dışında mail için telefonu kontrol ediyorum onun dışında yaşlılar gibi kullanıyorum telefonu.
yüzyüze yaşadığınız insanları sizden uzaklaştıran, hiç yüzyüze görmediğiniz insanları yakınınız sanmanıza neden olan bir tür hastalık. evet, hastalık bu. sırf bu hastalığı yüzünden neler yaşayanlar biliyorum. düşünsenize, 13-14 yaşında gelişimini tamamlayamamış birileri twitter, facebook açıyor ve kendinden 10 yaş büyük insanlara duyduğu çocukça ilgiyi aşk, sevgi sanıyor. böyle olaylara şahit olduğunuzda aslında başka hobisi olmayan çocuklarının eline telefon veren ailelerde suç bulmadan insan edemiyor.
Öyle bir bağımlılık ki belli bir süre sonra film izlerken filmin sonuna hızlıca geçmek istiyorsunuz, anı yaşamak yerine sonuca odaklanıyorsunuz, dikkat veremiyorsunuz, depresyona çok daha kolay girebiliyorsunuz çünkü bu bağımlılık bizim sabrımızı azaltıyor. Bunu düzeltmek çok basit, iradenizi kuvvetlendirmek ve telefondan uzak durup günde 10 kereden fazla bakmamak. Onu bir dışkı gibi düşünün ve hemen mesajlara bakın önemli bir şey var mı diye ardından hemen saklayın bir yere. 1 hafta sonra rahatça film, dizi izleyip kitap okuyabilecek kıvama geleceksiniz. Kendiniz için yapın bunu. Nasıl bir illetten kurtulduğunuzu bağımlılığınız bitince anlayacaksınız.
Kolay olmasa da bu entryi hatırlayın, sizi tanımasam bile destekliyorum.
çoğu kişinin gerçek bir bağımlılık olduğunun farkında olmadığı durum.

bu durumun literatürdeki ismi nomofobi ve telefondan uzak kalma korkusu olarak tanımlanıyor. telefonsuz ve internetsiz kalma durumunda gerginlik, biraz takılayım dedikten sonra saatlerce takılmak (oyun oynamak dahil) gibi durumlar bu rahatsızlığın belirtisi. özellikle ergenlik döneminde günde 2-3 saatten fazla telefon ve internetle takılmanın bağımlılığa doğru yelken açmak anlamına geldiğini söylüyor uzmanlar.

insanlar inanmak istemese de, cep telefonu diye bir şeyin olmadığı zamanlar vardı bu dünyada. kimse ölmüyordu telefonsuzluktan.

sonuçta ortada bir icat var, elbette ki bunun nimetlerinden yararlanmak gerek, ama bunun dozunu ayarlamamanın sonu, aşırı olan her şeyin sonu gibi kötü bitiyor.
Bende, istenmeyen yalnızlık hissiyle paralel olan bir bağımlılık şeklinde bu. iletişimde olma ihtiyacindan kaynaklandığını düşünüyorum, tek taraflı bile olsa.
Böyle bir ruhsal ihtiyacım olmasa aramam asla.
Koronavirüs tehlikesiyle, biraz daha arttı, sanki.
bende telefon değil de sözlük bağımlılığı var.
Her saat fosur fosur sigara içip Ben bağımlı değilim istesem bırakırım yeaa diyen tiryakileri anlamamı sağlayan bağımlılık.

Yokluğunda hiçbir eksikliğini hissetmiyorum ama yanımda olduğu sürece elimden düşmüyor.
Sözlükten silinince geçer.
egoist, ince düşüncesiz, saygısız, kötü niyetli insanlara bağımlı kalmanın yanında kat kat faydalı bağımlılık. en azından sözünü kesmiyor mesela.
gunumuzde her on kisiden dokuzunda olan bagimlilik. Ama sorsan en fazla 1-2 si bunu kabul eder.
sosyal çürümenin en büyük sebeplerinden birisi olan, global bir salgındır.
(bkz: istesem bırakırım)...
(bkz: ama ben icime cekmiyorum)