bugün

Accaip çok sayıda milyarlarca böyle insanlar var yeryüzünde. Bütün dinlere inanmuyular yâhu. Bâri hint dinlerinden birine inansa derdi rahmetli muşlettin amca.
dinlerin çokta tanrısal gibi durmadığını düşünen insanlardır vampirov, bende bunlardan biriyim ama düşündüğüm tanrı kavramıda bugün düşünülen gibi bir devasa tek tanrı değil.
tanrı fikri bir şekilde akla yatar evrenseldir ama dinlere bakınca herkesin içine sinmiyor.

ee noluyor abi adam tengriye inaniyor ama dine inanmıyor.
Ben bu dünyayı inanılmaz buluyorum.

Okyanuslar, yerin altı, uzay…

insan vücudu, nefes almak, göz kırpmak…

inanılmaz şeyler.

Fakat bunları yapan tanrının gönderdiği kitaba bakıyorsun peygamberin cinsel hayatı var, kadın aşağılanıyor, köleliği bile kaldırmıyor.

Benim tanrıma uymuyor bu.
içinde bulunduğum hödü eylemi kesinlikle şüphesiz.. Üstelik bizim Tanrı dediğimiz bir gücün olduğuna inanıyorum da bu gücün nasıl olduğunun insanlar tarafından kesin bilinmesinin imkansız olduğunu düşünüyorum. Yok tanrı şöyledir böyledir demek için tanrıyı görmüş olmak onunla konuşmuş olmak gerek. Semavi dinler dahil neredeyse her din Tanrı'yı tanımlarken insanların özelliklerini baz alarak tanımlıyor.
çelişki olabilir. dine inanmayan kişinin tanrı'ya inanmasına gerek yok bence. tanrı'ya inanan da dine inanabilir. ben inanmakla inanmamak arasında bir yerdeyim gibi hissediyorum. bu hayra alamet midir bilmiyorum yani inanmak da bana tam uymuyor gibi ama yalanlamak da bana uymuyor.
deist olan zekeriya er razi'nin fikridir. aslında bu tür düşünürler/filozoflar dinden birazcık etkilenmişlerdir. dinin etkisinin olmadığını söylemek imkansız çünkü zekeriya, islam dünyasının en güçlü zamanlarında yaşıyordu. etrafında dini savunan çok güçlü kelamcı, fıkıhçı ordusu vardı. onlarla sürekli mücadele etmiş, hepsine karşı kitaplar yazmış -her ne kadar çoğu kitabı yok edilmiş olsa bile en azından kitapların adını biliyoruz- ve düşüncelerini savunmuştur.

dini eleştirisinin temelinde peygamberlik ve vahiy vardır. özellikle vahiy meselesine kafayı çok takmıştır. bir insan durduk yere oradan buradan vahiy alarak bilgi elde edemez ve bu bilgi ile topluma/insanlara yön veremez... diye düşünür. bunun nedeni ona göre tamamen bilimseldir. yani insanın biyolojik yapısıyla alakalıdır. bir insan doğar büyür gelişir. bu biyolojik gelişimle eş zamanlı giden zihinsel gelişimi vardır. yani insan bilgiyi yavaş yavaş, tedricen elde eder. önce okuma yazma, sonra daha ileri seviyede okumalar ve araştırmalar yapma. burada zekeriya kendisinden örnek verir. kimya (asıl mesleği kimyagerliktir, sonradan gözleri kimya deneyleriyle kör olma seviyesine gelince tıbba geçmiştir, çünkü gözlerini iyileştirecek kalitede bir doktor bulamamış, ulan ben kendi işimi kendim hallederim diye düşünüp (acaba koç burcu muydu ahahahh) tıbba el atmıştır) ve tıp bilgisini elde etmek için 25 yıl boyunca gece gündüz çalışarak bilgi elde ettiğini, alanıyla ilgili bir kitap bulabilmek için şehir şehir gezdiğini anlatır. kendisi bu kadar emek verdiği halde bir peygamber -peygamber olduğunu iddia eden mistik tasavvufçuları da içine dahil eder- durduk yere bilgi elde ettiklerini söylemesi gerçek dışıdır, kabul edilemezdir. böyle bir yol açılırsa vahiy ve dolayısıyla mistik bilgi yolu (gnostik/ilhami yol) bunu doğrulayacak akli kriterden yoksun kalırız. böyle bir tecrübe ancak kendi kendisini doğrulamaktadır, o nedenle akli ölçülere uymaz, aklen ve bilimsel açıdan kabul edilemez. ona göre elbette tanrı vardır (canlılığın kaynağının madde dışında bir şey olması gerektiğini düşünür, çünkü bir taş yıllarca suyun içinde kalsa bile canlılık kazanamaz) fakat vahiy veya ilham türü tecrübeler ve vahyin iddia ettiği doğa yasalarını yok sayan mucize yoktur. sihirbaz tanrı yoktur, akla uygun bir tanrı vardır. bu yönüyle zekeriya, tıpkı antik yunan filozoflarının tanrı anlayışını (tanrı=logos) kabul etmiş olmaktadır.

kısaca böyle efenim.
Tanrının veya Tanrıların nasıl bir şey olduklarını kimse bilemez, ama çoğu insan dinin nasıl bir şey olduklarını bilir.
Başka türlü yaşamı ve geride kalan hiçbir şeyi açıklayamadıkları için, bilim akıl hepsinin duman attığı noktada aa evet bir Yaratıcı var diyorlar!
Dine inanmama kısmı ise hayvansal içgüdülerden ibaret ve bunun yüzde 90 i seks alkol keyif verdiğini düşündükleri diğer argümanlar. Ahmaklar öldükleri gün bu kadar Kâinatın en hassas noktasına kadar düşünerek yaratmış olan Yaratıcı sana sormayacak mı? Ulan öküz yemeğe içmeye sicmaya mi geldin yaratılanlar içinde bu kadar akıl zeka güzellik beceri sana verilmişken!

Mal bunlar ne diyim...