bugün

Canım bir şeylere sıkılıyor.
Mutlu olma sürem, en fazla iki gün. Sonrası bozuyor sanırım beni. Bak, yine mutsuzum, yine yorgunum, yine canım hiçbir şey yapmak istemiyor. En azından bu sefer umutluyum. Fakat derin bir stresin içerisinde yuvarlanıyorum yine. Sadece küçüklüğümdeki hayallerimden birisini yaşasam, bir bulutun üzerinde yatıp insanları izlesem öylece. Okul, gelecek kaygısı, sosyal yaşam olmadan. Sadece sonsuz mavilik ve ben. Ne kadar güzel olurdu düşününce. Küçüklük halim beni şu an görse arkasına bakmadan kaçar, bir zamanlar arkadaşlarıyla oynadığı bahçedeki garaja sığınırdı. Yıllar geçerdi tabi, durduramazdı, elinde değildi ki. Dizlerini kendine çekerdi, korkak gözlerle izlerdi oynamayı çok sevdiği bahçesini. Önce en yakın arkadaşı kaybolurdu, sonra diğerleri, sürekli kavga ettiği güzel bisikletli çocuk, yan apartmandaki şımarık zengin kızı. Oradaki tüm ağaçlar kururdu, yeni binalar yapılırdı oraya lüks, tel örgü çekilirdi üstlerinden atladıkları demirlerin üstlerine, o çok korktukları dede ölürdü, sürekli azarlayan kadın ölürdü, en sevdiği oyuncak bebeğin kafası kopardı. Böceklerin bile ötmediği bir yer olurdu o bahçe, çünkü o bahçede çocukluğunu bırakmıştı kız. Öyle işte.
Gözlerimin önünde birbirlerini seviyorlar sözlük anlasana dayanamıyorum ve bihter seni simdi daha iyi anlıyorum. Çok kötü bi duyguymuş be sözlük hep umut ederek güne uyanmak tüm ihtimlallerin gerçek olabileceğine inanmak.. ne biliyim be bende malım ya.
Yalnızlık güzel be deyip uzun süre yalnız kalınca yalnızlığın güzel falan olmadığını anlamak dokanmıyor değil.
Ölümle ilgili tecrübe ettiğim bir şeyi sizle paylaşmalıyım daha doğrusu paylaşmak istiyorum;

Önceden ölümle mücadele eden hastalara baktığımda üzülürdüm ama refakatçilerinin hüznü geçici gelir hastayla alakalarına göre eleştirdiğim bile olurdu.. Fakat bir gün babamın kanser olduğunu öğrenmemizle doğru bildiklerimin o kadar da doğru olmadığını fark ettim. Mesela kemoterapi alan bir insanın vücudu ne kadar yoruluyorsa sinir sistemi de o kadar yoruluyor ve tüm siniriyle refakat eden insana yüklendiğini bilmiyordum.Birine Refakat ederken Hem ona üzülüp, hem ona kızmak mümkün müydü? pek tabii.
Onun gözünün önünde erdiğini görürken gerçekten yaşamaya çalışmak kolay mıydı? Önceden tüm kötü şeylerin ölen'e olduğunu zannederdim. Öyle değilmiş aslında. Ölenin akıbetini pek tabi bilemesem de kalanın kıyameti yakının ölmesiyle kopuyor. Bir hayat düşün yaptıklarına pişmansın, yapmadıklarına da.
Bir hayat düşün ölenle yapabileceğin güzel şeyleri yapamayacak olmanın kızgınlığıyla sadece basit bir tebessümüne bile duyduğun derin özlemin arasında kalmış. Yani demem o ki dostlarım; Aslında Azrail Ölecek olanı, Ölüm ise ölecek olanın sevdiğinin işini bitiriyor.
benim bu hayatta istediğim hiç bir şey olmadı. bir seni çok istedim senin de için benle dolmadı...
Beynimin içinde filler s*kişiyor.
Bu dunyada benim evlenebilecegim bi kiz var mi cok merak ediyorum.
Sevgili güllük,
insanlar vardır yağmur kar ve dolu şeklinde hava halleri bulunur, bursada yağana yağmur, erzurumda olanlara da “oha orada kar mı yağıyor lan” denir. insanlar ıslanır zatürre olur bazıları bu süreci romantik bazıları embesilce bulur, bazen yağmur şehre yakışır, bazen yağmur en çok eski günlere yakışır. insanlar ve hayvanlar vardır, kızların ayrımında; öküz, öküz öküz ve erkeklerin hepsi aynı şeklinde hayvanat çeşitleri bulunur. Okul vardır ona gidilir üniversite okuyanlara lisans mezunu, yüksek lisans yapanlara "bok mu vardı" denir. Yiyecekler olur hasta edercesine olur, doğadaki besinler parça parça çeşitlere ayrılır. Ayrılan sevgililer gibi ayrılır, delicesine ayrılır. hep, hiç kimsenin sevmediği yerde yemek yenir. fakat niyet her zaman iyidir.
Hayat zordur, sahiden mi zordur?
aldatmak yalancılıktır, yalancılık kreatif bir eylemdir,
özgünlük bunlardan tamamen ayrı bir anlamı barındırır.
Bazen de sen gülersin
tüm anlamları yıkarcasına, sahiden güler misin ?
Gülmek en çok gönülden gülebilenlere yakışır.
gülebilmeyi de güzel yaparsın.
Amin.
görsel
iki seçim arasında kalıp da kararsızlığa düştüğünüzde, derler ki; Yazı tura atın, olay yazı turanın sonucunda değil, daha çeyreklik havadayken ne gelmesini umduğunuzu fark ettiğinizde bağlanıverir.
1.5 adana acılı şalgam ve akdeniz salatası.
Canım bu saatte yemek çektiği için uyanıp yemek hazırladım.

Size verebileceğim tek tavsiye; domates çorbasına mutlaka nane katın, tabağa aldıktan sonra üzerine kaşar rendeleyin ve susam serpiştirin.

(bkz: iyi uçuşlar)
Bir yerde halâ iyi insanlar var.
Mutlu kalın.
Sizi üzen ne varsa apar topar terkedin onu.
sonunu düşünmeyin.
Eğer mutluysanız sonunu düşünüp bu mutluluğu mahvetmeyin.
Cabalayın.
Bu dünyada mutlu eden şeyler tek tek yitirilmeye başladı, küçük bir tebessüm için çabalamayı acizlik görmeyin.
Sevin.
Elinizde olduğu sürece en kötüyü bile sineye çekin, sevebileceginiz her canlıyı Sevin.
Çünkü budur yaşamak.
Elinizde olanın kıymetini bilin, yetinin.
o zaman anlam kazanır nefes almak.
Çocukluğumdan beri kavganın içinde büyüdüm. Babam dükkanda içerdi arardım baba ne zaman geleceksin diye. Birazdan gelicem derdi kapatırdı. Kimi zaman da sızardı açmazdı. O eve gelene kadar ben ev telefonunun başında ağlayarak uyuyakalırdım. Göremezdim bile yüzünü. Babannemi ve annemi hırpalarken o kavga gürültü içerisinde uyanırdım tatlı uykumdan. Küçük çocuktum gücüm yetmezdi ki. Yorganı çekip sessiz sessiz ağlamaktan başka ne yapabilirdim ki. Çocuktuk işte. Anneye babaya muhtaç çocuktuk. Bu adam neden bu kadar sinirli diye düşünürdüm cevabını bulamazdım. Gözümün önünde onlara şiddet uygularken elimden bir şey gelemez di ki ağlamaktan başka...

Seneler geçti ve bu adam değişmedi. Tam aksine daha da kötü bir hal aldı. Odak merkezi babannem ve annem değildi artık bendim onun odak noktası. Ne yapsam batar ne yapsam bağırırdı döverdi. Büyüdüm işte büyüdüm ve bir gün kavga ederken benim boğazıma sarıldı. Sanırım vurmuştuda hatırlamıyorum. Birbirimize girdik. Vurdum. Babama vurdum. Ellerim kırılsaydıda vurmasaydım diyorum hala. Hala pişmanım gerçekten. Unutamıyorum ki hiçbir seyi. Sonra ki kavgalarda yine pişman olmamak için camları çerçeveleri indirdim. Bu sefer de yine ben suçluydum ona göre. Gençliğimi çocukluğumu yaşayamadım. Huzursuzluğa uyandım kavga sesleriyle. Her zaman mutsuzum ben. Yaşama sevincim kalmadı nerdeyse. Bugun de o kavgalardan birisi oldu. Babam(!) bana saldırdı. Eline ne geçerse fırlattı bana. Annem araya girdi bana vurmasın diye. O vurdu ben elini yittim. Annem aramızda kaldı. En son gücü dermanı kalmadı ağlamaya başladı. işte o an bir kez daha yıkıldım. Babam(!) polisi çagırmıs. Abiler sağolsun konuştular benimle. Şimdi yatağımdayım sigara içiyorum ard arda. Bundan sonra benim babam yok. Sildim onu hayatımdan. Olur da konu hakkında yazan olursa kusura bakmasınlar çaylağım cevap veremem 13 gün falan. Her neyse eğer aileniz iyiyse onları sakın üzmeyin. O mutluluğu arayan birilerinin olduğunu, o mutluluğu yaşamaya muhtaç olanların olduğunu unutmayın.

imlaya falan özen gösteremedim bu halde ancak bu kadar oldu kusura bakmayın.
sabah 05:30 da kalkıp işe gitmek çok zoruma gidiyor arkadaş. hatta ne sabahı sabah bile değil gece işe gidiyoruz gün aydınlanıyor hâlâ iş yerindeyiz.
Yalanı en çok, yalan sevmeyenlerin söylemesi kadar yalan bir dünyada yaşıyoruz.
bugün sabahın köründe işe gittim. durmadan çalıştım. doğru dürüst çay bile içemedim. bana ait olan hiç bir an yok gibiydi neredeyse. işten çıkınca zamanı yavaşlatmak istedim. acele etmeden yürüdüm. acele etmeden konuştum. etrafımdaki her ayrıntıya acele etmeden baktım. ağaçlardaki yeşil yapraklar dıştan içe dogru sararmaya başlamışlardı. aynı benim gibi. bazıları sapsarı ve topraktaydı. aynı babam gibi. sonra yağmur yağmaya başladı. insanlar hızlandılar. ben daha da yavaşladım. atmosferin bilmem kaçıncı metresinden düşen damlalarda kısmetim olanı kadarını üstüme aldım. bence zaman geçmiyor biz geçiyoruz. ben bütün zamanları yaşamak istiyorum. ama gerçekten.

https://www.youtube.com/w...fB4o&feature=youtu.be
Amaçsız hissediyorum kendimi. Hal böyle olunca bi yere aitlik hissi de yok oluyor. Yardıma ihtiyacım var sanırım.
uykum var.

teşekkürler.
Geçen gün trixucator ın streaminde biri sen uludağda yazar olan alganus musun yazmıştı chatten. Kimdi o ya mesaj atsın bana.
Bugün kalbimin yerini unutamıyorum. Kalp acıyor, yanıyor ve kırılıyormuş.
Derdi veren Allah elaleme dermanı veriyor, bana gelince bi tane daha dert vereyim buna falan diyor galiba.
birine ait olmak aşağılık bir şey değildir.

bir bütün olmaktır.

bütün olamayıp ayrılanların ruhları şad olsun.
15 günümüz kaldı o koskoca 6 ayı neredeyse geride bıraktık inanamıyorum... sana kavuşacağım günü iple çekiyorum çok çok özledim seni dünyammmm çok çok özledim ... şu an tek merak ettiğim o an nasıl olucak her gece hayal edip uyuyorum çok merak ediyorum... Allah'ım seni korusun seni ve tüm askerlerimizi ve sağ salim kavuşalım seni çok seviyorum ömrüm aşkım...