bugün

yükseklik korkum var ama dağları çok seviyorum. ne ayakım amq.
bırakamıyorum sözlük bırakamıyorum.neden sözlük neden.
korkuyorum.
yılbaşı gecesi iki metro durağı arasındaki yolda yürürken görülen, kırmızı gece elbisesinin altına kot pantolon ve converse giyen o mal kız benim. yüzümü kapişon ile kapatmıştım ondan tanıyamadınız siz.
bu soğukta insanı en mutlu eden şey, ellerinle kapşonu takmaya üşenirken birden arkadan gelen rüzgarla kapşonun kafaya geçmesi.
itiraf ediyorum sözlük...

2000'e girecektik.Yeni Milenyum çağı ya işte herkes korkuyor millenium bug olayımı olacak diye dünyamı yokolacak diye.

Bizim bi arkadaş vardı buda o saçmalığa inanıyordu. Dedik ona bir şaka yapayım falan. Planım elektrik şalterlerini bir anda kapatıp eli yakmayan alev ile adamı korkutmaktı (çapıt parçalarından top yapılır çakmak gazı dökülür ve yakılır. Buda eli hiç yakmazdı)

Arabistandaki kadınlar gibi karalara bürünmüştüm. Gözlerimi bile kapamıştım (küçük delikler vardı) Avucumu falan kapamadım ama.

işte ben arkadaşın evindeyim. Benim giysi şalterin ordaydı. Bizim arkadaş bilmiyor tabi.

Geri sayıma 5 dakika kala ben (tuvalete gidiyorum merak etme) dedim. Oda tamam diyip başından savdı.

Ben hemen giysiyi giydim. Cebimdede tokai hazır halde duruyor. Giydim hemencecik. Sonra bekledim geri sayımı. Adam kendinden geçmiş bir halde korka korka 10! 9! 8! diye geri sayımı dinliyordu. Tam 0 derken şalteri bir kapattım. Arkadaş korktu tabi.

Bende hiç dururmuyum? Bir kaç denemeden sonra alev topunu yaktım işte.

Ben ellerim iki yana açık halde odasına doğru giderken Arkadaş beni görünce ranzanın üstüne çıktı.

Ben ona=SEN GÜNAHLARIN iÇiN ÖLECEKSiN!! diye bağırınca adam bayıldı tabi.

ayılıncada nerdeyim ben hayalet nerde falan dedi. Bende dayak yememek için=ne hayaleti ya? Uyuya kalmışsın oğlum kaçırdın geri sayımı dedim.

arkadaşım bir oh çekip ranzadan indi.

itiraf ediyorum sözlük=2-3 kere aklımdan geçiriyorum başka birisi için bu olayı hala. Ama ne korkmuştu ne korkmuştu... Ha bizim şu siyah çarşafta kumaş boyasıyla boyanmış yatak çarşafıydı. Ehehehehe. Tabi olaydan sonra 1 hafta boyunca boya kokusuyla gezdim.
peşinen söylerim uzun bir entry olacak. canım çok çekiyor çünkü..

hiçbir zaman babamı sevmedim. asla baba olamadı çünkü. hatta ondan nefret ediyorum. 7 ay önce "artık size bakmak istemiyorum, yoruldum deyip" evi terk etti. üstelik benim onu affetmeye hazır olduğum, her şeyi düzeltmeye çabaladığım bir anda. biz de kendimize yeni bir hayat kurduk.. önceden sadece ismi olan babanın, cismini de ismini de silerek. yani ben sildim. öldürdüm.. kindar bir insanım, kolay affetmem. hatta bazen hiç affetmem.

3.000 tl'si bankalara, 5.000 tl'si devlete olmak üzere toplamda 80.000 tl civarı borcum var. çoğuma sebep babam. 950 tl maaş alıyorum.. kiraydı, faturaydı, yol parasıydı derken elime 50 tl kalıyor onunla da tahtakale'den tütün alıp içiyorum.

sevgilime çok aşığım. evlenmek istiyorum ama ikimizinde parası yok. bildiğin yeşilçam. evlenemiyoruz. zaten ailemden desteğimi çekmem söz konusu dahi olamaz.

bizi terk edip giden adam şu an hastanede ölmek üzere. sanırım ölmeyecek bilemiyorum. annem ve kardeşim her gün yanına gidiyorlar. vicdanları onları bırakmıyor. affetmediler lakin insanlık falan diyorlar, o şekilde bir şeyler. bense, hayvan olmayı kabul ederek, ne gidiyorum, ne de soruyorum. inattan ya da nefretten değil. gerçekten adam umrumda değil. öldürdüm diyorsam öldürdüm. bu kadar net. vicdansız bir insan değilim, ama babamı gerçekten hiç sevmiyor, geçmişte yaptıklarını düşünerek içimdeki nefreti daima taze tutuyorum. vicdanım çok rahat.. annemle kardeşimin üzüldüğünü görünce, "ben üniversitedeyken, evde yiyecek hiçbir şey bulamadığınız için, hamuru yağsız tavada kızartıp yerken siz, kendisine dışardan dürüm söyleyen o değil miydi? nasıl unutursunuz?" diyerek nefretlerini köpürtmeye çalışıyorum ama insanlık falan diyorlar, bilemiyorum..

26 yaşındayım, 13 yıldır çalışıyorum. hem okudum, hem okuttum, hem de çalıştım. babam kazandığı paraları tek başına yerken üstelik. sorsan bize bakmıştır.. evet kiramızı ödüyordu. ama açtık. parası vardı, ama biz açtık. hiç unutmuyorum lan, iftarda yersek sahurda, sahurda yersek iftarda açtık. ama o toktu. ne yediğini de anlatırdı hep.

sonra şeyi de unutmuyorum. babanemlerle aynı evde yaşıyoruz o dönem. babamın işleri kötü. gerçekten para kazanamıyor. kazandığı zamanlarda da kenara koyayım fikri olmadığı için, bayağı parasız durumdayız. 11 yaşındayım. babaannem, afyon'dan sucuk getirtmiş. nasıl kokuyor meret. aynı evin içindeyiz, pişirdi bunlar, yiyorlar. ablamla kardeşimi de çağırdılar. annemle ben öteki odada kaldık. annemi zaten çağırmazlar da, lan bende torunum, bende evladım.. beni niye çağırmıyorsunuz? anneme çok düşkünüm ya, o yüzden beni de sevmiyorlar. neyse annem kıyamadı, git sende ye dedi. süklüm püklüm girdim odalarından içeri. gömülmüş yiyorlar. babam ekmeğini bandırıyor yağına, ohh. saniye falan baktım. yavaş yavaş sofraya yanaştım. babaannem, "sen ananın yanına git" dedi. gözlerim dolu, dudaklarım büzük, annemin yanına gittim. kucağına gömüldüm, sessiz sesiz ağladım. burnumda sucuğun karşı konulmaz kokusu. yıllardır sucuğa bayılırım. severek yerim ama asla o yiyemediğimi sucuk gibi değil. hiç öyle kokmuyor. ben bunu da unutmuyorum. bir çok şeyi unutmuyorum ben, unutmayacağım.

neyse, üniversite okurken de çalışıyorum tabi. anneme para yolluyorum, faturaları ödesinler, karanlıkta oturmasınlar. ekmek alabilsinler vs diye. bende yaban ellerde, simit su öğünleriyle okuyorum. o adam, dürüm, kebap falan yerken..

hülasa *, babasından tiksinen bir insan olarak, kimse benden insanları sevmemi beklemesin. insanları da sevmiyorum. hiç tahammül edemiyorum. hele bir de ufacık şeyleri kendine dert eden peşimist tayfadan iyiden iyiye tiksiniyorum. ama bir yandan da yüzlerine bakamıyorum. elem keder görürüm diye. uykularım kaçıyor çünkü görürsem..

insanlardan nefret ediyorum ama çok iyi biriyim. sürekli onlara iyilik yapıyorum. küçük küçük iyilikçikler. gerçekten içimden geliyor. iyilik yaptığım her an kendimden çok hoşlanıyorum. öpesim, kendimle sevişesim geliyor. öyle matah iyilikler değil tabi de, ben de yapıyorum yani bir şeyler.

kontörlü telefon soruyorlar mesela. acil diyorlar, önemli diyorlar. kontörlü telefon yok dükkanda. çıkarıyorum cep telefonumu veriyorum. para teklif ediyorlar, kabul etmiyorum kesinlikle.

geçenlerde bir amca geldi. faks yollaman lazım demişler. faks yollamaya gelmiş. elinde ne numara var, ne de bir kağıt. gelmiş öyle. işim de başımdan aşkın. hemen annem geldi aklıma, ona da deseler bu işi halletmen için faks yollaman lazım. o da böyle olur. canım benim. neyse işte amcanın derdini öğrendim. samsun'daki belediyenin numarasını buldum. fakslarını istedim. amcanın derdine uygun dilekçeyi yazdım, faksladım, halloldu işi. teşekkür bile etmedi amca ama olsun. bütün gün yavşak gülümsemelerle dolaştım, bütün sıkıntıma rağmen.

mesela küçük çocuklar geliyor dükkana. ne istiyorlarsa ilgiyle gösteriyorum. beğenene kadar, sabırla ilgileniyorum. kendi ilgisiz, parasız, ezik geçen çocukluğumu hatırlıyorum çünkü. mutlu çıkıyorlar dükkandan. sonra ağlıyorum biraz, geçiyor. ama mutlu oluyorum..

insanları hiç sevmiyorum ama çok iyi biriyim. inançlı olduğumdan falan değil. gerçekten iyi biriyim ben. ama babam dahil, insanlardan, insanlıktan tiksiniyorum..

sebebim yok ama hep mutluyum..
ilgili atasözünün aslı ; yuvayı yapan dişi kuş değil, yuvaya yapan dişi kuştur.
herkese eski sevgili mi unuttum hatırlamıyorum derken ansızın bir taşın altından onun çıkması ve üzülmek çok sinir bozucu.
eve dönüş yolunda yolda gördüğüm bir arkadaşı almak için durdum ve geri gelirken sağ, sol ve dikiz aynasına bakmama rağmen adamı göremedim yavaşta olsa çarptım, inip adamı kontrol ettim herhangi bir sıkıntı olmadığını gördüm ama moralim çok bozuldu, dikkatsiz davrandığımı düşünüyorum ve sinirli halde araç kullanmanın tehlikeli olduğunu anladım.
ingilizceden korkuyorum nefret ediyorum vs. vs.
Kendimi şu sıralar fazla küçümsenmiş hissediyorum.
5 aydır sözlüğe bir şey yazdığım yok, zaten 5 aydır yazdığım tek yer sınıf defteri; ders, konu, yoklama ve imza. imza demişken; babamın afilli imzasına benzesin diye kıçımdan icat ettiğim sevgili kocaman imzam seni her gün en az 10 kez, bazen 40-50 kez atmanın verdiği güçle diyebilirim ki, aklıma zıçayım. son olarak küflenmiş "entry"lerimi okuyup oy veren meleğim saol.
benden bu kadar sözlükçüm...
Boş bir silindir şapkadan bir tavşan çıkar .tavşan cok buyuk oldugu ıcın bu sıhırbazlık numarası mılyarlarca yıl alır .tavsanın ınce tuylerının en tepesınde cocuklar dunyaya duser.bu yuzden sadece onlar bu sıhırbazlıgın muthıslıgıne şaşabılıcek bır konuma sahıptır.ancak buyudukce tavsan kürkünün dıplerıne dogru sokulmayı ,saklanmayı ogrenırler.burası öyle rahattır kı bır daha asla o tuylerın en tepesıne tırmanmayı denemezler.zaman sonra cesaretlerı de kaybolur zaten. ben tuylerın en tepesıne tırmanmak ısterken nıcın kımse gelmek ıstemez kı diye sormayı bıraktım sozluk!
hala sıcak hatta mümkünse ballı süt içiyorum. daha da kötüsü bunu yaşımla ilişkilendiriyor ve mutsuz oluyorum. sıcacık sütümden bir yudum aldığımda bardakta kalan kırmızı ruj izi beni kendimden utandırıyor.
Deli ağlamak istiyorum. Sonra normal seyrinde herşeye devam etmek.
o kadar hevesle skyrim kurdum ama bir yere takılıp kaldığım için açıp devam edesim gelmiyor sözlük. oysa ki bu aralar hayatımın en büyük atraksiyonunun o oyunu oynamak olduğunu düşünürsek bu isteksizliğime de anlam veremiyorum. çok boş yaşıyorum, tavsiye ederim. bir de ygsye az kaldı, bende bu sene de heyecan yok.
günün birinde sevdiğimle birlikte olamadığımda beni sevenle kalmaya karar vermekten çok korkuyorum.
bugün beni uyutup kuiz zamanını unutturan sayın uyanık öğrencilerim, beklemediğiniz anda sınav olmak için hazır olun, zikecem ebinizi. *
çok fazla ilgi bekliyorum hem de çok , bazen de her şeyi boş vermek istiyorum ,çok narsistim kabul ediyorum.
koreli kız ile evlendiğimizi hala sakladığım akrabalarım var. hayır tutucu insanlar da değiller. ama nedense bir türlü "biz evlendik!" demedik, diyemiyoruz. işin komik yanı kız tarafında da evliliğimizi bilmeyen akrabalar var.
edit: hatasız yazmayı öğrendiğimde çıkıp karşılarına söyleyeceğim. *
hocalar da izin verdi, bu tiyatro işi çok güzel olacak, çok.tabi öncelikle eğitici - öğretici ve matematikle alakalı bir oyun bulmalıyız çocuklara.dün fark ettim çok yorulmuşum, ama yüzlerindeki gülümsemeyi görünce hiç biri kalmayacak biliyorum.ve sen bu kadar iyi olmak zorunda mısın?
bugün hayal kırıklığına uğratıldım. tüm hocalarımdan nefret ediyorum. okulu bırakmayı da ciddi ciddi düşünüyorum.
kabul ve itiraf ediyorum.Kendimim anlamasıda hayli zaman aldı yaklaşık 23 sene ama Agnostikim lan ben.