bugün

sinirliyken gülmek.

valla denedim ben sinirliyken gülemiyorum.

(bkz: yavşama sinirden gülüyorum)
(bkz: yeme beni anne)
oğlu için, hiç bir kızı beğenmemek. o kız kainat güzeli olsa bile.
hiç üzerini okumadan iş yerinden tahsil edilecek yüz elli yetelelik taksi faturasını atmak, sonrasında hiç suçu yokmuş gibi sen de oraya koymasaydın diye söylenmek (ki çekmecenin içinden bahsediyoruz) , sinirlendirip kaçarken koridordan köşeyi dönen güdümlü terliği isabet ettirebilmek, ona söylemediğiniz ve bilmesi imkansız olan sırlarınızı rüyasında görüp ertesi sabah zebellah gibi yatağınızın ucunda dikilmek,

ama yine de her şeyden önemlisi karşılık beklemeden sevebilmek, varını yoğunu evladının bir tek mutlu anı için harcayabilmek....
(bkz: bilgisayara ortu dikmek)
sadece anneler hayatımızdan gittiğinde dolmayacak bir boşluk yaratırlar. bir yanımız da gidecektir onlarla beraber... belki de onların bir gün gidecek olma gerçeği bizi en çok korkutan anlardan biridir. sadece bir anne henüz hayatımızdayken, ya bir gün giderse diye düşündüğümüzde bizi hüzüne boğabilir... * *
yaptığı çikolatalı pudiingin içine değişiklik olsun diye tuzlu antep fıstığı koyup istemeden de olsa evladına hayatının en acı dakikalrını yaşatmak...
ne yaparsak yapalım affederler, ama çok iyi bildiği bir şey var asla ve asla bizler gibi anket doldurmazlar. zamanları yoktur ya ocakta yemek vardır veya telefon çalıyordur.
(bkz: eski kulotlari yer bezi yapan anne)
ihtiyacınız olan her an yanınıza madden yada manen ışınlanması.
kalpsiz evladını hala sevebilmek.
canavar evlatlarıyla baş edebilmek.
kocası denen o ters adamla geçinebilmek.
" demin sen mi aradın? " deyip, günde en az beş kere telefon etmek.
süt vermek.
çok canını yakmasına rağmen sırf bebegi daha fazla ağlamasın diye saatlerce emzirmek.. kendi için katlanamayacağı şeylere çocuğu için gerektiğinde katlanmak.. en garibi de bunları yaparken karşı taraftan hiç bir şey beklememek. hatta minnet bile..
sabah sizden çok önce kalkıp kahvaltınızı hazırlayıp, okula götürdükten sonra, bütün gün yüzlerce hasta ile uğraşıp, akabinde sizi okuldan alıp, yemeğinizi hazırlayıp, evi temizleyip, dersinize yardımcı olup, bulaşıkları, çamaşırları yıkayıp, ütü yapıp, aynı zamanda misafir ağırlayıp en nihayetinde biraz uyuyan insandır. bir insan 24 saate bu kadar çok şeyi nasıl sığdırmış zamanında anlaşılmış diildir. bunlara ek olarak en ufak bir rahatsızlığınızda uyumayan, geçirdiğiniz hastalık yüzünden, ya da size gelen herhangi bir zarardan dolayı o an sizin 50 katınız kadar acı çektiğini hissettiğiniz, bütün hayatını size adadığını görüp, hiç mi yaşamadın be anne diyip binlerce kez sarılması gereken, tanrının yarattığı en güzel şeylerden biridir. o yüzden saygı duymak lazım her zaman hatun kısmına sadece cinsel bir subje olarak görmekten vazgeçmelidir. annedir onlarda bugün ya da yarın.
(bkz: gerçekten sevmek)
sizi sizden fazla düşünmek...
(bkz: çocuk)
gözlerini kapattığı her an rüya görebilme kapasitesi.

+ oğlum? nasılsın ne zaman geliyosun buraya?
- iyiyim annecim sağol, yarın binicem işte otobüse.
+ oğlum x ten alma biletini bak çok kötü rüyalar gördüm.
- aman anne üstünde durma bu kadar.
+ bak geçen hede amcanı da öyle gördüm, sonra ne olduğunu sen biliyosun!
- be be ben... gelmiyorum ya.
Çok yakışacağını düşünerek amele tarzı vücudu saran, garipten ziyade kıro dizaynlı garip renkli tişörtler almak ve bunları giyeceğinize inanıp giydiğinizi görememek.
difriz * denilen buzdolabı bölmesini çok titiz ve düzenli bir şekilde dizebilmeleri. yapraklar aşağıya, domatesler sağa, etler yukarıya vs...
koşulsuz, çıkarsız, beklentisiz uçsuz bucaksız bir sevgi. belki de tek "gerçek" olan sevgidir.
nasıl bir hissiyatsa bir de herşeyi hissedip anlamaları, saklayamazsınız. hani anlamadı falan diye düşünmemek lazım, sadece sizin anlatacağınız zamanı beklerken ki yaptığı davranıştır, çoktan hissedip anlamıştır ağzını açık bırakır insanın. boşuna anne denmiyor, adı üzerinde "anne" .
4-5 gün önce yaşadığım olay.

a:oğlum ben sen yeme diye bayram şekerini saklamıştım şimdi bulamıyorum, sence nerededir?
kaybolursunuz, "bir bulayım bacaklarını kıracağım"** der. işte bunu bir tek anne söyler.
çocukken onu kızdırdığımda gözlerimin içine gözlerini büyüterek bakardı. oluk oluk sıçardım korkudan sözlük.
her koşulda dimdik ayakta kalabilmek.evlatlarının rol modeli olmak.