bugün

olması, gerçekleşmesi, yapılması istenen, rica edilen, yapıldığı taktirde minnet duyulan isteme hali.
(bkz: sozlukle ilgili istekler)
(bkz: isteksizlik)
taleb, ARZU-MENDi
Yanıyor beynimin kanı,
Bilmem nerelere gitsem?
içime sığmayan canı
Hangi rüzgara es etsem?
Akşam sular karardı mı?
Bir dağa versem ardımı,
içimi yakan derdimi
Sağır göklere anlatsam

içiliversem dem gibi,
Kırılıversem cam gibi,
Şamdanda yanan mum gibi,
Sabahı görmeden bitsem

Bir yüce ormana dalıp
Ya bir dağ başına gelip,
Beni yaradanı bulup
Malını başına atsam

Görünmez kollar boynumda.
Yarin hayali koynumda,
Sıcak bir kurşun beynimde,
Bir ağaç dibinde yatsam. *
o nu istemiyorum. o nun beni istemesini istiyor, seviyorum. anlıyormusun.
yönetmenliğini; Artun Yeres'in yaptığı, başrollerini; Aytaç Arman ve Zuhal Olcay'ın paylaştığı, '86 yapımı sinema filmi.
Tüm istekler ihtiyaçtan, dolayısıyla yoksunluktan, dolayısıyla ıstıraptan doğar. (Arthur Schopenhauer)
Kralın biri sabah gezintisinde bir dilenciye rastlar.
- Dile benden ne dilersen der.
Dilenci güler
- Sanki dileğimi gerçekleştirebilecekm iş gibi soruyorsunuz, diye yanıtlar.
Kral alınır ve söyleşi koyulaşır.
- Pek tabii her dediğini yerine getirebilirim. Sen söyle hele, Ne istiyorsun?
Dilenci sıradan bir dilenci değildir.
- Söz vermeden önce iki kez düşünün kralım... diyince
Kral hırslanır:
- Ne istersen verebilirim. Ben güçlü bir kralım. Yerine getiremeyeceğ im hiçbir şey olamaz.
Bunun üzerine dilenci torbasından bir çanak çıkartır:
- Şu çanağı herhangi bir şeyle doldurabilir misiniz? diye sorar.
Kral kahkahayla vezirine çanağı altınla doldurmasını emreder.
Çanak dolup taşmakta ama anında boşalmaktadır. Paralar buhar olup uçmaktadır sanki. Kralın onuru kırılır. Bir dilenci çanağını dolduramadığı kulaktan kulağa yayılır diye ürküp tırsar.
Giderek pırlantalar, elmaslar, yakutlar akıtılır çanağa. Ne var ki çanağın dibi yoktur sanki. Çanak tüm verilenleri yer yutar ve boş kalır.
Kral yenik düştüğünü anlar ve dilenciye yakarır:
- Tamam, sen kazandın. Dileğini yerine getiremedim ama ne olur bana çanağın sırrını söyle .
- Çok basit..... der dilenci.
`insan içbenliğinden yapılmıştır... insanın arzu ve isteklerinden. ..
Doymak bilmez oluşu bundandır. Bu gerçeği bir kez kavrayanın yaşantısı
değişir. istek nedir ki! istek ulaşılana kadar, belli bir süre heyecan
veren bir duygudur. Örneğin; bir araba istersin Bir yat Ev, Eş!
Tek tek her birini elde ettiğinde, tümü anlamını yitirir. Neden...?
Çünkü beynin, aklın onları dışlar.
Araba garajdadır ve artık istek uyandırmamaktadır.
Heyecan, onu elde ettiğinde sönüp gitmiştir.
Gene boşluğa düşer, yeni bir istek yaratmak zorunda kalırsın.
Bir istekten bir diğerine çırpınıp durursun.
Amacına ulaşır ulaşmaz bir yenisini yaratırsın.
istek doyumsuzluk uyandırır ve giderek dilenci olursun.
Bir türlü bitmek bilmeyen sonu gelmeyen bir şey...
tanım: sözlük yazarlarının sahip olmadıkları ama talep etmeleridir. (burada sadece sözlük yazarlarının olduğu düşünülmektedir yani x bir doğal sayıdır)

sözlük yazarlarından bir isteğim var. yaklaşık bir yıldır 2010 illallah ajandası arıyorum. ama kötü bir şansla hiçbir yerde kalmamış, tabi benim salaklığım geç bakarsam öyle olur. elinde olan bir arkadaş fotokopisini ya da kendisini verebilir mi allah rızası için(!) mesaj atan olursa okulun adresini vercem kargoyla yollarsınız. yok mu arttıran(!)
isteklere ve sonucunda elde edememelere boğulmadan , çok bir şey istemeden, kendince yoğurulan, olması gerektiği gibi yaşadığım, daha iyisini kolay ya da zor, vakitle elde edebildiğim bir yaşam istiyorum.
sakin, huzurlu.
hissederek.

2 ay sonra gelen edit:ve ben şimdi kendi göz yaşlarım içinde boğuluyorum.
ölüyorum sanki.
isteklerimin yanlış çıkarımları sonucu bu durumdayım.
nefes alamıyorum.
yanıltıcı bir kelime. sürekli yanıltıyor beni. solframe'de geçen "istek" kelimesini nickim ile karıştırıyorum göz ucuyla baktığımda. yıllardır aynı şey lan. geçmedi gitti.
uzun vadeli bir istek olarak "huzur" diyorum.
(bkz: dua)

+Siz aslında 'kim' den istiyorsunuz ekrana bakmayı, tuşa basmayı? Kimin düzleminde, matriksinde, matrisindesiniz?
-...
+Siz kimsiniz? 'Farkında'mısınız?
radyo programlarının sarf malzemesi.
gün boyunca yüzlerce belki bin kez sarf ediliyor.
"...Yapılacak iş ne olursa olsun, belirli bir iSTEK ve HEVES olduğunda başarılabilir..."

(Mutlu Olma Sanatı - Bertrand Russell, s.93)
gelecek hayali.
insanların kendini bilerek yapmadıkları şey.

Dünyanın en zeki ve en gelişimi sayılırken bile kendimiz için en iyinin ne olacağı bilmiyoruz ve bu belirsizliğe tam olarak alışamıyoruz.
Aslında büyüyemeyen çocuklar gibiyiz, sadece kendimize isimler, unvanlar yaratıp onlara sığınmaya, o kalıpları doldurmaya çalışıyoruz.
Ne gerek var ki?
Dünya düzeni çok garip.
Kendinden vazgeçip kendini bulmak bu yüzden zor olabilir mi? Tüm bu dayatmalar, zorunluluklar yapma etmeler...
insanın nefesi bu denli kıymetliyken ciğerine çektiği canı bile unutuyor.
Uyanmak için büyümemiz gerekirken kimseye doğru dürüst verilmeyen sevginin eksikliği bizi takım elbise giymiş çocuklara döndürüyor.
Aslında kimseye tam oturmayan takım elbiseleri de hayat sanıyoruz.
Uyanmak istiyorum ama sadece gözüm aralı daha. Umarım gün ışığını görebilirim.