bugün

ilyada ve odysseia destanlarının yazarı.yalnız bu eserlerin ona ait olduğuna dair kesin bir bilgi yoktur..hakkında az şey bilinir.bazı kaynaklar smyrna'lı olduğunu ve zamanında bir kasabadan diğerine elinde asasıyla giden,fakir ve kör şarkıcı tipini temsil ettiğini söylerler.
hayatı efsanelere karışmış,
bodrumda yaşadığına dair
büyük kanıtlar olan büyük şair..
7 şehir ayrı ayrı doğum yeri olarak gösterilir..
(bkz: odysseia)
(bkz: ilyada)
m.ö. 8. yy'da yaşamış olan, batının ilk ozanı sayılan homeros, Avrupa Edebiyatı'nın kurucusudur. Homeros'un eserleri Yunanlılar'ın alfabe kitabını oluşturmaktaydı. Dönemin okullarından çocuklar bu eserlerden okuma, yazma ve toplum değerlerini öğrenmişlerdi.
ayrıca, Avrupa kültürünün en önemli köklerinden biridir homeros.
Antik çağda yaşamış Anadolulu ozan. Batı Edebiyatı'nın ilk büyük eserleri sayılan ilyada ve Odysseia Destanları'nın yaratıcısı veya derleyicisi olduğu kabul edilir. Yaşamı hakkında çok az bilgi vardır. Kendisinden çok sonraları gelen Klasik Çağ yazarlarınca Truva Savaşı sırasında (Milattan Önce 12. yy) yaşadığı rivayet olunmuşsa da, destanlarında kullandığı dilden hareketle, günümüz araştırmacılarınca Milattan Önce 8. veya 9. yüzyıllarda, Batı Anadolu'da büyük ihtimalle Smyrna'da (bu günkü adıyla izmir) yaşadığı ifade edilir. Ancak gerçekte Homeros isimli bir şair yaşadıysa bile bu destanları yaratan veya derleyen tek bir ozan olmadığını düşünen araştırmacılar da vardır. Hayatıyla ilgili bir başka rivayet ise kör olduğudur. Fakat destanlarındaki betimlemelerin canlılığından, destanlarını yazdığında kör bile olsa bir zamanlar gözlerinin gördüğü anlaşılır.

Yazdığı destanlar Klasik Çağ Yunan Edebiyatı'nı ve Mitoloji'sini derinden etkilemiş ve bunların aracılığıyla da bütün batı edebiyatına etki etmiştir. irlandalı yazar James Joyce'un Ulysses'i, ingiliz yazar Shakespeare'in Troilus ve Cressida'sı, Roma'lı şair Virgil'in Aeneid'i Homeros'un destanlarından derin izler taşıyan eserlerdendirler.

Yeryüzünde şan ve şerefin en büyük erdem kabul edildiği çağlara en uygun düşen edebi tarzdır şiir. Olaylar, karakterler, hurafeler, örf ve adetler de şairlerin zihinlerindeki imgeleri ateşleyici kaynaklardır elbette. Destanlara hakim olan gerçeküstü, fantastik ve metafizik öğeler, yalnızca yazarların tahayyül gücüne mal edilemez; insanlarla tanrıların yanyana getirildiği bu manzum hikayeleri yaratan toplulukların dünyayı yorumlayışının kendisi fantastiktir aslında. Homeros'un metinlerindeki; erkekler arasındaki dostluk, tanrıların hazırladığı bir kader olarak aşk, kendini hep hissettiren cinsellik, kadınların ihaneti, toplumun her çeşit beceriye hayranlık duyma eğilimi, yarışmaların yaygınlığı, eğlence tutkusu ve coşkunluk gibi motifler, Eski Yunan toplumunun yaşam biçimlerinin ve ruh halinin yansıması olarak, gerçeküstü bir anlatımın ardındaki somut gerçeklerdir.

Dikkat edilecek olursa, olayların felsefi yorumları yoktur "ilyada" ve "Odysseia"da, ama bu olayların, çevrenin, giysilerin, karakterlerin inceden inceye tasvir edilişi hemen farkedilir. "Şair görmüştür, size de gösterir. Gördükleri ona tesir etmiştir, o da bu tesirleri size nakleder... Homeros'u okuyun, o her şeyi, herkesin her gün karşılaştıklarını bile tasvir eder; mesela adanın su ile çevrildiğini, öğleyin güneşin tam tepemizde olduğunu yazmaktan imtina etmez.Her şeyi tasvir etmek zorundadır, çünkü onun çağında her şey ilgilendirir okuyucuyu". Tekrarlar yapar, ama bıktırıcı değildir. Çünkü yaptığı tekrarlar, farklı anlarda yeniden ortaya çıkan duygulardan kaynaklanmıştır ve bu tekrarlar, sözel kültürün etki yaratma araçlarıdır aynı zamanda.

ilk bakışta çok eskimiş ve çocuksu gelebilir Homeros'un destanları. Mitolojiden, fantastik anlatımdan hoşlanmayanlar ise onları saçma bulacaklardır. Oysa bu metinlerde, insanoğlunun yüzyıllardan beri değişmeyen pek çok temel dürtüsü, duygusu vardır. Onları tüm zamanlarla çağdaşlaştıran yani "klasik" yapan işte bu özellikleridir. Üstelik, "ilyada" ve "Odysseia, bir yandan Yunan tragedyalarının habercisidir, diğer yandan, yalın bir dille kaleme alınan daha doğrusu söze dökülen destanlardaki anlatım tarzı; geçmiş ve şimdi arasında gidip gelerek -zaman akışını kırarak- aktarılan hikayeler, modern edebiyatın bilinç akışı tekniğinin öncüsüdür. Usluptaki sadeliğin asıl nedenini ise, o çağlarda sözlü anlatımın müzik eşliğinde yapılmasında bulabiliriz. Ancak bu sadelik, bir cansızlık anlamına gelmez; tersine, çok canlı ve eğlenceli bir havası vardır Homeros hikayelerinin. Yukarıda da belirttiğim gibi, gördüğü, bildiği insanlar, mekanlar ve eşyalardır onun anlattıkları. "Homeros, sürülmüş bir tarlayı, buğday-yürekli ekmeği, kuşların uçuşunu, yontulmuş bir iskemleyi, limanda bir gece-göğüne karşı duran gemileri, derede çamaşır yıkayan kadınları anlatır. Yalındır, canlıdır, klasiktir...
oradan oraya gezerek destanlarını okurken, ilkçağın en önemli kişisi olarak biliniyor, ona göre saygı görüyor, bırakacağı etki kestirilebiliyor muydu? "homeros" kimdi? bu sorunun yanıtı, 40 000 cilt yazılmasına karşın, bugüne değin verilememiştir. iskenderiye, bergama, miletos, roma, bizans bilginlerinin söyledikleri birbirini tutmuyor, derler. tarihçi herodotos, "o, benden dört yüz yıl önce yaşadı" diye yazmış. neye dayanarak, belli değil. nerede doğmuş? kimi onun ioslu, kimi kolophonlu, kimi khioslu, kimi izmirli... olduğunu söylüyor. tam yedi kent homeros'un yurdu olmakla övünürmüş ilkçağda. izmir'de meles ırmağının kıyılarında doğmuş da onun için melesigenes denmiş ona. babası kimdi? söylentiye göre, maion adında biri imiş. kimine göre de homeros'un babası olamazmış, doğrudan doğruya ırmaktan doğmuş o. ya "homeros" ne demektir? kimine göre "gözü görmeyen", kimine göre ise "tutsak" anlamına geliyormuş o sözcük. gözleri mi görmüyor? dünyada onun kadar çok şey gören olmuş mu hiç! khioslulara tutsak verildiğinden almış o adı. en önemlisi, acaba o iki ünlü destanı o mu söyledi? homeros'un destanları yazılı mı idi, değil miydi? incelemeler ilerledikçe iş büsbütün çatallaşıyor. bugün artık odysseia, homeros'un değildir kanısı yaygınlaşmış durumda. ilyada için "yamalı bohçadır" diyerek, bu büyük yapıtta bilinmeyen birçok insanın payı olduğunu düşünenler var. öyle ise ne kadarı homeros'un? homeros'la en çok uğraşan helenistik çağı bilginlerinin elinde, onun yaşamını çizecek hiçbir kaynak bulunmadığına göre, yunan ilkçağını bunca etkilemiş ve günümüze dek gücünü hiç yitirmemiş olan bu büyük ozan üstüne bizim artık yeni bilgiler edinmemize olanak yoktur. demek bilinmeyen biri etkiledi binlerce yılı.
herodot'a göre homeros (ve hesiodos) çok tanrılı ilkçağ dininin yaratıcıları, yani peygamberleridir.
Zeustan rapor aldığını düşündüğüm tarihçi herodot tarihi okunması gereken bir kitaptır çünkü; bu kitap o dönem olaylarını mekanlarını yunanistan'dan, mısır'a,Mezopotamya'ya kadar en doğru en yalın dille anlatmıştır! hiç bir zaman kendi ülkesinin propogandasını yapmamıştır! hiçbir zaman kimsenin dinine laf etmemiştir!
(bkz: homeros ödülü)
m.ö. 8. y.y.da izmirde dogmus tarihci, edebiyatci ve sair. anadolu kulturundeki halk ozanlari gibi gezgindir anlattigi hikayeler (zamanla destanlastilar.) aslinda duyduklarini abartarak aktarmasi sonucu olusmustur zira anlattiklarini gormesi ve yasamis olmasi mumkun degildir. (destanlari yasadigi donemden daha once gerceklesmis olaylari konu alir ve homeros kordur.) eserlerinde tasvirlere cok fazla yer verilmistir. tasvirlerin sasirtici coklugu ve truvayi kusursuz tarifi yuzunden kor olmadiginin iddia edilmesi ve bazi kisilerce eserlerine kor omayan yazarlar aranilmasi ilginctir. beethovenin sagir (onceleri kismen) oldugu donemde en iyi bestelerini yapmasi, piri reisin gormeden dunya haritasi cizmesi ve gunumuzde basarili kor ressam ve fotografcilarin varligi bu konuyu bir kere daha dusunmemizi saglamalidir.
tarihcilerin, edebiyatcilarin ve sairlerin baba dedigi ve fikrimce tolkiene ilham kaynagi olan kisi...

ayrıca tarihçi, edebiyatçı, şair ve kör oluşu gibi benzerliklerimiz nedeniyle rumuzumun esin kaynağıdır. adını anadolu kültüründe yer alması gerektiği şekilde değiştirerek kullandığım üstat...
afrodit için afrodit ilahisi' ni yazmış büyük iyon şairi.
(bkz: ömer)
insanoğlunun yüzyıllardan beri değişmeyen pek çok temel dürtüsü, duygusunu eserlerine konu eden, kimbilir belki de bunlarin nesiller gecse de degismeyen ozellikler olmasindan dolayi klasik eserler yazabilmis olan, yunan tragedyasini zamaninda olabilecek en yalin dille anlatan, truva savasinda akhilleus un olumsuz olma arzusunu dile getirerek olumsuz olmayi basaran izmirli usta yazar..
yunan kültürünün temellerini atmıştır. (bkz: ilyada) ve (bkz: odysseia) eserlerini yazmış veya derlemiş olan kişidir.
"Cerrahlar için en iyi okul savaştır"
"Ülkesine en iyi şekilde hizmet vermiş kişi, bana en çok hizmet vermiş kişi demektir"
diyendir.
iki büyük eseri olan ilyada ve odysseia'yı üst üste okuduğunuzda uzun süre düz cümlelerin size anlamsız gelmesine sebep olacak adam.
yazdığı eserler ilyada ve odesa edebi birer harika olmaları dışında çok daha büyük bir özelliğe sahiptir; o da bu eserlerin o zamana kadar tam bir ulus kimliği taşımayan yunanları bir ulus bir millet yapma adına atılan ilk adım oluşu,onlar için birleştirici bir unsur olup batı medeniyetinin de kökenlerinden birini oluşturmasıdır...denilebilir ki homeros yunanların antik peygamberi gibidir,yaptığı abartılı tasvirler, verdiği rakamlar,söyleyişindeki eşsizlik hepsi birer tuğla olmuştur büyük yunan tarihinin kuruluşunda...
(bkz: homeros vadisi) *
filoloji öğrencilerine sınav konusu olan "illiad" ve "odyssey" adlı güzide (?) eserleri günümüze kadar göndermeyi başarmış nadide (?) kişi. antik dede korkut.
platonun hiç sevmediği masal yazarı. kitapları yasaklanmalıdır tanrılarımızı sapık gösteriyor demiştir.
okulun ilk dönemlerinde hikayeleriyle bizi zora sokan, kitaplardan okumayıp filmlerinden takip ettiğim. yarattığı büyük savaşçı peleusun oğlu tez ayaklı aşilin gay oldugunu geç öğrendiğim ve gay de olsa böyle büyük bir savaşçının topuğundan oklanarak ölmesini içime hala sindiremediğim,yine de ölmüş adamın arkasından konuşmayı burada kestiğim hemşerim.
izmir urlalıların homerosun torunu olduğu söylenir.
Kül rengi,şarap tortusu rengi,gök rengi... denizi böyle betimlemiş.
kör olması bir gariplik değildir. aynı topraklardan bilmem kaç bin yıl sonra bir aşık veysel de yetişmiştir.
--spoiler--
deli, kendi zararına bilge olmayı öğrenir.*
--spoiler--
güncel Önemli Başlıklar