bugün

2005'de de puanı en yüksek tıp fakültesi ünvanını devretmemiş,5yıl kadar(4yıl üstüste)avrupa'nın en iyi çocuk hastanesi ünvanını alan,Türkiye'de md-phd eğitimini veren tek tıp fakültesi.eğitiminin ankara tıp fakültesi kadar zor olmadığı söylenir. (bkz: hacettepeye girilmez ankaradan çıkılmaz)**
girmenin zor, mezun olmanınsa kolay oluğu söylenen fakülte
hacettepe tıp öğrencisi her sabah erkenden kalkar ve büyük ihtimalle sabah 8.40 da olan derse yetişmeye çalışır.öğlene kadar 4 saat teorik ders neticesi stres atmak! mantığıyla bir yemek yer,eğer zamandan tasarruf etmek istiyorsa öğlen arası fotokopi işlerini bitirir akşama arzu ya da öztürk fotokopiye gitme sorunu olmaz.oldukça mantıklıdır.he,öğleden sonranın sunumlarının fotokopilerini de beklemek isteyen ultrainek takım akşamı tercih eder.Akşam fotokopicilerin içi emekli maaş kuyruğundan beter bir kuyruk barındırır.Kuyrukta fotokopş beklerken de zaman kaybedilmez ve herkes birbiriyle ders muhabbetine girer.Ayrıca dün hiç ders çalışamadıklarını,bilmem ne kadar konularının eksik olduğunu,komiteye az kaldığını,dün erken uyuyup bir şey yapamadıklarını vesaire tüm kalabalığa duyurma ihtiyacıyla konuşurlar.
Ne zaman ki not alınır,sonra parayı ödeme çilesi başlar.bu periyodu da başarıyla atlatan öğrenci kişilik artık gönül rahatıyla evine döner.
Eziyet,bunalim,komite,lab,bi daha komite,cifte dikis hirs,ask ve ihtiras pembe dizi kivaminda...
özellikle anadolu ve fen liselerinde, herkezi geçme hırsı olan, okulunda mütemadiyen çok iyi notlar alan, her sınav sonrası 0 alcam diyip 90 alan öğrenci olması muhtemel, ego problemi yaşayan tiplerin, nereyi kazanmak istiyorsun sorusuna verdikleri tek cevap. hacettepe tıp. yanlız çevremden aldığım duyumlara göre, hiçte bu tip öğrenciler barındırmayan gayet kafa elemanlara sahip fakülteymişte aynı zamanda.

zaten ben takip ediyorum 4 yıldır benim lisemden 1. likle mezun olan hiç bir kız * öss de okuldaki en iyi dereceyi alamadı. e genelde o kızlar hacettepe tıp istiyordu. sağlık olsun.

birde bahsettiğim aynı ekolden, mimar sinan - mimarlık fakültesi var. oda ayrı bir durum.
her öğrencisinin inek olduğuna inanılan, dışardan görüldüğü kadar da iyi bir eğitim verdiğine inanmadığım okul.
doğru adı "hacettepe üniversitesi tıp fakültesi" olan fakülte. (düzeltme işini modlara bırakıyorum).
türkiye'nin en iyi tıp fakültesi olarak bilinir, aynı üniversitenin hastaneleri de türkiye'nin en iyi hastaneleri olarak. oysa bu yanlıştır. içinde olan biri olarak söyleyebilirim ki hacettepe, kötünün iyisidir.
(bkz: marka)
gelirgelmez kuyrukla tanıştığınız yer. önce yurda kayıt kuyruğuyla başlar, hazırlık okuyorsanız ego kuyruğuyla devam eder, sonra fotokopiyle sürer.
gelen pişman gelemeyen pişman.
ayrıca kampüsü içinde "öğrencilerin" faydalanması için gloria jeans cafe olan öğrenci dostu fakülte. efsaneler doğrudur; adam gibi bir kantini bile yoktur. zaten 10 dakika olan ders aralarında öğrencilerin psödo kantin dediği yerde sıra size gelirse veya bir tanıdık vasıtasıyla kaynak çekerseniz ancak çay veya nescafe içebilirsiniz.

hayır, tercihlerimde özel üniversite yazdığımı hatırlamıyorum ama...
2009 - 2010 döneminde sınıf geçme sisteminde kökten değişiklikler yapacak fakültedir.

mevcut sistemde;

+ sınıf geçme notu 50'dir

+ baraj sistemi vardır. yani her ders için soruların yarısından ne kadar az net yaptıysanız o kadar netiniz daha gider.

+ 4 yanlış bir doğruyu götürür.

+ finalden 50 alma zorunluluğu yoktur. finalin % 40'ı + dönem içi ortalamanın % 60' ının toplamı 50 veya üstü olmalıdır.

+ ilk 3 sınıfta devam zorunluluğu yoktur.

yeni sistemde ise;

+ sınıf geçme notu 60'tır.

+ baraj kalkmıştır.

+ 4 yanlış 1 doğruyu götürmez.

+ finalden en az 50 almak gerekir. ayrıca, finalin % 40'ı + dönem içi ortalamanın % 60' ının toplamı 50 veya üstü olmalıdır.

+ ilk 3 sınıfta da devam zorunluluğu vardır.

edit: başlık üstüme kalmıştır.
kazanmak için ıkınmaktan daha fazlası gereken yer, öyle ki türkiye geneli ilk binden öğrenci alır, ülkemizde puanı en yüksek olan tıp fakültesidir.
2008 öss de tek koluyla sınavı kazanıp gündeme oturan hakkari li çobanın tercih ettiği okul ve bölümdür. (bkz: hacettepe üniversitesi ingilizce tıp)
(#5093851)

sınav sistemini resmen değiştirmiştir. fakat bu sistem şu anda okula yeni kayıt olan öğrencileri etkilemektedir. devam zorunluluğu getirmesi ve geçme notunu 60' a yükseltmesine rağmen hala en rahat tıp fakültesidir. devam zorunluluğunun ise uygulanamayacağı yönünde uzmanlar * görüş bildirmiştir.

http://www.resmi-gazete.org/tarih/20090929-3.htm
en iyi doktorların yetiştiği üniversite olarak da bilinir. Yeri olmayacak bir yerde olup, trafik keşmekeşi içerisindedir.
asistan olmanın çok sıkıntılı olduğu okuldur.
zamanında verdiği eğitim ile türkiye' de tıbbın gelişmesine önderlik etmiş fakülte. o yıllarda öğrencilerin de tanı ve tedaviye aktif olarak katıldığı, labaratuar derslerinin yoğun bir şekilde yapıldığı bir okuldu. ancak zaman değişti. öncelikle sınıflar acaip derecede kalabalıklaştı, labaratuarda bir masaya düşen öğrenci sayısı arttı. bu sebeple asistan - öğrenci ilişkisi zayıfladı. öğrenci merkezli eğitim yerine öğrencilerin her şeyi kendi öğrenmesi gereken bir eğitim sistemi doğdu. zamanında perifere giden tıp doktoru birçok hastalığa elde bulunan imkanlar ile teşhis koyabilirken şimdi önüne gelen hastayı her şeye karşı tedavi eden fakat ayırıcı tanıyı yapamayan doktorlar var. derslerde gereksiz bir moleküler biyoloji, ileri tanı teknikleri yer alıyor. basit bir farenjitin ayırıcı tanısı için değerlendirilecek klinik bulgular verilmezken idrarda elisa testi yapılan bakteriler anlatılıyor. böyle de akademisyen yetiştirmeyi kendine amaç edinmiş fakat doktor yetiştirmeyi kısmen atlamış bir okul. ancak yine de seviyoruz kendisini, 3 yıl içinde bizi dönüştürdüğü hafıza canavarı fakat düşünme özürlü yaratıklar haline geldiğimizi bir kenara bırakırsak.
türkiye'nin en iyi tıp eğitimini vermesine rağmen aynı zamanda çok da sıkı değildir. ilk 3 sene dilenirse hiç derslere uğranmayabilir bile, buradaki gönüllü bir avuç genç derse gidip kaset notu çıkarmaktadır. kaset notları derste hocanın sesi kaydedilip, daha sonra evde hocanın slaytları ile harmanlanarak hazırlanan mükemmel notlardır. textbooklardan daha yararlı ve daha kolay anlaşılırdır. yine de ilk 3 sene en zor yıllardır, bu yıllar atlatıldıktan sonra okulu bitirememek pek mümkün değildir. 4-5 sınıflarda stajyer mertebesine yükselen öğrenci için bu yıllar yaşadığımız şehiri ve ülkeyi gezip tanıma yıllarıdır. ancak tam götü başı dağıtmışken 6. sene tokat gibi gelir. bu sonuncu yılda öğrenci elinden tutulup intörn * yapılır. nöbetler ve ağır iş yükü altında ezilirken bir yandan da tus çalışması için gazlanır. işte bu dönem neden konservatuar değil de tıp fakültesine girildiğinin sorgulanma aşamasıdır. genelde hacettepe'nin intörnlüğü ağır olduğu için, bazı insan üstü varlıklar dışında ilk eylülde tus kazanılamaz. mezun olduktan sonra koca tıp fakültesini bitirdim doktor oldum bitti biraz gezip tozayım hocu derseniz nisan tusu da kazanılamaz. nisan tusundan sonra zaten bahar-yaz ayları gelir sikerim lan benim tatile ihtiyacım var derseniz sonraki eylül de kazanılamaz. sonuç: yaptığım anketler sonucu hacettepe tıp fakültesi mezunları için en uygun ve psikolojiyi en az bozacak olan yöntem, intörnken tus yokmuş gibi yaşayıp boş vakitlerde gezmek, mezun olduktan sonra bir aylık kısa bir tatil yapıp daha sonra nisan tusuna kadar 7 ay boyunca insanlıktan çıkarak çalışmaktır. tabi bu arada zorunlu hizmet işini bi şekilde halletmeniz de gerekir, gidip istifa mı edersiniz yoksa orada kalıp 1 yıl çalıştıktan sonra tusa mı hazırlanırsınız orası size kalmış.
sınav açıklandığında bu bölüm öğrencilerinin facebook statüleri bir anda değişir. herkesin, sınav sonuçları hakkında bilgi alışverişi gerçekleştirdiği; düşük alanlara "bi dahaki sınavda yaparsın, kütüphaneye gideriz, çs(çalışma salonu)'de çalışırız.", yüksek alanlara ise "senin adına çok sevindim -cnm(bayanlara spesifik)-" denilmesinin adet olduğu insanların gittiği okul.
kimilerinin hayallerini süsleyen okuldur.
dışarıdan bakınca şaşalı müthiş bir yere benziyor ama içeri girince amfide orta sıralara oturunca insanların aslında dışarıda görebileceğiniz insanlar olduğunu anlıyorsunuz. hele ilk günlerdeki heyecan kaybolunca, kaynaşınca liseden tek farkının yoklama zorunluluğu olmaması olduğunu anlıyorsunuz.
çok da pohpohlanacak bir fakülte değildir. sonuçta bir harvard değil. ama türkiye'deki en iyi tıp eğitimlerinden birini verdiği tartışılmazdır.

derslere profesörler girmiyor diyorlardı, yalandır efendim, inanmayınız.

masaların üstüne yatıp uzanmadıkça ha bir de gürültü çıkarmadıkça derste istediğiniz aktiviteyi yapabilirsiniz. zaten ders dinlemiyorsanız siktirip gitme hakkınızı elinizden alan yok, yoklama alınmıyor.

binalar eski olmasına rağmen içine girdiğinizde biraz karanlık olması dışında bunu pek belli etmiyor.

hocalar aşırı müsamahalı durumda bana kalırsa. lise öğretmeni gibi bir susun iki susun dedikten sonra üçüncüde fırça aşamasına geçmiyor. bunun sebepleri farklı farklı olabilir ama bu iyi bir şey.

hastane kısmını bilemeyeceğim de bence okunabilir bir fakülte. sonuçta insanlar hacettepe tıp diyince gözlerini pörtlettikleri için aksaklıkları büyük olarak görmeleri normal karşılanmalı. sonuçta her şey de güllük gülistanlık değil.
iyi edelim derken adamı öldürmüş hastanedir. istanbul üniversitesi varken burda bu tür ameliyatların yapması salaklıktır.
http://www.ntvmsnbc.com/id/25325858
şevket çavdar'a yaptığı başarısız nakillerin ardından başı belada olan güzide fakültemiz. şevket çavdar'ın ölümüyle sonuçlanan olay neticesinde fakültenin kompozit doku yapabilme lisansının iptal edilmesi gündemde. umarım hem şevket çavdar'ın hakkının aranacağı hem de iptal edilmesinden doğacak sıkıntıların aşılacağı ara bir formül bulunur. eğer bu lisans iptal edilirse ülkemiz kompozit doku naklinde önemli bir merkezini kaybedecek, eğer iptal edilmezse şevket çavdar'ın hakkı yerde kalmış olacak. yetkililerin vereceği karar oldukça önemli bir o kadar da zor.
öğrencileri kongrelerde akdenizli'lerle konuşmazlar bile. cerrahpaşa ve çapalılarla belki.

(bkz: based on a true story)