bugün

(bkz: tamam)
ekşideki başlığa benzemiş, dertleşecek yazarlar veritabanı diyor herkes birbirini sevişerek teselli ediyor.
Götünden korkmuştur.
Bir veya iki yazar var, o kadar boş şeyler yazıyorlar ki; diyelim bir başlıkta entry girmiş ama entry daha yüklenmemiş, eksiyi basıyorum.. ne olduğunun önemi yok.. yeter ki, bunu görüp canı sıkılsın, belki biraz yaptığından soğur, diye..

Bunlar mesela bad trol, sapık, şu bu değil ama onlara rahmet okutuyorlar.
görsel
Okudum, üstteki "dert" benim dert veritabanimla hiçbir eşleşme göstermemiştir.

Dolayısıyla, empati yapmayı bırak l, Zeus affetsin azıcık güldüm bile.asshole bölgesine koyamadığım i okurken içimdeki boru sesli dayı; "götüne koyamadiğim mi demek istiyor hıa" diye ses çıkartınca kalan ciddiyetim de ziyadesiyle bozuldu.
Müsaadenizle ben biraz daha dalga geçip güleceğim dostlarım.
7 milyar insanın yarısı erkek, canını sıkma, mutlaka daha iyisi karşına çıkar. daha önünde kocaman bir ömür var. ihtiyarların tavsiyesi gibi oldu ama idare et.
dinliyorum canım diyerek çayı çekirdeği alalım.
eee! hadi, dertleşelim de...
derdini anlatan yok.
insanın dertleri; kayıplarını, beklentilerini ve zaafiyetlerini ortaya döker.. böyle bir bilgiyi değil kendi kendime vermek, elimden gelse kasada saklarım.
dertleşmenin zamanla aptallık olduğunu anlayacaksınız.
dertleşmek... zaaflarınızı eksiklerinizi yetersizliğinizi çaresizliğinizi ortaya sunar.
söyleme dostuna, söyler dostuna gerçeğini unutmayarak; acıyan yanlarınızı insanlara göstermeyin. size acı zarar vermek isteyenlere nereye vuracağını gösterme aptallığını yapmayın. yarın birgün herkesle en yakın dostunla herhangi bir nedenle ters düşeceğini ya da kavga edeceğini, ona muhalefet edeceğini unutma.
Yaşım 42. Sakin biriyim. Olaylara ani tepkiler vermem pek. insanların zayıflıklarını, başkalarına yaptıkları küçük şovlar ve laf ebelikleriyle kapattıklarının farkına daha çok küçükken varmıştım. Geriye kalan ömrümün ne kadar olduğunu tabiki Allah bilir; ama bundan sonra yaşayacaklarımın beni değiştirecek kötü tesirler yapmasından ve dahası kalan süremin bana insani hiçbir şey katamayacak olmasından çok korkuyorum. Bundan şüphe duymuyorum; aksine eminim. Sevilmeyen, huysuz bi' ihtiyar olmak istemiyorum. Yaşlılar, eğer yeterince şanslılarsa, en iyi ihtimalle sadece saygı duyulan insanlar oluyorlar. Sevilmek, hata yapsa bile bunu düzeltecek zamanı olduğu düşünülen gençlerin tatdığı bir şey. Yaşlanmaktan değil bundan korkuyorum. Fikirler ölmez derler; ama ya bu fikir genç birinden gelmezse... Bilgece konuşan gençler, fikirleri ihtiyarlamış birer eskimiş ruh gibiler. Hatalar yapmak, yanlışlara bulanmak yaşamın taze nefesleri gibi. Derdini üfeleyeyim butonu olsa da bassak dediğinizi biliyorum. Benden bu kadar. Her şeyi söymedim sanırım.
izmir'den kaçmak istiyorum ancak kaçamıyorum. istanbul ise trafikten dolayı zor. daha sakin bir yerde yaşamayı tercih ederim.
çok iyi hissetmiyorum sözlük ama çok kötü de değilim. böyle bir burukluk var üzerimde işte.
tam olarak meseleleri mesele etmezseniz ortada mesele kalmaz. Gerçi bu aralar ben de bunalıyorum, oturup ağlamak istiyorum (ağlıyorum), sonra ayağa kalkıp işlerime devam ediyorum (zorundayım). Anne babamla ilgileniyorum, taşınacağımız için evi topluyorum, arada sosyalleşmeye çalışıyorum ama bunalıyorum (çünkü insanım).

Gerçi insan kendine dert yaratıyor. Kafasında sürekli olumsuz düşünceler istiyor bence. Siktir edip her şeyi, rahat rahat yaşamak sıkıcı geliyor bana. Kafada 40 tilkinin dönmesi ve kuyruklarının birbirine dolaşması şart. Tilkilerinin kuyruklarını birbirine dolaştırmayanı kutlarım.

Hadi uyuyalım be.
savaşlara yıkımlara ölümlere kıyıma haksızlıklara yoksulluğa cehalete vs bakıyorum da...
bundan zarar gören ölen hayatı yaşamı yok olan sürünen açlık yokluk adaletsizlik kaderi olmuş insanları görünce nedense en ufak bir acıma duygusu-üzüntü hissetmiyorum.
ne ukrayda ne filistin ne rusya ne israil, ölen sivili askeri neden bana bir şey ifade etmiyor diye bazen insanlığımı sorguluyorum. empati yapıp kendimi onların yerine koyuyorum...

ben olsam asla ama asla çocuklarıma, anneme, kardeşlerime ölümü getirecek tarafta, tercih ve tutumlarda olmazdım.
elime silahı alıp veya üzerime bombaları bağlayıp zalimin yanında onu destekleyen sokakta insanların çocuğu eşi annesi kardeşi diye çatışmada taraf olmayan 3. kişileri öldürmezdim, çünkü; zalime yaptığım bu eylem zalimi haklı çıkaracak ve beni zalim edecek daha fazla zulüm göreceğimi bilirdim. yangını benzinle söndürmezdim.

şu an canlı örneğini yaşadığımız ukrayna filistin insanların bir tercih örneği. insanlar evlatlarının, ailelerinin hayatını taş toprak kaya ot çiçek olan bir toprak parçası için yok ediyor. bir avuç toprak senin ailenin evladının bir damla kanından daha değerli değildir.
haberlerde miras için babasını annesini kardeşini akrabasını öldüren ve kendisi de hapse giren insan hikayesi bugün ukrayna da Filistin de yaşanıyor. bu akılsızlığı ölümleri de din diye vatan diye kutsuyorlar.

kutsal olan din değildir.
kutsal olan vatan değildir.
kutsal olan bayrak değildir.
kutsal olan senin evladın ailen milletin huzur dolu barış içinde güven içinde yaşadığı yerdir. ailen çocukların için bu huzuru barışı yaşamı sağladığın yer senin vatanın senin cennetin olur. ailen çocuklarını mezara gömdüğün, ölüm ve yokluk içinde yaşadığın yer senin vatanın cennetin kutsalın değil de mezarın ve cehennemin lanetin olur.

bunun için cumhurbaşkanlığı forsunda 16 yıldız ve ortasında güneş var. 16 yıldız tarihte kurduğumuz devletleri, ortada ki yıldız da türkiye cumhuriyetini temsil ediyor. 3 kıtada 17 devlet.
vatan kutsal olsaydı orta asya'da kalırdık.
doğduğun topraklar kutsal olsaydı allah peygamberine mekke'den çık medineye git demezdi.
toprak kutsal olsaydı hz muhammed "beni ölümce memleketim yurduma atalarımın yaşadığı yere mekke'ye kabe yanına gömün" derdi ve mezarı da medine'de değil mekke'de olurdu.

empati yapıyorum da...
insanlar bir avuç toprak için evladını mezara gömüyor. o evlad ölmez ise o da kendi evladını toprağa gömüyor. tıpkı kedilerin yavrusunu yemesi gibi...
bunun için belki de içimde bir acıma merhamet duygusu taşımıyorum.

unutmadan...
tarihte asla ama asla filistin diye bir devlet var olmamıştır. filistin bir coğrafya adıdır. tıpkı avrupa ya da hindistan ya da afrika gibi. bu coğrafyada yalnızca şimdi kendisine filistinli diyen (din dil ırktan bağımsız olarak coğrafya adına haiz) insanlar yaşamamıştır ama tarihte 3200 senelik bir israil-israiloğulları-yahudi devleti vatanı Filistin'de dün de vardı bu gün de vardır.