bugün
- arkadaşlar sizce yakışıklı mıyım13
- ronaldo'nun fenerbahçe'ye gelme ihtimali12
- icardi190531
- zalbert ramstein'in kürt olması15
- türklere peygamber gönderilmemiş olması14
- jose mourinho40
- sarılma ihtiyacı9
- sokak ortasında ilişkiye giren muhafazakar çift20
- havalar ısınınca orospu gibi giyinen kadınlar19
- kaç tane gerçek istanbullu tanıdınız17
- biz bu hayata çalışmaya mı geldik8
- sözlüğün bağımlılık yapması11
- anın görüntüsü10
- türk kadınlarındaki en büyük sorun19
- türk polisinin güzel kızlara karşı olan nezaketi21
- merve boluğur11
- nude isteyen kız12
- güçlü kadınların ortak özellikleri17
- şanlıurfa da damattan istenilenler listesi13
- kocasına kahvaltı hazırlamayan kadın kusurludur26
- zalbert ramstein17
- sözlüğün en iyi iki erkek yazarı12
- gizli samyel15
- kemalistlerin insanları atatürk ten soğutması20
- magicovento13
- sözlüğün en iyi iki kadın yazarı34
- içinde hiç'a harfi geçmeyen bir cümle yazınü12
- liselilerin arkadaşına yaptığı doğum günü şakası9
- kadıköy de pidecide yediğimiz efsane kazik16
- yazarlar neden bu nickleri kullanıyor10
- sözlüğün en yaşlı yazarları8
- küçük memeli kadınlar9
- arkadaşlar bik bik geldi12
- heykel sanatını putla bağdaştıran yobaz13
- uludağ sözlük'ün en çekici erkeği kim12
- insanoğlunu yerleşik hayata geçiren neydi14
- eşcinsellere hasta diyen hastalıklı insanlar20
- yazarların sevdiği şehirlerarası yollar8
- albay kemal15
- istan ekini türkçeden kaldırmak8
- 3 haziran 2024 hakkari'ye kayyum atanması16
- sözlükçü kemalistlerin mide bulandırması9
- hadise'nin parasız erkeklere tepkisi39
- yazdan nefret etmek10
- a haber için 3 kelime yakıştır9
- sözlükte artık yazılamayacağı gerçeği8
- erkeklerin meme tercihi11
- osman gökçek8
- üstteki yazarın sevdiği iki şey8
- mfö'nün en güzel şarkısı13
cinsiyetle ilgili konuların bütünü, cinsiyetin etrafındaki her şey.
aşk,seks, üreme, sevişme gibi konuları kapsayan insan doğasına ait, gizemli ve genellikle utanılan olgu. Bu konuda çok fazla tabu, yanlış bilinenler, cahillik sonucu yapılan yanlış uygulamalar olduğu için mutlaka dersinin verilmesi, televizyonlarda eğitici programların olması gerekse de nedense insanları cinsellik konusunda bilgilendirmek ve geliştirmek kaçınılası bir durum olarak kalmıştır. Utanılıp sıkılındıkça ve kaçınıldıkça da insanların yanlış çıkarımlar yapmaya doyamadığı bir alandır cinsellik. (bkz: sex) (bkz: bekaret) (bkz: gay) (bkz: aklı fikri kızlarda olan sapık erkek) (bkz: lezbiyen) *
(bkz: tabu)
cinlerle alakalı olgulara verilen,aynı zamada insana ureme organlarınıda dusunduren terim.
insanlık tarihi boyunca paraya dönüştürülmesi en kolay olagelmiş ve artarak devam edecek olgu, faktör..
(bkz: insanlardan nefret etme sebepleri)
(bkz: insanlardan nefret etme sebepleri)
zevk almak, zevk vermektir.
fiziksel bir bütünlük ile ruhsal bütünlüğün oluştuğu,tek taraflı yaşanırsa sadece fiziksel bir tamamlamaya yönelik olgu.Ne yazık ki sevgi kolay bulunmadığı gibi bu bakış açısına sahip insanların da kolay bulunamadığı ve anlamıyla yaşanamadığı bir eksiklik oluveriyor.
abartılmaması iyidir.
http://www.radikal.com.tr...p?ek=ktp&haberno=6711
http://www.radikal.com.tr...p?ek=ktp&haberno=6711
her türlü cinsel ilişki ve duyguyu bünyesinde barındıran kavram.
(bkz: haydar dümen)
(bkz: haydar dümen)
Lizbon'da şubat-2008'de yapılan Avrupa Cinsel Tıp Birliği Kongresi'nde 14 Avrupa ülkesinde yapılan cinsel ekoloji araştırmasının sonuçları açıklandı. Çiftlerin cinsellikteki davranış biçimini ortaya koyan araştırmaya göre cinsel sorunu olan 10 erkekten 2'si doktora başvuruyor. Doktora başvuranların da yalnızca yüzde 14'ü sertleşme güçlüğü ilaçlarını kullanıyor. Çiftlerin yüzde 70'i ne zaman seks yapacaklarını bilmiyorlar. Bu nedenle sertleşme güçlüğü olan erkekler kullandıkları ilacın hemen etkili olmasını istiyorlar. Bayer'in 2001 ve 2004 yıllarında yaptığı bir araştırmaya göre ayda 1 ila 2 kez seks yapanların sayısı artmasına rağmen 3-4 kez seks yapanların sayısı düşüyor. Çiftlerin çoğunluğu seks için benzer zaman dilimlerini seçiyor. Genellikle seks için geceyi tercih ediyorlar, hafta içini tercih edenlerin oranı da yüzde 5'i geçmiyor. Hafta sonları ise seks için en fazla tercih edilen zaman dilimi. Çiftlerin yüzde 70'inin seks için ayırdığı zaman ise yarım saati geçmiyor. Uzmanlara göre cinsel sağlığa önrem verenlerin düzenli egzersize ve bel çevresinin kalınlaşmamasına dikkat etmesi, alkol ve sigaradan kaçınması gerekiyor. Mutlu bir birliktelik için çiftlere haftada 1 ila 2 kez seks yapmalarını öneriliyor. *
ihtiyaçtan ötürü doğan insan gereksinimi.
(bkz: kinsey raporu)
cinselliği ilkel bir balığa borçlu olduğumuzu biliyor muydunuz? ne demek bu? cinselliğin 400 milyon yıl öncesi yani zırhlı balıklar tarafından keşfedildiği anlamını taşıyor demek. (lanet olsun o balıklara nerden beladan bulduysalar cinselliği). 70 milyon yıl yaşamış olan bu balıklar günümüzün köpek balığını andırmakta fakat boyları 1 metreyi geçememekteymiş. araştırmacılar bu bulguları gelişmiş araştırma teknikleri sonucu ortaya çıkarmışlar. bu bulgulara göre zırhlı balıkta, döllenmenin beden içinde meydana geldiğini dolayısıyla yakın bedensel temas gerektiğini anlamışlar. ayrıca erkek zırhlı balıklarda karın yüzgeçlerinin penisin işlevini yerine getiren yani spermayı doğrudan doğruya dişinin bedenine aktaran organlara dönüştüğü de araştırmalar sonucu ortaya konulmuş.bilim insanları bu yüzden zırhlı balıkların, en gelişkin şekilde üreyen ilk omurgalılar olduğunu sanıyormuş. bu döllenme olumsuz ihtimalleri en aza indirgediği için zırhlı balıklar tarafından pek bi benimsenmiş anlaşılan. 70 milyon az bir zaman değil hani. garantili üreme sayesinde (cinsellik) onca yıl denizlere hüküm sürmüş olabilirler.
70 milyon yılların sonlarına doğru dişi zırhlı balıklar naz yapmaya başlamışlar. vay efendim yosun getir, dişime göre bi kaç yiyecek bul, fosforik balık getir de akvaryumumuza koyalım diyerek erkek zırhlı balığın başının etini yedikçe bu tür üremeye son vermişler ve yumurtlama yöntemine geri dönmüşler. neden? çünkü dişisini döllenme sırasında mutlu eden erkek balık başkalarını da mutlu etmeye kalkışmış. vay efendim onun kulaçları güzelmiş, balık etliymiş, yatakta başka yüzerken başkaymış... dişi zırhlı balıkların bazıları balık hafızalı olmanın ötesine geçip seviştiği zırhlı balık erkeğini tanıyormuş. beğenmediği olunca onu gördüğü yerde yüzme yönünü değiştiriyormuş. hal böyle olunca aldatmalar meydana gelmiş. her iki cins de bu durumdan mustarip olunca bu tür cinsel eğilimin sonucunda çocuk getirmeye son vermişler. doğal seçilim değil bilinçli seçilim mubarek ki günümüzde insanlar hala bu doğal seçilimin sonucu üremiştir.
70 milyon yılların sonlarına doğru dişi zırhlı balıklar naz yapmaya başlamışlar. vay efendim yosun getir, dişime göre bi kaç yiyecek bul, fosforik balık getir de akvaryumumuza koyalım diyerek erkek zırhlı balığın başının etini yedikçe bu tür üremeye son vermişler ve yumurtlama yöntemine geri dönmüşler. neden? çünkü dişisini döllenme sırasında mutlu eden erkek balık başkalarını da mutlu etmeye kalkışmış. vay efendim onun kulaçları güzelmiş, balık etliymiş, yatakta başka yüzerken başkaymış... dişi zırhlı balıkların bazıları balık hafızalı olmanın ötesine geçip seviştiği zırhlı balık erkeğini tanıyormuş. beğenmediği olunca onu gördüğü yerde yüzme yönünü değiştiriyormuş. hal böyle olunca aldatmalar meydana gelmiş. her iki cins de bu durumdan mustarip olunca bu tür cinsel eğilimin sonucunda çocuk getirmeye son vermişler. doğal seçilim değil bilinçli seçilim mubarek ki günümüzde insanlar hala bu doğal seçilimin sonucu üremiştir.
(bkz: artun ertürk-cinsellik açık bir kapı)
ön bilgi mahiyetinde;
cinsellik açık bi kapı biri
onu artık kapatmalı.
güzel olan herşey gibi bu da artık,
çok fazla kurcalanmamalı...
ön bilgi mahiyetinde;
cinsellik açık bi kapı biri
onu artık kapatmalı.
güzel olan herşey gibi bu da artık,
çok fazla kurcalanmamalı...
sözlüğün hemen solunda günde 50-55 arası içeriği olan başlıklar topluluğu,
bulvar gazetesini kıskandıran performans kelimesi.
bulvar gazetesini kıskandıran performans kelimesi.
ayıptır. siz de konuşmayın tövbe tövbe!
biri de ihtiyaçtan ötürü yapılır gibi bi şey yazmış, kıç durmadı gülesi geliyor. haa ihtiyaçtandır, sürtün geçer.
biri de ihtiyaçtan ötürü yapılır gibi bi şey yazmış, kıç durmadı gülesi geliyor. haa ihtiyaçtandır, sürtün geçer.
toplumumuzda evlilikle sınırlandırılmasını her açıdan ölçüp biçtiğim olay. erkeğin yaşamasına laf çıkmaz, o erkektir çünkü. ama bunu yaşadığı kişinin bir bayan olması hiç hesaba katılmaz. gelelim kızlarımıza, onlar kendilerini evlenecekleri kişiye saklarlar. evet zaman zaman takdir ediyorum bu irade savaşını ve bazı değerleri kabul edişi; ancak bir şeyi de düşünmeden edemiyorum: ya bu kız evleneceği erkekle bu konuda tam bir hüsran yaşarsa? ya birbirlerine uymazlarsa? bu konuda kafam karışık olsa da diyebilirim ki: insanların her konuda birbirini tanıması gerekiyor evlenmeden önce. bundan kastım her önüne gelmekle birlikte olmak değil... sadece ciddi düşündüğün insanı anlayabilmek. neyse herkes değerlerine göre yaşasın yine de, belki de doğru olan bu.
(bkz: kafam karışık bir çay koyayım en iyisi)
(bkz: kafam karışık bir çay koyayım en iyisi)
ingilizce karşılığı sex.
Yani sevişmek,doğal ihtiyaç.
Yani sevişmek,doğal ihtiyaç.
seksin kibarcası.
hakkında çok konuşan insanların düzenli bir cinsel hayatı yoktur.
montaigne cinsellik yönümüz denemesi.
tanrılar, der Platon, bize buyruk dinlemez ve zorba bir organ vermişler. Azgın bir hayvan gibidir bu organ, amansız iştahıyla her şeyi kendine kul etmeye kalkışır. Kadınlarda da öyle obur, doymak bilmez bir hayvandır o; zamanında yiyeceği verilmezse deliye döner, beklemek bilmez, bedenlerini kudurtur, damarlarını tıkar, soluklarını keser, türlü dertlere yol açar, ta ki ortak arzunun meyvesini içlerine çeksinler, rahimlerinin dibi bol bol sulanmış, tohumlanmış olsun.
Yasa koyucularımız bunu böylece bilip ona göre gereğini düşünmelidirler: Cinsel gerçeğin erkenden öğretilmesi daha iffetli ve daha verimli olmasını sağlar, yoksa herkes onu hayal gücünün keyfine ve ateşine göre bulmaya kalkar. Kimi kadınlar, arzu ve umut peşinde, gerçeğin yerine ondan kat kat daha acayip, olmayacak şeyler koyarlar. Platon bunları düşünmemiş midir kadın erkek, yaşlı genç her kesin cimnastik yaparken çıplak gören Kızılderili kadınlar hiç olmazsa göz duygularını soğutmuş oluyorlar. Büyük Peru Krallığında kadınlar bellerinden aşağısına önü yırtmaçlı bir kumaş sararlar; öyle dardır ki bu etek, ne kadar edepli olmak da isteseler, her adım atışlarında edep yerleri gözükür. Gerçi kadınların bunu erkekleri kendilerine çekmek için yaptıklarını, çünkü o ülkede erkeklerin kendi cinslerine düşkün olduğunu söylerler; ama şu da denebilir ki, bunu yapmakla kaybettikleri kazandıklarından fazladır, çünkü tam bir açlık, hiç değilse gözle doyurulan bir açlıktan daha zorludur. Livia da der ki, namuslu bir kadın için çıplak bir erkek bir resimden fazla bir şey değildir. Lakedemonyalı kadınlar, ki evliyken bizim kızlarımızdan daha bakireydiler, her gün şehirlerinin delikanlılarını çıplak güreşir, yarışırken görüyorlardı; kendileri de yürürken bacaklarını kapamaya pek önem vermiyorlardı; çünkü, Platon'un dediği gibi namusları, uzun eteksiz, yeterince örtüyordu onları. Ama Augustinus'un sözünü ettiği birtakım adamlar çıplaklığı öyle akıl dışı bir baştan çıkarma gücü olarak görmüşler ki, kadınların mahşer günü kendi cinsellikleriyle mi, yoksa, o kutsal ülkede bizi baştan çıkarmamak için, erkek olarak mı dirileceklerinden kuşkuya düşmüşler!
Kadınları türlü yollardan aldatıp azdırıyoruz, kısacası. Durmadan hayallerini coşturuyor, dürtüklüyoruz, sonra da dişiliklerine lanet okuyoruz. Doğrusunu söyleyelim: Biz erkeklerin hemen hepsi kendi günahlarından çok karısının günahlarından gelecek ayıptan korkar, kendi vicdanından çok karısının vicdanı üstüne titrer (Aman ne fedakarlık!); tek karısı ondan daha iffetli kalsın da hırsız olmaya, yemin bozmaya, karısının adam öldürmesine, aforoz edilmesine razıdır herkes...
Kötülükleri ne haksızca değerlendirmek bu! Kadınlar da biz de cinsel taşkınlıktan daha zararlı, daha insanlık dışı binbir ahlaksızlığa düşebiliriz; ama kötülükleri doğaya göre değil kendi çıkarımıza göre ölçüyoruz, bu yüzden de tutarsız türlü biçimler alıyor kötülükler. Ahlak kurallarımızın sertliği kadınların cinsel düşkünlüğünü doğal niteliğini aşan daha azgın, daha sapık bir hale getiriyor ve böylece düşkünlüğün sonuçları nedenlerinden daha kötü oluyor. Bilinem Caesar'ın, iskender'in kazandıkları savaşlar daha mı çetin olmuştur, genç ve güzel bir kadının, bizim gibi beslenen, gün ışığına, dünyaya açılan, bunca ters örnekler gördükçe gören, durmadan azgın saldırılara uğrayan bir kadının iffetini savunmasından! Hiçbir kuşatma bu dayatmadan daha netameli, daha çetin olamaz. Ömür boyunca zırh taşımak bir bakirelik perdesini taşımaktan daha kolaydır ve bakireliğini tanrıya adamak fedakarlıkların en zoru olduğu için en yücesi sayılır. Diaboli virtus in lumbust est, şeytanın gücü beldedir, der...
tanrılar, der Platon, bize buyruk dinlemez ve zorba bir organ vermişler. Azgın bir hayvan gibidir bu organ, amansız iştahıyla her şeyi kendine kul etmeye kalkışır. Kadınlarda da öyle obur, doymak bilmez bir hayvandır o; zamanında yiyeceği verilmezse deliye döner, beklemek bilmez, bedenlerini kudurtur, damarlarını tıkar, soluklarını keser, türlü dertlere yol açar, ta ki ortak arzunun meyvesini içlerine çeksinler, rahimlerinin dibi bol bol sulanmış, tohumlanmış olsun.
Yasa koyucularımız bunu böylece bilip ona göre gereğini düşünmelidirler: Cinsel gerçeğin erkenden öğretilmesi daha iffetli ve daha verimli olmasını sağlar, yoksa herkes onu hayal gücünün keyfine ve ateşine göre bulmaya kalkar. Kimi kadınlar, arzu ve umut peşinde, gerçeğin yerine ondan kat kat daha acayip, olmayacak şeyler koyarlar. Platon bunları düşünmemiş midir kadın erkek, yaşlı genç her kesin cimnastik yaparken çıplak gören Kızılderili kadınlar hiç olmazsa göz duygularını soğutmuş oluyorlar. Büyük Peru Krallığında kadınlar bellerinden aşağısına önü yırtmaçlı bir kumaş sararlar; öyle dardır ki bu etek, ne kadar edepli olmak da isteseler, her adım atışlarında edep yerleri gözükür. Gerçi kadınların bunu erkekleri kendilerine çekmek için yaptıklarını, çünkü o ülkede erkeklerin kendi cinslerine düşkün olduğunu söylerler; ama şu da denebilir ki, bunu yapmakla kaybettikleri kazandıklarından fazladır, çünkü tam bir açlık, hiç değilse gözle doyurulan bir açlıktan daha zorludur. Livia da der ki, namuslu bir kadın için çıplak bir erkek bir resimden fazla bir şey değildir. Lakedemonyalı kadınlar, ki evliyken bizim kızlarımızdan daha bakireydiler, her gün şehirlerinin delikanlılarını çıplak güreşir, yarışırken görüyorlardı; kendileri de yürürken bacaklarını kapamaya pek önem vermiyorlardı; çünkü, Platon'un dediği gibi namusları, uzun eteksiz, yeterince örtüyordu onları. Ama Augustinus'un sözünü ettiği birtakım adamlar çıplaklığı öyle akıl dışı bir baştan çıkarma gücü olarak görmüşler ki, kadınların mahşer günü kendi cinsellikleriyle mi, yoksa, o kutsal ülkede bizi baştan çıkarmamak için, erkek olarak mı dirileceklerinden kuşkuya düşmüşler!
Kadınları türlü yollardan aldatıp azdırıyoruz, kısacası. Durmadan hayallerini coşturuyor, dürtüklüyoruz, sonra da dişiliklerine lanet okuyoruz. Doğrusunu söyleyelim: Biz erkeklerin hemen hepsi kendi günahlarından çok karısının günahlarından gelecek ayıptan korkar, kendi vicdanından çok karısının vicdanı üstüne titrer (Aman ne fedakarlık!); tek karısı ondan daha iffetli kalsın da hırsız olmaya, yemin bozmaya, karısının adam öldürmesine, aforoz edilmesine razıdır herkes...
Kötülükleri ne haksızca değerlendirmek bu! Kadınlar da biz de cinsel taşkınlıktan daha zararlı, daha insanlık dışı binbir ahlaksızlığa düşebiliriz; ama kötülükleri doğaya göre değil kendi çıkarımıza göre ölçüyoruz, bu yüzden de tutarsız türlü biçimler alıyor kötülükler. Ahlak kurallarımızın sertliği kadınların cinsel düşkünlüğünü doğal niteliğini aşan daha azgın, daha sapık bir hale getiriyor ve böylece düşkünlüğün sonuçları nedenlerinden daha kötü oluyor. Bilinem Caesar'ın, iskender'in kazandıkları savaşlar daha mı çetin olmuştur, genç ve güzel bir kadının, bizim gibi beslenen, gün ışığına, dünyaya açılan, bunca ters örnekler gördükçe gören, durmadan azgın saldırılara uğrayan bir kadının iffetini savunmasından! Hiçbir kuşatma bu dayatmadan daha netameli, daha çetin olamaz. Ömür boyunca zırh taşımak bir bakirelik perdesini taşımaktan daha kolaydır ve bakireliğini tanrıya adamak fedakarlıkların en zoru olduğu için en yücesi sayılır. Diaboli virtus in lumbust est, şeytanın gücü beldedir, der...
zevki doruklarında yaşayabilmektir, yaşatabilmektir.
yemek içmek,nefes almak gibi her canlının ihtiyacıdır.
güncel Önemli Başlıklar