bugün

oynaması en zor gogol yapıtlarından biri.

--spoiler--
şey, haberiniz var mı, cezayir beyinin burnunun altında kocaman bir ben varmış..!
--spoiler--
Erdal beşikçioğlu'nu çok severim falat bu oyunun hep onunla anılması ne kadar acı. Gidin ve genco erkal performansını izleyin derim. iki performansı da izlemiş ve genco erkal performansından az önce çıkmış biri olarak diyebilirim ki; genco erkal sahnede büyüyor, devleşiyor.

Adamın 77 yaşında olduğuna inanamazsınız.

Gidin ve izleyin
şu sıralar,100 kişiye oynaması itibariyle ve erdal beşikçioğlu faktörü nedeniyle biletinin alınması neredeyse imkansız olan oyundur.tüm bunların yanında biz bilet alamazken 3-4 kez izleyen orospu çocuklarının olması beni haliyle üzmektedir.
bir ankara devlet tiyatrosu klasiğidir.**
prömiyeri ocak 2008de yapılan bu tiyatro eseri hala kapalı gişe oynamaktadır. bu oyuna bilet almak isteyen arakdaşlar size bir kaç önerim olacak:

- "o oyuna bilet bulmak imkansız, bulursan bizede al hehehehhe" gibi söylemlerle kaşılaşıp canınızı sıkmayın, unutmayın azimle sıçan duvarı delermiş.

-hiç birşey kolay elde edilmiyor değil mi? bunun içinde bazı fedakarlıklarda bulunacaksınız, baştan burda anlaşalım.

- "bileti internetten alırım yaaaaeeee" gibi salak bir düşünceyi unutun.

- bilet satışı oyundan 13 gün önce 10.00 da gişede ve 10.10 da internetten başlar, ama böyle bir oyunun biletleri yaklaşık yarım dakika içinde bittiği için internetten bilet alma işini unutun.

-ankara da 10un üzerinde bilet satış gişesi var ama en iddalısı kızılayda metronun altındaki gişe * hatta gişedeki görevli bayan " panik yok millet bu bileti benden çok basan yok, sakin olun" der*
- öncelikle sıkı bir devlet tiyatroları resmi internet sayfası ve mybilet sayfası müdavimi olacaksınız hatta okadar sık bu iki siteye gireceksiniz ki kendiliğindne sık kullanılanlara eklenecekler o derece yani.

- devlet tiyatroları resmi internet sitesinde her ayın programı ayın başında yayınlanır ordan istediğiniz oyunu ve gününü belirleyin ve artık mybiletle birlikte bu iki siteyi sıkı markaja alın zaten bikaç güne kadar olayı çözersiniz.

- olayın ana mevzusu istediğiniz oyunun biletlerinin satışa çıkacağı günü belirlemek, sonra o günün sabahı kızılay metro gişesinde sıraya geçmek

-bu oyun için biz 07.30da sıradaydık, ve ikinci kişiydik, ve pazar günüydü bilet satışı, ve bilet almaya çalıştığımız oyunun tarihide arife günüydü. *
sırada önümüzdeki adam 06.45de sıradaymış. gişe açıldığında görevli bayanın ilk sorduğu soru "sabah kaçta geldiniz" bu oyun için gece 3 te sıraya geçenler sabah 5te battaniyeyle gişenin önüne gelip uyuyanlar varmış ben memurun yalancısıyım. ama orda hemen zerdali pastanesi vardır sırada okadar saat beklerken acıkıyor insan tabi ben pastaneye gittim birşeyler almaya adamlar direk "siz kuyruktamı bekliyorsunuz, bir delinin hatıra defteri için" dediler. adamlarda alışmış artık neyse gelelim bilet satışına, satış 10.00da başlarken görevli 9.45de gelir sizde bir heycan bir panik ama kadın gayet rahat şunları söyler "herkes bir delinin hatıra defteri için burda değilmi, öğrencisiniz ve bileti nakit satış olarak kesiyorum, yoksa başka türlü seri şekilde bilet basamam" ve sistem açıldığında kadının yaptığı tek şey onlarca kez tuşa basmaktır kaç tane bilet düşerse artık daha sonra herkes sırayla gelir biletini alır gider. bir kişi en fazla 4 bilet alabilir. bilet kuyruğunda tanışırsınız sıradakilerle oyun günü görüşmek üzere ayrılırsınız.
oyuna gelirsek...
oyun hakkında söylenebilecek çok bişey yok zaten. ben tam bir gogol ve erdal beşikçioğlu hayranıyım yani benim için orgazm noktasıydı bu oyun.

unutmadan oyun çıkışında biraz beklerseniz şirinleri değil ama erdal beşikçioğlunu görebilirsiniz. hatta birlikte fotoğraf çektirip oyun biletini imzalatırsınız. ben yaptım bunların hepsini dün.

------------------bu kısım yalnızca oyunu izleyenler içindir----------------
oyunda köpek mecinin yine köpek fidelle mektuplaşmalarını okurya sayın popriçin ve okuduğu mektubu yere atar vincin üzerinden. işte o kağıtlar yere düşerken onlardan biri benim olmalı dedim içimden. oyun bitiminde sahneye gittim aldım tam girken adamın biri geldi kağıtları topluyor deli gibi kağıdın son kalanını arıyor içim olmadı söyledim bende diye bende kalmayacağını almak zorunda olduğunu söyledi cebimden çıkardım o köpeğin yazdığı mektubu şöylebir baktım bir ilaç prospektüsüydü ve ilaç diazemdi. ve üzerinde inci gibi bir yazı vardı.
------------------bitti-------------------------------------------------------
Artık dayanacak halim kalmadı.
Tanrım!
Neler yapıyorlar bu adamlar bana!
Duymuyor, görmüyor, dinlemek istemiyorlar beni.
Ne yaptım onlara?
Neden eziyet ediyor, benim gibi zavallıdan ne istiyorlar, ne verebilirim onlara?
Hiçbir şeyim yok.
Bittim artık, dayanamayacağım.
işkencelerinden başım ateşler içinde yanıyor, her şey dönüyor gözlerimin önünde.
Yok mu beni buradan kurtaracak bir?
Bir troika; yıldırım gibi atlar koşulu troika gelsin!
Babayiğit bir arabacı sürsün aslanlarını, şıngır şıngır ötsün çıngıraklar
Uçursunlar beni bu cehennem dünyasından
Uzağa, çok uzağa
Hiçbir şey göremeyeceğim, duyamayacağım bir yere
işte gökteki bulutlar kabarıp dönmeğe başladı önümde, uzaktan bir yıldız parladı.
Ormanların loşluğu, ayın donuk ışığı gözümün önünde kaydıkça kayıyor
Ayaklarımın altında mavi bir sis şeridi yayıldı
Havada gerilen bir telin vınlamasını duyuyorum.
Bir yanımda deniz, öbür yanımda italya.
işte Rus köylerinin karanlık evleri belirdi. oracıkta bir karaltı halinde gördüğüm küçük ev benim evim mi yoksa?
Pencerenin önünde oturan kadın anam olmasın?
Anacığım, kurtar zavallı oğlunu!
Ağrıyan başına bir damla gözyaşı akıt, ne olur!
Gör, nasıl hırpalıyorlar evladını, bağrına bas bedbaht öksüzünü
Yok onun yeri bu dünyada artık, insanlar aleminden attılar onu...
Bari sen acı hasta oğluna anacığım!
Şey... Haberiniz var mı?
Cezayir Beyinin burnunun altında kocaman bir ben varmış!
*eserden alıntı.
"Benim gözümde bilmediğini açıkça söyleyen insan, bilmediğini biliyormuş gibi görünen ve her şeyi ağzına yüzüne bulaştıran ikiyüzlüden daha değerlidir."

Gogol / Bir Delinin Hatıra Defteri
Erdal beşikçioğlu nun oyunculuk kitabını yazdığı tek kişilik oyunun adıdır. Çok sevdiğim bikaç oyun oldu ama hiçbirinden bu denli büyülenmiş çıkmadım.
bir delininin hatıra defteri palto ve burun hikayelerinden oluşmuş eser.
Yozgatlı bir delinin zamanında yazdığı günlük. Sonra onun tiyatrosunu fln yaptılar Behzat ç oynadı. Tepede geziyordu.

Ciddi ciddi Karaborsaya düşen oyundu.
Palto hikayesi oldukça iyi olan kitap. Evet.
erdal beşikçioğlu, oyunda vinç üzerinde yaptığı akrobatik hareketlerle sizi kasım kasım geriyor. 'ahanda şimdi düştü, düşücek' demekten oyuna konsantre olamadık.

deli mi ne? ne işin var vinç üzerinde?

arkadaşlarla taş attık yine inmedi!

sitesinde kısa da bir filmi var:
http://www.devtiyatro.gov...web/oyunlar/oyun0807.html
palto adlı öyküsüyle ağlatan kitap.
görsel
dün akşam erdal beşikçioğlu'nun performansına hayran olmama sebebiyet vermiş tiyatro oyunu. şöyle ki oyunun farkı bileti ilk elinize aldığınız andan itibaren anlaşılıyor çünkü biletin üstünde ne sıra ne koltuk numarası var. tam "e peki biz nası yerimizi bulucaz" diye düşünürken salona girdik; seyirciler sahnede oturuyorlar daire şeklinde ve diğer koltuklarda oturan kimse yok. erdal beşiçikioğlu performansını bir vincin üzerinde sergiliyor. vinci çeviriyor, indiriyor, kaldırıyor, kabinden çıkıp vinc kolunun üstünde yürüyor. düştü düşecek derken mimikleri, ses tonu oynananın bir oyun olduğunu unutmanıza neden oluyor; gerçekten deliren bir adamı seyrediyorsunuz.
bilet bulamadığı için intiharın eşiğine gelmiş biri olarak eğer gogol'dan bihaber sırf behzat ç. izleyerek hadi bide canlı görelim mantığıyla gidenlere lanet okuyorum ayıp günah..