bugün
- homofobik yazarlar birliği10
- sözlük yazarlarının yapmayı en çok istediği meslek12
- hayatı seviyorum eylemleri20
- yazarların en sevdiği cem karaca şarkıları9
- gecenin şarkısı12
- anın görüntüsü14
- utopyalarkralicesi8
- true ile utopyalarkralicesi11
- larisalisa öldü mü12
- galerinizde bulunan en saçma fotoğraf12
- sözlük yazarlarının taytları8
- true'nun ölmesi8
- gozlerinmeyhanesi'nın vefat etmesi23
- profilinizden karakter analiz ediyorum toplanın16
- sözlükte birbirine yakıştırdığınız yazarlar11
- sözlükteki ruh hastaları24
- true neden evlenemiyor10
- yazarların çektiği çiçek fotoğrafları13
- mantı8
- nervio abla36
- akp belediyesinin 85 milyon liraya konser vermesi12
- en son ne yediniz13
- 1 milyon dolar'a ismet'in tırnaklarını yer misiniz8
- seküler yaşamın faşist bakış açısı15
- larisalisa17
- sabah ereksiyonu olamıyorum11
- yaşı geldiği halde evlenmeyen insan11
- kız kardeşini date'e hazırlayan abi22
- wolverine gibi tırnakları olan kız8
- rusya nükleer güç kullanılır mı sorusu23
- gece dışarıdan gelen hav hav hav sesleri11
- an itibarıyla yazarların nerede olup ne yaptığı34
- chatgpt ile yazarların görselleri14
- güzel erkek isimleri11
- etek giyersen tecavüzü hakedersin10
- erkeklerin erkeklere taktığı kırıcı lakaplar13
- ellerim bos gonlum hos11
- kürdüm 5000 yıllık tarihim var var mı diyeceğin19
- amerika'nın icat ettiği bir şey söyleyin13
- geceye bir şarkı bırak8
- insan olmaya ceyrek kala23
- doktorların hastalara sevgi göstermemesi8
- true'nin iki kadın arasında kalması16
- 200 tl lik banknot16
- hobileriniz10
- yüz yıkama jeli kullanan erkek21
- ak parti'nin gideceğini sanan enayi15
- namaz16
- 20 cm in üzerinde tam 4 saat zıplamak16
- escortların tehlikeli olması17
türkiye'ye gelmesi durumunda memlekette iç savaş çıkmasına sebebiyet verecek sistem... (bkz: padişahlık sistemi)*
cifte mesruluk durumundan dolayi, yasamanin yurutmeyi dusuremedigi, yurutmenin de yasamayi feshedemedigi sistem.
(bkz: primus solus)
(bkz: primus solus)
ilginc bir sistem olupcumhurbaskani-basbakan karisikligini ortadan kaldirdigi soylenir. hukumetin baskani devletin de baskanidir. sanirim bagimsizligini kazandiktan sonra namibia'da da bu sistem uygulanmistir. ancak ikinci abdulhamit gibi yuzuk parmagi isaret parmagindan kisa olanlar baskan olabilmistir. ilginctir.
en büyük hayalim bu sistemi türkiyede hayata geçirip 2036 yılında türkiye cumhuriyetinin ikinci devlet başkanı olmaktır.
daha detaylı bilgi için : (bkz: parlamenter sistemli baskanlik rejimi)
daha detaylı bilgi için : (bkz: parlamenter sistemli baskanlik rejimi)
Abdullah Gül'ün cumhurbaşkanı olmasıyla bir kaç adım daha yaklaştığımız muhtemel yeni yönetim biçimimiz.
10 yıl içinde türkiye'nin geçeceğini düşündüğüm yönetim biçimi. bununla beraber eyalet sistemi de gelecek tabii..
edit:
neden eyalet sistemine geçilecek yazdığımı ben bile hatırlamıyorum ama yazmışım işte, dursun.
başkanlık sisteminin yapısı aşağı yukarı şöyle:
başkanlık sistemi bir başkan ve senatodan oluşur. halk; başkan için ayrı, senato için ayrı oy kullanır. belediye başkanı ve belediye meclisi gibi düşünün.
başkan seçilirken ilk turda yüzde 50'yi geçen olmazsa ilk 2'ye giren adaylar ikinci tura kalır ve yüzde 50'yi geçen başkan olur.
senato seçilirken herkes istediği partiye oy verir, seçim barajı diye bir şey yoktur. mesela senatonun 100 üyeden oluştuğunu düşünelim, baraj olmadığı için bu 100 üyenin içine küçük partilerden de seçilenler girebilecektir. akp: 43, chp: 30, mhp:12, bdp: 6, sp: 4, dp: 4, bbp: 1 senatöre sahip olabilecektir.
başkan her yasayı mutlaka senatodan geçirmek zorunda olduğu için kendi partisinin dışında da desteğe ihtiyaç duyacaktır.
görüldüğü gibi parlementer sistemde yüzde 10 barajı olduğu için meclise girebilen partiler oy oranlarının çok üzerinde milletvekili çıkarıp hükümet oluşturmakta ve bu şekilde başbakan istediği kanunu meclisten geçirebilmektedir. demek ki neymiş, başbakan, başkana göre daha güçlüymüş.
başkanlık sisteminin en önemli avantajı istikararlı bir sistem olmasıdır. parlementer sistemde koalisyonlar istikrarı bozabilmektedir. fakat tekrar söyleyelim, parlementer sistemde başbakan, başkanlık sistemindeki başkandan daha güçlüdür.
edit:
neden eyalet sistemine geçilecek yazdığımı ben bile hatırlamıyorum ama yazmışım işte, dursun.
başkanlık sisteminin yapısı aşağı yukarı şöyle:
başkanlık sistemi bir başkan ve senatodan oluşur. halk; başkan için ayrı, senato için ayrı oy kullanır. belediye başkanı ve belediye meclisi gibi düşünün.
başkan seçilirken ilk turda yüzde 50'yi geçen olmazsa ilk 2'ye giren adaylar ikinci tura kalır ve yüzde 50'yi geçen başkan olur.
senato seçilirken herkes istediği partiye oy verir, seçim barajı diye bir şey yoktur. mesela senatonun 100 üyeden oluştuğunu düşünelim, baraj olmadığı için bu 100 üyenin içine küçük partilerden de seçilenler girebilecektir. akp: 43, chp: 30, mhp:12, bdp: 6, sp: 4, dp: 4, bbp: 1 senatöre sahip olabilecektir.
başkan her yasayı mutlaka senatodan geçirmek zorunda olduğu için kendi partisinin dışında da desteğe ihtiyaç duyacaktır.
görüldüğü gibi parlementer sistemde yüzde 10 barajı olduğu için meclise girebilen partiler oy oranlarının çok üzerinde milletvekili çıkarıp hükümet oluşturmakta ve bu şekilde başbakan istediği kanunu meclisten geçirebilmektedir. demek ki neymiş, başbakan, başkana göre daha güçlüymüş.
başkanlık sisteminin en önemli avantajı istikararlı bir sistem olmasıdır. parlementer sistemde koalisyonlar istikrarı bozabilmektedir. fakat tekrar söyleyelim, parlementer sistemde başbakan, başkanlık sistemindeki başkandan daha güçlüdür.
(bkz: yarı başkanlık sistemi)
türkiye gibi 3. ve 4. kuvvetlerin 1 ve 2 ye nazaran daha cigirtkan ve muktedir oldugu gercegini kabul ederseniz, iktidar partisinin böyle bir düsünceyi dile getirmesini gec, tartisilmali demesinin üzerinde uzun uzun dusunulmesi gerekir.
1- Diktatörlügünü ilan etmeye niyetli görünüyorsun derler, niyetin iyi olsa bile degisen bi sikim olmaz
2- 3. ve 4. güclerin destegini aldiysan ve bagirmayacaklarsa , düzende hic bir degisiklik yok.
Ellesme(!) belki senden sonra gelenler daha iyisini yapabilecektir. Önlerini kapama.
Su iki atmasyon örnekten yola cikarsan her iki ucu da boklu degnek misali. Ne tutmaya ne sallama ya gerek var böyle seyleri.
Tabii baska bir gizli özne yoksa bu gürültülerin arasinda,
"kapatma davasi gelecekmis, kapatma davasi gelecek diyenlerden tirsmadim, adamlar getirip koyamadilar önüme. Simdi biraz tirsar gibi konussam, acilsa kapatma davasi, konjektör de uygun , Sandigin yanina baskanlikta gelsin mi mirtaza dersem ne olur?"
abi gel öpüjem seni.
Bonus:
mirtaza zaten hali hazirda, genel baskanlarin istedikleri olmuyor mu adaylar da atamalar da ve bilimum alet edavatta.
Gel biz suan ki sisteme topal baskanlik sistemi diyelim. Daha gerekceli olmami?
Son taksit:
Yanindakilerin, baskanlik sisteminin süper yakisacagini söylediklerinden süphem yok. ve hala yanindakilerin söylediklerine gönlün kayiyorsa.
Allah taksilatini affetsin. Indirime gitsin. Amin.
1- Diktatörlügünü ilan etmeye niyetli görünüyorsun derler, niyetin iyi olsa bile degisen bi sikim olmaz
2- 3. ve 4. güclerin destegini aldiysan ve bagirmayacaklarsa , düzende hic bir degisiklik yok.
Ellesme(!) belki senden sonra gelenler daha iyisini yapabilecektir. Önlerini kapama.
Su iki atmasyon örnekten yola cikarsan her iki ucu da boklu degnek misali. Ne tutmaya ne sallama ya gerek var böyle seyleri.
Tabii baska bir gizli özne yoksa bu gürültülerin arasinda,
"kapatma davasi gelecekmis, kapatma davasi gelecek diyenlerden tirsmadim, adamlar getirip koyamadilar önüme. Simdi biraz tirsar gibi konussam, acilsa kapatma davasi, konjektör de uygun , Sandigin yanina baskanlikta gelsin mi mirtaza dersem ne olur?"
abi gel öpüjem seni.
Bonus:
mirtaza zaten hali hazirda, genel baskanlarin istedikleri olmuyor mu adaylar da atamalar da ve bilimum alet edavatta.
Gel biz suan ki sisteme topal baskanlik sistemi diyelim. Daha gerekceli olmami?
Son taksit:
Yanindakilerin, baskanlik sisteminin süper yakisacagini söylediklerinden süphem yok. ve hala yanindakilerin söylediklerine gönlün kayiyorsa.
Allah taksilatini affetsin. Indirime gitsin. Amin.
olmadı padişahlığa geri dönelim önerisini küfür savura savura düşündüğüm durumdur.
Monarşinin güncel karşılığıdır.
böyle bir başbakanla tehlikelidir.nitekim oturduğu koltuk haric her yeri satabilir.
"süper bişiy."
g. washington
1851 - washington post
g. washington
1851 - washington post
bazı ülkelerde seçilmiş krallık sistemine dönüşmesine bir engel sonradan çıkmaz.
-yasama ve yürütme organını ayrı ayrı halkın seçtiği,
-yasama ve yürütmenin birbirlerine karışamadığı,
-yasama organına karşı sorumlu bir hükümetin olmadığı sistemdir.
abd bunun tipik örneğidir. 40'a yakın ülkede şu an uygulanan sistemdir fakat koltuğa kök salanların oluşumu için son derece açık bir sistemdir.
-yasama ve yürütmenin birbirlerine karışamadığı,
-yasama organına karşı sorumlu bir hükümetin olmadığı sistemdir.
abd bunun tipik örneğidir. 40'a yakın ülkede şu an uygulanan sistemdir fakat koltuğa kök salanların oluşumu için son derece açık bir sistemdir.
eyalet sistemininde yakın olduğunun göstergesidir.
(bkz: atma recep din kardeşiyiz)
(bkz: atma recep din kardeşiyiz)
tayyip erdoğan'ın amerika özentiliğinin son noktasıdır. abd ye çok gidip geliyor, orada hangi filmi izletiyorlarsa adamcağıza özeniyor galiba. nolcak filmlerdeki gibi "bay başkan uçağınız hazır" falan mı dicez sanıyo kendisine acaba *
diktatörlüğün modernize edilmiş hali.
(bkz: esegin amina su kacirmak)
sadece amerikada başarılı olmuş, nedeninin ise içeriden veya dışarıdan amerika üzerinde bir oyun oynanmamasıdır. türkiye'de ise oyunun baş aktörleri şu anda mecliste bulunmaktadırlar.
istikrarlı bir sitemdir. seçimler iki turlu yapılır, ilk turda yüzde 50'yi geçen olmazsa ikinci tura en yüksek oy alan iki aday girer, bu şekilde oy alan aday yüzde 50'yi geçeceği için meşruiyet sorunu da olmaz.
tayyip erdoğan'a muhalefet etmekte olanların her şeye karşı oldukları gibi karşı oldukları sistem. tayyip erdoğan padişahlığını ilan edecek diyerek eleştiriliyor. işin garip yanı gelecek seçimlerde tayyip erdoğan oy alamaz, kazanamaz diyenlerin başkanlık sistemini isteyen başbakanın gelecek seçimleri kazanacağına inandıklarını görmekteyiz.
başkanlık sistemi kuvvetler ayrılığının en iyi uygulanabildiği sistemdir. özellikle bizim gibi farklı insanların birlikte yaşadığı üniter devletlerin uyguladığı bir sistem. tayyip erdoğan gelip geçer fakat bu devlet hep vardı. tayyip erdoğan'dan önce kimse kuvvetler ayrılığından söz etmedi. yasama, yürütme ve yargı yani devlet halkını ezdi durdu. şimdi halkın demokratik haklarını vermeye çalışan bir iktidara karşı kuvvetler ayrılığı kozu kullanılıyor. beyefendiler yıllar önce neredeydiniz? bunca zaman kuvvetler ayrılığı vardı da kanunlar değişti de günümüzde mi kayboldu. memleketin en büyük sorunu yıllardır halkı ciddiye almayan, adam saymayan, siyasiler(iktidarıyla, muhalefetiyle) ve devlet kadroları değil miydi? el birliği ile halkı adam yerine koymayanlar şimdi kuvvetler ayrılığından bahsediyor. kuvvetler ayrılığı niçin gerekli? iktidara muhalefet eden halkın temel hak ve hürriyetlerini korumak için. fakat bu güne kadar benim gibiler çoğunluk olduğu halde hakkımı koruyan bir kuvvet görmedim. ordu darbe yaptı okullara türbanlılar ve imam hatipliler sokulmamaya çalışıldı. okul rektörleri darbeci orduya destek verdi. danıştaya gittik onlarda bizim görevimiz değil deyip onlardan yana çıktı. anayasa mahkemesine gittik. biz şekle bakarız dediler. kendi ülkemizde zenci pozisyonuna düştük. hepsi birden halkın tepesine binerken kim kuvvetler ayrılığını bize ispat etti? hiçbiri... madem kuvvetler ayrılığı istiyorsunuz başkanlık sistemi kuvvetler ayrılığının en iyisini sağlar.
fakat sizin derdiniz kuvvetler ayrılığı falan değil. çıkarın ağzınızdaki baklayı; size göre demokrasi bu ülkeye lüks, halk doğruyu seçemez, gider oyunu ya davulcuya ya zurnacıya verir.
anlaşılan güçlü bir hükümet istemiyorsunuz. demokrasilerde seçilen kişiler devleti yönetir. bazı mevkideki insanlar akp iktidarı devleti kuşatıyor diyor. iktidarlar yönetmesi gereken devleti kuşatıyorsa iktidarın oturması gereken yeri başka birileri ele geçirmiş ve devleti sahibine vermiyor demektir. konuştukça batıyorlar fakat hala konuşuyorlar. akp veya recep tayyip erdoğan kötü olabilir, kötü niyetleri olabilir, fakat karşıdakiler daha kötü ve hiçbir zaman halkın yanında yer almadılar. azınlıkların haklarını koruma bahanesiyle çoğunluğu ezdiler. biz daha basit demokrasilerin çoğunluk haklıdır, egemenlik kayıtsız şartsız milletindir sözlerindeki basit demokrasiyi işletememişken, ileri demokrasilerdeki azınlıkta kalanların hakları bahane ediliyor. sen önce basit demokrasiyi işlet sonra ileri demokrasi modellerini örnek ver...
başka ülkelerde demokrasi ne herkes biliyor. bizde demokrasi farklı bir şey. benim bildiğim demokrasi; çoğunluğun istediğini yapacak iktidar demektir. gelişmiş demokrasi ise iktidarın eylemlerinin insan hakları ve özgürlükleri ile sınırlandırılması ve azınlıkta kalanların haklarının korunması amacıyla kurulmuş kuvvetler ayrılığı prensibiyle çalışan kurumlardır. yani azınlığın temel hakları korunarak, çoğunluğun istediği olur. bizde ise seçim sonuçları ne olursa olsun çoğunluğun insan hakları ve özgürlükleri rahatlıkla çiğnenebiliyor. işin garibi hakları çiğnenenlerin çoğunluk olması. bunu da azınlıkların haklarını korumak olarak iddia ediyorlar. birinin başörtüsü takması veya takmaması nasıl başka birinin insan hakkı olabiliyor merak etmekteyim? kavramları çarpıtıp dursunlar bakalım... mesela çoğunluğun bazı haklarını korumak için anayasa değişiklikleri yapılıyor, birileri çıkıp insan temel hak ve hürriyetleri referandum konusu yapılamaz diyor. terbiyesizliğin, yüzsüzlüğün bu kadarı olur. hakları kısıtlamak için referandum yapılamaz. ama hak vermek için referandum yapılmasına gerek kalıyorsa, haklara karşı muhalefet edenlerin terbiyesizliğidir ancak... hem insanlara haklarını vermiyorsun ve referanduma mecbur bırakıyorsun, hem referandum konusu yapamazsınız diyorsun. bu şuna benziyor. bir hasta nefes almak istiyor. üç doktor nefes alsın diyor ama iki muhalif doktor nefes almasın, nefesi kokuyor diyor. oy birliği sağlanamadığı için çoğunluk doktorlar diğer hastalara güveniyorlar ve hastalara soralım diyorlar. nefes almasın diyen doktorlar insan hakları referanduma götürülemez diyor ve karşı çıkıyor. kimse nefes almak için başkasının iznine gerek duymamalı, referanduma ihtiyaç olmamalı. bu referandumla sağlanacaksa bu ülkede birçok iyi insan var ve kimsenin ezilmesini istemez. halkınıza güvenin biraz.
demokrasi; halk tarafından seçilenlerin devlet adlı gemiyi yönetmesi rejimidir. kamu görevlileri tayfalık eder. fakat bizim tayfalar devamlı isyan halinde. kaptan olarak atanan kişinin gemiyi kuşattığından bahsediyorlar. oysa kaptanın o gemiyi kuşatmasına gerek kalmadan dümenini kaptana teslim etmeleri gerekir. isyan edeceklerine kendi işlerini yapsalar bu gemi çok daha hızlı gider.
başkanlık sistemi kuvvetler ayrılığının en iyi uygulanabildiği sistemdir. özellikle bizim gibi farklı insanların birlikte yaşadığı üniter devletlerin uyguladığı bir sistem. tayyip erdoğan gelip geçer fakat bu devlet hep vardı. tayyip erdoğan'dan önce kimse kuvvetler ayrılığından söz etmedi. yasama, yürütme ve yargı yani devlet halkını ezdi durdu. şimdi halkın demokratik haklarını vermeye çalışan bir iktidara karşı kuvvetler ayrılığı kozu kullanılıyor. beyefendiler yıllar önce neredeydiniz? bunca zaman kuvvetler ayrılığı vardı da kanunlar değişti de günümüzde mi kayboldu. memleketin en büyük sorunu yıllardır halkı ciddiye almayan, adam saymayan, siyasiler(iktidarıyla, muhalefetiyle) ve devlet kadroları değil miydi? el birliği ile halkı adam yerine koymayanlar şimdi kuvvetler ayrılığından bahsediyor. kuvvetler ayrılığı niçin gerekli? iktidara muhalefet eden halkın temel hak ve hürriyetlerini korumak için. fakat bu güne kadar benim gibiler çoğunluk olduğu halde hakkımı koruyan bir kuvvet görmedim. ordu darbe yaptı okullara türbanlılar ve imam hatipliler sokulmamaya çalışıldı. okul rektörleri darbeci orduya destek verdi. danıştaya gittik onlarda bizim görevimiz değil deyip onlardan yana çıktı. anayasa mahkemesine gittik. biz şekle bakarız dediler. kendi ülkemizde zenci pozisyonuna düştük. hepsi birden halkın tepesine binerken kim kuvvetler ayrılığını bize ispat etti? hiçbiri... madem kuvvetler ayrılığı istiyorsunuz başkanlık sistemi kuvvetler ayrılığının en iyisini sağlar.
fakat sizin derdiniz kuvvetler ayrılığı falan değil. çıkarın ağzınızdaki baklayı; size göre demokrasi bu ülkeye lüks, halk doğruyu seçemez, gider oyunu ya davulcuya ya zurnacıya verir.
anlaşılan güçlü bir hükümet istemiyorsunuz. demokrasilerde seçilen kişiler devleti yönetir. bazı mevkideki insanlar akp iktidarı devleti kuşatıyor diyor. iktidarlar yönetmesi gereken devleti kuşatıyorsa iktidarın oturması gereken yeri başka birileri ele geçirmiş ve devleti sahibine vermiyor demektir. konuştukça batıyorlar fakat hala konuşuyorlar. akp veya recep tayyip erdoğan kötü olabilir, kötü niyetleri olabilir, fakat karşıdakiler daha kötü ve hiçbir zaman halkın yanında yer almadılar. azınlıkların haklarını koruma bahanesiyle çoğunluğu ezdiler. biz daha basit demokrasilerin çoğunluk haklıdır, egemenlik kayıtsız şartsız milletindir sözlerindeki basit demokrasiyi işletememişken, ileri demokrasilerdeki azınlıkta kalanların hakları bahane ediliyor. sen önce basit demokrasiyi işlet sonra ileri demokrasi modellerini örnek ver...
başka ülkelerde demokrasi ne herkes biliyor. bizde demokrasi farklı bir şey. benim bildiğim demokrasi; çoğunluğun istediğini yapacak iktidar demektir. gelişmiş demokrasi ise iktidarın eylemlerinin insan hakları ve özgürlükleri ile sınırlandırılması ve azınlıkta kalanların haklarının korunması amacıyla kurulmuş kuvvetler ayrılığı prensibiyle çalışan kurumlardır. yani azınlığın temel hakları korunarak, çoğunluğun istediği olur. bizde ise seçim sonuçları ne olursa olsun çoğunluğun insan hakları ve özgürlükleri rahatlıkla çiğnenebiliyor. işin garibi hakları çiğnenenlerin çoğunluk olması. bunu da azınlıkların haklarını korumak olarak iddia ediyorlar. birinin başörtüsü takması veya takmaması nasıl başka birinin insan hakkı olabiliyor merak etmekteyim? kavramları çarpıtıp dursunlar bakalım... mesela çoğunluğun bazı haklarını korumak için anayasa değişiklikleri yapılıyor, birileri çıkıp insan temel hak ve hürriyetleri referandum konusu yapılamaz diyor. terbiyesizliğin, yüzsüzlüğün bu kadarı olur. hakları kısıtlamak için referandum yapılamaz. ama hak vermek için referandum yapılmasına gerek kalıyorsa, haklara karşı muhalefet edenlerin terbiyesizliğidir ancak... hem insanlara haklarını vermiyorsun ve referanduma mecbur bırakıyorsun, hem referandum konusu yapamazsınız diyorsun. bu şuna benziyor. bir hasta nefes almak istiyor. üç doktor nefes alsın diyor ama iki muhalif doktor nefes almasın, nefesi kokuyor diyor. oy birliği sağlanamadığı için çoğunluk doktorlar diğer hastalara güveniyorlar ve hastalara soralım diyorlar. nefes almasın diyen doktorlar insan hakları referanduma götürülemez diyor ve karşı çıkıyor. kimse nefes almak için başkasının iznine gerek duymamalı, referanduma ihtiyaç olmamalı. bu referandumla sağlanacaksa bu ülkede birçok iyi insan var ve kimsenin ezilmesini istemez. halkınıza güvenin biraz.
demokrasi; halk tarafından seçilenlerin devlet adlı gemiyi yönetmesi rejimidir. kamu görevlileri tayfalık eder. fakat bizim tayfalar devamlı isyan halinde. kaptan olarak atanan kişinin gemiyi kuşattığından bahsediyorlar. oysa kaptanın o gemiyi kuşatmasına gerek kalmadan dümenini kaptana teslim etmeleri gerekir. isyan edeceklerine kendi işlerini yapsalar bu gemi çok daha hızlı gider.
recep tayyip'in bir oyunu daha. yargıyı değiştiremeyince başvurduğu sistem. *
güncel Önemli Başlıklar