bugün

Çevresi kamuya ait cadde, sokak, yol, göl, deniz gibi doğal ya da yapay sınırlarla, kadastro çalışma alanı sınırı ile veya Devlet Demir Yolları arazisi ile çevrili parseller topluluğuna denir. 101 den başlar.
son zamanlarda doğan kız çocuklarına verilme istatistiği oldukça yüksek bir kız ismi. 15-20 yıl sonra etrafımız adalarla çevrili olacak. Japonyan gibi olacaz billahi
dört tarafı denizle çevrili kara parçası.
ayrıca adalarda;delilerin,ölülerin ve kedilerin eksik olmadığı rivayet edilir.
Beni hep büyülemiştir adalar. Çocukluğumda bile bir adada yaşamayı hayal ederdim hep. Robinson crusoe gibi. Tek başıma adada olmayı, orada yaşamımı devam ettirmeyi düşlerdim. Kuşların, okyanusun, böceklerin ve ormanın gizemli sesleriyle birlikte doğayı dinlemek isterdim. Ama giderken yanıma öyle gerekli şeyler almazdım. Nasıl olsa doğa açardı bana kucağını. Yiyecek, içecek ve barınağı doğayla yapmak isterdim. Bir de günlük tutardım belki, tıpkı robinson gibi. Bir daha da oradan ayrılmak istemezdim. Güneş, kumsal, masmavi okyanus.. Fırtınası bile ayrı güzel olurdu. Ha bu arada yanıma hiçbir şey almak istemezdim demiştim ya, düzeltiyorum; kasalarca içki, kartonlarca sigara, bir sürü boş yaprak ve kalem alırdım. Ama geri kalanı doğadan.

Ada, insanı olgunlaştırır. Adada verilen yaşam mücadelesi insanı güçlendirir. istese de adadan kaçamayacağı için insan, sabretmeyi öğrenir. Yalnızlığa alışır iyice. Özgür hisseder. Hayatı boyunca içinde biriktirdiği çığlıklarını tek nefeste haykırır. Bağırır gücünün yettiğince. Sesi yankılanır geri döner kendisine. Ve kimse duymaz. Hoşuna gider bu. Bir daha bağırır. işte o zaman gerçekten özgür hisseder insan. Ne insanlar vardır, ne toplumsal kurallar, ne de uyulması gereken ahlak kuralları. Yalnız ve özgürsündür.

Gerçi Ben bunları bir tek farkla yapmak isterdim. Yanımda benimle beraber, benim karakterime benzeyen sevdiğim bi kadının da olmasını isterdim. iki kişilik de yalnız olabilirdik böylece. Ve o yalnızlığı sonsuza dek o adada sürdürürdük.

Evet, Ada sihirli bir sözcüktür. Garip bir yanı vardır adaların. her zaman büyüleyici bir yanı vardır. Zaten Ada kelimesi başlı başına bi dünya demektir. belki de insanın bir daha geri dönemeyeceği ayrı bir dünya..
kıta sahanlığının verdiği inanılmaz yalnızlık duygusundan kurtulmak için insanın kendine yapması gereken yolculuğun adıdır ada. dört tarafı acılarla çevrili bir adadan, dört yanı hiçlikle çevrili görünmez adaya kaçışın öyküsü, bir ruh süblimleşmesidir.
pascal tabanlı oop bir dil. 1977-1983 yılları arasında United States Department of Defense için Jean david Ichbiah tarafından geliştirilen güçlü bir programlama dili. 1995 yılında iso/ansi tarafından standartlaştırılıp son halini almıştır.
ismini Ada Lovelace'ten alır.
bir insanı sevmekle başlayacak herşey...

bu mısra bile yeter yüzde tebessüm için. mısranın sahibi için;

(bkz: sait faik)
zülfü livaneli'nin, diğer adı dünyayı güzellik kurtaracak isimli güzel şarkısı.

sözleri;

bir kıyıdan baktım dünyaya
ellerimde tuz, avucumda sedef
bir mavilik, bir açıklık
özgürlük hasreti
yüreğime vuruyor
nerede, nerede insanlar?

dünyayı güzellik kurtaracak
bir insanı sevmekle başlayacak her şey

o üzüntü birden gelir
yağmurlu havalarda
yeniden kurarım dünyayı ben
kederlerle
kimseler aşık değil mi bu şehirde

dünyayı güzellik kurtaracak
bir insanı sevmekle başlayacak her şey

hava, martılar, ışıklı şehir
sarhoş ediyor beni yosun kokusu
hilesiz kucaklamak istiyorum
dünyayı, şehri ve seni

dünyayı güzellik kurtaracak
bir insanı sevmekle başlayacak her şey
bütünden ayrı olmaktır.

sen anakaraydın bense bir küçük ada
yörüngen misali dönerdi okyanusum çevrende
sen dalgalara dik ben yenik

sen anakaraydın bense bir küçük ada
senin kuralların vardı beni zaaflarım
ben yenilirdim sen hep kazanan taraf

benim yalanlarım vardı kendime sustuğum
senin sessizliğin bana zırh koyduğun

sen anakara ben küçük bir ada
asla birlikte olamayan

bir haritada belki birlikte çizilen ama ayrı coğrafyalarda

başka yarım kürelerde

başka kadınlar girdi hayatına
dokunmadım saçlarına

öpmediğim dudakların kanattı hep oysa

sen anakara ben küçük bir ada

sevmemem gereken bir koca adam sanki bir anakara
sürgün kalplerin yeri. sürgünlerde ve mükemmel aşkları arayan ve çok yorulmuş kalplerin dinlenme tesisi. gün bitimini izleyen kalbin yeri. hatalara inat bir düşünce ile yeni yeni umutlara ve aşklara yelken açma yeri. bazen ise bir kadın ismi.
Gürültüden,sisten ve pislikten uzak...
Bir ada berrak denizi olan belkide tuzlu deniz kokan.Hani çocukluğumuzdaki gibi...
aldous huxley nin pek güzel olduğu bilinen ama okumaya can dayanmayan kitabı..
Türkan Şoray'la Rutkay Aziz'in başrolü paylaştığı 1988 yapımı filmdir.

Ben çok sevdim, aynı zamanda çok da duygulandım izlerken. Diyalogları, duygusu çok güzeldi.

Filme yapılan yorumlara göz gezdirirken şöyle bir şeye denk geldim, daha da duygulandım.

"sen özgür bir kuşsun. özgürlüğünü bozmamak adına gittim ben, sevmediğimden değil."
https://m.youtube.com/watch?v=WJzAB02uePM

" Dünyayı güzellik kurtaracak. bir insanı sevmekle başlayacak her şey. " söz öbeğini barındıran şarkı. Daha ne desin, başka bir şey demeye gerek mi var.
son zamanların en populer ismi. önümüzdeki 10 yıl içinde arda ismiyle birlikte en çok kullanılan çocuk isimlerinin ilk sırasında olabilir.
tercih eden çoğu anne-babanın kumral ada mavi tuna'dan ilham aldığını düşünmekteyim.