bugün

harry potter and the half blood prince

--spoiler--
saçma bir biçimde kız erkek ilşkileri üzerinde çokça duran filmdir. önceki filmlerin senarist ve yönetmenini, filmi bolca aksiyonla doldurup yatılı okul yaşamına fazla önem göstermedikleri çok değerli sahneleri kestikleri için eleştirdiğim halde bu filmde de aksiyonu az buldum. zira okul hayatı sadece öpüşmekten ibaretmiş gibi gösterilmişti. dumbledore'un bile harry'e hermione ile aralarında bir şey olup olmadığını sorması saçmaydı bence.

tom felton* filmdeki en iyi performanslardan birini sergileyen oyuncuydu. emma watson* ise yine abartılı kaş hareketleri ve gereksiz yere ağlak ifadesiyle vasattı. daniel radcliffe de hani ölüyordu yav?

filmin sonunda dört gözle dumbledore'un cenazesini bekledim ama yoktu. kitapta hogwarts bu nedenle geç kapatılıyordu ve bu da dumbledore'un anısına saygıydı; ama filmde yer almıyordu.

ölüm yiyen yani voldemortun yandaşları ısrarla ruh emici olarak geçiyordu.trende harry "malfoy bir ruh emici olmuş" dediğinde "haydi ya,öyle sonradan olunuyor muymuş,hiç de belli etmiyor bak kukuleta filan..." diye düşünmekten alıkoyamadım kendimi.

ginny nedense pek bir geyşa ruhluydu. harry'e elleriyle yemek yedirmesi, ayakkabısını bağlaması...zaten gönül gözün açılsın repliği ile salonu kırıp geçirmiştir.

ayrıca tom riddle'ın slughorn ile olan sahnelerinde tom riddle'ı oynayan oyuncunun kız olduğunu şiddetle iddia ediyorum.
--spoiler--