bugün

entry'ler (31)

hayat tv

şu an televizyonda açık kaldığını farkettiğim kanal.
en son adnan oktar'ı izliyordum ne ara niye bu kanala geçtim hatırlamıyorum.

bir paket sigara en az 50 lira olmalı

daha da abartılıp ihaleyle satılsın.

klitoris

panathinaikos'lu golcü.

cok kisa adam

yıllar sonra sekizinci nesil hesabıyla hortlayan çok daha eski yazar.

bir türlü sevgililiğe dönüşemeyen ilişki

(bkz: #14869936)

part ii.

macera devam ediyor

...aradan dört ay geçer.
''vay be ne günlerdi, şimdi mutlu bir çiftiz'' demek ister miydim bilmiyorum ama, değiliz. hala arkadaşız ve ben bu duruma epey alıştım. her gün telefonla konuşuyor, uygun zamanları kollayıp haftada bir-iki bazen üç kez buluşuyoruz. artık sorgulamıyorum. buluştuğumuz zamanların tadını çıkarmaya çalışıyorum.
karşı cinsten sevgilin olmayan, ya da olma ihtimali olmayan kişilere de gerçekten değer vermeyi öğrenmelisin. öğrendim, uzun zaman önce. artık daha mutlu bi insanım.

gerçekler

değilim. mutlu ya da benzeri bi şey değilim. ama kendimi boşlukta da hissetmiyorum. kafamdaki belirsizlik yok oldu.
bi kaç ay sonra 1 senedir tanıyor olacağım. hayatımda önemli bi yere sahip oldu. epey önemli bi yere. şunu farkettim ama; ileride (olmasını istediğimden emin değilim artık) sevgili olmasak da, epey iyi vakit geçirdik ve memnunum. evet, ben memnunum. mutlu, mutsuz ya da başka bi şey değil. memnun.
beraber geçirdiğimiz vakitler gerçekten güzeldi. sevgilim olabilecek ''herhangi biri''yle geçireceğim anlardan çok daha doluydu.

uzun uzun yazmaya üşeniyorum.
ileride ne olur bilmiyorum ama sevgili olmayacağız. ve buna gerek de yok. beraberken iyiyim. daha iyiyim.

nicki uzun olanın penisi de uzundur

yanlış tespit. valla lan. lan!

ygs 2012

matematik sorularında en büyük sayının olduğu şıktan başlayarak ''sub-ha-ne-ke'' diye sayın. doğru cevap parmaklarınızın ucunda olabilir.

piyonla evlenen vezir

(bkz: #14889118)

ben okudum, siz de okuyun.

zamanında sözlükte bir şeyler döndüğü belliydi. ben yedinci nesil silik. sözlükten iyice soğuyunca hesabımı sildirmiştim. bu hesabı da canım iyice sıkılırsa trollük falan yaparım diye açmıştım. yapmadım. yeri gelmişken söyleyeyim, şu an sözlükteki tek hesabım bu. bu saatten sonra da başka hesap açmam zaten. trollük yaparım demiştim çünkü burada yazılanları herkes çok önemsiyor. hayat memat meselesi sanki. hbbia da bunu en kullananlardan biri. aslan hbbia, kullansın da.

ben öyle herkesçe çok bilindik bi yazar değildim; ama bir çok yazarla muhabbet etmişliğimiz var. şu an için zaten 1-2 uzun sayılabilecek entry yazdım. sözlüğe tekrar bağlanmak için. entryi okuyunca yine soğudum.

oylama umrumda değil aslında. ama yine de adam gibi bi sistem yapılmalı. adam uyarmış sklememişsiniz bile. yav her ne haltsa. meramımı da burada anlatmış oldum. aslan piyonla evlenen vezir, iyi ki yazmışsın.

son diyeceğim şu;

sözlüğü, yazılanları bu kadar ciddiye almayın. sen de sözlüğe fazla uzak kalma birader. birader dedimse bi an kendime yakın hissettiğimden.

prize çükünü sokmaya çalışan kişi

aynı kişi kağıda ''meme'' yazıp sıvaza yatabilir.

hoşlanılan kızın bilek güreşi yaparken görmesi

masumduk o yıllarda. hoşlandığımız kıza bunu açıkça söyleyemezdik. saçını çeker, kalemini alır kaçardık. o da kalemini geri almak için peşimizden koşar, deli gibi bütün tenefüs birbirimizi kovalardık. istop oynarken g.tüne attığımız top elçimizdi. eğer ki onun da gönlü varsa o da topu bize atar, biz de bilerek o topun bize çarpmasına izin verirdik.

ben sınıfın en uslularından biriydim. ne uzun eşşek oynardım, ne de birilerine tebeşir atardım.
zeynep'in tenefüste sınıftan dışarı çıktığı bir anda başladı her şey. bi arkadaşım vardı, rıdvan. rıdvan tam bir oç'ydi. insanları nasıl gaza getireceğini çok iyi bilirdi. benim hoşlandığımı bile bile zeynep'e sulanırdı bazen.

-cok kisa adam dedi, gel bilek güreşi yapalım.
+ben anlamam dedim, siz yapın.
-n'oldu lan korktun mu? dedi.

pis gaza getirdi. sınıftaki diğer piçlerin de ''ooo'' çekmesiyle gözüm döndü. iyice gaza geldim.

+tamam ulan dedim, gel yapalım.

çok pis gaza gelmiştim. tam güreşe başlayacakken kapıdan içeri zeynep'imin girdiğini gördüm. elinde kakaolu süt vardı. kantinden geldiği belliydi. hemen yanıbaşımazdaki sıranın oraya gelip bizi izlemeye başladı.
zeynep'imi görmenin heyecanıyla elim ayağım boşaldı. başlar başlamaz yenildim. herkes deli gibi kahkaha atıyor, rıdvan oç gibi elimi art arda sıraya vuruyordu. o an yaşadığım hüzünle elimin acısını da anlamadım. zeynep gelip;

-boşver onları, gel bahçeye çıkalım. hem bak kakaolu sütten de iç biraz.

diyecek diye bekledim. demedi. üstüne üstlük bir de benimle alay etti. sonra da rıdvan'ın yanına gidip gülüştüler. onların yanına gittim.

-hile yaptın dedim, daha başlamamıştık.
+yendim seni işte mızıkma şimdi dedi. zeynep yine güldü.

ittirdim onu. yalancı diye bağırdım, hileci hilece diyerek ağladım.

-skerim seni çocuk dedi. o da beni ittirdi. kavga başladı.

dayak yedim. o günden sonra daha da zeynep'in yanına gitmedim. istop oynarken hep asuman'ın g.tüne attım topu. güzel kızdı asuman.

bir türlü sevgililiğe dönüşemeyen ilişki

satranç oynamaktan farksızdı ilişkimiz. çok fazla yakınlaşmaya çekiniyor, farklı piyonları küçük adımlarla ilerletiyorduk. her fırsatta birbirimizi görmek için bahaneler uyduruyorduk. gel zaman git zaman daha da yakınlaştık. birlikte sinemaya gidiyor, sevdiğimiz şarkıları birbirimize beğendirmeye çalışıyorduk. biralarımızı yudumlarken eski ilişkilerimizden bahsediyor, yalnız öleceğimiz üzerine şakalar yapıyorduk.
her şey çok güzeldi aslında. işin en kötü yanı her konu da olduğu gibi belirsizlikti. flört mü ediyorduk yoksa dertleşiyor muyduk? yoksa hoşlanılan kızın kankaya dönüşmesi böyle bir şey miydi? tüm bu sorular aklımdayken eskisi gibi olmazdı. bir hamle yapmalıydım. yapmadım.

tanışma

aylar önce ortak bir arkadaşımız vasıtasıyla tanıştık. tanıştırılmamızda özel bir amaç yoktu. zaten daha önce de karşılaşmış ama tanışma gereği duymamıştık. o, her 5 erkekten 3'ünün güzel bulacağı, 1'nin anında asılacağı türden bir kızdı. bense gören her 5 kızdan 4'ünün dönüp de tekrar yüzüne bakmayacağı, 1'nin ise ''ayy çekil şurdan öff!'' diyeceği türden bir erkektim. zaten az arkadaşım vardı. aslında bu tamamen kendi tercihimdi. ve aslında çok az kişi bana gerçekten tahammül edebiliyordu.

ortak arkadaşımız, o ve benden oluşan üçlüye o ikisinin bir ortak arkadaşı dahil oluyor, bir günde tanıştığım kişi sayısı toplam tanıyıp da değer verdiğim insan sayısında kendine yüksek bir yüzde elde ediyordu. dört kişilik bu grupta kendimi yancı gibi hissediyordum.

dördümüz sabahtan akşama kadar birlikteydik. ''düzeyli'' bir ilişkiye başlamak için ideal bir mekan olan tüyap kitap fuarındaydık. evlerimize dağılırken birlikte fotoğraf çekildik. yapmacık bir gülümsenin yüzüme hakim olduğu o ilk fotoğrafımızı da o zaman çektirmiştik. yakın gelecekte uzun uzun birlikte zaman geçireceğimizi bilemezdim.

işin arkadaş ayağı

birlikte olduğumuz ortamlarda arkadaşlarımız birbirimizden hoşlandığımızı imâ etmeye başlamışlardı. birlikte geçirilen uzun zamanların ardından arkadaşlarımızın baskıları ''sevgili olmayı denesenize''den, ''artık sevgili olun lan!''a dönüşmüştü. biz bu baskıları benim fikrim olan (mal kafa konuştu) ''boşver şakaya vuralım onlar da söylemekten vazgeçerler'' le yıldırmaya çalışıyorduk.
arkadaşlarımız zamanla konuyu kapattılar. ama benim (ortak olmayan) arkadaşlarım her seferinde inceden aklıma giriyor, birlikte takıldığımz her an ''oooo'' çekiyorlardı. ben de inceden düşünmeye başlamıştım. '' acaba olur mu lan?, nasıl olucak ki ulan? ulan!''lar aklımı karıştırmaya başlamıştı.

uzaklaşma

adamakıllı bir sonuca bağlanamayan bu ilişki birbirimize karşı üstünlük savaşına dönüşmüştü. artık sinsice planlar kuruyor, karşıdakini yenmek üzere cesurca hamleler yapıyorduk. artık iyice birbirimizden uzaklaşmaya başlamıştık. karşılaştığımız yerde neredeyse birbirimize selam vermez olmuştuk. iyice soğumuştuk birbirimizden.

şah mat

bir ilişki, daha başlamadan bitmişti.

bir ilişki daha, başlamadan bitmişti...



(bkz: #16220052)

bi kere o eli indir

birazdan kavga çıkacağının sinyalini veren söz.

seriye baslamak

herhangi bir işi art arda yapmaya verilen isim.

dengesizlik

davranışlarında tutumsuzluk gösteren, bir öyle bir böyle insanlar için kullanılan söz.

temiz

namusuna zarar gelmemiş anlamında da kullanılan söz.

istiklal caddesi

birbirinden çok farklı insanların bir arada yürüyebildiği cadde.

ali atay

sesi de güzel olan yetenekli, başarılı oyuncu.

ismail abi

serkan keskin'in canlandırdığı karakterler arasında en ses getireni.

deprem

maruz kalanlarda travmalara sebep olabilen doğal afet.

akrep burcu

burçlara inanan insanların çekindikleri burç.