bugün

hoşlanılan kızın bilek güreşi yaparken görmesi

masumduk o yıllarda. hoşlandığımız kıza bunu açıkça söyleyemezdik. saçını çeker, kalemini alır kaçardık. o da kalemini geri almak için peşimizden koşar, deli gibi bütün tenefüs birbirimizi kovalardık. istop oynarken g.tüne attığımız top elçimizdi. eğer ki onun da gönlü varsa o da topu bize atar, biz de bilerek o topun bize çarpmasına izin verirdik.

ben sınıfın en uslularından biriydim. ne uzun eşşek oynardım, ne de birilerine tebeşir atardım.
zeynep'in tenefüste sınıftan dışarı çıktığı bir anda başladı her şey. bi arkadaşım vardı, rıdvan. rıdvan tam bir oç'ydi. insanları nasıl gaza getireceğini çok iyi bilirdi. benim hoşlandığımı bile bile zeynep'e sulanırdı bazen.

-cok kisa adam dedi, gel bilek güreşi yapalım.
+ben anlamam dedim, siz yapın.
-n'oldu lan korktun mu? dedi.

pis gaza getirdi. sınıftaki diğer piçlerin de ''ooo'' çekmesiyle gözüm döndü. iyice gaza geldim.

+tamam ulan dedim, gel yapalım.

çok pis gaza gelmiştim. tam güreşe başlayacakken kapıdan içeri zeynep'imin girdiğini gördüm. elinde kakaolu süt vardı. kantinden geldiği belliydi. hemen yanıbaşımazdaki sıranın oraya gelip bizi izlemeye başladı.
zeynep'imi görmenin heyecanıyla elim ayağım boşaldı. başlar başlamaz yenildim. herkes deli gibi kahkaha atıyor, rıdvan oç gibi elimi art arda sıraya vuruyordu. o an yaşadığım hüzünle elimin acısını da anlamadım. zeynep gelip;

-boşver onları, gel bahçeye çıkalım. hem bak kakaolu sütten de iç biraz.

diyecek diye bekledim. demedi. üstüne üstlük bir de benimle alay etti. sonra da rıdvan'ın yanına gidip gülüştüler. onların yanına gittim.

-hile yaptın dedim, daha başlamamıştık.
+yendim seni işte mızıkma şimdi dedi. zeynep yine güldü.

ittirdim onu. yalancı diye bağırdım, hileci hilece diyerek ağladım.

-skerim seni çocuk dedi. o da beni ittirdi. kavga başladı.

dayak yedim. o günden sonra daha da zeynep'in yanına gitmedim. istop oynarken hep asuman'ın g.tüne attım topu. güzel kızdı asuman.