bugün

SCH 1001 intoduction to schizophrenia dersinde ilk konudur. bugün işledik. ruhi gene her lafa atladı.
en şizofren olan donnie darko dan gelsin.

"yalnız olmadığıma inanmak istiyorum ama, hiçbir kanıt bulamadığım için artık kafa yormuyorum, hayatım boyunca bunu düşünebilir,ama yine de bir kanıt bulamam..bu yüzden artık düşünmüyorum.bu çok saçma."
az önce açtım doğalgazı , bekliyorum o anı. biliyorum gelecek o güzel son.
son bulacak herşey.

-hergün tekrarlıyor bunu arkadaşım.
-iyide benim bir arkadaşım yok.
ben cok iyiyiz.
yalnızlığa ısmarlanan çay olabilir misal.
şizofrendim ama şimdi ikimizde iyiyiz.
''Mehdi benim!'' demek.

malum son zamanların tartışmasız en popülerlerindendir.
(bkz: dikkat dahi çıkabilir)
(bkz: embesilite)
(bkz: dayesporas)
(bkz: hicbiseyebosunaiclenmeyenadam)
ve daha pek çok yazar gibi nick edinmektir. bunlar sadece nick isimleriyle değil; sözlükte girdiklerini sandıkları boş entrylerle de" şizofrenim demenin 1001 yolu" hakkında doktora yapmışlardır.
bugün çok eğlendik, oturduk böyle konuştuk durduk . sonra bir baktım herkes gitmiş, geç olmuştu tabii ondan.değil mi ondandır? evet canım yoksa niye sıkılsınlar bizden ? haha çok komik, espri yaptı da*
bir ara bizim kafeye gidip iki çay söylemiştim birini karşıma koydum diğerini kendim içtim, sonra garson tekrar geldi ;

-efendim çay soğumuştur isterseniz arkadaşınız gelince tekrar getireyim
+o soğuk severdi zaten
-efendim anlayamadım ?

sonra garsona ne tepki verdiğimi hatırlamıyorum dönüp gitti.bende zaten bikaç saat sonra eve gittim.
kafiyeli cümleler kurmaktır, kır, mır.
kendi kendime kendiliğinden yazdığım bu cümleyi gerçekten ben mi yazmış oluyorum şimdi yoksa mantıksız biri mi var içimde, ben kimim neyim bilmeden bu yazıyı nasıl yazıyorum, klavye tuşlarına bakmadan yazmak meziyet midir yoksa salak bir asosyallik göstergesi mi monitöre kilitli kalıp harfleri takip eden ben miyim yoksa içimde ki ne yaptığını bilmeyen çocuk mu, ben kendimi kendim olduğum için mi seviyorum yoksa kendi kendimi sevmek acizlik mi. kafayı yedim kurtarın beni diye çığlık attın mı sen hiç?
-hiç birimiz şizofren değiliz lan.
benim şizofrenim
senin şizofrenin
onun şizofreni
bizim şizofrenimiz
sizin şizofrenininz
onların şizofrenleri
-sence ben şizofren miyim?
+evet
hanife'ninde çok güzel bir sözü vardı değil mi hanife?
hanife ??
aa bak kayboldu..
ben şizofren değiliz.
çünkü ben seni sen doğümadan önce sevdim.
üzerimde umarsızca bir katran var.
herhangi bir a horizonundan b horizonuna heyelan gibi kayıyorum.
farkında değilim gibi.
içime bir şeyler oturuyor.
kendi içimde kendi evimde misafir gibiyim sanırım.

sonra kalbimi söküyor bir duvara asıyorum.
boyası kanı durmadan bir fırçayla şekillendiriyorum.
şekilden şekle giriyor kalbim.
şekilden şekle üzülüyorum.

dışarı çıkıyorum anahtarı içeride unutuyorum.
belki de anahtar pantolonum arka cebinde.
ama arka cepli olmayan pantolonumu giymiş gibi hissediyorum.
bir pantolona bile güvenmiyorum ki ev masraflarından önce kemerimi sıkıyorum.

ucuz bir tatil kazanıyorum.
tek başıma katıldığım çekilişten iki kişilik bilet veriyorlar.
iade ediyorum onlara bir kopyası duruyor 7 yaşındaki vesikalık fotoğrafımın hemen yanına.

başka bir otobüse biniyorum.
az önce indiğim otobüsteki şoförün selamını iletiyorum bu şoföre.
cevap vermiyor iniyorum otobüsten tekrar. küfür ediyorum.

uzunca bir yola düşüyorum.
elimde harita var ama yol dümdüz.
nereye sapabilirim ki diye düşünürken aslında kuzey o kadar da güney de değilmiş deyip geri dönüyorum.

sözlüğe giriyorum eve varınca.
giriş yapıyorum başka bir nickle hata alıyorum.
beyniniz hatalı ya da kalbiniz hatalı diyor.
farklı bir sekme açıyorum. porno izlemek için.
çocuk kilidi kapalı. kendim bir çocuktan halliceyim.
çıkış butonuna basıp evden çıkıyorum.

otobüslerdeki şoförler bir kafede oturmuş tavla oynuyorlar.
birbirlerinin selamını almayan iki kişinin gözümde mars oluşlarını düşündüm.
iki kırığım vardı sanırım. biri siyah diğeri mat siyah.

biraz daha yürüdüm ve bir gişede soluk aldım.
iki kişinin daha ucuza satın alabildiği pahalı bir yer biliyorum.
biri 7 yaşında diğeri 70 yaşında iki fotoğraf.
onların bir kopyasını tatil masraflarımın arasına koyuyorum.
pantolonumu çaldırıyorum.

pantolonumu ters giymişim. aslında ön cepli değilmiş.
anahtar ise dışarıda ben içeride mahsur kalmıştım.
kendime o kadar güvenmiyorum kapıyı içeriden kilitlemişim.
pantolonumun üzerinden savrulup geçiyordum.

geçtim orayı bir tablo gördüm bir antikacıda.
bir kalp duruyor tam ortasında tuvalin.
nabzım duruyor.
horizonmuş tablonun adı.
nabzım tekrar çalıştı.

yürüyüp gittim b horizonuna tekrar bu sefer heyelansızım. heyecansızım.
vardım ve eski sekmeleri geri yükledim.
hem pornoya giriş yaptım hem sözlüğü izledim.
içimdeki katran bir iç kanamaymış.
Gerizekalıyım demek yerine uydurulandır. Güldürür.