bugün

Selçuk'a 8 km mesafeli bir dağ köyüdür, köyün en büyük özelliği şarap üretiminde türkiye'de hatrı sayılır bir yeri olmasıdır köyü oldukça dik ve virajlı bir yoldan çıkılır ev yemekleri şarap evleri gözlemeliri ile meşhurdur. her adım başı bir şarap evi bulunmaktadır tadım ücretsiz olduğu için gezi bitiminde küfelik olma garantsi vardır meyva şarapları çok güzeldir şahsen kendim bizzat 12 derecelik alkol oranına sahip karadut şarabını bi oturuşta içmiş ve gerisini hatırlamamaktayım, eski bir rum köyü olan şirince mübadele sonrası makedon göçmenlerine verilmiştir, yemek içmek gayet ucuzdur 4 kişi 4 porsiyon mantı + ayran + 4 gözleme+ 1porsiyon ev baklavası yiyerek sadece 27 ytl verdik ev sakinlerinin tatlı sohbeti ise bedavadır, hepiniz şirinceyi görünüz efendim, bırakın deniz kenarını havuz başını dağlara vuralım kendimizi.
sabahattin ali'nin sırça köşk kitabında, çirkince adlı öyküsünde anlattığı yer.
selçuk'a gidildiğinde gidilmezse gidilmezlerden olması gerektiğini düşündüğüm şirince bir yer.
eski bir rum köyüdür. asıl adı şirince değil çirkince dir. ama tabi ki göze hoş gelsin diye bu isim kullanılmaya başlanmıştır. özel arabanızla selçuktan yukarıya sapınca engebeli ve virajlı yolları aşıp ulaşırsınız. selçuk tan şirince ye minibüsler de kalkmaktadır. çeşit çeşit meyve şarabının yapıldığı şarap evleri vardır. bir de meraklıları için mevsim sonu, sonbaharda alkol oranı %40 olan özel üzüm şarabı üretilir. bunun için yazdan sipariş veren şarap müdavimleri az değildir. konaklamak için çeşitli küçük moteller vardır. kendine özgü küçük ama şirin bir pazarı bulunur. buraya köylüler ne yaptılarsa getirip satar. turistik moteller ve köy içiçe geçmiştir ve birbiri ile uyumludur.
Otomobille gitmeniz durumunda yanınızda mutlaka ehliyeti olan ve içki içmeyen bir arkadaşınızı da götürmeniz şiddetle tavsiye edilir.**
11 km. lik kumsalı ile türkiye nin en büyük ikinci sahiline sahip , adı gibi şirin bir dağ köyüdür. efes ve selçuk a olan yakınlığından aktivite alternatifleriniz çeşitliktedir . şarap tanrısı Dionysos tılsımını buraya da bırakmış olacak ki bölgede üretilen şarapların müdavimleri oldukça fazladır.
sözlükteki şirinler sevgisi akabininde

şirinlerin kullandığı dil diye tanımlayabiliriz.
(bkz: zall şirin)*
(bkz: şirin sözlük)**
bir çok şarap çeşidinin degüstasyonize edilebileceği köy, cennet.
abartmışlar ki kavun, kivi, karpuz, muz gibi meyvelerin şarapları bile üretmeye başlamışlar. şarap üreticisi bir dayı bu hususta; "ekmeğin, balığın, toprağın bile şarabını yaparım yeter ki içeni olsun" diye bir cümle sarfetmişti hiç aklımdan çıkmaz.
dış yapısı safranbolu evlerini andıran evlerin yapımında daha güzel bir mimarlık yapısı vardır. bu köydeki hiçbir ev birbirinin manzarasını kapatmayacak şekilde inşa edilmiştir.

eğer şarap alınacak ise bu köyden, bu sene birincilik ödülünü kazanan mahzen şarap evi tam ağzınıza layık şaraplar sunar. aynı zamanda hesaplıdır da. grup halinde dalarsanız içeriye %30 indirime gittiği bile görülmüştür. köyde bulunan klise, bir evin bahçesinde bulunduğundan her zaman ziyaret etmek mümkün değlidir. klisenin bahçesine sonradan "dilek havuzu" adında küçük bir havuz konulmuş ve içine atılan paralar her akşam ev sahibi tarafından toplanmaktadır.
şaraplarının kötü olduğunu düşündüğüm ya da aldığım şarapların kötü çıktığt köydür. istisnalar yine de kaideleri bozmaz.
(bkz: artemis şarapevi)
en güzel meyveli şaraplarla beraber, içtiğiniz yerde aynı meyvenin de size sunulduğu yerdir.. şeftali şarabı mı içtiniz, buyrun yanına üzerine bal ve şeker dökülmüş şeftali ağırlıklı meyve salatası... dünyanın en güler yüzlü insanlarını barındıran yerdir, insanların güleryüzü bile şirincedir.. fazla iyi anlaşırsanız sevdicek yanında bir "sen onu bırak bizim sıpaya alalım seni" muhabbeti bile geçer * ... hafif mayhoş, hafif leyla sokaklarını gezerken hiç geri dönmesek izlenimi yaratan, yaşlanıp tonton anneanne/dede olunca herkesin yaşamak isteyeceği yerdir... hatta o kadar büyümeye gerek bile yoktur, çünkü adı gibi bütün yaşam orada "şirince"dir...
böğürtlen şarabını az önce tattığım mükemmel şarap markası, tüm şirince köylülerini lerzan mutlu misali öpmek istiyorum.

(bkz: sarhoşken entry girmek)
"erdem ne ki?" diye sorgulatan pansiyonunda tuz kristallerinden oluşan lambaları, baharatlı çayları, aromalı şarapları ile doğal rehabilitasyon yaşatan "şirin" köy. yağmurlu zamanında gidilirse de gece yürüyüşe çıkılması önerilir arnavut kaldırımı sokaklarında. toprak kokusu bir başkadır zira.
sirinlerin ana dili. belli başlı kalıplara dayanır, "şirinlemek" gibi..

-bugün nereye şirinlicez şirin baba?
-ebenin amına şirinlicez yavrucum..
-son günlerde çok şirinliyorsun şirin baba..
-insanda şirin bırakmıyorsunuz ki.
mevye şaraplarının bulunduğu şirin bi yer. ancak tadımlık içilir bu şaraplar fazlası bayar. zaten şirincede de 2-3 saatten fazla kalınmaz, yadı kaçar, sıkar adamı. ama yine de görülmeye değer...
izmir'in selcuk ilcesi merkezinden dag yoluna sapılarak cıkılan eski ve sirin evleri, dar sokakları, sanat evleri, tarihi kiliseleri ile yalnızca turkiye degil dunyanın her yerinden turist ceken adi gibi sirin koy. eski evlerin restore edilmesi ile olusturulan butik otelleri her mevsim yerli ve yabancı turistlerle dolmaktadir.daha istanbullu, ankaralı bilmezken ta amerikadan nasıl olur da sirinceyi bilir gelir insan sasilir. koy halkı sarapcılıkla gecindigi icin, her dar sokagin bir kosesinde, yazın bile buz gibi olan tarihi tas binalarin icinde envai cesit sarabin tadildigi ve satıldıgı sarap evleri gormek mumkundur. bir koy sokagında saint germain havası yakalamak, getirdigi tezatla ilgi ceker. oyleki her sarap evinden tatmak icin bir yudum sarap icseniz ,araba kullanamayacak kıvama gelirsiniz. egeli sıcaklıklıgı tasıyan koylu kadınların sokaklarda sattıkları danteller, koy ekmekleri, ev yapımı sabunları ve zeytinyaglari da alınmadan gecilmemelidir ve koye hareket katmaktadir. tum koy sit alanı ilan edilmistir. olmeden once mutlaka gorulesi yerlerdendir.
her tarafı şarap evleriyle dolu şirin bir mekandır. gidilmesi gereken, gidilincede şarap ekmeği ve karadut şarabının tadılması gerekir.
bir de şarap evlerinde fabrikasyon mu ev yapımı mı ? diye sorun fabrikasyonlar sanırım üzümden değilde üzüm sapından yapılmış, ev yapımları ise efsane.
büyülü olduguna inandıgım yer. arabadan indiginiz anda sarıveriyor. zaten o muhtesem saraplardan hic bahsetmiyorum.. o güzel yolları, şarap tadarken kullandıgınız sevimli kadehler, insanlarının içtenligi, güleryüzlülügü ile keske hic gitmesek dedirten ilçe.
nasıl anlatsam ki şimdi sana sözlük,
aklım orada o köyde kaldı desem, bir yandan aryaların bir yandan kilise çanlarının bir yandan da ezanların yükseldiği eski rum köyü'nde kaldı aklım/kalbim.

ege'nin ta kendisi o köy. ayaklarım geri geri gitti istanbul'a dönüş yolunda. "yeryüzündeki cennet" gibi basmakalıp bir tamlamayla anlatmak istemezdim içimde/aklımda kalanları ama başka türlü adlandıramıyorum işte şirince'YE duyduğum hayranlığı.

ege' nin ta kendisi dedim ya. ege'yi satıyorlar orda. ege'yi, satıyorlar değil. buram buram ege orası, şarabı, meyveleri, üzümü, tarhanası, otları, kese yoğurdu, tulum peyniriyle, eski evleri, inciri, yemişi, çiğdemi, korukuyla, yi de bak diyen teyzeleriyle. ege' nin ta kendisi işte.

bir rivayete göre dışarıdan kimseye ev/yer satmıyorlarmış.. satmasınlar da zaten.

ölmeden önce burayı görün derim ben. sadece şarap tadarak kafayı bulabileceğiniz başka bir mekan yok sanırım yeryüzünde.
(bkz: 1923 turkiye yunanistan nufus mubadelesi)
(bkz: mübadele)
dut ve vişne şarabıyla beni mest eden köydür. ilk fırsatta tekrar gideceğim ulan.
etkisini nickimde görebileceğiniz köy.
bir dahaki sefere kasa kasa alıcam.
izmir'in Selçuk ilçesine bağlı ve Selçuk'a 8 km. mesafede tarihi mimarisi korunmayı başarılmış turistik bir köydür.
hem fiyati uygun hem lezzeti sahane gozlemelerinden yenmeden, karadut sarabindan tatmadan, papatya taclarindan kafaya takip sokaklarinda dolasmadan ve birkac sise, hatta mumkunse kasayla, sarap yuklenmeden donulmemesi gereken sirin mi sirin koydur efendim. afiyet olsundur.
aklımın köşesine düşmüş yer. dar vakitte ağızda hoş bir tad bırakıyor. bir de içime dert oldu ki, alabildiğimiz 2 şişe şarap hiiiç yeterli olmadı.
bir de gümüşçü vardı orada pek ucuzdu falan filan, o geldi aklıma.*