bugün

şirince

nasıl anlatsam ki şimdi sana sözlük,
aklım orada o köyde kaldı desem, bir yandan aryaların bir yandan kilise çanlarının bir yandan da ezanların yükseldiği eski rum köyü'nde kaldı aklım/kalbim.

ege'nin ta kendisi o köy. ayaklarım geri geri gitti istanbul'a dönüş yolunda. "yeryüzündeki cennet" gibi basmakalıp bir tamlamayla anlatmak istemezdim içimde/aklımda kalanları ama başka türlü adlandıramıyorum işte şirince'YE duyduğum hayranlığı.

ege' nin ta kendisi dedim ya. ege'yi satıyorlar orda. ege'yi, satıyorlar değil. buram buram ege orası, şarabı, meyveleri, üzümü, tarhanası, otları, kese yoğurdu, tulum peyniriyle, eski evleri, inciri, yemişi, çiğdemi, korukuyla, yi de bak diyen teyzeleriyle. ege' nin ta kendisi işte.

bir rivayete göre dışarıdan kimseye ev/yer satmıyorlarmış.. satmasınlar da zaten.

ölmeden önce burayı görün derim ben. sadece şarap tadarak kafayı bulabileceğiniz başka bir mekan yok sanırım yeryüzünde.