bugün

entry'ler (102)

peynirciks

kendine zorla hoşgeldin dedirten yazarcıkstır. * * e madem kendisi de öyle istiyor, çok olmuştur kuvvet ile muhtemel ama hoşgeldi o zaman yazarıdır. bir de lady rea kişisinin pek de uğrak olmayan nikaltına geçerken bir uğramıştır. ziyareti ile gülümsetmiştir. * * * *

sözlükteki izmirli yazarlar

adımın listeye yazılmasından mutluluk duyacağım yazarlar grubudur.

aşk acısı çekenlere tavsiyeler

tüm gücünüzle , yaşadığınız aşkın hakkını verene kadar yaşayın acınızı.

sevgiliye son sözler

"ne acı, gözlerimden dökülmüş dökülmemiş ,dökülecek dökülmeyecek hiç bir damlaya layık olmadığını en sonunda anlamak.... elin elime değdiğinde başka bir parfümü duyduğumda ben, elim elimde, elim kalbimde oturdum ve tüm bu acıya ağladım...

canım, aşkım,
git ve bir daha soluma benim soluduğum havayı... "

nereye gidiyorsun

"Çocuk
Her vedanın ardında bir bekleyeni vardır kimsenin bilmediği
Ve her gözyaşının altında bir dua kimsenin duymadığı
Çevir gökyüzüne başını
Bakma arkana
Daha sert basa basa, daha güçlü
Anlat bu kara şehrin yollarına ak adımlarınla!
Gitmek yenilmek değil kazanmak da!
Gitmek gitmektir işte
Hepsi bu......."

hepsi bu. evet. cem adrian'dır. yine ağlatmıştır.

Yüzünde korkularla...
içinde çığlıklarla...
Kalbinde simsiyahlar?
Nereye gidiyorsun?

nereye gidiyorsun!

sevgilisine laf atanlara karşılık vermeyen erkek

sevdiceğinin onu üç beş dengeden yoksun yaşam türüne cevap vermediği için hödük, hayvan, kılıbık, vs vs.. olduğunu düşünmeyecek, tam aksine sevdiceğinin bizzat kendi canlarını düşünerek -malum olduğu üzre o tarz adamlar pek de sağlıklı düşünemeyen cinslerdendirler- bu gibi bir durumu içine sindirmeyi kabullenebilecek kadar kendisini sevdiğini bilen kızın sevdiceğidir. doğru hareketi yapmış olduğu için takdir edilmelidir .

akbank ın 1500 personelini işten çıkarması

(bkz: ayıp)
(bkz: yazık)
(bkz: günah)

söylenti diye başlayan , yalanlanan , yaşanmış olaydır. bal gibi de doğrudur. can acıtmıştır. teker teker çıkarmalar ile yetinilmemiş, eşler aynı anda işten çıkarılmıştır, kovulmuştur, atılmıştır, gelmeyin bidaha denmiş a4 ellerine verilmiştir.

şubelerden, birimlerden * çıkarılacak kişi hariç herkes çıkarılmış * * tek kalana tebliğ edilmiştir durum. arkadaşları ile vedalaşmasına izin verilmemişir, eşyalarını toplayacak zamanı olmamıştır, işlerini bitirip arkasına bakmadan gidebilecek hali kalmamıştır.

şimdi ne olacak o çocuklara ? o insanlara? emektarlara? emekliliğine 11 ay kala , 3 ay kala, terfisini yeni almış , sonra da herşeyi elinden alınmışlara?

hele yeni girenler... 3 ay olmuş başlayalı, 6 ay olmuş... işten çıkarılan yeni mezunlara ne olacak? hepimiz o eğitimlere gittiğimizde sadece kot pantolonumuz sadece spor ayakkabımız vardı... herkes işe başladığında kendini ailesini dünyanın borcuna sokup takımlar , gömlekler, etekler, ayakkabılar, ceketler almadı mı? nasıl ödeyecek şimdi o çocuklar o borçları. madem bu insanları çıkarma riskin vardı neden aldın nasıl oldu da bu kadar borçlanmalarını sağladın peki? hah, doğru, her bir çalışan öncelikle bankanın müşterisi sonra çalışanıdır değil mi.... hepimiz önce bir takım elbise, markasız, basit, idare edecek cinsten alarak başlamadık mı? bir takım elbise 300ytl den başlıyor, ve kimseye bir şey denilemez ama bu bir çok kişinin bütçesine öyle bir koyuyor ki.. hele de sayısının birden fazla olması gerektiği düşünülürse. * *
insanların bir çoğu işe girdim diye nişanlanmışlardı, evlenmek üzere olduklarından kredi çekmişlerdi, hele biri doğum izninden döndüğü gün aldı haberi. bu insanların "ah"ı , açıklanan kar kadar önemli değil tabi...

"dostluğunuza önem veriyoruz"...
"güveninizin eseri..."
"Türkiye'nin yenilikçi gücü..."

hey gidi koca Akbank hey.... herkesin ekmeğiyle oynadın. yazıklar olsun. *

cehennemde duyulmasi muhtemel sarkilar

mazhar alanson'dan geliyor;

"yandım yandım; yandım yandım ...ah ki ne yandım... "

sevgiliye hitap biçimleri

wöcüsü , minikcim * , reçel, reçel kavanozum , cücük, minimiyav vs... en anlamlı(sız)ı da "pınçık".
*

başlıkları alt alta okumak

dunya herkesindir (4) ...
iste bu canimi cok sikiyor ..
*

sonsuza dek birisiyle yaşamayı istemek

"insan ruhunun diğer yarısını her gün bulmuyor ya da kaybetmiyor" tümcesi şayet bakış açısı ise hayatınızda dünyanın en güzel isteğidir tarafınızdan bakıldığında. sonsuza dek, ölüme kadar ya da sonuna kadar değil dikkat edilirse, o mahşer gününde annenin evladı tanımayacağı öğretilir ya hani, seni orada bile arayacağım dediğiniz adamın/kadının varlığıyla, tamamlanmış bir ruh ile yaşamak istemek.

yüzük eşliğinde veya değil, karşı karşıya dururken eller birleşik; sol elin yüzük parmağından akan her damla kanın iki kalp arasında gidip geldiğini hissetmek istemek..

en güzel bir şey. çok güzel bir şey...

sinemada sevgilinin kulaga fisildadiklari

-çok sıkıldın di mi, evet biraz ağır bir filmmiş....
*ben senin yanındayken hiç bir şeyden sıkılmam ki..
-....ya aslında haklısın keşke bu filme gelmesey.... ne.. ne... ihii ihiihi hiheh ..
*şımarık kedim benim..

çoğunlukla iq'yu üç saniyede dibe vurduran, eblek eblek baktıran ve ardından şımarık bir halde birkaç saat geçirmenize sebebiyet verebilecek sözcüklerdir onun fısıldadıkları.

yaran facebook grupları

" Dr. OETKER Docent olsun... "

i will survive

22 haziran 2007 tarihinde yapılan ege üniversitesi iktisadi idari bilimler fakültesi mezuniyet töreni sonunda çalan dekan tarafından seçilmiş kep atma şarkısıdır. aslında ajda pekkan'ın türkçe versiyonu kullanılsa daha mı iyi olurmuş acaba diye düşündüren şarkıdır. misal "i will survive...i will survive.." yerine "sardı korkular gelecekk yıllar..düşündüm de -işsiz- nasıl yaşanacaklar....!!"

öğrenci öğretmen diyalogları

ege i.i.b.f işl.böl. mat2 hocası sınavdan saniyeler önce öğrencilere......

-biyolojileri bir sınav yapmışım kalem oynatamadılar.. (yüzündeki sadist ifadeyle devam eder..) oradan çıktım buraya geldim şimdi... ve tahmin edin elimde ne var... (aslında biyoloji bölümüyle aynı sınavı yapacağını ima etmektedir...lakin öğrencilerden biri tedirgin söylenir..)
-kazık???!?!!?!

çocukken yapılan psikopatlıklar

deniz kıyısına koskocaman bir çukur açıp kova kürek ile denizden toplanan denizanalarını o çukurun içine özenle yerleştirmek ve üzerlerine kum dökmek. sonra o kumun üzerinde zıplayıp etrafa sıçrayan denizanalarını görerek çığlık çığlığa kahkahalar atmak, akabininde denizanalarından yanan cildin acısıyla ağlamaya başlamak ama hala zıplamak...

ankara

gecenin bir yarısında yarı mutlu yarı hüzünlü, yıllar süren özlem giderilerek bakıldığında gözleri dolduran şehir... kar beyazı giysisi olsa da olmasa da , değerli şehir, anıları, çocukluk aşklarını, geride bırakılanları, avuçtan kayıp gidenleri barındıran şehir.. yavaş yavaş azalan ışıklarıyla ne de güzel olan şehir...

yaran anonslar

yer: izmir adnan menderes havalimanı iç hatlar terminali
asıl anons gaziantep uçağına ait olmalıdır.

-lütfen dikkat.. xxyyzz havayollarının xxx2332 sefer sayılı gaziemir yolcularının güvenlik kontrolüne gitmeleri.... (anons glme sesleriyle yarıda kesilir)

çünkü gaziemir adnan menderes havalimanının en yakınındaki ilçedir.

ben bu yazıyı sana yazdım

"insan ruhunun yarısını bulmuşken bir kalemde silemiyor..."

ilk başıma geldiğinde hissettim ama inanmadım inanmak istemedim... Romanlarda yaşanan şeylere benziyordu ve bu nedenle gerçekçi gelmiyordu... yanlış teşhis üzerine alınan zaman da doz aşımına uğrayınca yapılacak bir şey de kalmadı zaten.. elim mahkum, elim kalbimde ruhumun yarısının gidişlerini seyrettim.. sanırım hiç hissetmedin.

Beceremiyorum.
"Benden çok şey bekleme" demene rağmen,
Senin hayatının kıyısında dolaşmayı, beklentisiz olmayı, dar anlara/temaslara sığışmayı,
sürgülü kapıları zorlamamayı beceremiyorum.
Bana değer verdiğini ve saygı duyduğunu biliyorum.
Bunun için de çok müteşekkirim.
Ama yetmiyor.
Daha fazlasına ihtiyaç duyduğum için utanıyor, kendime öfkeleniyor, kendimi ayıplıyorum ama nafile,
denedim, kendime engel olamıyorum.
Sen az bi gül, ben kahkaha atıyorum.
Sen az üzül, içim sıkışıyor.
Öptüğümde, elini sıktığımda, hatta sadece sana baktığımda veya telefonda sesini duyduğumda
içimin titremesine ya da çoğu zaman burkulmasına mani olamıyorum.
Başarında kocamsın gibi gurur duyuyorum.

Kaç kez bana "....cim" dedin biliyorum.
O gün gömleğinin içine fanila mı giydin biliyorum.
Fanila boynunda, elim bende, dokunamamak işkence oluyor.
Beni senden ayıran günleri teker teker saymadan duramıyorum.
Günler sünüyor.
Tam yokluğuna alışıyorum, pat geliyorsun.
Geliyorsun, pat gidiyorsun.
Hiç oyalanmıyorsun.
Bana gidişin kalıyor.

Ben bunun önüne geçmek istiyorum.
Sarkacın ipini kesmek istiyorum.
Yüzleşerek..Kabullenerek..Vazgeçerek..
Kadın olarak istenmediğim, hayatında bana yer olmadığı gerçeğini özümseyerek.
Sen bana çok güzellikler armağan ettin, hayatımı zenginleştirdin,
bana gerçek ilgi, özen ve şefkati hak edebileceğimi yaşattın..Teşekkür ederim.
Benim için çok kıymetlisin.
Bu yüzden insan insana ilişkimizi korumak için son kez elimden geleni deneyeceğim,
beceremezsem tümden gideceğim,
Yeter ki çirkinlik olmasın, saçmalama olmasın. Ki olabilecek olanlar da çoktan oldu zaten...

Fakat madem önüm çıkmaz sokak,
Dayanaksız ümitlere bel bağlamak istemiyorum.zaman demene rağmen...
Senden işitmediğim, sadece benim hayal ürünüm olan,
Yani varolmayan bir vaadin ucunda sallantıda kalmak istemiyorum.
Her seferinde yeni baştan ölüp, geri dirilmek istemiyorum.
Senin her bakışında, her imanda aslında beni sevdiğinin, seninle bir geleceğimin olabileceğinin ipuçlarını aramayı, hatta belki de yaratmayı, uydurmayı istemiyorum artık.
Gerçekte olanı değil de, zihnimde olmasını istediğim şeyi yaşamak istemiyorum.

Gerçek şu ki, sen hayatımda zaten yoksun, olmak istemiyorsun.
Seni mutlu eden neyse, nasıl bir yaşamsa onu yaşamanı, mutlu ve huzurlu olmanı diliyorum.
Kararına saygı duyuyorum, seni anlıyorum ve yargılamıyorum.
Bu yazdıklarımı duygu sömürüsü, beklenti ifadesi, talep, vs olarak görme.
Sen de benim kararıma saygı duy sadece.
Lütfen.

Bana tutunma, azad et beni.
Sen bana yoksan, benim sana olmamı isteme benden,
"Orada dur ama yine de sev fakat ayarlı sev" deme,
Becerebiliyorsan, dilinle "git" derken, gözlerinle "gel" deme.
Bırak yas tutabileyim.
Seni görmeye devam ederek zor ama yine de deneyeceğim duygularımı içimde göç ettirmeyi..
Yardımcı ol bana.
Arada gelgitlerim olursa, lütfen anlayış göster, zaman tanı..
Ben senin kadar kararlı, mantıklı ve kontrollü değilim.
Beceremezsem de bırak bu sefer gerçekten gideyim.
izin ver.
Bağışla.
Üzgünüm.
içimde seninle ilgili yaşadıklarımı bil istedim,
Yüreğimin neden pes ettiğini, gittiğimde neden gittiğimi anla istedim.
Dürüst olmak istedim.
Seni seviyorum.
Ama beni istemeyeni istemiyorum.
Kendine çok iyi bak , sağlıcakla ve hoşça kal. . .

13.07.07

1 sene sonra bile eski sevgiliyi düşünmek

arada bir de başkaları girdiyse bile hayata, düşünüyor olabilmek bile sizi çıldırtmaya yeter... herkes kendi yerinde mutludur,siz hariç, herkes hayatına devam edebiliyordur,siz hariç.. aslında nasıl bittiğine de bağlıdır bu düşünmek mevzuu.. inanılsa da inanılmasa da severek ayrılmak gibi bir durum vardır ya da ayrılığa mecbur olmak ve şayet bitişi severek gördüyseniz, unutmak, silmek, geride bırakmak en zor hadiselerden biridir... o nedenle saçma sapan durumlara bile sürüklersiniz kendinizi, hani unutturmak için başkasıyla olmak gibi... herkese yazık edersiniz..

böyleyken haliniz, değil bir sene on sene bile aynı "sevgili"yi düşünür durursunuz.. ama daha çok, ama daha az, düşünüyor olmanızı değiştirmez bu...