bugün

GERi DÖNME SAKIN , BAKMA ARDINA , GiT iSTEDiĞiN YERE...
(bkz: gitme içimde bir korku var)
sonra ben diyeceğim ki: gitmek istedi ve gitti hem anlıyorum hem çok acı tek taraflı bitti... sen dönmeyeceksin bir daha biliyorum sonra ben sessiz ve kimsesiz (daha önemlisi sensiz) burada kalacağım.. sol yanımda hep ince bir çizgi halinde kalacak adın ve acın..
klonlama olayını çözdüm seri üretime geçeceğim dizesidir.
(bkz: kimi sevsem sensin) ile aynı mantıkta söz öbeğidir
(bkz: yeni bir sayfada sana bakmak)
(bkz: bence sen de herkes gibisin)
herkes gidene benzerse herkes gidecektir.
adı ne kadar yılmaz erdoğan gibi kelime hazinesi zengin olan bir adama yakışmasa da, albüm olarak baktığınız da kaliteli bir şiir albümü. kendim ve hepimiz hakkında, sevgilim yoksa, yeni bir sayfada sana bakmak acil şifalar dinlenmelidir.
kimse sana benzeyemez ki, sadece her ayrıntı seni hatırlatacak şu ümitsiz umuduma.sen geleceksin her ayrıntıda benliğime...
* (bkz: benzemez kimse sana)
baş harfi ben'in klibi hatırlara geliyor.
çoğu yılmaz erdoğan' ın "anladım" isimli şiir kitabından seçilen ve yine yılmaz erdoğan tarafından çıkartılan şiir albümünün ismi.
son demleriydi eylül'ün...
şarıl şarıl yağmur yağıyordu...
genç kız ve delikanlı, elleri birbirine kenetli bir şekilde, bakışıyorlardı...
ikisi de konuşmuyordu dudakları mühürlenmişçesine...
bir tek rüzgarın sesi çınlıyordu cem yılmaz'ın opet reklamlarındaki gibi; ''ğhu ğhu... ğhuuuu...''
bir de uzaklardan mahalle karılarının sesleri geliyordu; ''fatttmaaaa, fattmaaaaa, yağmur yağıyo kız, topla şu çamaşırlarını...duymaz ki orspu! kime diyorum ben, heyoooo!... götüne girsin e mi o televizyon...''

genç kız hafif silkindi; ellerini kaydırıp delikanlının ellerinden... bir adım gerildi... delikanlı yutkundu sonra, bir şeyler demek istedi, olmadı. yutkundu... tekrar denedi ve bu sefer bir kaç kelime döküldü dudaklarından;
+ şimdi... şimdi sen gidiyorsun ya...
çırpmaya başladı yüreği, genç kızın. sanki her şey dudaklardan dökülecek bir iki kelimeye bağlıydı.
tekrar etti delikanlı:
+ şimdi sen gidiyorsun ya...
-evet...
+siktir git amına koyim.
-!?!?!

--kes, kes---
yönetmen girdi araya:
++lan dalyarak, ne diyon lan sen?!
+ bu ne amına koyim. kabız olduk iki saattir şurda! böyle çekim mi olur? sensin lan o yrak da. hem benle serseri ağzı konuşma sikerim senin belanı... gidiyom mına koyim. al şu şıllığı da salak salak bakıp duruyor. sinirlerimi bozdu mına koyim.
++anlaşmaya karşı gelemezsin! bu çekimi yapacaksın!
+ sktir lan, ipne! Yeşilçam da oynuyoz sanki. Ananla çok izledin heralde!
++sana anlaşma diyorum olm!
+ anlaşma da sensin, çekim de sana girsin!... e mi?!
++!?
---
- ayyy, ama nolcak şimdi?
++kızım, bi siktir git sende başımdan ya!
`gayri dayanamam ben bu hasrete
ya beni de yitir, ya sen de git`...
- şimdi sen gidiyorsun ya!
+ herkes bana mı benzeyecek?
- yok! götünü izliyorum.
güzel bir yılmaz erdoğan şiiridir.
(bkz: benzemez kimse sana)
(bkz: sen şimdi gidecen ya cehennemin dibine git)
- şimdi sen gidiyorsun ya!
+ ee?
- fak yu kıristin.
-şimdi sen gidiyorsun ya
-eeee
-nerden otobüse biniliyor biliyormusun.
-yooo
- dur yolu gösteriyim son kez.
çekip giden, ardından bakılan sevgilinin görülen her varlıkta, izlenilen her manzarada, karşılaşılan her surette yansımasını bulmaktır..
*
ya herşey berbat olmuştur her insan şerefsiz bir adidir.*
ya da bütün herşey kalbinizi tekrar kıpırdatacak kadar yoğun duyguları barındırır.*
bir yılmaz erdoğan şiiridir.(tanım)

2007 yılıydı, yaz tatili... her zaman gittiğimiz gibi gene didim'deydik ve her zamanki gibi gene çevremden çok sıkılmıştım. bir sürü yeni arkadaş edinip gene hepsinden bunalmıştım... mavişehir'i bilen bilir, anlattırmayın bana şimdi onu - belki başka bi' entryde anlatırız uzun uzun - orada bir de mavişehir pastanesi diye bir mekan var ama yok lan öyle bildiğin pastaneler değil, yazlıkta kim gidecek pastaneye? açık havadaki masalarda oturup nargile içiyorsun dondurma yiyorsun falan...

ben de pek uğramazdım oraya... arkadaşlarla gittik, mekanın sahibi de hemşehri çıktı, bir muhabbet kurduk...

ama adam tam benim kafadan, edebiyattır şiirdir fotoğraftır... benim ilgilenmeye çalıştığım tüm dallarda bilgisi sonsuz, üstelik kaliteli de biri, belli!

gel zaman git zaman bir hayli muhabbetimiz oldu artık, müzik dinliyoruz, sohbet ediyoruz... can yücel'den, yeni türkü'den konuşuyoruz... ama işte adamın da işleri yoğun, bir türlü kısıtlı zamanı kırıp da konuşamıyoruz dolu dizgin...

her dostlukta olduğu gibi gene bir veda vakti, yazlıktan dönüş zamanı gelmiş çatmış... telefonunu istedim, verdi... güle güle dedim, ben gidiyorum...

ve aklımdan hiç çıkmayacak; hala da okudukça, duydukça, söyledikçe ürperdiğim dizeleri söyledi:

"şimdi sen gidiyorsun ya, herkes sana benzeyecek"

ne denirdi ki? sustum, gülümsedim ve dönüp gittim... evime,taa anasının nikahındaki zonguldak'a dönünce bir heves telefona sarıldım, çaldırıp mesaj atacaktım...

telefon numarası yanlış çıktı... muhtemelen yanlış hatırlamıştı numarayı cengiz abim...

hala da ulaşamadım o'na, bu sene gittim, o yoktu...

ve hala yankılanır beynimde o dizeler; "şimdi sen gidiyorsun ya! herkes sana benzeyecek..."....
bahsi geçen şiir şöyledir efendim;

--spoiler--
şimdi sen gidiyorsun ya herkes sana benzeyecek,
her yanımdan geçenin yüzünde seni göreceğim.
her günaydın diyen sen olacak.
her yüzüme bakanda senin sıcaklığını hissedeceğim.
her gördüğüm resimde seni göreceğim,
her duyduğum şarkı sanki sana yazılmış gibi gelecek bana
bakarsın belli mi olur bende sana şarkılar yazarım...
şimdi sen gidiyorsun ya
arkana bile bakmadan her arkasını dönüp yoluna devam edende seni hatırlayacağım.
sadece sen olacaksın çevremde gezen insanlar.
şimdi sen gidiyorsun ya herkes sana benzeyecek
sen geri gelene kadar...
--spoiler--

Yılmaz ERDOĞAN
kötü sözlükte çıkış yaparken karşına çıkan yazı.
- şimdi sen gidiyorsun ya herkes sana benzeyecek.
+ ???
- ulan ilk işim hayvanat bahçesine gitmek olacak.
- !!!