bugün

şimdi sen gidiyorsun ya herkes sana benzeyecek

son demleriydi eylül'ün...
şarıl şarıl yağmur yağıyordu...
genç kız ve delikanlı, elleri birbirine kenetli bir şekilde, bakışıyorlardı...
ikisi de konuşmuyordu dudakları mühürlenmişçesine...
bir tek rüzgarın sesi çınlıyordu cem yılmaz'ın opet reklamlarındaki gibi; ''ğhu ğhu... ğhuuuu...''
bir de uzaklardan mahalle karılarının sesleri geliyordu; ''fatttmaaaa, fattmaaaaa, yağmur yağıyo kız, topla şu çamaşırlarını...duymaz ki orspu! kime diyorum ben, heyoooo!... götüne girsin e mi o televizyon...''

genç kız hafif silkindi; ellerini kaydırıp delikanlının ellerinden... bir adım gerildi... delikanlı yutkundu sonra, bir şeyler demek istedi, olmadı. yutkundu... tekrar denedi ve bu sefer bir kaç kelime döküldü dudaklarından;
+ şimdi... şimdi sen gidiyorsun ya...
çırpmaya başladı yüreği, genç kızın. sanki her şey dudaklardan dökülecek bir iki kelimeye bağlıydı.
tekrar etti delikanlı:
+ şimdi sen gidiyorsun ya...
-evet...
+siktir git amına koyim.
-!?!?!

--kes, kes---
yönetmen girdi araya:
++lan dalyarak, ne diyon lan sen?!
+ bu ne amına koyim. kabız olduk iki saattir şurda! böyle çekim mi olur? sensin lan o yrak da. hem benle serseri ağzı konuşma sikerim senin belanı... gidiyom mına koyim. al şu şıllığı da salak salak bakıp duruyor. sinirlerimi bozdu mına koyim.
++anlaşmaya karşı gelemezsin! bu çekimi yapacaksın!
+ sktir lan, ipne! Yeşilçam da oynuyoz sanki. Ananla çok izledin heralde!
++sana anlaşma diyorum olm!
+ anlaşma da sensin, çekim de sana girsin!... e mi?!
++!?
---
- ayyy, ama nolcak şimdi?
++kızım, bi siktir git sende başımdan ya!