bugün

kağıt, peçete bilumum şeyler.
toprak yemekte bir ilginçlik yoktur. bilhassa şüphe uyandırmalıdır çünkü demir eksikliğine dalalettir.
(bkz: Seviyeyi yükseltme piç)
bildiğin sümük.
-kağıt
-kitap
-takvim
-gazete
-sigara külü
-toprak
-kül
-çarşaf
-tişörtümün boynu
-kazağımın yenleri
-peçete...

evet hepsini yedim. ama ben isteyerek değil, anemi yüzünden yemiştim.
üzerine küçük mumlar konulmuş ve pasta zannedilmiş kına.
piknikte zeytin sanılan keçi boku.
leblebi tozu,bebe bisküvisi.
yumiyum adinda garip sakizimsi seker. efsane bir tad efsane bi nostalji.
patlayan şeker.
yanlış hatırlamıyorsam 5-7 yaşları arasında ya babamın dibini içirttiği bira yüzünden ya da yine babamın buharlaşma derecesinde olan tavuğu ağzıma verip veriştirmesinden dolayı ağzımda ölümüne bir yanma meydana gelmişti, sağa sola hunharca koştururken mutfağa gitmek aklıma gelmemişti ve kanepenin arkasındaki bir bardak çamaşır suyunu su niyetini içmiştim. daha doğrusu 1-2 yudum almıştım ki neredeyse kafaya giriyordum. ama ölmedim merak etmeyin.
yine olsa o bardağı içmesi için babama verirdim.
cino. bırakamıyordu insan.
pecete yedigimi biliyorum ama ben deli gibi kolonya icermisim 2.5yasinda baslamisim eyup sabri tuncer favorimmis fln bi sure sonra eve kolonya alinmamis ama gittigimiz misafirlikte sunulan kolonyayi isteyip kafaya diktigim gibi rivayetler de bulunmakta.
küçükken bizim komşunun benden küçük oğluna zeytin şeklindeki koyun dışkılarını yedirmiştim.
nasıl bir psikopatmışım arkadaş. (bkz: pişmanım)
(bkz: meybuz)
Çocukluğumdan belliymiş benim sağlam bir keş olacağım. Annem tekel 2000, babam marlboro içerdi. Sanmayın zenginlikten, bizimkilerin o vazgeçilmez sigara keyfinden.

Annemle babam fosur fosur içerdi sigarayı. Kül tabağı ağzına kadar izmarit, kül dolardı. Ve küllüğü dökmek benim görevimdi.
Kimse bana öyle bir görev vermedi aslında. * Ben kendi kendime görev edinmiştim.
Mutfağa koşa koşa gider, küllüğün içindeki izmaritleri tek tek ayıklar. Geri kalan külü işaret parmağımı bandıra bandıra yerdim.

Ben küle doyamamışken annemler sigarayı bıraktı. Herkes evde mutluyken içimdeki hüznü anlatamam.

Ulan onlar sigarayı bıraktı, ben de külü.
Kendi bokumu yiyomuşum. Abim biraz daha geç kalsa avuçla bile yiyebilirmişim. Neyse ki tek parmaktan sonra bir daha yemek nasip olmadı.
sütün içinde yüzen ekmekler.
arkadaş ne mide varmış şu sözlükte diye kara kara düşünmeye sevketmiştir beni.
çayın içine doldurulmuş,hamur olmuş petibör.
bulasik süngeri. Tabi kullanilmamis olanlardan.
oyuncak bebekleri yiyordum ben. nasıl bi çocuksam artık bütün actionmanlerimin kafası diş izi oluyordu.
yeşil fasülye. aklım başıma gelince bir daha yemedim.
kağıt, toprak, taş, kardeşimin tırnakları, duvar, kalem ucu ve hiçbir şeyin* çekirdeğini çıkarmaz yutardım. * kağıt muffin kalıplarınıda yiyordum ve hala aynıyım malesef..
toprak. tadını unutmamak için saksıdan haftada bir kere az miktarda yerim. yerken eski günleri hatırlar az miktarda gözyaşı da dökerim.
toprak çok hoşuma giderdi,yerdim; kokusuna hala bayılırım da tadını unuttum.