bugün

türk edebiyatına anayurt oteli, aylak adam romanlarıyla ve çok sayıda hikayesiyle katkıda bulunmuş varoluşçu yazar.
türk romancı. 1921 yılında manisa'da doğdu. istanbul üniversitesi "türk dili ve edebiyatı bölümü"nü bitirdi (1944). bir süre öğretmenlik yaptıktan sonra manisa'nın "hacırahmanlı" köyünde çiftçilik yapmaya başladı. genç bir aydının toplum içindeki yalnızlık duygusunu işleyen aylak adam isimli romanıyla '1957-58 yunus nadi roman ödülü'* ikinciliğini aldı. uzun bir aradan sonra yayımladığı anayurt oteli (1973) isimli romanında, doyurulmamış bir cinselliğin bunalımlarıyla anlamsız bir cinayete sürüklenen bir kişiliği çizdi. genellikle cinsellik, yalnızlık, yabancılaşma gibi temaları işledi. 1989 yılında istanbul'da öldü.
bodur minareden öte. öykülerinin yer aldığı enfes kitap.
klasik anlatımın ve türk romancılığının bütün tabularını yıkarak yazan, iç dünyası karanlık bir romancımız.
Vedat Türkali'nin Aylak Adam'ı kastederek "Neden böyle yazdın. " sorusuna "Nasıl yazsaydım, Kemal Tahir gibi mi yazsaydım" diye cevap veren yazardır. Yalnızlığı ve psikolojik yabancılaşmayı işler ve Türk modernist romanının belki de Oğuz Atay'dan önceki öncüsü olur.
Ekmek Elden Süt Memeden isimli öykü kitabı aynı anda hem çocuk hem yetişkinlere yönelik muhteşem bir başucu eseridir.
türk edebiyatına az ama iz bırakan eserler bırakmış yazar. varoluşçuluğun edebiyattaki temsilcisi.

--spoiler--
Dünyada hepimiz sallantılı, korkuluksuz bir köprüde yürür gibiyiz. Tutunacak bir şey olmadı mı insan yuvarlanır. Tramvaydaki tutamaklar gibi. Uzanır tutunurlar. Kim zenginliğine tutunur; kimi müdürlüğüne; kimi işine; sanatına. Çocuklarına tutunanlar vardır. Herkes kendi tutmağının en iyi, en yüksek olduğuna inanır. Gülünçlüğünü fark etmez. Kağızman köylerinden birinde bir çift öküzüne tutunan bir adam tanıdım. Öküzleri besiliydi , pırıl pırıldı. Herkesin,- Veli ağanın öküzleri gibi öküz, yoktur,; demesini isterdi. Daha gülünçleri de vardır. Ben, toplumdaki değerlerin ikiyüzlülüğünü, sahteliğini, gülünçlüğünü göreli beri, gülünç olmayan tek tutamağı arıyorum: Gerçek sevgiyi! Bir kadın. Birbirimize yeteceğimizi, benimle birlik düşünen, duyan, seven bir kadın!
--spoiler--
varoluşçu olmasından da önemlisi, varoluşçuluk ve bu tutuma giden yolu çizmiş olmasıdır. ismi kafka, albert camus vb. ile beraber türk edebiyatında da oğuz atay'la birlikte anılır. fakat en önemlisi oğuz atay'a yürüyeceği yolu aşağı yukarı göstermiş olmasıdır. varoluşçuluğa sadece bir başlangıç olarak da değerlendirilmemelidir eserleri ve tutumu, gayet gelişmiş, kendi içerisinde tutarlı ve ilerlemeci bir düşünce, edebiyat sistemi vardır.
onu, onun karakterlerini miskinlikle, aşırı hareketsizlikle, tepkisizlikle suçlamak, açık açık anlaşılmayan bir noktanın, anlaşılmazlığının savunulmasıdır. anlamamak, anlamamakta da ısrarkar olmaktır yani. oysa ki adam zaten insanın özünde mevcut bulunan varoluşu, sebepsizliği seriyor ortaya.

fikrimce sinemada ömer kavur tarafından iyi temsil edilmiştir. ek olarak, o'nun senaryosu üstüne kurulu olmasa da zeki demirkubuz'un karakterleri de yusuf atılgan karakterlerine benzer.

oğuz atay'ın bir büyük özelliği, yusuf atılgan'ın da karakterlerine benzer karakterleri olması ile beraber bunları tutunamayanlar olarak, kesinliğini, netliğini belirsizliğinden alan bir ismin çatısı altında toplayışıdır. o da hiç kuşkusuz bu geleneği muhteşem bir biçimde sürdürmüştür.
(bkz: sinemadan çıkmış insan) *
çağdaş türk edebiyatının ruya takımında oguz atay'la beraber forvete destek veren orta alan oyuncusu da denebilir ama çok saçma olur sözlük. edinilmesi gereken güzel hikaye ve romanlara sahip merhum yazar. Kadıköy moda'da da ikamet etmiş olup, az önce bir sürü -da- yı bana kullandırtmıştır yattığı yerden...
türk edebiyatında hakkı yenmiş yazarların başında gelir. anayurt oteli'ndeki zebercet karakteri şahsıma göre türk edebiyatı'nın en yalnız karakteridir. okumak okutmak lazım.
(bkz: C)
askerde babam olacak. aylak adam'ını içeri sokarsam eğer, içeri sokabilirsem, hatmedeceğim. keşke aynı dönemde yaşasaydık. eli,ni öpüp de eteğine yüz sürmek nasip olsaydı..

benim peygamberim.. tanrı'mız yok ama. biz onu kaybettik. ya da o bizi. farketmiyor. kayıbız..
yazar istanbul üniversitesi edebiyat bölümü mezunu.
1 sene öğretmenlik yaptıktan sonra manisa'ya gidip köye yerleşiyor ve çiftçilik yapmaya başlıyor (25 yaşında)
1976 yılında istanbul'a dönüp milliyet gazetesine danışmanlık yapıp can yayınlarında redaktörlük yapmaya başlıyor.
1989 yılında canistan isimli romanını yazarken ölüyor.
yazar yalnızlık temasını ve yabancılaşmayı çok iyi işliyor.
ayrıca sinema'ya uyarlanan anayurt oteli de yazara ait.
Yabancılaşma temasını Sartre, Camus tadında işlemeyi başarmış nadide yazardır.
Eserleri ve ödülleri
Roman
Aylak Adam (1959)
Anayurt Oteli (1973)
Canistan (2000)

Öykü
Bodur Minareden Öte (1960)
Eylemci (Bütün Öyküleri; 1992)

Çocuk Kitabı
Ekmek Elden Süt Memeden (1981)

Çeviri
Toplumda Sanat (K. Baynes; 1980).

Piyes
Çıkış Gecesi (Barıman yayınevi, ist. 1947)

Şiirleri :
Ölü Su (şiir) Yazı, Sayı 1,1987.
Ayrılık (Şiir) Milliyet Sanat Dergisi, sayı 1, Şubat 1980.

Çeviri Şiirleri :
Gözler, (Şiir) Ezra Pound'dan, Yusuf Atılgan'a Armağan, s.129-130
Bir Yerde Hiç Gitmediğim, e.e.cummings'ten, Yayımlanmamıştır.

Çeviri Yazıları :
Kierkegaard'dan (Korku ve Titreme'den),Değişim, Sayı 2
Kierkegaard'dan (Günce'den), Değişim, Sayı 1
Kierkegaard'dan (Ölümcül Hastalık'tan), Değişim, Sayı 7

Ödülleri
1955 Tercüman Gazetesi öykü Yarışması'nda Evdeki öyküsü ile birincilik ve Kümesin Ötesinde öyküsü ile dokuzunculuk
Aylak Adam romanı ile 1957-1958 Yunus Nadi Roman Armağanı'nda ikincilik.
'Bodur Minareden Öte' Sait Faik Öykü Ödülü
sen kalk köy romanlarının cirit attığı bir dönemde, manisa'nın hacırahmanlı köyünden aylak adam gibi bir kitap yaz,kitapta özgün bir kentli profili oluştur;enfes bir kitap ortaya çıkar. yusuf atılgan için ne desek azdır sanırım.
*böyleleri için en önemlisi kızlıktı. oysa b.'nin ona vermek istediği şeyin yanında kızlık neydi ki?*
toplamda yazdığı sayfa sayısı 1000'i geçmez ama modern türk edebiyatına yön vermiştir. aylak adamda ve anayurt otelinde hayatın tekdüzeliğini, kişilerin iç dünyalarındaki arayışları ve yalnızlaklarını çok güzel ifade etmiştir. anayurt otelinde gelişen olayların çarpıcılığı kısa kalmasına rağmen ( sanki bir parmak bal çalıp bırakmıştır üstat) tutunamayanlar gibi bir şaheserin yazılmasına vesile olur. sorgulattırır, insanlar arasındayken dalarsınız onların hayatlarının anlamsızlığı düşünürsünüz, tutunabilmeye çalıştıklarını düşünürsünüz. ehem işte candır, büyüktür üstat.
(bkz: aylak adam)
(bkz: anayurt oteli)
(bkz: tutunamayanlar)
Büyük yazar. Sürgün yemiş yazar.
Benim yusuf atılgana özel bir hayranlığım vardır. idealimde canlandırdığım bir insan, düşsel dünyamda yaşattığım bir yazar. Onu okumak, sözcükleri seçişini incelemek ve öylece hatıra zevkleri arasında dalıp kaybolmak...
oğuz atay yokken o vardı.
toplasanız yazdıkları bin sayfayı geçmeyen ama türk edebiyatına yabancılaşma ve bireyleşme konusunda ders verebilecek modernist yazar.en başarılı eseri olarak tanımlayabileceğimiz aylak adam yunus nadi roman ödülünde ikincilik ödülü kazanmıştır.rivayet odur ki oğuz atay da tutunamayanlar ismini aylak adam daki bir pasajdan etkilenerek romanına bu ismi koymuştur.
Tutamak sorunu dedim. Dünyada hepimiz sallantılı, korkuluksuz bir köprüde yürür gibiyiz. Tutunacak bir şey olmadı mı insan yuvarlanır. Tramvaylardaki tutamaklar gibi. Uzanır tutunurlar. Kimi zenginliğine tutunur; kimi müdürlüğüne; kimi işine, sanatına. Çocuklarına tutunanlar vardır. Herkes kendi tutamağının en iyi, en yüksek olduğuna ...inanır. Gülünçlüğünü fark etmez. Kağızman köylerinden birinde bir çift öküzüne tutunan bir adam tanıdım. Öküzleri besiliydi, pırıl pırıldı. Herkesin, "-Veli ağanın öküzleri gibi öküz, yoktur," demesini isterdi. Daha gülünçleri de vardır. Ben, toplumdaki değerlerin ikiyüzlülüğünü, sahteliğini, gülünçlüğünü göreli beri, gülünç olmayan tek tutamağı arıyorum: Gerçek sevgiyi! Bir kadın. Birbirimize yeteceğimiz, benimle birlik düşünen, duyan, seven bir kadın!
yusuf atılgan- aylak adam'dan
koskocaman bir edebiyat dünyasını etkileyerek çığır açmiş, yalnızlık temasının derinlerinde iken yalnizlıktan dertli bir sürü kişinin olduğunu ortaya çıkarmiş büyük edebiyat insanı.
yazarlık kavramına bambaşka açılımlar getirmiş bir çok insanın kahramanı olmuş kaybedenlerin büyük temsilcisidir. az ve öz yazmış kitapları çok sevmiş ve hiç kitap satın almamasından da anlaşılacağı üzere çok kitap hiç kitaptır oğlum yalnızlıktır sonun felsefesini benimsemiştir. iki büyük roman yazmıştır ikisi de başyapıt düzeyindedir. tek bir isim olarak nev-i şahsına münhasır bir tip olarak bir ekol yaratmış başlı başına bir akımın öncüsü olmuştur. buhranlarla dolu edebiyatı hiç kimselere değişilmez.