bugün

tanım şeklinde olmayan entry girmek ve bunu entryler silinince farketmek.
lise 1 zamanında, yazılıları 40, 40, 40* olan ingilizce proje ödevinde, fiillerin 3. hali kullanılacak yerde fillerin 2. halini kullanmak ve proje ödevinden de 40 almak.
(bkz: gerizekalılık)
format gerektiren pcye ısrarla pardus ile müdahele etmek isteyen arkadaş kırılamaz izin verilir.
yedekleri * aldığımız usb bellek takılı iken formatı atar.
akabinden arkadaştan bir şaşma bir hayıflanma sesleridir sürer gider.
ne oldu falan derken ,
arkadaş söyler :sizin hardisk 163,5 gb gözüküyor ve 2'ye ayıramıyorum, pardus izin vermiyor.
derken usb bellek fark edilir. 4gb lık bellek 3.5 olarak gözükmektedir. diğer pc ile get data back edilir. driver vs kurtarılır ama usb bellek eskisi gibi 4gb asla olmaz.
yapanın aptallığına delalet eder bu dalgınlık.
uykunun doruk noktasında olması sebeiyle yatağa doğru ilerlenir. ama o da ne? dişler fırçalanmamıştır.
binbir güçlükle yataktan kalkılır lavaboya gidilir. aynanın önünde durmakta olan ve içinde diş fırçalarıyla her ne sebeptense artık üç adet diş macununu barındıran kaba doğru yöneltilir eller.

iki adet diş macunu alınır ikisinin de itinayla kapağı açılır ve bir diğeri fırça tarzında tutulur diğeri de ona sürülmeye çalışılır.
aradan geçen birkaç saniye boyunca diş macunu tüplerine boş boş bakılır yapılan hata farkedilir.
* **
(bkz: ben bunu bizzat yaşadım)

efendim kadın doğum nöbetinde bulunan pratisyen kişisi hasta yatırmadan önce uzmanı arayıp danışmaktadır rutin olarak. acil hasta gelince hemen son aramalardan bilmediği numarayı arar ve karşıdaki sesi dinlemeden hasta sunmaya başlar. ilk hastayı hararetle sunduktan sonra ikincisine geçecekken 'doktor hanım, doktor hanım' sesiyle bir duraklar 'buyrun doktor bey' der ve karşıdan gelen cevapla dumur olur 'doktor hanım. ben dr. .., plastik cerrahiden'

bugün tus açıklandı, bir hastanenin plasik cerrahi asistanına ulaştım bölümünden memnunmu sormak için. sonra da onu aradığımı unuttum. en son aramadaki bilmediğim numarayı uzman sanıp plastik cerraha gebe kadın doğum hastasını sundum. üstelik bunu yaklaşık 5 dk sonra fark ettim. daha gitmeden potansiyel kıdemlime rezil oldum. adam gülmekten yarılarak kapattı telefonu. ben de kıpkırmızı haliyle. nahoş!
yer: erzurum
baş rolde : bakkal halit amca

yol üzerinde bakkal olan bizim halit amcanın dükkanına bir kaç turist geldi ve suyu işaret ederek istidiğini gösterdi bizim halit amca bağırarak 50 kuruş turist de hiç tepki yok ve sonra halit amca 50 kuruşu çıkararak gösterdi turist gülümseyerek parayı verdi. halit amca yine sesli bir şelikde; "allah bereket versin." *
sözlükte geçirilen pazar sabahından sonra 3 saat uyuyup, 7'de kalkmak ve dersaneye gitmek için hazırlanmaya başlamak. pazar günü, hava güneşli, börtü böcek, .... her zamankinden daha da güzel giyinmek, o uykulu halinize rağmen bir de makyaj yapmak. parfümünüzü sıkıp dışarı çıkmak. akılda o iğrenç ben bir şeyi unuttum ama ne hissiyle asansöre binmek. aynada kendinize bakarken defterinizin ve derginizin * yanınızda olmadığını görmek. eve bir acele dönüp anneden rica etmek. tabi annenin alaylarına katlanmak zorunda kalmak.
*
dayıogluyla gece saat 3 te 7/24 acık bir corbacıya gidilir. dayıoglu bir corba ister; kahraman bakkal bir cay.

ardından muhabbet koyulaşır; bakkalımız bir cigara yakar.. muhabbet arası cigara bitip de söndürülmek istendiğinde masada kültablası olmadıgı fark edilir. etrafa bakınılır; kültablası hala görünmez. allahallah denir; dayıoğluna sorulur , bakınırken göz dayıoglunun çorbasına ilişir...

ve; asıl cayırtı orda kopar..

sigaranın tüm külleri arkadasın tavuk corbasına atılıp corbaya bir ahenk katılmıstır. muhabbetin koyulugundan ikimizde farkına varmayız. arkadas corbayı; ben sigarayı bitirdikten sonra farkederiz ki tabagın dibinde bir iki tutam da olsa kül kalmıstır..

saatin 2 olması nedeniyle beynin fonksiyonlarının durdugunu düşünürüz.o bana; ben kendime söverim. evlere dagılırız; yatarız; uyuruz; gezeriz; pilav yeriz...
kankayla bi kızdan ayrılma konusunda konuşurken "ayrılıcam olm bu kız çok sıktı" şeklindeki mesajı o kızın kendisine yollamak, yerin dibine geçmektir. bu şekilde olması insanlığa koyar be sözlük. hem sen niye bunları mesajla konuşuyosun ki be wildr0se ?
6000 ytl'lik yurtdışı görev avansı karşılığı muhabeseye sunulacak faturaları dünyanın öbür ucunda bırakıp gelmek, sonra elin gavur taksicisine şans eseri cebinde kalmış makbuz sayesinde ulaşıp "aman abim ben ettim sen etme, yolla şu faturaları kargoyla, ödemeli olarak yolla yeter ki, b.k.n.u yiyim" demek zorunda kalmak...
su içmeye lavaboya gitmek.
kahve yapmak için su koyulan kettle, özenle ocağa konulur ve altıda yakılır. * *

edit: daha başka yapanlar da varmış bu olayı *
akşam saatlerinde dolmuştayız.dolmuşun ön koltuğunun tam arkasında iki arkadaş oturuyoruz.ileriki durakta orta yaşlı bir erkek bindi dolmuşa.dışarısı çok soğuk olduğundan hemen alelacele dolmuşa kendini attı.şoförün uyarısıyla şoförün yanındaki ön koltuğa oturdu.bir ara ayakkabısını bağlamak için eğildi.elindede ücreti vardı.ücreti şoföre vermek için kafasını kaldırdığında ise kafası sert şekilde torpido ya çarptı.şoföre parayı uzattığında ise çarpmanın etkisiyle bizi yaran şu cümleyi söyledi;"bir tekel 2000 verir misin?".

not: alıntıdır.
çorbadan yanan dilini,acısı geçsin diye buzluğa değdirip yapışmasını sağlayan ve saatlerce eve birilerinin gelmesini bekleyerek eziyet çeken kadının yaptığı dalgınlık.
insanın kendi elini zımbalamasıdır. hem aptalca, hem acı verici.
lisede dersi kırıp arkadaşlarla çarşıda gezdiğimiz günlerden biri.içimizde yan sınıfımızdan ahmet adında bir arkadaşta bulunmaktadır.bu ahmet adlı arkadaşın ablası ise bizim bir üst sınıfımızda afetin biridir.çarşıda gezen tüm kızlar kabak çiçeği gibi açılmış ve cıvıl cıvıldırlar.herkes kendi arasında bişeyler konusurken,iki-üç arkadasımız yoldan gecen kızların uzuvları hakkında konuşmaktadır.içlerinden birisi "gördün mü lan geçen kızın malını" der.diğer arkadaşsa hayatının en aptalca dalgınlığını yaparak "o ne ki olum,ahmet in ablasının malı daha güzel" der.herkes binbir şaşkınlık içinde lafı değiştirmeye ve söylenen lafı unutturmaya çabalayarak durumu toparlar.neyse ki ahmet bişi anlamamıştır.

not: alıntıdır.
iftara kebapçıya gidilir. çok ama çok açsındır. sipariş vermek için garsondan menü istemek yerine, "hesabı alabilir miyim" denir. garson yüzüne garip garip bakar ama anlar, menüyü getirir...
Bir yere özel aracın ile gidip otobüsle geri dönmek.
sınavdan çıkılmıştır, otobüse binilip eve gidilecektir. ama kafada yüzlerce tilki döndüğünden dünya ile iletişim kopma noktasındadır. ayrıca belirtmekte yarar var ki o zamanlar sadece otobüs bileti ile yolculuk yapılır, bilet yoksa yolculardan istenirdi ve tesadüftür ki yanında bilet de yoktur. diyalog başlar;

+ abicim biletim yok, bir sonraki duraktan alsam olur mu?
- olmaz evladım yolculara bir sor.

yolculara dönülür ve o tarihi cümle kurulur.

+ abilerim ablalarım bileti bir sonraki duraktan alabilir miyim?
arabayi tren raylari üzerine park edip tuvalate gitmek.
su ısıtıcının içine acaba su yeterince ısınmış mı diye elimi sokmaya çalışırken arkadaşın çığlığı ile yeniden hayata dönmek.
"şimdi ben buraya saçma sapan bir şeyler yazacağım. zaten kimse okumuyor kim ne yazmış.. herkesin aklına bir anda aptalca dalgınlık gelecek. bakın söylüyorum benim bu 1579'uncu entarimden sonra milletin aklına aptalca dalgınlıkları gelecek.. bu da böyle bir tahminimdir. inanmayanlar yanacaktır." entry'sini girerken ekle yerine önizle'ye basıp yolladığını sanmak ama aslında yollamamış olmak.

edit: yukarıdaki entry bilgisi(1579) de yanlış oldu, onu 1580 olarak şey yapın onu. ben entry girmek için bocalarken giren girmiş bile.. kahretsin!

edit: 1569 olmuş.. düşüyorum git gide, yok mu yardım eli? feryadımı duyan?

edit: yıl 2010 1506'lara düşmüş olm noluyo silik mi herkes??? :l
çok havalı bir şekilde pastanenin cam kapısından içeri girermek yerine, kapıyı açmayı unutarak lodoslama kapıya girmek..
patronumla son derece ciddi bir iş konusmasının ardından, "tamam canım öpüyorum" diyerek telefonu kapattığım günün sızısı hala damarlarımdadır.