bugün

henüz kendi kimliğini bulamamış, karaktersiz ve değersiz kişi eylemidir.
insanın bir an önce kurtulması gereken bir bela . dürüstlük şerbetini herkesin kana kana içmesi lazım .
kotu aliskanlik.
önemlidir. yalan söylenmelidir, gerçeklerle mutsuz olmanın, mutsuz etmenin anlamı yoktur.
üşütür heralde, çünkü bir soğukluk verir yanılmıyorsam.
yerine getrilmesi ve kabullenilmesi zor olandır.
ancak işte,
(bkz: bazı yalanlar)
(bkz: bi sor niye yaptım)
(bkz: liar liar)
köşeye sıkıştığın durumlarda mecburen baş vurduğun yöntemdir ama kurtulduğun an orda bitmez unutmaman gerekir , beceri ister. sıkıntı verir.
kesinlikle bir sanattır. dünyada ki tüm insanlar mutlaka yalan söyler. bu insan doğasında mutlaka vardır.

fakat işin marifet kısmı şudur ki; söylediğin yalanı hatırlayacaksın ve daha da önemlisi tutarlı ve inandırıcı yalanlar bulacaksın ama yine de bu işi sanat yapan, aniden söylemen gereken yalanlarda bile tutarlı ve ikna edici olmalısın ve hatta ani gelişen olaylarda bile yalan söyleyebilmelisin hem de kem küm etmeden.
(bkz: kolpa yapmak)
(bkz: dümene bağlamak)
muhatap olunmak istenmeyen kişilere söylemek için;

(bkz: ideal çözüm)
bizleri insan olma sıfatından uzaklaştıran hatalar listesinin başını çeken iğrenç eylem. düşüncesi bile kötü. dünyaya, insanlara olan güvenin sarsılmaması için hiç bir sebep bırakmayan yaygın hastalık desem daha doğru olur.
beyaz olanlarının dışındakilerin tehlikeli olduğu,etik olmayan söylemlerdir.
doğru söyleminin karşıtı.
kötü bir alışkanlıktır, yalan söyleyen herkesi kandırdığını sansada sadece kendini kandırır.
hayatın ilk kısmı yalan söylemektir ikinci kısmı söylediğin yalanlara inanıp paranoya yapmak.
yirmibirinci yüzyıl hastalığı.yada ihtiyacımı desem.
kalbinde gizlediği bilgileri aktarırken, daha çok zarar görmeme ya da menfaat elde etme arzusuyla, o bilgilerde değişiklikler yapmaktır.

bazen yalan aslında doğru bile olabilir. bu insanın kalbinde sakladıkları ile ilgilidir. mesela;

"Münafıklar sana geldiklerinde; "Biz, senin Allah'ın Resulü olduğuna şahitlik ederiz." derler. Allah da senin Kendisinin elçisi olduğunu elbette bilir. Bununla beraber, Allah, onların bunu söylerken yalan söylediklerine, samimî olmadıklarına şahitlik eder." (münafikun 63-1)

bu ayeti kerimede ilgi çeken bir husus var, aslında münafıklar doğruyu söylüyorlar, yani sen allahın resulüsün diyorlar. fakat allah onların bunu söylerken yalan söylediklerini, samimi olmadıklarını bildiriyor, yani insan kalbinde gizlediği, inandığı bilginin dışında bir bilgiyi izhar ettiğinde samimiyetini de yitiriyor. kendi doğrusundan sapıyor.
çünkü aslında münafıklar allaha ve resulüne iman etmiş değiller.

insana en yakışan inandığını kırıcı olmadan aktarabilmek, ama....
kant ın çok kesin sınırlarla reddettiği durum:
"eğer bir kişi yalan söylerse, ahlaki değerlerden uzaklaşmıştır." *
tutsak olmaktır gerçek olmayana.. ruhun özgürlüğünü elinden almaktır.. dünyanı küçültmek; sınırlarını aşamamaktır.. sıkışıp kalmaktır yalanın içinde.. irade sahibi bir canlının zehirlemesidir kendini..
kız sevgilinin oraya gitme, şunu yapma, şununla konuşma gibi söylemleri yüzünden yapılabilen eylem.
bu devirde kesinlikle ihtiyaç haline gelmiş durum. söylemeyen yoktur söyleyen çoktur.
bide yalan söylediğinin herkes tarafından farkında olunup hala söylemeye devam eden insan türü vardırki işte o gülmekten öldürür insanı.
Nefret ettiğim, insanların uzak durması gereken. Samimiyeti ve dürüstlüğü zedeleyen, bir müslümana, daha ötesi bir insana yakışmayan davranış.