başa dönüp tekrar tekrar okunmak istenen bölüm. zira sancılı eski diller nedeniyle ilk keyif alınamayan okulun son günlerinde ya ben baştan okumak istiyorum nidaları attıran değişik bir bölümdür kendileri.
açık öğretimlerde açılan bölüm ve mezunlara tezsiz yüksek lisansın ardından yüksek lisans yapma hakkı verilecekmiş. böyle bir şey yapmak ciddi bir hatadır zira üniversitede alacağınız en sofistike eğitimi edebiyat, felsefe,psikoloji, tarih gibi bölümlerde alırsınız ve girdiğiniz dersler size inanılmaz bilgiler ve algı ve görüş derinliği katar.üç yüzyıl kütüphanede sabahlamak bile edebiyat fakültesi görmenin yanında etkisizdir.
bu bölümden mezun olan eleman arap alfabesini ve arap alfabesine eklenen fars ve türk harflerini, en eski türk alfabesini, kril alfabesini ve transkripsiyon alfabesini öğrenmiştir. buna ek olarak eski türkçe, orta türkçe, eski anadolu türkçesi ve türkiye türkçesindeki kelimelerin tahlilini yapabilecek seviyeye gelmiştir. buna da ek olarak roman tahlili, batı edebiyatı, cumhuriyet dönemi türk edebiyatı ve dil tarihi hakkında bir fikir sahibidir. en azından öyle olması gerekir. buna rağmen iş imkanı olmadığından çok fazla sıcak bakılmayan bölümdür ama yine de edebiyatı seven kişinin okurken zevk alabileceği bir eğitim programıdır.
ders müfredatının hayli kabarık olduğu bölümdür. arapça, farsça, osmanlıca, uygurca, karahanlıca, tatarca, çağtayca, göktürkçe, kıpçakca, çuvaşça gibi Türk diline katkısı bulunmuş yahut türk dil ailesi bünyesinde yer alan lehçeler bölümün temel dersleridir. okuyacak olanlara tanrı'dan sabır dilerim.
nasıl bir kafayla ve hangi akla hizmet bilinmez açık öğretimde açılan bölümlerden. lan mal herifler ülke genelindeki 140 üniversitenin neredeyse tamamında bu bölüm var, her yer mezun dolu sen daha elindeki mezunları değerlendiremiyorsun sırf imam hatiplileri öğretmen yapabilmek için anasını sattığımın açık öğretimine bölümü koyuyorsun.

açık açık ifade ediyorum bunu yapanlara hergün sülalesinden başlayıp bolca küfür ediyorum dava mı açacak ne bok yiyecekse yesin.
bir kere yetmez diyip bir daha okumaya kalksanız(yalnızca müfredata bağlı kaldığınız sürece) yine her şeyin üstünden kuşbakışı geçip gittiğiniz hissini vereceğini düşündüren, yeni türk edebiyatı, eski türk edebiyatı, halk edebiyatı... diye ayrılmadıkça tam randıman sağlanamayacağı aşikar olan bölüm. daldandala atlayarak, bir yarıyılda her alandan birkaç ders görerek olacak iş değil yani. uzmanlaşmanın ancak yükseklisansta (o da bir nebze) mümkün olacağını düşündüğüm, tam anlamıyla edebiyat karması bölüm.
Okunması halkımıza bir tıp fakültesi yada mimarlık bölümünde okumak kadar cazip gelmeyen bölümdür.
‎_ sen hangi bölümde okuyosun yavrum ?
_türk dili ve edebiyatı teyzecim.
_olsun olsun önemli olan okumak
_hi ??!!?

Yaşadım biliyorum.
hocaların birinci sınıfta "şimdi gramerle ilgili tüm bildiklerinizi unutun" deyip bir sürü doğru bilgi yüklediklerini 4. sınıfa kadar düşündürüp ,son sınıfta "biz size doğruyu öğrettik ama siz mezun olduktan sonra yine yanlışı öğreteceksiniz " deyip beni dehşete düşürdüğü bölümdür.
çok fazla dil dersinin müfredatında mevcut olduğu bölümdür. bu bölüme girdiğimden beridir bunu düşünmekteyim. geçmişten günümüze türk dilinin gelişimini görmek güzel tamam eyvallah da bu demek değildir ki geçmişten günümüze bütün lehçeleri işleyelim. bir sürü ıvır zıvır unutulacak ve insana(bana kalırsa) zerre bir şeyler katmayacak bilgiler öğretiliyor bu bölümde.

üniversiteden üniversiteye değişir tabi fakat birçok üniversitenin müfredatı da eski edebiyat odaklıdır bu bölümde. yani başlarsınız dil derslerinde köktürklerden, eski edebiyat ve halk edebiyatı derslerinde ise 20. yy'ın başına kadar gelişen sözlü ve yazılı edebiyatı detaylı/detaysız bir şekilde işlersiniz. ondan sonrası ise görünürde yeni türk edebiyatı alanına kalmıştır. peki yeni türk edebiyatı alanı, bu üzerine düşen görevi yerine getirebilecek bir ders programına sahip midir? tabii ki hayır.

bu bölüme gelen öğrencilerin büyük bir kısmı nazımları, necip fazılları, cahit sıtkıları, edip canseverleri okuyarak ve onların sanatını daha detaylı bir şekilde, uzman ağızlardan dinleyip, hem keyif içerisinde ders işlemek hem de gençlik dönemlerine damgasını vurmuş şairleri ve yazarları anlamak ve öğrenmek amacıyla bu bölüme gelmişlerdir. peki bizim yeni türk edebiyatı zümremiz ne yapar ülke genelinde? söyleyeyim;
- tanzimat edebiyatı, servet-i fünun edebiyatı, fecr-i ati edebiyatı, milli edebiyat... sonra? sonrası tam bir muamma. üçüncü, dördüncü sınıflarda şöyle bir kıyısından köşesinden geçilir cumhuriyet devri türk edebiyatı ve batı edebiyatının. fakat bu tahmin edilebileceği gibi hiç de tatmin edici değildir.
- en basitinden postmodernizm in ne demek olduğu konusunda hiçbir fikri olmayan öğretmen ve akademisyen adayları yetiştirir lisans döneminde.
- bir nobel almış orhan pamuk, nobel almamış olsa da o seviyede bir yazar olan yaşar kemal gibi değerlerimizi öğretmek mi? hak getire!

bir ülkenin gençlerinin kendi edebiyatlarına olan soğukluğunu eleştirirken, bence biraz da o ülkenin edebiyat bölümlerine bakılmalı. gençler, en verimli çağlarında karahanlıca, harezmce gibi abuk derslerle ve uygurca, köktürkçe gibi ezberlenmesi zor alfabeleri ezberlemekle uğraşırken, bu ülkede ezberci sistemden uzak, aydın, idealist, şair ruhlu, öğretici düzeyi yüksek öğretmenlerin, akademisyenlerin ve bilumum edebiyat tutkunu gençlerin yetişmesi, sizce bu şartlar altında mümkün müdür?

peki çözüm nedir? çözüm şudur;
- bölümdeki öğrenci sayısını azaltmak(neredeyse her üniversitede mevcut olan bir bölüm bu ve ayrıca amacı akademisyen yetiştirmekse eğer, bünyesinde çoğu üniversitede olduğu gibi 80 ve üstü öğrenci ve bir o kadar ikinci öğretim öğrencisi barındırması saçmalıktır)
- ilk 2 sene tüm alanlardaki dersleri müfredata koymak. (tabii ki seçilmiş, insana o alanda bir şeyler katabilecek dersler)
- ardından gencin hangi alanda kendini geliştirmek istediğini anlaması sonucu, bölümde dört ana uzmanlık alanı açmak(halk edebiyatı, dil, eski türk edebiyatı, yeni türk edebiyatı)
- formasyon olayını netliğe kavuşturmak
gibi birtakım revizyonlara gidilmesi gerekmektedir. hem de acilen. fakat ben bu ülkenin, eğitim vizyonunun oldukça dar olduğunu düşünen biri olarak, sosyal bilimler gibi bir ülkenin kültürünü, dilini, mevcudiyetini, gelişimini daimi kılacak bir bilimsel alanın koftiden bir şey olduğunu düşünen insanlarla dolu olduğunu da biliyorum. ama ne yaparsın ''umut idealistin ekmeğidir'' bence ve bu ülkede iyiye ve gelişime dayalı her umut, umut olarak kalmaya mahkumdur.
Okumay düşünenler okumasınlar ömür törpüsünden, baş ağırısında, mide bulantısından, psikolojik buhranlardan başka bi halt yaptığı yok. Zor aşırı zor beyin patlatmak gerek, osmanlıca, farsça, orta türkçe, arapça, divan, gazelve hocaları hiç normal değilller.
edebiyat sevmeyenin okumaması gereken bölüm.
ondan sonra gelip burada baş ağrısından, bulantısından bahsediyorlar. gidin meşrebinize, yeteneğinize uygun bi şeyler okuyun, beğenmiyorsanız da bırakın gitsin.

herkese göre bir meslek mutlaka vardır. edebiyat her şeyden önce bir gönül ve kafa işidir, sizde bunlar yoksa derslerde uyumak dışında bir şey yapmazsınız. mazallah ileride öğretmen filan olursunuz da, öğrencileriniz filan olur da edebiyatımıza en büyük zararı bizzat siz verirsiniz. boşuna yer işgal etmeyin, belki iki puan alıp, tüm ideali bu olan biri o bölüme yerleşemedi.

edebiyat bir görev değildir.
iş değildir.
meslek değildir.
gönüllü rıza göstermeniz, kendinizi ona teslim etmeniz gereken büyük bir sanattır, yoksa sizi asla kucaklamaz, gelir buralarda baş ağrısından, diş ağrısından bahsedersiniz.
twitter hesaplarında kitaplardan, şairlerden sözler paylaşan kızların bulunduğu bölümdür.
işsizlik için okunan bölümdür. Evet.
Iyi bir şehir,iyi bir üniversitede,iyi hocalardan ders alındığında tadından yenmeyecek olan bölümdür.
(bkz: ne iş olursa yaparım abi)
zorunda kalındığı için okunan, atanamayacak olanların bölümü. sonra ağlamak yok.
Her sözel bölümde olduğu gibi sonu işsizliktir. Neyseki zekam varmış tıp okuyorum ben.
istanbul Üniversitesinde okunduğu takdirde hangi dilin edebiyatı olduğunu karıştıracağınız güzide bölümlerden biridir. Zorunlu olarak okutulan Osmanlıca'nın henüz hangi dil ailesine mevcut olduğu tespit edilememiştir.
Devamı medya/basın vb. alanlarında bir master ile getirilirse gazeteciliğe ulaştırabilecek bölümdür.
ikinci üniversite olarak başlayıp yarım bıraktığım pek sevdiğim bölümdür. Ah keşke bırakmayaydım dedirtir.
Ablamın mezun olduğu bölüm. Şu anda confident mağazalarında kasiyerlik yapıyor.
çukurova üniversitesinde 2012 yılından beri okuduğum bölümdür. eğitim fakültelerindeki sözel bölümlere göre ağırdır. çukurova gibi geçme notunun 70 olduğu, hocaların çoğunun sınavlarda fazla ayrıntılı cevap istediği üniversitelerde daha ağır bir bölümdür. buna rağmen 2012 yılından itibaren çukurova üniversitesinde bile öğrenci kalitesi gittikçe düşen bölümlerden biridir. 2012 yılı girişli 1. öğrenimde okuyan biri olarak birkaç istisna dışında 4 yıl içinde sınıf ortamından dolayı ciddi hayal kırıklıkları yaşadım. maalesef 2012 yılında özellikle 1. öğrenime çok sayıda seviyesiz, karaktersiz, saygısız, küstah tipleri aldılar; 2012 girişliler arasında 2. öğrenimde 1. öğrenime göre terbiyeli, saygılı, seviyeli olanların sayısı biraz daha fazla. 2013 girişli 1. öğrenimler arasında da itici, ikiyüzlü, kıl tipler çok ama bizim sınıf kadar kötü bir sınıf değil. 2012 girişli 1. öğrenimlerin çoğu sınıf arkadaşlarından birini derste arkadaşları dersle alakalı ciddi bir şekilde bir söz söylediği halde arkadaşlarına alay eder bir tavırla gülerek arkadaşlarını koskoca akademisyen hocanın önünde rencide etmekten hoşlanırlar; hocanın önünde arkadaşına alaycı bir şekilde laf atarak küçük düşüren de mevcuttur; yaptıkları pisliklerin ardından "ya arkadaşım seni hocanın önünde kırdıysak özür dileriz, kusura bakma, yanlış yaptık" demezler. ( böyle rezilliklere geçen sene ve önceki sene şahit oldum. geçen sene yeni türk edebiyatı dersinde dersle alakalı bir söz söyledim. söylediklerim komik ve saçma değildi. gayet ciddi bir şekilde söyledim. buna rağmen sınıfın % 80i alay eder bir tavırla hocanın önünde bana sürekli güldü. konuyu anlatan arkadaş onları uyardığı halde aynı terbiyesizliği yapmaya devam ettiler. önceki yıl anonim halk edb dersinden önce bir arkadaşım kitabımı ödünç almıştı. hoca benden önce derse gelmişti. üstelik dersin hocası derste aşırı derecede agresif biri. ben ilk başta kapının önünde kitabı ödünç alan arkadaşa baktım. hoca sinirden gülünce sınıftaki çirkef kızlardan biri bana derste alay eder gibi "yaşam koçuna git demedim mi ben sana" dedi. o pisliği hoca da dahil herkes duydu. rencide olmuş bir vaziyette derse girdim. yarım saat sonra kitabımı ödünç alan arkadaş geldi ve bana ders bitince kitabı teslim etti. kitabımı alan arkadaşa kızmadım çünkü kendisi terbiyeli, saygılı bir hanımefendidir.); 2012 girişli 1. öğrenimler arasında derste cakkıdı cakkıdı sakız çiğneyenler de mevcuttur. (2013 girişli 1. öğrenimlerden 2 arkadaş anlattı. geçen sene uygur türkçesi dersini alttan alan bizim sınıfın en çirkef kızlarından biri derse bir gün geç gelmiş. kapının önüne geldiğinde ağzında sakız varmış. hoca "lütfen o sakızı çıkarıp içeri girer misin?" demiş. kız sakızı çıkarmadan içeri girmiş ve çiğnemeye devam etmiş.) 2012 girişli 1. öğrenimler arasında kendisiyle karşı en ufak saygısızlığı, terbiyesizliği olmayana bile çirkef bir şekilde davrananlar var. ( 2013ün ocak ayında final sınavında hayvan muamelesi gördüğümü asla unutmam. türkiye türkçesi final sınavına giderken çantama kalem, silgi koymayı unutmuşum. insanlık hali, zaman zaman herkes unutkan olabilir. o sırada istanbullu çirkef bir kız sınavda arkama oturmuştu. o zaman başka birinden ödünç kalem bulabilmiştim. silgi bulamayınca arkamda oturan istanbullu çirkefe durumu kibarca izah ettim. silgiyi ortaklaşa kullanalım diye. onun kağıdına bakmadan sınavda bir iki kez silgisini kullandım. daha sonra kaba ve küstahça davranmaya başlayınca silgiyi kullanmadım ve yazım yanlışı yaptığım kelimelerin üstünü kalemle çizmek zorunda kaldım. bu olaydan sonra kızdan tiksindim. sanki silgisini yedik) 2012 girişli 1. öğrenimlerin % 95i aynı zamanda aşırı derecede yabanidir (bir ara selam veriyordum gördüğüm zaman birçok arkadaşa. çoğu ortada bir mevzu olmadığı halde suratıma tiksinerek bakarak iğrenir bir şekilde selam verdi. suratıma sadece iğrenerek bakıp selam vermeyen de çoktur). 2012 girişli 1. öğrenimlerde durduk yere başkalarını bir arkadaşlarına düşman edenler de mevcuttur. ( geçen sene geçici olarak gelen ukraynalı bir kızı bana karşı doldurdular. kızın benle ilk başta sohbet etmesini çekemediler.) hocanın önünde kikir kikir gülen, sadece sınavlarda kopya çekmekten başka hiçbir vasfı olmayanlar da çok. bunların % 90ıyla bırakın siyasi, toplumsal konuları edebiyat, sanat, genel kültür konuları bile konuşulmaz. buna rağmen ç.ü`de türk dili ve edb okuyorlar. bu sene okulu bırakma aşamasına geldim neredeyse. formasyon alma hakkı gelince biraz rahatladım. tamamen bırakıp açıköğretimden sosyoloji okumayı düşündüm yakın zamanda. annem bir gün sinirden ağladığımı görünce beni " böyle yaparsan bir 4 yılını daha kaybedersin. toplam 8 yıllık kaybın olur. senin bölümünü okumak için çırpınanlar var. kendine çeki düzen ver. yapma böyle. sen aslında yaparsın zeki birisin ama çalışmadın hiç." diye zor ikna etti. hep geri zekalı muamelesi gördüğüm için zeki olduğumu başkalarından duyunca şaşırır hale geldim. gerçek dünyadan tamamen kopmak için internet bağımlısı oldum. internet bağımlısı oldum diye annemden sürekli azar işittim. bilgisayarı ve telefonu uzun süre gözlük takmadan kullanınca gözlerimdeki şaşılık daha da ilerledi. neyse ki görüyorum. final sınavları bitince defolup gideceğim hataya fotoğraf çekimi yapmak için. eskiden konuşkan, dışa dönük bir insandım. 4 yıl içinde eskisinden daha içe kapanık biri haline geldim. umarım kısa sürede mezun olurum. insanlar şerefsiz, acımasız. insanlıktan nasiplerini almamışlar.
(bkz: başı)
elbette bunları düşünmek benim için çok erken ama, üniversite de okumak istediğim bölümler arasında yerini alır.
Arkadaşlar ben bölümü bitiremeden bölüm beni bitirecekmiş gibi görünüyor.işsiz kalınca çoluğuma çocuğuma ekmek yok sana şiir yazayım diyeceğim.Bu arada manitaya akrostiş yazılır 5 tl.