bugün

"ne gibi tesirler nereye götürüyor" dediğimiz, diyeceğimiz...
burada başı ağrıyan çığlık atıyor, "bir şey" söyleyen duyulmuyor, keyfi yerinde olan uyuyor, olmayan uyutuluyor, kasa hep boş, devlet batıyor, uzantılarını ölüme terk ediyor, borçlanıyor, millet de yaltakçıları başa getirip acı-tatlı uykusunu sürdürüyor ve her şey daha da sarpasarıyor. bir diğer kötü durum ise devleti bu vaziyetten kurtaracak kimseyi göremiyor olmamız. evet yok. çözüm ne peki? çözüm baştakilerin aklını, başına toplaması. millet susmamalı, görüş bildirmeli. bu bir demokrasi devleti ise milletimiz hakkını aramalı. bunun için yeni oluşumlar yaratmalı.

adalet, eğitim, anayasa gibi bir çok yapıdaki eksiklikler giderilmeli, gerekenler eklenmeli, çağ dışı ilke, yasa ne varsa elveda denmeli ve bütçe ceplere değil, sisteme paylaştırılmalı.

düşünce özgürlüğü, laik yönetim, milli birlik, yurtta ve dünyada barış benliğimizin ve karar alma mekanizmamızın değişmez temelini oluşturmalı. her şeyden önce, insan olduğumuzu da unutmamalıyız.* *
dönem itibari ile acziyet içindeki devlettir. tarih boyunca -hiç bir ahvalde- bu kadar çaresiz bir şekilde yönetilmemiştir. sınırları içindeki dağlarda kendi askerleri şehit düşen, hükümetin başbakanı istanbul'da dinlenen, ordusu nakil esnasında bir tabur askeri koruyamayan, anaları ağlatan bir devlet.

bir ihtimale göre kuzey ırak'a çekilmek istenen, bir ihtimalle bölünmeye çalışılan bir devlet. başbakan'ının amerika başkanı'na danışmadan imza atamadığı, her fırsatta "başkan'a söyleyeceğim" diyerek acizliğini ortya koyduğu, dağlardaki teröristlere insan haklarını uygularken kendi ana kuzularını kaybeden, onları teröristlere esir veren bir devlet.

askeri teşkilatının basiretinin bağlandığı, üzümün üzüme baka baka karardığı, çaresizliğin tavan yaptığı bir devlet.

oysa ki devlet kendini koruyamayacaksa yok olmaya mahkumdur. tarih bunun kanıtları ile doludur. türkler gibi vatan aşkını yüreğinin en derin noktasında hisseten bir milletin başındaki devlet terörü bitiremiyorsa kim bitirecek?

bir devlet, bir devlet, bir devlet; vatan benimdir ve kutsaldır diyen bir devlet. anti milliyetçilik akımını söndürecek bir devlet.
işte artık bu gerek!
laik, demokratik sosyal bir hukuk devletidir. ulus devlettir.
kurucusu türkiye halkıdır. ilk cumhurbaşkanı gazi mustafa kemal atatürk'tür.
candır,yürek yarısıdır, memleketimdir.
yoklugu allah'a sukur bilinmedigi icin saldirilan devlet. yoklugunda benzeyecegimiz ırak'ta bagımsız olmadıgı icin hergun zulum goren insanlar da gozleri acmıyor, gercegi gosteremiyor maalesef. iyiki ataturk'umuz varmıs amerika'da yasayan ama izmir'den emekli maası alan fettullahlarımız degil...
bir mapus penceresi bile olamayan. "dünyaya kapalı, allah a açık" nfk.
dünyaya kapalı
allah a kapalı.
neresi açık?
kıçı açık,
başı açık.
yaşasın cumhuriyet.
burası türkiyedir, fark buradadır.
devlet laik olur birey laik olamaz diyen bünyenin sıçması. ulan zaten devletin adı türkiye cumhuriyeti. kıçına "devleti" lafını eklemenin mantığı ne? bana bunun ingilizce karşılığını söyleyebilecek olan olan var mı?

oldu olacak diğer ülkelerden bahsederken, "iran islam cumhuriyeti devleti, suudi arabistan krallığı devleti, amerika birleşik devletleri devleti" falan de. çattık yahu.
osmanlı imparatorluğunu devrimleriyle yıkarak tarihe gömmüş devlet.
yıllardır yanlış ve basiretsiz insanlar tafarından yönetilen güzel ülkem..

geçenlerde sanırım haber türk'tü yanlışlık yapmayayım ama engelli vatandaşlarımızla ilgili bi program izledim.. ufacık bi çocuk, dünya tatlısı güzellik engelliydi ve ailesi ne yazık ki çok zor durumdaydı.. baba işsiz, evde 6 boğaz.. her şey kötü yani anlıyacağınız..

muhabir soruyo ''ablacım devlet ne kadar yardımcı oluyo bu elim durumda sizlere?'' diye..

cevap her şeyi açıklıyo zaten.. ''annelik katkı payı denen bi para var.. cüzi bi miktar ama en azından engelli çocuğumun masraflarını az da olsa hafifletir..''

muhabir tekrar soruyo: ''peki ne kadar bi miktar bu annelik katkı payı?''

anne cevaplıyo: ''vallahi ben de bilmiyorum.. iki yıldır bağlanmasını bekliyoruz..''

ama devletlüm de haklı be ağalar.. 13 tane bebek ölmüş, ''hatasız kul olmaz!'' diye açıklama yapılıyo.. bunlardan mı beklicez insanlığı, insana değeri? daha çok katkı bekleriz biz zor durumda, yardıma muhtaç insanımızın cebine...
sanıldığı gibi kemalizmle yönetilmeyen ülke. şöyle ki

Devletçilik ilkesi, 1924 Teşkilât-ı Esasîye Kanununun 2'nci maddesini değiştiren 10 Kanununevvel 1937 tarih ve 3115 sayılı Kanun ile Anayasaya da girmiştir. Ne var ki bu ilke 1961 ve 1982 Anayasalarında yer almamaktadır. Anayasamız devletin sosyal ve ekonomik hayata müdahalesi konusunda “devletçilik” ilkesini değil, “sosyal devlet” ilkesini öngörmektedir.

ancak kemalizmin en temel ilkelerinden biri olan devletçilik gerek özal zamanında başlayan ve akp zamanında iyice azıtan özelleştirmelerle gerekse devletin uzun süredir hiçbir kamu teşebbüsü yapmaması sebebiyle uzun süredir uyulmayan bir ilkedir.

demek ki neymiş, görünüşte kemalist kenan evren'in başa getirttiği görünüşte vatansever özal görünüşte kemalist anayasaya rağmen kemalizmi bir yana bırakmış. liberalizmi benimsemiş.

şimdi sorayım, sosyalizme "bu atamıza, ihanet!", "başbuğ atatürk'e ihanet.", "özümüze ihanet. kültürümüzde yok.", "sapkın avrupalıların türkiye üzerine oynadığı oyun bunlar!" diye karşı çıkan milliyetçiler neden karşı çıkmıyor liberalizme.

atatürk liberal miydi?

özümüzde liberalizm mi var? çoğu muhafazakarın hayran olduğu devlet-i ali osman liberalizmle mi yönetiliyordu?

liberalizm avrupadan çıkma bir fikir değil mi?
gündüzünde sömürülen, gecesinde aç yatılan ülkem.
(bkz: benim yalnız ve güzel ülkem)
(bkz: nuri bilge ceylan)
son verilere göre gerçek işsizlik oranı %18,5 olarak belirlenmiş cağnım bahtsız ülkem.

ayrıca genç nüfustaki işsizlik oranı da %25 seviyesindeymiş. yani her 4 gençten 1'i işsiz. (bkz: bu benim lan)

kriz bize teğet geçiyordu, ekonomi iyi yönetiliyordu falan filan. ey sevgili ülkem bundan 1,5 yıl evvel seçim öncesinde ekonominin iyiliğinin yegane kanıtı olarak imkb gösteriliyordu birisi bağırıyordu ismi lazım değil, "borsa 60.000'de bu bizim başarımızdır" şimdi sus pus, oraya buraya aklınca ayar verme peşinde. 1,5 yılda imkb %58 değer kaybetti sevgili ülkem, bugün itibari ile 25.000'in altında. cari açık; benzetmesi hoş olmayan bir kelime ile özleşleştirecek olursak da, ta o kadar açıldı işte, ithalat patladı, devletin kurumları birer, ikişer yabancıya haraç-mezat ucuza verildi sevgili ülkem, ülkenin değerli arazilerinin rantları şeyhlere, meyhlere, oferlere, koferlere aktarıldı. ülke gençliğin; işsiz ve umutsuz, ülkenin yarısı devletten gelecek kömüre muhtaç sevgili ülkem.

ilginçtir birileri durmadan ekonominin muhteşemliğinden dem vuruyor. doğrudur, onların ekonomisi iyidir ülkem ama bizimki iyi değil... asgari ücrete iş bulabildiysen işin babasındasın bu ülkede artık sevgili ülkem...

keşke okuyacağıma, berber çırağı olsaydım. hem eğitim için binlerce lira harcatmazdım aileme, hem ufaktan kendi harçlığımı çıkarırdım, bir makas, bir ustura, bir jilet sermayem olurdu. usta olduktan ve dükkan açtıktan sonra mis gibi de gelirim...

bu ülkenin bu hale gelmesine seyirci kalan herkesin ta neyse lan ben bir şey demiyorum.
kuruluşu 29 Ekim 1923, yıkılışı 10 Kasım 1938 olan devlet.
suçunun ne olduğunu bilmeyen insanları gecenin bir yarısı evine gelip apar topar gözaltına alan, ancak sokaklarda şerefsiz katillerin şakşakçılığını yapan, kendisine molotof kokteyli atan dürzülere karşı plastik mermi bile kullanmaktan aciz devlet.
işinde gücünde olan adami askere alip ailesini en temel gereksinim olan sagliktan men eden kurum.
ailem şahsimin üzerinden sigortali. okuyup sinavlar kazanip girdigim özel sektör işimden istifa ettim askere gittim. sigorta iptal oldu tabiki.işimdende oldum. üc ay sonra ailem kaldi ortada. babam dun doktora gidiyo üçretli muayene oluyor. senin gibi devletin senin gibi duzenin lan yine bir sey demiyorum.