bugün

şeriat o'nun, allah resulünün zahiri, tasavvuf da bâtınıdır.
biri, içinde nur cümbüşü kopan perdeleri kapalı elmas sarayın dışı, öbürü de içi ve ziyafet sofrası... ve her şey o'nunla ve o'ndan.

necip fazıl kısakürek -çöle inen nur
''tasavvufun bugünkü algı ile islam ya da tarikatlerle ilişkisi yoktur.
hatta tasavvuf bunlara karşı çıkmış bir düşüncedir. bu hallacı mansurda, seyyid nesimide görülebilir. mevlana, hacı bektaş vs. tasavvuf ehli değil, bildiğin tarikat şeyhleridir. tasavvuf ise şeyhe tarikata karşıdır. bir yaşam biçimidir. gerçek tasavvuf ehli ben demez, "fakir" der.
hatta bir tabir vardır, ölmeden kendi cenazesini kılandır tasavvuf ehli.''
son gelen zamlardan sonra iyice belli oldu ki devir tasavvuf devri...
Gnostiktirtir aynen başka dinlerdeki başka versiyonları gibi.

Tanrı herkese eşit mesafededir. Ulaşmak için sözde üç beş insanın gizli ögretilerine rotuellerine gerek yoktur.
Kaynağı kur'an ve sünnettir. mutasavvıfların tasavvufu tarif ederken kullandıkları ifadeler ile tasavvuf kavramlarının ekserisi, Kur'ân ve sünnet kaynaklıdır. Mutasavvıfların tariflerinden olan "tasavvuf zühddür" ibaresi bunu gösteren örneklerden biridir. Zira Hz. Peygamber'in hadislerinde de zühd övülmüş ve zühdün en güçlü örnekleri kendi hayatlarında görülmüştür. Allah Rasulü ve Hulefa-i Raşidîn'in hayatında zühd, takva, sabır, tevekkül, cömertlik, feragat şeklinde yaşandığını gördüğümüz ruhani ve manevi hayatın diğer sahabilerce de benimsendiğini ve en güzel örneklerinin onlar tarafından yaşandığını görüyoruz.

ilk defa sufi adıyla meşhur olan Ebu Haşim Sufi'dir. Hicri 150 tarihine kadar seyrek surette rastlanan sufi deyimine bu tarihten itibaren biraz daha sık şekilde rastlanılmaya başlanmıştır. 

TASAVVUF DÖNEMi: Sufi ve tasavvuf kavramlarının kullanılmaya ve ilk sufi adlarının duyulmaya başladığı hicri II. asrın sonundan, tarikatların ortaya çıktığı devre kadar olan üç, üç-buçuk asırlık dönemdir. Tasavvuf bu dönemde müessese haline gelmiş ve Cüneyd Bağdadî, Bayezid Bestamî, Gazalî gibi büyük sufi ve mutasavvıflar bu dönemde yetişmiştir.

TARiKAT DÖNEMi: Tasavvuf müesseselerinin temsilcisi diyebileceğimiz tarikatların ortaya çıkarak sosyal hayatın bir parçası haline geldiği VI/XI. asırdan başlayarak, günümüze kadar devam eden dönemdir. Tasavvufi tefekkürün ibn Arabi gibi büyük temsilcilerinin yetiştiği; zaman zaman medrese-tekke çatışmalarının gündeme geldiği, şiir ve edebiyatta en değerli mahsullerin verildiği devirdir.
Tasavvuf, aynı nazar boncuğu gibi gerçek islam'da şirktir. Tasavvufla uğraşanlara 'mutasavvuf' denir. Tasavvufu/sufiliği aynı ölünün arkasından mevlüt okutmak gibi islam'a sokanlar Türklerdir. Hoca Ahmet Yesevi, Mevlana Celalettin Rumi, Hacı Bektaş Veli, Yunus Emre, Seyyid Nesimi, Hallac-ı Mansur, Pir Sultan Abdal gibi Türk sufilerince geliştirilmiştir tasavvuf. Yani bir nevi islam şeriatını sulandırmak ve yumuşatmaktır; zaten işte bu yüzden gerçek islam'a göre bu adı geçenler ve bunun gibiler kafirdir ve katli vacip mürtedlerdir. Mesela Eşariler, Selefiler, IŞiD gibi gerçek islam'ı savunan, hadisleri inkar etmeyen samimi Müslümanlar, tasavvufu şirk ve bidat sayar. Hadis inkarcısı modernist tatlısu Müslümanları; öğrenin bu acı gerçekleri, yüzleşin ve hesaplaşın bunlarla.
Esrar içip şak diye ulaşabileceğin kafaya kendine binbir türlü eziyet ederek ulaştığın yolun adı. Kaliteli hikaye yazma kapasitesi olmayanlar bu yüzden severler bunu. Zira 5 dakikalık şey için yıllarca uğraşırsın böylece konu ve hikaye sorunu ortadan kalkar.
Mistik dahası Fantastik romanlardaki gibi bilgilerle örülü, din ve felsefe karışımlı bakış açısı.
daha çok maarif cennetine gitmeyi isterler.
"derine inme manyak olursun" sözünün vücut bulmuş halidir tasavvuf.
Tarikatların öncülüdür.

Tasavvuf islam'da derinlik olduğu algısını ortaya atarak en büyük kötülüğü yapmıştır islam dünyasına.
islam dini dünya ve ahiret dinidir.
Bir dergaha kapanıp kendi kendine ibadetler ve dereceler icat eden meczuplar gibi değil hayatın içinde olup çalışan üreten yaşayan dünyanın tadını helal dairesinde çıkaran müslümanlar olmalıyız.
her insan kendisinin mutasavvıfıdır.
görsel
inanç kavramına ilişkin Derinliği olan nadir yorumlardandır.
Hani içimde ufacık bir tinsel kırıntı olsa merak salacağım ama bu ülkede zordur. Yakarlar, asarlar, örselerler
Tasavvuf yaşamasını bilene hoştur.
Evet ateistleri alır şirk bataklığına sürer bataklıktan bataklığa.
tasavvufun bugünkü algı ile islam ya da tarikatlerle ilişkisi yoktur. hatta tasavvuf bunlara karşı çıkmış bir düşüncedir. bu hallacı mansurda seyyid nesimide görülebilir. mevlana hacı bektaş vs. tasavvuf ehli değil, bildiğin tarikat şeyhleridir. tasavvuf ise şeyhe tarikata karşıdır. bir yaşam biçimidir. gerçek tasavvuf ehli ben demez "fakir" der. hatta bir tabir vardır, ölmeden kendi cenazesini kılandır tasavvuf ehli.
tasavvuf şeytanın oyuncağıdır.
Ya tam açacaksın yüreğini, ya da hiç yeltenmeyeceksin! Grisi yoktur aşkın, ya siyahı, ya beyazı seçeceksin.' - Şems

işte burda bahsedilen aşk, tasavvuftur.
Davet meselesi. Sen yürürsün, zannedersin ki yol senin yolun fakat davet edilmişsen bir kere hani onların kendi diliyle konuşalım radara girmişsen bir kere, yola girmişsin demektir. Ya seve seve ya da zincirle.

Koca Akşemsettin, hacı bayram veli tekkesine boynunda zincirle çekilmiştir ta Halep'ten. Her gece rüyasında boynunda bir zincir, zincirin ucu beğenmeyip yüz çevirdiği hacı bayram veli'de, Ankara'ya çekiyor büyük alimi geeeel geeeel gel diye.

Davet edilmemiş olan bizler hakkında ne desek boş. Rüzgarını hissetmekten başka elden ne gelirm
metalaşmıştır kaçınılmaz olarak. mevlana sözleri paylaşan hanım ablalarımız guruluğa soyunarak mis gibi insan tokatlamaktadır.
öznel bir deneyim sunduğu için bir hayli şüpheci zihnimde bir türlü ısınamamak ile birlikte bazı zihinlerin iddia ettiği gibi panteistlik de değildir.
isidciler bunlardan ciddi bir bicimde nefret derler. kim sikler isidi ama?
hinduizm budizm.
%90 şirk içerir bakmayın yol dendiğine.