bugün

tasavvuf

Kaynağı kur'an ve sünnettir. mutasavvıfların tasavvufu tarif ederken kullandıkları ifadeler ile tasavvuf kavramlarının ekserisi, Kur'ân ve sünnet kaynaklıdır. Mutasavvıfların tariflerinden olan "tasavvuf zühddür" ibaresi bunu gösteren örneklerden biridir. Zira Hz. Peygamber'in hadislerinde de zühd övülmüş ve zühdün en güçlü örnekleri kendi hayatlarında görülmüştür. Allah Rasulü ve Hulefa-i Raşidîn'in hayatında zühd, takva, sabır, tevekkül, cömertlik, feragat şeklinde yaşandığını gördüğümüz ruhani ve manevi hayatın diğer sahabilerce de benimsendiğini ve en güzel örneklerinin onlar tarafından yaşandığını görüyoruz.

ilk defa sufi adıyla meşhur olan Ebu Haşim Sufi'dir. Hicri 150 tarihine kadar seyrek surette rastlanan sufi deyimine bu tarihten itibaren biraz daha sık şekilde rastlanılmaya başlanmıştır. 

TASAVVUF DÖNEMi: Sufi ve tasavvuf kavramlarının kullanılmaya ve ilk sufi adlarının duyulmaya başladığı hicri II. asrın sonundan, tarikatların ortaya çıktığı devre kadar olan üç, üç-buçuk asırlık dönemdir. Tasavvuf bu dönemde müessese haline gelmiş ve Cüneyd Bağdadî, Bayezid Bestamî, Gazalî gibi büyük sufi ve mutasavvıflar bu dönemde yetişmiştir.

TARiKAT DÖNEMi: Tasavvuf müesseselerinin temsilcisi diyebileceğimiz tarikatların ortaya çıkarak sosyal hayatın bir parçası haline geldiği VI/XI. asırdan başlayarak, günümüze kadar devam eden dönemdir. Tasavvufi tefekkürün ibn Arabi gibi büyük temsilcilerinin yetiştiği; zaman zaman medrese-tekke çatışmalarının gündeme geldiği, şiir ve edebiyatta en değerli mahsullerin verildiği devirdir.