bugün

mantığı pek bi güzel olan ama amaca ulaşmadığı tecrübeyle sabit olduğu için 1 dakikanın yetmediği de aşikar olan, susurluk zamanı verilen toplumsal tepki.
elektrik tasarrufunu sağlayan eylem.
meydanlardan toplanan, uzaklaştırılan, darbe alan bir milletin icat ettiği post-modern protesto yöntemidir. susurluk skandalı'nın ilk patlak verdiği zamanlar yapılmıştı.
halkımızın, çabucak unuttuğu kampanyalardan biri. ama o yılları yaşayan kime söyleseniz, hemen hatırlayacaktır.
elektrikten tasarruf sağlayan protesto, bence arada bir tekrarlanmalı.
kendilerine faydası olmayan insan güruhunun topluma faydalı olmak için başlatıkları eylemcik.
"mumsöndü oynuyorlar" diyen dönemin adalet bakanı şevket kazan'dır, ardından leman'a kapak olmuştu; ağzında söndürülen mumlarla.
90'lı yıllarda can yücel öncülüğünde başlatılan eylem.
bu toplumun üzerine oyun oynayanları tırstırtmıştır.
bir gazetenin tarihi cumhuriyet adlı kitaptan; sayfa 222,

susurluk kazasından sonra ortaya dökülen yolsuzluk ile mafya, siyaset ve polis üçgenindeki ilişkileri protesto etmek amacıyla sivil toplum örgütlerinin organize ettiği eylem 1 $uubat 1997'de büyük bir katılımla ba$ladı. her akşam aynı saatte ışıkların bir dakika söndürülmesiyle başlayan eylemler daha sonra ışıklı sinyallere dönüşerek evlerin pencerelerinin ate¼böcekleri gibi göz kırpmalarına neden olmuştu.
o dönem iktidarda olan refah - yol koalisyonu olarak da bilinen refah partisi ve doğru yol partisi'ne muhalif olan cumhuriyet, iktidarın istifasını amaçlayan bu kampanyayı destekleyen yayın organlarının başında yer aldı.
3 kişinin bir kazada sadece aynı arabada olmasından ötürü bir dünya hengame koparanların; aynı pankart altında* slogan atan, arazisinden zırh delen bomba, çekmecesinden el yazısı ile suikast krokisi çıkanlara "ne varmış canım" dediğini görüyor olsam da, yine de duyarlı halk tarafından asıl bu günlerde yapılmasını beklediğim eylemdir.
çağrı metnini hazırlayan platformun bildirisinde şu cümleler varmış bakın:

--spoiler--
Suç örgütlerini kuranların ve onlara görev verenlerin, bir an önce yargı önüne çıkartılmasını istiyoruz.

Olayları soruşturan kişi ve mercilere "baskı yapılmamasını" istiyoruz. Kirli işlerin ve ilişkilerin devlet sırrı, şemsiyesi altında gizlenmemesini istiyoruz. Devletin kendi yurttaşları aleyhinde çalışacak servisler kurmamasını istiyoruz. Ülkemizin, tüm uluslararası platformlarda, faili meçhul cinayetler, yargısız infazlar ve dünya uyuşturucu trafiğindeki yüzde 80'lik payı ile anılmaktan çıkmasını istiyoruz. Ve tüm bunların, demokratik yaşam içinde, demokratik yöntemlerle bir an önce gerçekleşmesini istiyoruz.
--spoiler--

işin komik tarafı; aynı adamlar bugün "bu adam suç işlemez hocam devlete hizmeti var" diye katilleri korumakta!
(bkz: sürekli aydınlık için one minute karanlık)
bu eylem sayesinde halk anlamıştır ki yapılan eylemler medya tarafından istemediği sonuçlara ulaştırılıyor ve zaten tepki vermekte zorlanan halk iyice tırsmıştır. eylem hükümete karşı değildi, derin devlete ve onu destekleyen siyasilereydi. hükümet gitti derin devlet ve destekleyeni kaldı. bu saatten sonra eylem yapar mı artık. en iyisi sessiz kalıp kimseye bulaşmadan seçimlerde oy kulanarak tercihini göstererek sesini yükseltmek.
demokratik toplum isteğinin son dışa vurumu toplumsal eylemdir. halkın susurluk kazası ile ortaya dökülen kirli ilişkilere karşı tepkisi ve temiz toplum isteği dikkate alınmadan olayın üstünün örtbas edilmesi hususunda siyasilerin anlaşması ile sonuçsuz kalmıştır.
karanlığa gidenlerin kalabalığından görülen aydınlık her*yer.
aydınlık olunca kayboluyor kalabalık. bu ikilemden anlaşılır ki beyinler aydınlanmalı önce gösterişsiz yalın .
#21de1dakikakaranlık. (bkz: 13 mayıs 2014 soma maden ocağı kazası)
saçmalık.

daha ele avuca gelir şeyler yapmalı.

sen ışığı açsan kapatsan, kime var ki yararı?
bu ülkede yaşayan kitlenin (ender olarak) toplum olmayı başardığı eylemdir. böyle bir eylemin yinelenmesi olasılığı çok, çok düşük de olsa, günümüzün kan emici iktidarının taşak yalayıcılarının tüylerini diken, diken etmeye yetmektedir.