bugün

o zamanlar kim 500 milyar isterdi adı.. 125bin lira kazanmıştım, haber de olmuştu..
orta sonda okullararası bilgi yarışmasında 2 kez çıkmıştım. yenilince de lanet pislik şirret vs. olduğumu saklayamamış, ertesi gün arkadaşların dilinden komik hal ve davranışlarımı-özellikle de çırpınışlarımı- bayaaa bi dinlemiştim. biz kazanabilirdik halbüseki* * *.
Hikaye 1 :
2000 senesi karne günü yerel bir kanal okulumuza haber yapmaya gelir. küçük minik akça pakça melonellayı görüp sorar.
-baban karne hediyesi olarak sana ne alıcak?
-lalaaaa alıcaaak... ( evet o bildiğimiz sarı teletabilerden hala evde durur)
Sorun şudur ki o görüntümü benim dışımda tüm aile bireyleri izlemiştir.
Hikaye 2:
2004 yılı o zamanlar ilkokullu bebeyim daha çevre konulu kompozisyon yarışmasında birinci olmuşum bir organizasyon var orda okulum beni oraya yollayıp kompozisyonumu okutacak yine yerel bir tv çekim yapmakta. Bu görüntülerimi ilkokul öğretmenim ve annemle izledik burdaki sorun ise öğretmenimin duygulanıp hüngür hüngür ağlaması annemin hergün tvye çıkıyormuşum gibi doğal karşılamasıdır.

(bkz: bu da böyle bir anım)
rutin arkadaş evi ziyaretlerinden bir gün elimizde torbalarla apartmandan girmek üzereydik ki içerden sesler yükselmeye başladı, kapıda fotoğraf çekenler, ellerinde kamera görüntü alanlar.
bir an için kendimizi arka sokaklar setinde zannettik. iş sonradan anlaşıldıki apartmanda birileri ergenekon davasından içeriye alınıyormuş.

her şey bir yanada asıl koyan şey bünyedeki şanssızlıktır. g*t kadar şehirde olsa olsa benim başıma gelirdi zaten.
8. sınıfa giderken izmir/buca Yeşil köy de tama vakfının ağaçlandırma kampanyasına katılmıştım ve ege tv de 19.30 ana haber bültenlerinde ekrana çıkmıştım.
izmirde müzik yarışmalarında çıktım bir de okulumuzun tanıtımıı yapabilecek yırtık birini arıyorlarmış beni bulmuşlar nerden buldularsa orada çıktım, güzide basınımızın bütün temsilcileri oradaydı, yok lan şaka yerel kanal bi annem izlemiş.*
olay tv'de 2-3 ay her cuma canlı yayında, sabah programında gitar çalar şarkı söylerdim. serpil'di galiba sunucunun ismi, iyiydi hoştu da koca karıları dolduruyordu programa. bir ara uyumuşum canlı yayında. sabahın köründeydi program. çok yorgundum dalmışım öyle, sunucu ''şimdi bir şarkı dinleyelim gökhan'dan'' dediği an kameralar bana dönmüşler. bir de bakmışlar ben uyuyorum. öylece taburenin üstünde. hışştlemeler, pişttlemeler... tabi anında uyandım, elim de do majördeydi. ee bi haluk levent çalsak olurdu yani. başladım kendimi esir aldımaa....* ve bir hafta da programa gitmeyecektim, öyle evde arkadaşlar ortam felan dedim oo bi daha kim gitcek stüdyoya.... '' serpil hanım annem rahatsız onunla ilgilenmem gerekiyor.'' diye yalan attık bahane olarak. ulan demez olaydık. kadın canlı yayında demiş '' annesi rahatsız felan '' telefonlarım susmadı, en çok da annem aradı açmadım.
Sene 1999. Yer: Avni Aker Stadyumu. Trabzonspor-Galatasaray Maçı. Galatasaray maçı 3-1 önde götürüyor. Trabzon seyircisi maraton tribününü yakarken, biz beş üniversite öğrencisi yanan koltuklar arasında ağzımızı ayıra ayıra maçı seyrediyormuşuz. Tribünün ateşe verildiğinin sonradan farkına vardık. Kaçtık tabi. Akşam maç özetini seyrederken gördük ki, alev alev yanan tribünün ortasında 5 adet mal...
ferhat göçer sarı sıcak programı. izleyici kimliğimle gidip el sallamıştım kameralara.
Sanat okulundan mezun olduktan sonra ilk dizi çekimine katılmış ve heyecandan bayılmıştm. ilk kelimem Burası sahne gibi değil her şey sil baştan tekrarlanıyor olmuştu.
2001'de inönüde bjk-gs maçı öncesi röportaj.

ha bir de ocak 2011'de passaparola yarışması.
tarih 2011 ağustos ayı. senelik iznimi kullanmış, askerlik görev yerim olan şırnak'a yola çıkmıştım. mardin - kızıltepe yolu arasında askeri konvoyumuza bir saldırı gerçekleşmişti. bu haber alınır alınmaz bizim konvoyu güvenli bölgeye sevk ettiler. fakat kameramanlar ne ara yetişti, ne ara geldi anlamadık. pat diye burnumuza kadar gelip beni çekti. akşam haberleri izleyen aileme şok etkisi yaratmış adeta. benim birliğime geç ulaşmamdan dolayı, arayıp haber vermemde gecikti. ailemde kötü bende ise "meşhur olduk lan" izlenimi yarattı.
Buyuk risk'te sicip sivamistim gectigimiz aylarda. Bir de insanlar alemi'nde mikrofonu kapip besledigim hayvanlari anlatmistim.
perde takarken annem çıkarmıştı bla bık bıkbla ..
ben o espriyi çok severek yaparım ama baymış demek ki ya. of.
sene 2003. yaz mevsimi. 3 kişi sıcaklığın 40 dereceye dayandığı bir havada kumla sahillinde yürüyoruz. birden yanımızdan bir beyaz toros geçiyor. torosun bagajına da bir kamera yerleştirilmiş. arkadan gelen arabayı çekiyor. arabanın içinde de bıyıklı bir abiyle genç bir hanım kızımız var sözüm ona tartışıyorlar. eee toros yanımızdan geçince haliyle bizi de kadraja soktu.

neyse efendim biz diyoruz ki acaba hangi mal kumla'da film çeker falan. sonra bu olayın üzerinden yaklaşık 2 hafta zaman ve geçti ve ben o yaz gecelerinin bunaltısını biraz olsun dindirsin diye flash tv(!)'yi açtım. aaa bir baktım gerçek kesit. biraz daha izleyince olayların kumla'da geçtiği kafama dank etti. ve tam bu dank etme olayı olduğu zaman başroldeki bıyılı abiyle genç kızımız tam da arabanın içerisinde tartışıyorlardı. ve az biraz sonra siyah tişörtle kendimi o beyaz camda gördüm. mal gibi bir ifadem vardı. rolümü iyi oynamış ve film-dizi çekilirken mekan gereği orda olan her insan evladı gibi mal mal kameraya bakmıştım.

işte o bahsi geçen gerçek kesit'in kumla bölümünden bir parça: http://alkislarlayasiyoru...-disko-cilgini-gurdal-abi
yil sanirim isadan once , harbi hatirlamiyorum ama baya bir zaman olmali , o zamanlar lise yeni bitmis , unuversite kazanilmis , tatilin son demlerini yasiyorum.
kafa dazlak , ama sakal ve biyik muntazam , mahalle arasinda body calisilmis , vucud saglam , yani iyi bir psikopat goruntusu veriyorum.

tvciler gelmis , zonguldak hakkinda belgesel mi ne cekecekler , bende ankara koprusunun orlarda takiliyorum , adamlar geldi , gencler su kopruden toplu olarak iki kere bir o yana bir bu yana gecebilir misiniz diye rica ettiler .

bizde on yirmi kisi dortbes kere koprunun ustunden gectik, sonra tvye cikmis , ben gormedim , zaten gorsemde kendimi bulamazdim sanirim , kalabalikdik lan,

oyle bir animdir iste.
2010 öss sınavında yaşanan şifre skandalının ardından hakkımızı aramak amacıyla, üsküdar ösym binasında yapılan kendimizi kapıya zincirleme olayı.
az önce kuzey güney dizisinin çekildigi yerde yoldan geçen vatandaş rolü yaptım.

dizi bizim işyerinin yanında çekiliyor.kuaför ve fırın sahneleri.
bir ara çok hevesliydim kameraları kovalardım. baktım olmuyor bıraktım bende. artık kameralardan kaçıyorum.
Küçükken çok çıkardım ben annem kulağımdan tutup ;
-bozacan eşşek sıpası
diyip indirirdi beni.
iki kere kim milyoner olmak istere joker olmuştum. Yarışan arkadaşım da baya iyi para alıp popüler olmuştu. Bu da döyle bir anım.
2 yıldır yarı amatör tiyatro oyunculuğu yapıyordum. bursa'nın yerel bir kanalinda müzik programı vardı. yıl 2007 falan. programa telefonla katılıp sunucuyla lak lak yapılıyor. neyse ben de çok sevdiğim için aradım. kendimi tanıttım, hem üniversite öğrencisi olduğumu hem de aynı zamanda belediyenin kadrolu tiyatro oyuncusu olduğumu anlattım. ama sunucuyla konuşurken muhabbet neydi hatırlamıyorum kahkaha krizlerine girmiştik. neyse iki lak lak yapıp telefonu kapattık ve reklam arası girer. reklamdan sonra sunucu anons yapar: '' az önce konuştuğum ş... k... yarın stüdyoya bekleniyorsunuz. mutlaka gelin sizinle görüşmemiz lazım '' diye. bunu program bitene kadar tekrarladı. şok oldum ne yapacaklar benimle diye. neyse ertesi gün gittim, tanıştık ettik vs. benden 10 dakikalık oyun yazmamı ve bunu hemen şimdi yazmamı ayrıca program içinde oynamamızı istediler. o an gençliğin veridği heyecanla kafadan birşeyler uydurup yaptım. ben zengin kızı, sunucu ise fakir şöforümü oynuyordu. şöfor bana aşık en sonunda açıklıyor aşkını... oyun bu şekildeydi. biz kostümdü vs. hepsini yaptık. program başladı ve motor... oyuna başladık kamera bizi çekiyor, beni heyecan kapladı ses tonum değişti. koskoca tayyarede ve avp de binlerce kişinin karşısında sen oyna ama kameraları görünce heyecan yap. o an sunucu anladı afalladığımı derken bana kameraların önünde saç baş girişti. bu oyun dışıydı... araya reklam girdi. normal program sunumunu beraber yapıyorduk. telefonlarda patlama olmuş, arayanlar sanki ünlüymüşüm gibi benimle konuşmak istedi. bir tanesi '' abim çok beğendi kendisinin gelinimiz olmasını istiyoruz '' demişti. program bitiminde bana sunuculuk teklif etmişlerdi fakat daha öğrenci olduğumu ve kabul edemeyeceğimi söyledim. zaten ailemde izin vermezdi. ancak bu olayı ummadığım akrabalarım izlemiş ve ailede bir hayli meşhur olmuştum. hala da onca yıl geçmesine rağmen yankıları sürmekte. ne maceraydı ha!
muhteşem güneşli bir günde okulda çıkan yangının mağdurları olarak 30 saniyelikte olsa şahsımla yapılan bir röportajdır.
ilkokul 3. sinifa giderken esenler kemer stadinda 29 ekim torenlerinde yarismistim. o da flash tv de yayinlanmisti.
yıl 2001 veya 2002 idi. O zamanlar tegv da takılıyorum, ders çalışmaya falan gidiyorumdum. trt de pazardan pazara diye bir yarışma programı vardı, her hafta farklı okullardan, kolejlerden yarışmacı ve seyirci davet ediyorlardı programa. Bir hafta da benim takıldığım tegv şubesini davet ettiler. Kanalın sağlamış olduğu otobüslerle, tegv de kaydı bulunan öğrencilerden
neredeyse herkes gitti programa.

milli kütüphane nin arkasındaki trt stüdyosuna götürdüler bizi. saat sabah 8 civarıydı, program da 9 da başlıyordu. Bizi lobi gibi biryerde topladılar program öncesi. 6 kişiden oluşacak 2 ayrı yarışmacı grubunu seçmek için 3 kişi geldi. Içlerinden biri "yarışmacı olmak isteyen var mı?" diye sordu. 150 kişi varsa 140 ı atladı zaten ben ben diye. Bende o adamın önüne yığılmış grubun arkasında sakince elimi kaldırıyordum(şimdi olsa yapmazdım ha, cesaret edemezdim). Neyse ilk bana baktı ve "sen içeri git hazırlayacaklar seni" dedi (o zamanlar aklıma öyle şeyler gelmiyordu, şimdi söyleseler aynı şeyi kavga sebebi amk*).

Gittim içeriye, stüdyo tiyatro salonunu andırıyordu. Fakat sahne kısmında davet edilen öğrenciler için ayrılmış karşılıklı olmak üzere 2 adet tribünümsü vardı. Stüdyodaki görevli dizlik, kask vs verdi giymem için. O sırada diğer 11 yarışmacı da teker teker içeriye giriyordu. biz kırmızı takımdık.*
neyse yarışma başladı. Bi tane de köpek vardı biz yarışırken gelip kerkiniyodu falan, amk iti. Neyse, kazandık yarışmayı. bizim takımdan piçin biri bisiklet kazanmıştı. Kazanan takımın diğer üyelerine de süt tozu, peynir, bal vs. Oluşan bir hediye paketi vermişlerdi.

Evdekilerin hiçbiride izlememiş amk programı, hem yarışmacı olacağımı düşünmemişler hemde unutmuşlar sanırım. Ertesi gün okulda ilgi odağıydım, ünlü olmuştum. *