bugün

Karantina sağolsun insanlardan uzak kaldıkça hayata olan sevgim çoğaldı.Gün içinde daha az ölmek istiyorum diyorum.
My beloved daugther, Rivers do not struggle to flow, you will never struggle to excel in life, because you deserve the best remain in Ifa love.. Your dream will not die, your plans will not fail, your destiny will not be aborted, and the desire of your heart will be granted my daugther. Bugün şöyle bir mesaj aldım ne hissetmeli bilmiyorum.
çok sıkıcıyım. iyice içime kapandım yine.
uzun süredir Uludağ sözlük'de yazmıyordum. sözlük cok mutsuzum, çok kırgın ve üzgün. öyle bir aşk acısı çekiyorum ki beni her geçen gün daha da eritip bitiriyor. son aylar bir izdirap gibi geçti. kalbimin sizlamasindan o kadar biktim ki, boğazım dügümleniyor. dünyada milyonlarca dert var biliyorum, aşk acısıyla kimsenin başını şişirmek istemiyorum ama bu acı dayanılmaz bir boyuta ulaştı. ağlamaktan yoruldum. onu öylesine özlüyorum ki, tarif edemiyorum. biliyorum asla kavuşmayız, bitti gitti ama bunu kalbim anlamıyor. ölmek isteyecek şekilde acı çekiyorum. aşk yüzünden insan ölmek ister mi demesn kimse, demek ki isteseye biliyormuş.
Gelecek planlarımın hepsi teker teker çıkmaza giriyor bu gelecek bize gelemeyecek sanırım.
kafam o kadar dolu ki, az önce türkiye'nin coğrafi bölgelerinden birinin ismini unuttum.

Bildiğin "akdeniz bölgesi" ismi aklıma gelmiyor.

"lan antalya'nın olduğu bölgenin ismi neydi?" sorusunu sormamla başladı her şey. Düşün düşün aklıma gelmiyor.

"güney bölgesi miydi?"
"güney bölgesi diye bölge mi var salak?"

gurur yaptım google'a da bakmıyorum böyle bir şey için.

3 dakika düşündüm, bulamadım.

en sonunda rezilliğimi tescilleyerek google'a "türkiye coğrafi bölgeleri" yazıp, akdeniz bölgesinin ismini geri hatırladım.

34 yaşındayım. hiç de cahil değilim.

Ama beyin durdu mu duruyor.

Evet kafamda 1000 tane tilki geziyor. Çok düşünceliyim. Hepsi kabul. "Ancak akdeniz" bölgesi ismini unutacak kadar da olmamalı lan bu.

(bkz: rezillik katsayısının arttığı anlar)
Pişmanlıklarım var ben de pek olgun davranmamışım sanki. Ne kadar zaman geçti ben hala bunu düşünüyorum o kim bilir kaç tane daha eskitti.
Köyümü çok özledim. Çocukluğum oralarda geçti. Bir sene yine köyde iken ankaradan aradılar, "kusadasina gidiyoruz, geliyor musun?" Diye sordular. Koşa kosa gittim. O zamanlar köyümden çok uzakta kalacağımı bilmiyordum.

Deniz tatilini pek bilmezdik. Okullar kapandı mı köye gider, okullar açılınca geri gelirdik.

Çocukluğum köyde geçti. Acı şeyler de yaşadım güzel şeyler de... kuzenlerle sabah gezmeye çıkar, sahipsiz bir eşek bulur, üç kuzen, üç çocuk akşama kadar eşeğin üzerinde gezerdik. Bazen bir bahçeye dalar, armutlari yerdik, bazen hıyar domates çalardık komşuların bostanlarından.

Sık sık boştan sahiplerine yakalanirdik. " Sen hocasın, bunlara uyup da çalma" derlerdi. Çocuk olmama rağmen bana hoca derlerdi, çünkü vakit namazlarini pek kaçırmazdım.

Köyün öğretmenleri, imamları beni çok severdi.

Yüzmeyi de köyde öğrendim. Bir cesaret atladim suya, öğrendim yüzmeyi.

Yaylalarımız güzeldi. Iki tane yaylamiz vardı. Hem uyumazdım, hem de kimseyi uyutmazdim yaylaya gittiğimizde. Yaylada herkes aynı yatakta yatardı, zaten.

Çok şey yaşadım. Anlatmakla bitmez. Artık köyüm bitti. Bir daha gitme imkanım kalmadı. Son sözlerim köyümle ilgili olsun. Hoscakal sözlük, hoscakal koyum.
artık her türlü üzüntüde, sıkıntıda ve zorlukta hallederim ben bana koymaz tavrını takınıp ne varsa yükleniyorum üzerime. bunu gerçekten çok inanarak yapmama rağmen zaman zaman şiddetli bir pamuklara sarılıp sarmalanma ve avutulma ihtiyacı duyuyorum. Tüm bunlara ihtiyacım oluşunu da kendime yediremeyip öfkeleniyorum. he he sana koymaz kızım aslı aynen.
Gece olunca bunalıyorum artık eskiden böyle olmazdı.
hani "para nedir yeaaa" diyosunuz ya, para maalesef herşey. zor oyunu bozuyor ve siz buna hiçbirşey yapamıyorsunuz.
Yani, düşünüyorum da bazen. Bunun nesi yanlış ki diye. Birine değer vermenin, onun için çabalamanın nesi yanlış olabilir ki. Bunu yapmak neden soğutur ki insanı birbirinden. Fedakarlık yapabilmek neden acizlik, muhtaçlık olarak algılanır ki.
Neden bir şeyleri rayına oturtmaya çalıştığımda iyice yoldan sapıyor ki. Illa karşı tarafa değersiz gibi mi davranmamız lazım, değerli olabilmek için. Bu o kadar saçma geliyor ki, yani mantığını anlayamıyorum. Neden abi neden yani, ben senin için x y z olayından vazgeçmiş, sana gelmişsem. Bu neden ters teper ki. Gücün ölçüsü bu mu yani, kimseye değer vermeyecek kadar güçlüyüm diyebilmek mi cidden. Değer verdiğimizde ne kaybederiz ki, karşılığını anladığımız müddetçe. Yoldan geçen biri misin sen benim için de sana değer vermek bir acizlik olsun.
Sen kendini ne sanıyorsun ki dediler sonra. Sanki ben bunu her gün kendime sormuyormuşum gibi. Kendi kendime gülüyorum bazen, bu o kadar saçma geliyor ki çünkü, bu kadar zor mu birine bir yer açmak, ya da insanlar kendini bu kadar mı savunmasız hissediyor birine değer verdiğinde. Hayatın tüm olayı bu kadar basit mi ya da, seven sikilir, siken sevilir. Bu muydu yani yüzyıllardır aranan hayatın anlamı. Bence, bu basit olanı ve, herkes de basit olanı seçmiş, daha sonra da herkesin sorgulamak bile istemediği bir hayat şekli olmuş.
Hala anlamıyorum, nasıl kötü bir şey olabilirdi ki, birine değer vermek. Nasıl.
insanları seçenek olarak görenler daha rahat yaşıyorlar.
nasıl bir seviye bu aq?
7 ay oldu sözlük, artık dayanamıyorum. her geçen gün kişisel sekssizlik rekorumu tekrar tekrar kırıyorum...
8 ay oldu sözlük, hâlâ dayanabiliyorum. Her geçen gün kişisel sekssizlik rekorumu tazeliyorum.
Günaydın sözlük, ben yine bir şeyler karıştıyorum, hiç flörtleşmemem gereken biriyle flörtleştim işin kötüsü her şey yolunda gidiyor o yol böyle devam ederse neler olacak bilmiyorum. En başından denememeliydim diye düşünüyorum çok karmaşıklaştı işler. inşallah başını yakmam kimsenin.
konuştuğum kız bakire değilmiş hatta üniversitede escortluk yapmış.
Bunlar da itiraf mi. Kimi aşkını yazmış, kimi su
Kadar oldu yalnızım bunlar itiraf mi arkadaşlar. Kan , gözyaşı, ihanet , böyle şeyler itiraf olur. Yine şaşırtmadiniz.
Aklına zerre gelmediğim insanlar için peşlerinden koşacak mücadele edecek değilim. Beni hayatında aramıyor eksikliğimi hissetmiyor ben olmadan da hayatına devam edebiliyorsa kendimi hatırlatmama gerekte yok.
Tanımdağım insanlara neyin ne itirafinı edeyim? Ne için edeyim? Ne alaka amk? Delinin biri başlık açıyor diğer aptallarda başlıyor itiraf etmeye. Azcık aklınız olsa burada ötmezdiniz zaten. Buraya yazınca rahatlama hissedeceğinizi sanıyorsanız zaten ruh haliniz sağlıklı değildir önce bunu bilin.
yakın arkadaşımın sevgilisi ile takıldım. sevgilimin yakın arkadaşı ile de takıldım. böyle de bir orospu evladıyım.

(bkz: vurmayın arkadaşlar ben yaralıyam)
Bilgi yüklü entarilerin hepsi buradadır. Kültürlü insan dolu maşallah, yersen tabi.
gereksiz yere günlerdir sürekli tartışma, sürekli stres; sonunda başım ağrımaya başladı ki öyle böyle değil. majezik, duş falan kâr etmiyor. resmen boynumdan yukarısı "kes al" denecek durumda.
Yüksek ateşim var. Düşmüyor, düşse de çıkıyor ve ben doktora gitmeye hem üşeniyor hem korkuyorum.
biliyor musun ben en çok senin gitmeyeceğini düşünmüştüm.
sabahları gözümü açınca içime dolan yaşam sevincime kadar kaybolacağını bilseydim, belki kendimi bu sona hazırladım.

çokça kimseye "canımın içi, balım" demem artık.

daha öncekiler gibi geçer diye bekledim.
ama senin gidişin gitmekten çok canıma kastetmekti. tek elimden gelen, şu satırları yazdığım kabusa dönen bu rüyadan uyanmayı bekliyorum.

yitirmemeliydik güzel yarınları,
bırakmayacaktık koşmayı,
belki bu hazin sondan haberdardık ikimizde en baştan,
kapattık bu defteri, bu sevdayı.

tekrara çalan tek şey duygularımız değil, kargaşaydı.
kaosun içinde kaybolduk, kaybettik bağımızı.
tek çare sevmekti belki.
belki bir ağacı,
belki bir fotoğrafı,
belki akşamına batacak güneşin doğmasını,
ama en çok birbirimizi.
ruhumuzu, kalbimizi..