bugün

farkında olup da kendilerini alamadıkları huylarıdır.
örneğin;cansız varlıklara bile kişilik yapıştırmak.*
gözün sürekli meşgale butonuna takılması.
anket doldurmak. bak yine doldurdum.
sokaktan geçen lüks arabalara antep plaka mı diye bakmak. bu da böyle bir takıntıdır.
sokaktaki araç plakalarının en sonunda yer alan sayının 11 ile bölümünden kalanı, kalan sıfırsa da asal çarpanlarını hesaplamak. 8 yıl bitti sözlük, hala kurtulamadım. *
aynı sandayeye oturur,aynı bardaktan çay içerim.
aynı kişilerle görüşür;cafede aynı şeyleri yerim.
Bende düzen takıntısı var.
Alışkanlık ve takıntı halini aldı bir süre sonra.
Sırf bu takıntıdan evlenmek istemiyorum.
Aynı yatakta uyuyamayacağım evet onu unutmayalım.
yolda yürürken arkadan bi ses duyduğumda eğer kafamı sağa çevirerek baktıysam sonrada sola cevirerek bakma ihtiyacı duyuyorum. sonuç olarak insanların(haklı olarak)garip bakışlarına maruz kalıyorum ve olay yerinden hızla uzaklaşıyorum..
lüks araba görünce ona bakmıyorum evet. çünkü her lüks arabası olanın hava attığını düşünüyorum ve arabaya bakmayarak lüks araba sürücüsünü göt ediyorum. *
Simetri takıntım var, bir de inip çıktığı bütün merdivenlerin kaç basamak olduğunu sayarım eskiden beri.
dışarda alafranga tuvalet kullandığım yerden tiksindiysem paranoyaklaşıyorum.
ya oralara tuhaf tuhaf şeyler bulaşmışsa korkusundan, bir süre "ulan hamile kalınır mı acaba" diye düşünüyorum. hayır zaten siliniyor o yüzey ve mümkün olduğu kadar dikkatli görülüyor iş ama.. yine de takıntı işte.
yıkadıktan sonra bulaşıkları mütemadiyen boy sırasına göre diziyorum.*
kalabalık bir yerde, kalabalığı cepheden görebilen bir yerde isem, kalabalığa şöyle bir bakıp gözümü kapıyorum. beynime o an kaydolan sabit görüntüdeki figürler çok komik oluyor bazen, çok eğleniyorum, zaman zaman çok gülüyorum. gülemezsem işlemi tekrarlıyorum.
biriyle konuşurken uzun süre gözlerinin içine bakamıyorum, bakan kişiden de rahatsız oluyorum.
sevgilime ayak parmaklarımı yalatırken serçe parmaklarıma dokunmamasını tembihliyorum. nedeni yok. takıntı işte.
plaka takıntım var arabaya bakmadan plakaya bakarak istem dışı ezberlemeye çalışıyorum.
üç dişli çatalla yemek yiyememek,
sevilen insanlarla aynı adımları atmak (sağ-sol bacak)...
(bkz: türkiye cumhuriyeti karayollarına tck demek)
- Kitapları kütüphanede boy ve kalınlık sırasına göre diziyorum.
- Simetri takıntım var.
- Evden çıkarken balkon kapılarını, pencerelerini defalarca kontrol ediyorum.
- Yatakta yatarken eşimle yüz yüze uyuyamıyorum, illa ki yüzüm başka yere bakacak. Boğuluyormuşum gibi geliyor yoksa.
- Birisinin ağzında ip ya da yün parçası görürsem krizlere girerim ("ipin ağızda ne işi var?" demeyin, dişleriyle ip koparanları unutmayın).
- Bir yerde toz zerresi görürsem, onu oradan yok edene kadar gözüm takılıyor. Misafirlikteysem çaktırmadan yapmaya çalışırım.
bir cafeye, sınıfa girdiğimde kaç kişilik yer var diye mutlaka sayarım.
otobüse benden sonra giren herkese mülteci gözüyle bakarım.
birbirine çok benzeyen şeylerden nefret ediyorum. mesela kenan doğulu'nun baş harfi ben şarkısının klibini izlerken sinirleniyorum hatırlarsanız klipte herkes de kenan doğulu maskesi var. sonra aşk-ı memnu veda'da bir sahne var nihal'in kına gecesi herkes behlül maskesi takmış sinir oldum. anadolu ateşinden de nefret ediyorum herkes aynı hareket ediyor. dans gruplarından da nefret ediyorum herkes aynı hareketleri yapıyor sürekli.

not:aha belgeleriyle.

http://www.youtube.com/watch?v=03JRX8BSYfQ

http://www.youtube.com/watch?v=IivE-wsqiyQ
parmaklarımı sivri köşelerle kaşımak, özellikle bıçağın keskin kısmına acıyana kadar sürtmek.
diş fırçasıyla dilimi törpülemek.

mazoşik de değilim esasen amma...
Kapıları ve pencereleri evden çıkmadan ya da yatmadan öncedefalarca kontrol ederim.Kapadığımı bilsemde 10 dk sonra kontrol ederim.
touch pad denen zıkkıma fitil oluyorum lan. kırasım geliyor.
bir de o meyveden nefret ederim. o meyve işte.
yanında yürüdüğüm kişinin illaki solunda duruyorum.
sabah uyandığında kendine bir türk kahvesi yapıp bir buçuk adet sigara içmek.
not: ikinci sigarayı yakıp, aslında içmek istemediğine kanaat getirmek.

makarna seven biri olarak yediği bir tabak makarnanın ardından, karın ağrısı çekeceğini bildiği halde ikinci tabak makarnayı ısrarla yemek. akabinde karın ağrısı çekmek. ''keşke yemeseydim *mına *oyim'' şeklinde kendine çemkirmek.

evde donla gezmek (en güzeli bu)*

futboldan anlamadığını pes sevmediğini, yere tüküremediğini ve geğiremediğini kabullenememek.*

küçüklüğünden bu yana oynadığı her super mario oynayışında bütün altınları almadan oynayamamak.