bugün

"akşam vakti dolaştım sokaklarda
yırtık bir afiş seni gördüm duvarda"

der şarkı ve olay orda kopar...
bir çok şarkıyı severek dinleriz de şarkı boyunca sadece bir kısmı sarsar, dokunur zülfün tellerine falan.

-koydum sevinçlerimi önüme, baktım hepsi sensin; gibi.
içinde ki çocuğa sarıl, sana insanı anlatır.
gülme incinirim!

(bkz: feridun düzağaç - cumartesi)
beni sevmediğin zamanlarda, alıştım susmaya..
- "senin beni sevmemeye... yeminin mi var?"
yine karşılaşırız, dünya küçük aşkım büyük. derin bir ah çektirir bana bu sözler.
"...güzelliğin on par etmez şu bendeki aşk olmasa..."

"... şimdi bin kere pişmanım, vakit geçti ah ne çare..."

" ...o bizim kavuşmalarımız a yarim, mahşere kaldı..."

bizde böyle sevda türküleri olduğu sürece vurucu cümleler eksik olmaz.
--spoiler--
olmaktan korktuğum yerdeyim, sendeyim.
--spoiler--
'kimsenin inanarak kapılacağı bir aşk yokken sen nerden çıktın ?'
yok sen yorulma, onlar sorunca,
anlat utanma, neyi mahvettin.
istedim yalnız birkez yanıma yataydı, hiçbir şey yapmasak da elimi tutaydı.
Hep mutluluk bekliyor olabilirsin.
Karanlıktan korku duyabilirsin.
Gece olmasaydı gündüzü sevebilir miydin?
(bkz: Üzülme)
(bkz: punch line)
bırak seveyim, rahat edeyim...