bugün

entry'ler (1584)

sözlük yazarlarının itirafları

dün akşam hiç yapmıyacağım bir şeyi yaptım ve sokakta birine laf attım.

laf attığım kişi ali atay'dı. zaten kendisini çok severim, taksim'de görünce de dayanamadım ve istemsizce "allahım yareppim analar neler doğuruyor" dedim. sesim biraz fazla çıkmış olabilir, o anda bunun farkında değildim içimden geldiği gibi söyleyiverdim. şimdi de odama posterlerini asıp ergenlik yıllarıma geri döneceğim. süreç bende tersine işliyor sanırım, bilemiyorum.

bir kıza en çok yakışan şey

(bkz: ASALET)

sarışın erkek

sezen ablamız cinsin bu türü için şöyle bir şarkı yazmıştır:

--spoiler--

Oysa umut ne kadar azdı
Gündelikti, anlıktı, birazdı
Okşarken inatçı saçlarını
Hissettiğim kara kışta sarı yazdı
--spoiler--

kıskançlık

öldürücü zehir gibi.

sözlük yazarlarının istekleri

sözlükçüğüm tez konusu arıyorum ben, tiz elden tez konusu bulursan bana sevineceğim.

ne zor işmiş, kendimi sıkmaktan kurdeşen döktüm yeminlen.*

mutlu insana tahammül edememek

(bkz: yeni aşık olmuş kız neşesi)

sürekli evlen diye baskı yapanların asıl amacı

düğünde oynamak olabilir.

marksizm ve kapitalizmi bilmeyen iktisat öğrencisi

ne okuduğundan bihaberdir.

ne yazık ki günümüzde iktisat bitirip te bu düşüncelerden haberi olmayan insanlar çoğunlukta.

üniversitelerin geneline bakacak olursak verdikleri eğitimin kalitesi belli, çocuklarda suç aramamak gerekiyor aslında.okuyup araştırmamak tek suçları olabilir belki ama iktisadı "bir baltaya sap olayım da ne olursa olsun" düşüncesiyle okuduklarından bu durumu da çok yadırgamıyorum ben açıkçası.

ben iktisat fakültesini bitirip, arz ve talebin ne olduğunu bilmeyenleri gördüm.

şaşırmıyorum hiçbir şeye artık, şaşıramıyorum.

vurula vurula

yıllar sonra karşılaşılmış bir dost gibidir bu şarkı.

çocukluğu anımsatır ama şu anki hislerle dinlenince de fena koyar.

--spoiler--
Yenilirim kendime hiç utanmam
Aşk ile ölümüm doğumum
Savunmam sığınmam
Vurula vurula yürür dururum
--spoiler--

tanım:güçlü kadın şarkısı.

kızlar askere gitseydi erkekler bekler miydi

(bkz: rüyanda görsen inanma)

25 yaşında olmak

şöyle bir şeydir:

--spoiler--
kan ter içinde uykularından uyanıyorsan eğer
her gece
yalnızlık sevgili gibi boylu boyunca uzanıyorsa koynuna
olur olmaz yere ıslanıyorsa kirpiklerin artık
her şeye
anneni daha sık anımsıyorsan hâttâ anlıyorsan
kalbini bir mektup gibi buruşturulup fırlatılmış
kendini kimsesiz ve erken unutulmuş hissediyorsan
--spoiler--

türkiye deki yaşanılabilir şehirler

(bkz: iZMiR)

istanbul'dan sonra tabiki.

parmak uçlarıyla el sıkışan insan

saygısızdır.

nedeni bilinmeyen bir huzursuzluk ile uyanmak

Gözün içinde çıkan arpacıktan kaynaklanması kuvvetle muhtemeldir.

eline gözüne dizine dursun

akşam akşam dilime takılmış ajda şarkısı.

ajda bu işi biliyor yahu, hatun senden ayrılıyorum derken bile cilveli lan. gel de ayrıl bu kadından.

--spoiler--

imkan yok yaranamam sana
bil ki artık bu son elveda
ağzınla kuş tutsan bile çekilir gibi değilsin
--spoiler--

şarkının özeti: "yürü git gözüm görmesin seni" serzenişi ile başlayıp "allah belanı versin pis herif" bedduasına kadar gider.

ben öyle anlıyorum en azından, hangi kafayla dinliyorsam artık.

türkiye eğitim gönüllüleri vakfı

kendimi bulduğum yerdir.
dört senedir gönüllüyüm. ilk zamanlar kendim için farklı bir deneyim olması için başlamıştım gönüllülüğe. sonra hayatımın bir parçası oldu tegv. çocuklar benim çocuklarım şimdi. bütün hırslarımdan arındığım, kendi hayatımdaki çıkmazlardan kurtulduğum tek yerdir sınıfım. ve sadece "ben" olduğum için beni sevdiklerini bildiğim çocuklarım...dünyayı keşfedememiş ama bir o kadar da hevesli çocuklar. vakıfa başladığımdan beri hayatım değişti desem yeridir. aslında çok ta geçmişte kalmayan çocukluğumu yeniden hatırladım. dünyaya bir çocuğun penceresinden bakmanın ne kadar güzel bir şey olduğunu gösterdiler bana. çokbilmişler detoks falan diyorlar ya şimdi hepsi hikaye. asıl detoks bu. haftada iki saat çocuklarla vakit geçirmek ve her hafta tazelenip hayata sımsıkı sarılmak.

tegv başka bir dünya. gönüllü olmak sizden hiçbir şey alıp götürmez. ama haftada iki saatinizi ayırarak hem çocukları güldürürsünüz hem de kendi hayatınız değişir.

sultanahmet te kadınların memeleri görünüyor

ne içtin de o hale geldin demek istiyorum bu zat- ı muhtereme. insanın fikri neyse zikri de o olurmuş. kimse kimsenin giyimine, yaşam tarzına, düşündüğüne karışamaz. ahlak kimsenin tekelinde olan bir kavram değildir.eğer işin dini boyutu eleştiriliyorsa o da allah'ın bileceği bir iştir, kimseye eleştirme hakkı düşmez.

ben de çıkayım o zaman, turistlerin giydiği parmak arası terlikleri eleştiriyim. giymeyin efendim o ne öyle, beş parmağın beşide dışarıda ıyyyy iğrenç. ayrıca ayağınız üşüyecek, çocuğunuz olmaz mazallah.

o değilde röportajın şu kısmında yarıldım resmen:

--spoiler--
Yılışıklık son haddinde. Kahkahalar, haykırışlar, hellolar mellolar.

--spoiler--

bundan sonra hello yok, selamünaleyküm diyeceksin.*

fadime

bir aydır içinde bulunduğum depresif moddan kurtulabilmek için günde bir doz olmak üzere bu türküyü dinliyorum.

acayip işe yarıyor, insanı kendine getiriyor.

--spoiler--
dünya benum sanırdım meğersem yanılmışım
felek gözün körolsun ne kadar geç kalmışım
en dereye dereye dere belune gelsun
benden başka seversen iki gözün kör olsun
--spoiler--

amin.

aşık olunca hissedilenler

şöyle bir şey herhalde:

--spoiler--
bir bahar rüyasında uyandım şimdi
dünya bildiğim dünya değil
baktım bir yemyeşil aydınlıkmışım aslen
bir bahçenin noksanıydım, tamam oldum ben

açıldım kapılar gibi, bir başkasına
sırlar çözüldü aramızda
bir günaydın yağmuruymuş bütün sabahlar
anlamak zor, anlatmak zor, neler oldu bana
--spoiler--

http://www.youtube.com/watch?v=nlqi7JxwPrQ

minyon olmanın dezavantajları

şu tip diyaloglara malzeme olabiliyorsunuz:

"-yukarıdan aşağıya dört harfli.akdeniz bitki örtüsü?
+maki.
-aa doğru lan nasıl da unuttum, coğrafyam iyi değildi zaten.
+benim de iyi değil ama seni görünce çağrışım yaptı "maki".ahahah süper, bundan sonra sana hep maki diyeceğim.
-.............."
* *